5
Mayıs
2024
Pazar
MERSİN

Höyükte savaş kalıntılarına rastlandı

Anadolu'nun en eski yerleşim bölgelerinden biri olarak öne çıkan Yumuktepe Höyüğü'nde savaş kalıntılarına ulaşıldı. Mersin'deki tarihi höyükte 16 yıldan bu yana yapılan kazılar kapsamında ilk defa demir bir kılıç ve hançere ulaşıldığı bildirildi.

Mersin'in Toroslar ilçesinde yer alan ve dünyada tarımın ilk yapıldığı bölge olarak da bilinen höyükte İtalya'nın Lecce Üniversitesi ile Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen kazı çalışmaları devam ediyor.

Lecce Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsabella Caneva başkanlığında 32 kişilik bir ekiple yürütülen kazılar kapsamında M.S. 10. yüzyılın sonlarına ait olduğu belirtilen demir bir kılıç ile hançer bulundu. Höyüğün zirve noktasında yer alan ve Ortaçağ'a ait olduğu belirtilen kalenin iç kısmındaki yerleşim bölgesinde bulunan kılıcın 90 santimetre uzunluğa, 6 santimetrede genişliğe sahip olduğu belirtildi.

Söz konusu kalıntıların da kaleye yönelik bir saldırı esnasında korunma amacıyla kullanıldığı ihtimali üzerinde bulunuluyor. Kazı çalışmalarıyla ilgili olarak İHA muhabirinin sorularını yanıtlayan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülgün Köroğlu, Yumuktepe'nin 968 yılına kadar Müslüman Araplar'ın hakimiyeti altında olduğunu ve burada Tarsus başkent olmak üzere bir yerleşim kurulduğunu ancak bölgenin daha sonra Bizanslılar tarafından ele geçirildiğini anlattı.

Gülgün Köroğlu, söz konusu dönemde de Yumuktepe'nin bölgeye hakim bir konumda olduğu için kale haline getirildiğini ve bölgede de yeni bir yerleşim inşa edildiğine dikkat çekerek, "Burada 5. ve 7. ait bir Bizans yerleşimi olduğunu tahmin ediyoruz. Bu yılki kazılardaki temel amacımız da bu yerleşimi ortaya koyabilmekti. Kazıların hemen başında teorimizi de haklı çıkartan bulgulara ulaştık" dedi.

Kazılarla birlikte kılıç ve hançer gibi silahların gün ışığına çıkartıldığını kaydeden Köroğlu, höyüğün zirve noktasındaki çalışmalara yoğunlaşarak, ölmüş askerlere ait iskeletlere de ulaşmayı tahmin ettiklerini dile getirdi. Bulunan kılıcın kendileri için çok değerli olduğunu ve kazılar kapsamında ilk kez böylesi bir bulguya ulaştıkları bilgisini de veren Köroğlu, kılıncın aynı zamanda da Yumuktepe'nin mimarisi ve tarihiyle ilgili bulunan ilk kalıntı olarak da öne çıktığını söyledi.

Köroğlu, "Bu kalıntı bize bölgeye yönelik bir düşman saldırısı olduğunu gösterecek. Biz de çalışmalarımızı bu yönde yoğunlaştıracağız" diye konuştu.
Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Çalışkan ise, 'Yumuktepe Arkeolojik Kazısı'na yönelik çalışmaların bir buçuk ay süreceğini ve Ağustos ayı sonu itibariyle de tamamlanacağı bilgisini verdi. Yumuktepe'nin, Neolitik Çağ'dan günümüze kadar yerleşim yeri olarak kullanıldığını hatırlatan Çalışkan, 16 yıldan bu yana sürdürülen kazılarda bu yıl oldukça önemli kalıntılara ulaşıldığını, gün ışığıyla buluşturulan kılıç ve hançerin restorasyonunun ardından Mersin Devlet Müzesi'nde sergileneceğini açıkladı.

Yumuktepe Höyüğü'nün 'açık hava müzesi' haline dönüştürülmesi yönündeki çalışmaları da değerlendiren Çalışkan, açıklamasını şöyle sürdürdü; "Açık hava müzesi öyle 6 aylık, 1 yıllık çalışmaların sonucunda olmaz. Burada kazıların tamamen tamamlandıktan sonra, höyükteki yaklaşık 33 tabaka gün ışığına çıktığında bu işlemler yürütülüyor. Ancak şu anda böylesi bir durum söz konusu değil."

YUMUKTEPE HÖYÜĞÜ HAKKINDA

Yumuktepe Höyüğü'ndeki ilk kazı çalışmaları 1936-1937 yılları arasında İngiliz arkeolog Jhon Garstang başkanlığında başlatıldı. İkinci Dünya Savaşı ile birlikte ara verilen kazılara, 1946'da yeniden başlandı ve 1947 yılında sonuçlandırıldı. 1992 yılında hazırlanan ve 1993 yılında başlatılan 'Yumuktepe Arkeolojik Kazısı' çalışmaları da her yaz düzenli bir şekilde sürdürülüyor. Mersin'in atası olan Yumuktepe, 9 bin yıl önce höyüğün çekirdek tabakasını oluşturan Neolitik çiftçiler tarafından oluşturuldu.

Ardından gelen yerleşimlerle tepe zaman içerisinde 23 metre yükseldi. Teraslı evle, önceki kalıntıların üzerine yollar inşa edildi ve böylece tabakalanma daha karmaşık bir hal aldı. Uygun konumunu, doğal kaynaklara ve ticaret olanaklarına borçlu olan yerleşim bölgesi, Orta Çağ'a kadar kesintisiz iskan edildi ve Anadolu platosu, Doğu Akdeniz ve diğer Akdeniz ülkeleriyle ilişkisini sürdürdü.
 

İHA
Yayın Tarihi : 30 Temmuz 2009 Perşembe 15:57:28
Güncelleme :30 Temmuz 2009 Perşembe 16:06:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?