Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, AK Parti ve bir cemaati bitirmek üzere Genelkurmay Harekat Başkanlığı tarafından plan hazırlandığı iddiası ve açılan soruşturmayla birlikte Türkiye'de gündemin değiştirilmeye çalışıldığını ileri sürdü.

Bir dizi ziyaret ve temaslarda bulunmak üzere Mersin'e gelen Masum Türker, Mersin Gazeteciler Cemiyeti (MGC) Başkan Vekili Ünal Akdağ'ı makamında ziyaret ederek görüş alışverişinde bulundu. Burada gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Türker, gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. İktidar iddiası taşıdıklarını ifade eden Masum Türker, bu noktada önümüzdeki günlerde parlamentoya baskı yapacaklarını ve iktidara ortak olma anlayışı içinde bunu gerçekleştireceklerini anlattı.

Parti Başkanlık Divanı'nı da genişlettiklerini ve bu kapsamda Adem Topçu'nun Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildiğini söyleyen Türker, parti olarak emeğin hakkından yola çıktıklarını ve hakça bir düzen için çalışacaklarını anlattı.

Türker, Genelkurmay Harekat Başkanlığı tarafından AK Parti ve Gülen Cemaati'ni bitirmek üzere plan hazırlandığı iddiasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından askeri savcılığa soruşturma emri vermesiyle ilgili çarpıcı ifadeler kullandı. Yaşanan tüm bu gelişmelerin, aynı zamanda Türkiye'nin bozuk bir düzen içinde yönetildiğini de açıkça ortaya koyduğunu savunan Türker, "Şu anda AK Parti, hükümetin kendisi ve devletin de sorumlusudur. Devlet kendi içinde ahengi ve dengeyi sağlamıyor, farklılıkları bir arada tutabilecek bir anlayışı yoksa o zaman bu iktidarın ülkeyi sevmekten öte, kendi fikir ve ideolojisini sevmeye yönelik bir yaklaşım içinde olduğunu ortaya koyar. Türkiye'yi yönetmek için herkese eşit mesafede olmak, herkesin kendini özgür hissedebildiği ve adaletli bir anlayışla yaklaşmak gerekiyor. Ancak bugün AK Parti'de bu yok. Yani isminde adalet var ancak herkese eşit bir özgürlük dağıtmıyor. Türkiye'de bugüne kadar hiçbir zaman özgürlüklerin üstü örtülerek sınırlandırılmamıştı. Biz tarikat-asker, AK Parti-asker çatışmasının bir kurgu olduğunu 2007 yılındaki seçimlere giderken gördük ve bugün de görüyoruz" dedi.

"AK PARTİ SORUŞTURMAYLA 'MAZLUM' GİBİ GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILIYOR"
Tüm bunlarla birlikte Türkiye'de gündemin üstünün örtülmek istendiğini de ileri süren Türker, iddiaların aynı zamanda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulan mayınların temizlenmesine yönelik kanunun gündemden düşürülmesi çabası taşıdığını iddia etti. Söz konusu kanunla birlikte askerin söz söyleme hakkının sınırlandırılacağını savunan Türker, arazilerin sadece 'yap-işlet-devret modeli' ile işlevlendirilmesinin yanında Ceylanpınar gibi büyük bölgeleri de dahil edip toprakların da mayınlı arazilere
birleştirilerek birilerine peşkeş çekilmeye çalışıldığını iddialarına ekledi. Yaşananları şiddetle kınadığını dile getiren Türker, soruşturmayla birlikte AK Parti'nin 'mazlum' gibi gösterilmeye çalışıldığını savundu. Türker, "Burada dikkat edilmesi gereken konu, haberin derinliğine inilmesidir. Soruşturma, söz konusu iddiaların kaynağının nereden geldiğini bulabilmek için açıldı. AK Parti ile tarikat açısından değil. Buna dikkat edilmeli. Çünkü bazı gazeteler AK Parti'yi mazlum gibi gösterebilmek için
haberi farklı şekilde kamuoyuna yansıtıyor. Buradaki olgu, ortaya konulan bu belgenin askerlerin baskısının AK Parti'ye yönelik olduğunu ispatlama çabasıdır. Şu anda böyle bir şey olmadığını çok net bir şekilde görebiliyoruz" ifadelerini kullandı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt arasında Dolmabahçe Sarayı'ndaki görüşmeyle ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunan Türker, "Eğer ülkenin en üst kademesinde birbirleriyle çalışma noktasında olan biri atanmış, diğeri seçilmiş iki kişinin konuşması bir ülkeyi tehdit edebilecek ve karşı tarafa koz olarak kullanılabilecek bazı şeyler içeriyorsa bu Türkiye demokrasisi ve ülkede yaşayanlar için çok tehlikeli bir gelişmedir" dedi.

"HALKA MORAL VERMEK İÇİN YALAN SÖYLENMEMELİ, GERÇEKLER AÇIKLANMALI"
Global krizin 2009 yılı sonuna doğru etkisini kaybedeceği yönündeki açıklamalara katılmadığını belirten Masum Türker, 'toksinli kağıtlar'ın bir başka deyişle de 'karanlık kağıtlar'ın nasıl temizleneceği konusunda teknik çalışmaların tamamlanmadığını, bu nedenle de siyasal anlamda bir önerinin gündeme getirilemeyeceğini söyledi. Türker, krizin temel nedeninin Amerika ve İngiltere gibi büyük ülkelerin emeklilik maaşlarını yöneten fonların riske edilmesi olduğunu savunarak, bu sorunun da hala çözüme kavuşturulamadığını anlattı.

Krizle ilgili söylemlerin kamuoyuna moral verme amacı taşıdığını ancak bu durumun yanlış olduğunu ve gerçeklerin halka paylaşılması gerektiğini vurgulayan Türker, global krizin 2010 yılı sonunda ancak belirli bir düzeye ulaşabileceğini savundu. Türkiye'de üretimsizliğin devam etmesi halinde krizin etkilerinin de süreceğini ifade eden Türker, Mersin'den örnek verdi ve kentte faaliyet gösteren limanın her ay yükleme-boşaltmayla ilgili olarak tahsil edilen ÖTV ve KDV oranlarının izlenmesi gerektiğini, söz konusu rakamların dahi Türkiye ve dünya ekonomisi hakkında önemli ipuçları verebileceğini ifade etti.

Türkiye'nin en önemli avantajının Irak, İran ve Suriye'nin uluslararası finans piyasasının üyesi olmaması olduğunu anlatan Türker, bu nedenle de global krize neden olan risklerin, bankacılık sistemine yansımadığını ve bu noktada da Türkiye'nin yaşanan süreçte ticaret yapabileceği tek bölgenin Ortadoğu olduğunu kaydetti. Türker, bölgeye yapılacak olan ihracatla ilgili olarak bir teşvik sisteminin hayata geçirilmesini önererek, "Öyle bir teşvik olmalı ki, ihracatçıyı her konuda rahatlatmalı ve onu bu pazarlarda aktif rol üstlenmeye yönlendirmelidir" dedi.

Bir gazetecinin, "Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Genel Başkanlığı görevinden istifa etmeyi düşünüyor musunuz?" şeklindeki sorusuna Türker, böyle bir düşüncesi olmadığını ve mevcut sistemin de istifa etmesini gerektirecek bir yaptırımı olmadığını dile getirdi.

iha

Yayın Tarihi : 13 Haziran 2009 Cumartesi 15:24:14