5
Mayıs
2024
Pazar
MERSİN

TZD'den 2B açıklaması

Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD) Genel Başkanı İbrahim Yetkin, orman vasfını yitiren arazilerin hukuki açıdan orman statüsünde tutulmasının, getirilecek bir çözümü de tıkadığını söyledi.

TZD Mersin Şubesi tarafından, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Konferans Salonu'nda organize edilen 'Tarımsal Yayım ve Danışmanlık' konulu panel sonrasında açıklamalarda bulunan İbrahim Yetkin, Tapu Kanunu'nda değişiklik öngören kanun tasarısının, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmesinin ardından, 2B arazilerinin kadastrosu yapılarak hazine adına tescil edilmesini konusunda yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.

Yetkin, 2B konusunda hazırlanan tasarının orman arazilerini de kapsaması konusuna gerek çevre yönünden, gerekse de yer altı ve yer üstü zenginlikler açısından pek de sıcak bakmadıklarını ifade ederek, 2B ile ilgili yaşanan sorunun, Türkiye'de orman hukuku sisteminin henüz oturtulamamış olmasından kaynaklanan sorunun bir parçası olduğunu vurguladı.

Söz konusu sorunun temelinde de orman alanlarının amacı dışında kullanılmasına yönelik eğilimlerin baskısının yanı sıra orman tanımı ve ormanlara ilişkin yasal mevzuatın sık sık değişmesi ve buna bağlı olarak da ormanın biyolojik tanımı ile hukuksal tanımı arasında farklılıkların ortaya çıkması olduğunu kaydeden Yetkin, bugün Türkiye'deki ormanlık alanların 21 milyon 188 bin hektar olduğunu, bunun da ülke topraklarının yüzde 26'sını oluşturduğunu belirtti.

Yetkin, söz konusu alanın da yüzde 45'ini verimli koru ormanı, yüzde 55'inin de bozuk ve baltalık orman niteliğinde olduğunu hatırlattı. Yetkin, "Ülkemizde ormanları kar amacıyla tüketilecek bir kaynak olarak gören kesim, genellikle ormanlık alanların doğal örtüsünü ya da toprak altındaki zenginliklerini ele geçirmek, bu bölgeleri rant alanına dönüştürmek isteyen sermaye kesimleri olmuştur. Bunun yanı sıra ormanlık alanlara yerleşmiş, tarımla uğraşan köylü kesimi gerek yakacak ihtiyacı, gerekse tarım alanları orman aleyhine genişletebilmek için ormanlık alanları tahrip etmiştir. Özellikle fındık, zeytin ve çay gibi ürünlerin yetiştirildiği bölgelerde bu durum önem kazanmıştır. Ayrıca bir dönem uygulamaya konulan toprak ve tarım reformu sırasında, bazı orman bölgeleri resmi kanallardan tarım topraklarına çevrilmiştir. Orman alanları üzerindeki bir diğer baskı grubu da; büyük şehirlere göç eden 'gecekonducu' olarak tanımlanan kesim olmuştur" dedi.

2B konusunun uzun bir süredir Türkiye'nin gündeminde yer aldığını belirten Yetkin, konuyla ilgili olarak Orman Mevzuatı'nda yer alan madde olduğu sürece de 2B tartışmalarının devam edeceğini savundu. Yetkin, bu durumun en önemli nedeninin de belirtilen maddede yer alan 'bilim ve fen bakımından orman niteliğini yitirme' ifadesi gibi oldukça esnek olan bir kavramın bulunması olduğunu vurguladı. Orman niteliğini kaybettiği kabul edilen arazilerin, hukuki olarak orman statüsü içinde tutulmasının da getirilecek herhangi bir çözümü engellediğini ifade eden Yetkin, bu durumu da bir 'kısır döngü' olarak nitelendirdi.

Söz konusu arazileri kim kullanıyorsa onlara devlet tarafından verilmesi bir başka deyişle de orman köylüsüne emanet edilmesi gerektiğinin altını çizen Yetkin, şunları kaydetti:

"2B arazi orada yaşayan insanlara bizzat devlet tarafından verilmesi lazım. Biz dernek olarak bu görüşü savunuyoruz ve savunmaya da devam ediyoruz. Biz hiçbir zaman görüşlerimizi açıklamaktan çekinmedik. Doğruya doğru, yanlışa da yanlış deyip karşısında durduk. Bu konuda da eğer bir yanlışlık varsa, bunun karşısında duracağız. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın."

İHA
Yayın Tarihi : 30 Ocak 2009 Cuma 11:28:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?