3
Mayıs
2024
Cuma
MERSİN

Kazı çalışmalarında ödenek sıkıntısı

Mersin'in Mezitli beldesinde bulunan Soli Pompeipolis antik kentinde, 2008 yılı kazılarının ödenek yetersizliği nedeniyle Arkeoloji bölümü öğrencilerinin gönüllü çalışmasıyla yürütüldüğü belirtildi.

Tarihi geçmişi M.Ö. 700 yılına uzanan Soli Pompeipolis antik kentinde 10 yıldır süren kazılar, bu yaz 15 Temmuz'da başladı ve ağustos ayının ortalarına kadar sürmesi planlanıyor. Aslında 3 bölgede sürdürülmesi planlanan çalışmalar, bu yıl ödenek yetersizliği nedeniyle sadece Soli Höyük'te yürütülüyor.

Arkeoloji bölümü öğrencilerinin gönüllü çalışmasıyla yürütülen kazı çalışmalarıyla ilgili bilgi veren Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Remzi Yağcı, 2008 yılı kazılarını, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na önerdikleri plana göre sualtı arkeolojisiyle birlikte 3 bölgede yürütmeyi planladıklarını ancak maalesef ödeneklerin az olması ve ödeneğin de işçi tutmaya yeterli olmaması yüzünden gönüllü öğrencilerle sadece Soli Höyük'te çalışmak zorunda kaldıklarını belirtti.

Soli Höyük'te şu anda Hitit tabakalarında yoğunlaştıklarını anlatan Yağcı, aslında araştırdıkları dönemin Kizzuwatna kültürü ve mimarisi olduğun vurgulayarak, "Tabii ki Hititler bu bölgeyi egemenlikleri altına alınca bu bölge Kizzuwatna bölgesi oldu. Kizzuwatna buranın yerel rengidir ve milattan önce 2 bininci yılı kapsıyor. Bu kültürün mutlaka araştırılması ve ortaya konması lazım. Birçok yönden Hititlerle benzerlik göstermesine karşın kendine özgü yerel mimarisi ve seramiği var bu bölgenin. Yani açıkçası Çukurova'nın 2. bindeki adı ile Kizzuwatna'nın kendine özgü renklerini ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Kizzuwatna kültürünü çıkarmayı, aydınlığa kavuşturmayı amaçlıyoruz" dedi.

Soli Pompeipolis antik kentindeki kazıların 1999 yılında bir üniversite projesi olarak başladığını hatırlatan Yağcı, bu bölgenin 300 dönümden fazla bir SİT alanını kapsadığını kaydetti.

Bu SİT alanı ile ilgili tek projenin Soli Pompeipolis kazı projesi olduğunu ifade eden Yağcı, "Kazı projesine bağlı birçok projenin de yan yana yürümesi gerekiyor ki, bu alanın arkeopark haline getirilmesi gerekir. Zaten başka bir amaçla kullanılması da mümkün değil. Buna karşın burası birinci derece arkeolojik SİT alanı değil, birinci derece arkeolojik tarım alanı olarak kullanılıyor. Biz çok sınırlı bölgede çalışıyoruz. Buranın tamamen açığa çıkarılması lazım ve hem denizden hem de karadan gezilebilir hale getirilmesi gerekir. Bizim bugüne kadar yaptığımız çalışmalar Soli'nin bütün arkeolojik dönemlerini içeriyor. Yani 525'teki erken Bizans dönemindeki depremden geriye doğru sayacak olursak Roma dönemi, Helenistik dönem, klasik dönem, arkaik dönem ve genç tunç dönemi çok güçlü bu bölgede. Kısaca Soli, kesintisiz iskan görmüş bir ören yeri ve zaten Mersin Müzesi'ne teslim ettiğimiz eserler de bunu göstermektedir" diye konuştu.

Bölgedeki kazı çalışmalarının dar bir bölgede ve yavaş ilerlemesinin Bakanlık ödeneğine bağlı kalınmasından kaynaklandığını ifade eden Yağcı, Mersin'in yeterli tarih bilincine sahip olmadığını söyledi. Mersin'de bu tür projelere pek sıcak bakılmadığından ve gerekli desteğin sağlanmadığından yakınan Yağcı, "Tabii bu arada bizi destekleyenleri de göz ardı etmemek gerekiyor. Onlara teşekkür ediyoruz. Ama yeterli ilgi yok. Bakanlık ödeneği ile yürütülen çalışmalarda zaman zaman kesinti oluyor, bu yıl olduğu gibi. İstenen ivmeyi sağlayamıyoruz ve önümüzü göremiyoruz. Mersin'de Soli Pompeipolis ören yerinde sadece kazı çalışmaları yok, aynı zamanda restorasyon çalışmaları da var. Fakat bunlara destek yok, destek bulmak gerekiyor. Bunu sadece yardım dilenmek olarak değerlendirmemek gerekiyor, Mersin'in tarihini, kültür mirasını gelecek kuşaklara aksettirmek gibi kutsal bir yanı da vardır bu çalışmanın" ifadelerini kullandı.

Soli Pompeipolis'in önemini, "Mersin'in tarihi burada" diyerek vurgulayan Yağcı, bölgenin 'açık hava müzesi' haline getirilmesi çalışmalarıyla ilgili olarak da şu bilgileri verdi:

"Bu taleplerimiz maalesef kesintiye uğradı. Resmi makamlardan gerekli desteği bulamadık. Örneğin Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın yeni müze projesi yok. Buna karşılık eğer böyle bir izin alınmış olsa idi, bu müzenin yeri ile ilgili birçok problem var. Oysa kazıların bir anlam kazanabilmesi için çıkan buluntuların yerinde sergilenmesi gerekiyor. Aynı zamanda açık hava müzesi olarak da değerlendirilmesi gerekiyor. Biz burayı hem müze hem de açık hava müzesi olarak tasarlamak istiyoruz. Ama ne yazık ki yaptığımız girişimler sonuçsuz kaldı. Biz de kazılarımızla baş başa kaldık. Eğer yeterli desteği bulamazsak depo çalışması olarak devam edeceğiz. Kazı ve restorasyon çalışmaları sona erecek."

Bu bölge ile ilgili bir de kitap çalışması olduğunu dile getiren Yağcı, "Kitap projesi yavaş yavaş oluşan bir proje. Bununla ilgili bir çok makale yayınlandı. Özellikle 2. bin arkeolojisi ile ilgili ben son yıllarda en az 10 makale yazdım. Bunu kitaplaştırmak için bir ekip kurduk ve yakın vadede, özellikle tabakalanma ile ilgili problemleri çözdüğümüzde bunu bir yayın olarak çıkaracağız" dedi.

İHA
Yayın Tarihi : 22 Temmuz 2008 Salı 15:00:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?