2
Mayıs
2024
Perşembe
MERSİN

Greenpeace'in gemisi Mersin'de

Greenpeace üyeleri, Türk sularında ve tüm Akdeniz'de deniz yaşamının gittikçe yok olduğuna dikkat çekerek, Türk hükümetinin, Mersin-Kıbrıs arasındaki "Kıbrıs Kanalı" olarak adlandırılan bölgenin acilen deniz rezervi ilan etmesini istedi.

Greenpeace üyeleri, "Akdeniz'i Koruyoruz" kampanyası çerçevesinde 3 gündür Mersin'de yürüttükleri çalışmaların ardından bugün Greenpeace'nin Arctic Sunrise adlı gemisinde düzenledikleri basın toplantısıyla Akdeniz'e yönelik tehditleri anlatarak, çözüm önerilerini dile getirdi.

Geçtiğimiz cumartesi günü Mersin Limanı'na demirleyen gemideki toplantıya çevre örgütleri ile sivil toplum örgütlerinin temsilcileri de katıldı. "Akdeniz'i Koruyoruz" yazılı bir pankartın asılı olduğu geminin 1 aydır Akdeniz'de turlayarak denizdeki tehditleri göstermeye çalıştığının vurgulandığı toplantıda konuşan Greenpeace Uluslararası Denizler Kampanyası Sorumlusu Karli Thomas, okyanusların insanlara hayat verdiğini ancak insanların ise denizi sadece sömürdüğünü söyledi.

"Çok fazla balık avlayarak deniz yaşamını yok ediyoruz ve denizlerin aşırı ısınmasına neden oluyoruz" diyen Thomas, yasadışı akıntı ağlarının hala bazı ülkelerce kullanıldığına, mavi yüzgeçli orkinosların stoklarının tükenmek üzere olmasına karşın hala aşırı avlandığına ve hala kara kökenli kirliliğin Akdeniz'in deniz yaşamını tehdit etmeye devam ettiğini belirtti. Tüm bu sorunlara karşı çözüm önerileri getirmeye çalıştıklarının altını çizen Thomas, Akdeniz'deki bütün ülkelerin işbirliği yapmaları halinde denizi koruyabileceklerini kaydetti.

Ülkelere, karalardaki milli parklara benzer deniz rezervleri yani koruma alanları oluşturmaları çağrısında bulunduklarını dile getiren Karli Thomas, Greenpeace'nin diğer gemisinin de Pasifik Okyanusu'nda aynı talepler için dolaştığını ifade etti. Greenpeace'nin taleplerine uluslararası arenada destek bulmaya da başladığına işaret eden Thomas, Pasifik'teki adalarda bulunan ülkelerin o bölgeyi deniz rezervi ilan ederek avlanmayı yasakladıklarını anlattı.

Thomas, "Bu ülkeler politik istek ve karar olduğunda bunun gerçekleşebileceğini gösterdiler. Aynı şey Akdeniz'de de yapılabilir. Deniz rezervi oluşturmak, deniz canlılarının çoğalmasına, denizde hareketliliğe katkıda bulunacaktır. Bu bilimsel olarak da kanıtlanmıştır" dedi.

Denizlerdeki küresel sorunlara karşı çözümlerin de küresel olması gerektiğine dikkat çeken Thomas, mavi yüzgeçli orkinosların korunmasının önemine de değindi. Mavi yüzgeçli orkinosların Akdeniz'deki korkunç durumunun denizlerde yaşanan küresel krizin bir göstergesi olduğunu belirten Thomas, "Akdeniz'in ekosistemi için en önemli türlerden olan mavi yüzgeçli orkinos yasadışı akıntı ağlarıyla aşırı şekilde avlanıyor. Bu da zincirleme olarak tüm deniz yaşamını etkiliyor ve giderek Akdeniz'i öldürüyor. Şu anda gördüğümüz resim hiç iç açıcı değil. Çözüm, deniz rezervleri ve koruma alanları oluşturarak geleceğimizi kurtarmakla mümkün" diye konuştu.

Thomas, bir soru üzerine ise dünya denizlerindeki büyük balık türlerinin yüzde 90'nın yok olduğunun ortaya çıktığını belirterek, "Bu çok ciddi bir rakam, çünkü büyük balık türleri yok olursa zincirleme olarak bütün alt türlerde denge bozulmaktadır. Bunun en büyük nedeni de artan balıkçı filolarının kapasiteleri, sayılarının artması ve teknolojinin ilerlemesi ile dünyanın öbür ucunda balık avlayacak hale gelmesidir. Dolayısıyla bunun sonucu olarak da deniz kaynakları hızlı bir şekilde tüketiliyor. Şu anda bilim insanları eğer 3 yıl içinde avlanma miktarları üçte bire indirilmezse bu yüzde 90'lık oranın daha da artacağını ifade ediyor. Dolayısıyla büyük bir krizin eşiğindeyiz" ifadelerini kullandı.

Greenpeace Akdeniz Denizler Kampanyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı ise "Akdeniz Kampanyası"nın 3 yıldır sürdüğünü ve 2006 yılında denizin verimliliği ve sağlığını iyileştirebilecek, Akdeniz'in tümünü kaplayan bir deniz rezervleri ağı önerisi ile harita yayınladığını anlattı. Politik istek ve kararlılık oluşturmaya çalıştıklarının altını çizen Dökmecibaşı, Mersin-Kıbrıs arasında Kıbrıs Kanalı denilen bölgenin deniz rezervi ilan edilmesini sağlamak için çaba harcadıklarını söyledi.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'in en verimli bölgesine sahip olduğunu belirten Dökmecibaşı, Kıbrıs Kanalı'nın mavi yüzgeçli orkinosun en önemli yumurtlama alanlarından biri olduğunu dile getirdi. Dökmecibaşı, bu balığın Akdeniz'in geleceği ve ekosistem için çok önemli bir tür olduğuna da dikkat çekti. "Bu türün yok olması demek deniz yaşamında zincirleme olarak birçok türün yok olması ve balıkçıların geleceğinin krize girmesi demektir" diyen Banu Dökmecibaşı, şu anda da balıkçılığın çok ciddi bir krizde olduğunu kaydetti.

Türk hükümetinden, kendi deniz kaynaklarını ve Akdeniz'i korumak için Kıbrıs Kanalı'nı deniz rezervi ilan etmesini istediklerini vurgulayan Dökmecibaşı, Türkiye'nin, balıkçıların ana geçim kaynağını korumak açısından çok daha güçlü yaptırımlar getirmesi gerektiğini ifade etti. Dökmecibaşı, "Yeterli yönetmeliklere sahip olmasına karşın Türk sularında ve tüm Akdeniz'de deniz yaşamı gittikçe yok olmaktadır. Mavi yüzgeçli orkinos bunun sadece bir örneğidir. Türk hükümeti, Akdeniz'in geleceğini kurtarmak için bir deniz rezervleri ağı ilan edilene ve uygun bir yönetim sistemi oluşturulana dek orkinos avcılığını durdurmalıdır" şeklinde konuştu.

.
Yayın Tarihi : 26 Mayıs 2008 Pazartesi 15:24:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?