Mersin'de yerel medya yöneticilerine Avrupa Birliği (AB) konusunda eğitim semineri verildi. 

Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) AB Yerel Bilgi Bürosu tarafından düzenlenen seminer, Türkiye-Avrupa Vakfı Kurucu Üyesi Can Baydarol tarafından verildi. Baydarol, sunumunda, Türkiye-AB ilişkilerinde, 'iki sene sonra oradayız' gibi enteresan varsayımlar ortaya sürüldüğünü ancak, AB'ye girmenin ne anlama geldiği konusunda kimsenin tam olarak bilgi sahibi olmadığını söyledi. 

Baydarol, "Herkes, 'AB'ye bir girebilsek' havasında. Ama, 'AB'ye katılmak ne demektir?' diye küçük bir soru sorduğunuz zaman, tam olarak bir cevap verebilen yok" dedi. AB'ye katılmanın, bazı değerler bütünü itibariyle önemli sonuçlar doğurduğunu ve yapılması gereken çok ciddi teknik çalışmalar gerektirdiğini ifade eden Baydarol, "Yani salt bunları yapmanız da sizin AB'ye girmeniz için pek yeterli olmuyor. AB'nin de sizi hazmedecek şekilde, kendisini de hazırlaması gerekiyor. Aslında burada belirsizlik parametreleri çok olan bir süreçten bahsediyoruz" diye konuştu. AB'ye girme konusunda medyanın doğru bilgi verme ve kamuoyu oluşturmada bültenlerinde belirgin ön yargılara yer vermesinin toplumun yanlış bilgilerle donatılmasına neden olduğunu söyleyen Baydarol, "İşte, 'biz Müslüman'ız bizi almazlar' diyenlerden, 'ekonomik gerekçelerle bizi almazlar' diyenler, 'hadi canım, iş bitmiş zaten, girdik' diye konuya bakanlar da var. Ne yazık ki hangi kutupta yer alınırsa alınsın, işin özünde gerekli temel bilgi olmadığı zaman çok yanlış kanaatlere yol açıyor ve tabii ki bu kanaatleri biz, kendi gazetelerimizde, yayınlarımızda, televizyon programlarına yansıttığımız zaman, yarattığımız kamuoyu da, son derece yanlış bilgilerle donatılmış bir kamuoyu oluyor" şeklinde konuştu. 

Türkiye-Avrupa Vakfı Kurucu Üyesi Can Baydarol, konuşmasında Kopenhag kriterlerine de değinerek, toplum da bu konuda bazı yanlış anlamalar bulunduğunu, özellikle siyasi kriterler de 'bunları yaparsak bizi, yarın alacaklar' tarzı düşüncelerin doğru olmadığını kaydetti. Baydarol, çok fazla yapılması gereken 'ev ödevi' olsa da, Türkiye'nin en geç 10 yıl içerisinde AB'nin içinde yer alacağına inandığını sözlerine ekledi.