4
Mayıs
2024
Cumartesi
MERSİN

MÜSİAD'tan iftar yemeği

Müstakil Sanayici İşadamları Derneği (MÜSİAD) eski Genel Başkanı Ali Bayramoğlu, Fransa'ya uygulanacak boykotun sadece Türkiye'de değil, Avrupa'da da bir anlam ifade etmesi gerektiğini söyledi. 2007'nin Türkiye açısından kritik bir yıl olacağını söyleyen Bayramoğlu, ekonomide tedbiri elden bırakmamak gerektiğini kaydetti. 

MÜSİAD Mersin Şubesi tarafından HiltonSA Oteli'nde bir iftar yemeği verildi. Verilen iftar yemeğine çok sayıda işadamı ve siyasi parti temsilcisi katıldı. İftar yemeğinin açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Mersin Şube Bakanı Mekin Merter Salt, MÜSİAD penceresinden Türkiye'nin ekonomik durumu ve Mersin'i ilgilendiren ekonomik meseleler ve isteklerini içeren bir konuşma yaptı. AK Parti'nin tek başına iktidar olmasının ekonomide istikrarı getirmesine rağmen halen bazı eksikler bulunduğunu dile getiren Salt; bunların başında, istihdam, cari açık ve döviz kurlarında devam eden düşük rejimi gösterdi. Salt, "Biz sürdürülebilir büyümenin devam etmesini istiyoruz, ancak böylelikle istihdam artışının sağlanabileceğine inanıyoruz. Devletin büyük vergi kaybından kurtulması gerekiyor. Merkez Bankası'nın görevinin, enflasyonla mücadele olmaması gerekiyor. Bu hükümetin sorunudur. 

Merkez Bankası sürdürülebilir kalkınmaya destek olmalı. Ayrıca, turizmde yapılacak artış, bir çok sektörü harekete geçirecektir. Turizm, sadece deniz ve güneş olarak da algılanmamalı. İnanç turizmi gibi, yayla turizmi gibi turizm alanlar da değerlendirilmeli. Devlet, sanayi ve ticaretten çekilmelidir ama sanayiinin ana girdilerinde, üretiminde eksiklik varsa ve özel sektör bu alanda yatırım yapmıyor veya yapamıyorsa bu tür alanları belirlemeli ve yatırım yapmalıdır" dedi. 

Daha sonra konuşan MÜSİAD eski Genel Başkanı Ali Bayramoğlu da, Türkiye'nin ekonomik durumu ve Fransa'nın sözde Ermeni soykırımının inkarını suç sayan yasa tasarısını kabul etmesi hakkındaki görüşlerini aktardı. Türkiye'nin mevcut konumunun, çok konuşmaya değil, çok hızlı icraat etmeye gerek duyduğunu anlatan Bayramoğlu, son 3-4 yıllık süreçte istikrın getirisi olarak sağlanan kalkınma ve büyümenin, halen reel piyasada hissedilemediğini savundu. Türkiye'de yaşanan gelişmelerin dışında dünyada yaşanan gelişmelere de kayıtsız kalamayacaklarını belirten Bayramoğlu, "Özellikle Fransa'da yaşanan hadise, Türkiye'de çeşitli seslendirmelere ve boykot ifadelerine varana kadar bir çok noktaya gelebildi. 

Ama aslına bakarsanız bunu değerlendirdiğinizde, bizim yaptıklarımız ve onların yaptıklarının hangi noktada kesişeceğine dair ortak bir kanaate varabilmiş değiliz. Anadolu'da bir ata sözü vardır 'Öfke ile kalkan zararla oturur'. Biz bazı konularda öfke ile kalkıyoruz ama arkasından yaşayabileceğimiz zararları tahmin edemiyoruz. Öfkelendiğimiz zaman da gerçekten çok öfkelenmiyoruz, 1-2 günlük oluyor ve sonradan geçiyor. Fransa'ya karşı bir boykot sloganı ile çıktık. Güzel, uygulayalım ama neye uygulayalım. Türkiye'de yatırım yapmış, istihdam yapmış firmalara mı boykot uygulayacağız yoksa ithal ettiğimiz ürünlere mi boykot uygulayacağız. Yaptıklarımız karşı tarafta da karşılık bulmalı ki bir anlam ifade etsin. Yoksa 2 gün boykot uygulayıp 3. gün yine o ürünleri kullanacaksak o zaman konuştuklarımız yanımızda kalır" diye konuştu.

"2007'DE 4 ANA GÜNDEM MADDESİ BİZİ BEKLİYOR" 

Fransa Parlamentosu'nun aldığı kararın Türkiye açısından önemli dersler içerdiğini de belirten Bayramoğlu, şunları kaydetti:
"Aslında Fransa Parlamentosu'nun bize vermesi gereken en büyük ders, kendi kendimize silkelenip dünyada bizden başka dostumuz olmadığına ve kalkınmayı ancak kendi kendimize başarabilirsek, dünyada bir etkimizin olabileceği gibi bir ders olmalı. Bugün Türkiye'de tabana yayılmış Fransız alışveriş merkezleri var. Buradan alışveriş etmediğimizde orada istihdam edilenler ne olacak? Türkiye'de ürettiği ürünü orada satmaya çalışanların ürünleri alınmayınca ne olacak? Ondan sonra kendi kendimize zarar vermiş olacağız. Veya Türkiye'de üretilen ve en çok satılan bir otomobili almazsak ne olacak? Yine kendi kendimize zarar. Onun için yaptığımız işlere dikkat etmek durumundayız. Sadece bizde değil, Avrupa'da da bir anlam ifade etmeli." 

Açıklamalarında 2007 yılının Türkiye açısından önemli ve kritik bir yıl olacağını ileri süren Bayramoğlu, "2007'de 4 tane ana gündem maddesi bizi bekliyor. Bunun birincisi cumhurbaşkanlığı seçimi. İkincisi genel seçim. Üçüncüsü Ortadoğu'da ateşin devam etmesi. Ve dördüncü nokta da, Türkiye'nin AB sürecinde bundan sonra karşısına çıkabilecek durumlar. Bu hadiseler, Türkiye'de siyaseti etkilemekten çok ekonomiyi etkiler.

 Bu dört ana fonksiyon birkaç tehlikeye neden olabilir. Birincisi döviz piyasalarındaki muhtemel hareketlenme. Size bir kriz senaryo söylemiyorum. Ama gelişmelerin ışığında dövizle bir işiniz yoksa kesinlikle dövize yönelik borçlanmayı tavsiye etmiyorum. İkincisi, yatırım planınızda krediye dayalı bir borçlanma yapıyorsanız, orta vadeli bir borçlanma ise onda da temkinli olmalısınız. Çünkü döviz hareketlendiğinde faiz de hareketlenir. 2007 senesinde daha temkinli olmayı tavsiye ediyorum. Tekrar ediyorum, bunu bir kriz senaryosu olarak algılamayın. Bugün bir kriz yok ama muhtemel bir sıkıntı var" ifadelerini kaydetti.
Geçmiş dönemlerde krizlerin aşılmasının daha kolay olduğunu savunan Bayramoğlu, "Kar marjları sizi ayakta tutabiliyordu. Bugün ise kar marjları, inebileceği kadar inmiş durumda. Herkes sürümden para kazanma telaşesinde. O nedenle tedbiri elden bırakmamak lazım" dedi.
İftar yemeğinde yapılan konuşmaların ardından MÜSİAD'a üye olan 8 yeni üyeye rozet, MÜSİAD'da onuncu yılını dolduran 8 üyeye de berat verildi. Ayrıca geceyi destekleyen sponsor firmalara teşekkür plaketi takdim edildi.
iha
Yayın Tarihi : 16 Ekim 2006 Pazartesi 00:30:38


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?