2
Mayıs
2024
Perşembe
MERSİN

Zehir zemberek açıklamalar

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, hükümetin AB sevdasına "Türk Ceza Hukuku" felsefesini çöpe attığını, yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) da amacına uygun yorumlanmadığını söyledi.

Yargı organlarına siyasi kadrolaşma amacıyla getirilen 4 bin kadrodan 2 bininin sakıncalı yollarla göreve geldiğini, bazı yargıçların sabah vaktini meteoroloji yerine müftülüklere sorduğunu ileri süren Özok, Türk yargısının, 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın yargılanması sürecinde ağır yara aldığını belirtti.
Mersin Barosu'nun düzenlediği "Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu ve Kabahatler Kanunu" konulu sempozyum, Mersin Barosu'nda başladı. 2 gün sürecek sempozyumun açılışına, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, Mersin Cumhuriyet Başsavcısı Cemil Kuyu, Galatasaray Üniversitesi Rektörü Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanı Prof. Dr. Duygun Yarsuvat, Mersin Baro Başkanı İsa Gök, avukatlar ve hakimler katıldı.
Sempozyumun açılışında konuşan Mersin Baro Başkanı İsa Gök, olumsuzlukları olmasına rağmen yeni TCK'yı desteklediklerini belirterek, yasadaki iddianame sonrası dava aşamasında sunulan zorunlu müdafilik uygulamasının alanının daraltılması gerektiğini söyledi.
Kişisel görüşü ve dernek olarak düşüncelerinin, yeni kanunun yanlış olduğu yönünde olduğunu dile getiren Galatasaray Üniversitesi Rektörü ve Türk Ceza Hukuku Derneği Başkanı Prof. Dr. Duygun Yarsuvat ise eski yasadaki bazı hükümlerin sırf değiştirmiş olmak için değiştirildiğini öne sürdü. Yeni kanun getirilirken beraberinde bazı "fahiş" hataları da beraberinde getirdiğini ifade eden Yarsuvat, kanunun okunup yeniden yapılması gerektiğini belirtti.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok da yeni TCK ve CMK'nın yasalaşması süreci ve yasalaştıktan sonraki süreçte yasa ile ilgili kaygılarını sık sık dile getirmelerine rağmen sadece dinlendiklerini, uygulama konusunda ise bir şey göremediklerini ifade etti. Özok, "Görünen odur ki Avrupa Birliği sevdası ile 1926 yılından bu yana oluşmuş, 'Türk Ceza Hukuku' felsefesi, birikimi ve deneyimi acımasızca çöpe atılmış, buna karşın yeni yasaların öngördüğü felsefe ve amaç da yeterince özümsenememiştir. Bu olgu sonucu, ceza hukuku alanı bir anlamda alabora olmuştur. Çünkü, kamu-devlet ağırlıklı eski ceza hukuku anlayışından, hak ve özgürlüklerin öne çıktığı ve insan odaklı yeni ceza hukuku anlayışına geçiş sağlanamamıştır" açıklamasında bulundu.
6 aylık uygulama sürecinde yeni yasanın amacına uygun yorumlanmadığını ve uygulanmadığı belirten Özok, "Hatırlanacağı gibi yasaların TBMM Genel Kurulu'nda görüşülmesi sırasında bir milletvekilimiz, 'Bu işlerin kesilmesi birkaç kişiyi sallandırmaktan geçer' biçiminde beyanda bulunmuş, yine Adalet Bakanımız da yetkilerinin az olduğunu, yetkilerinin artırılması halinde sanıkların ciğerini sökebileceğini ifade edebilmiştir. Bu her 2beyanda Türk Ceza Yasası'nın 1. maddesiye ne kadar örtüşmekte, takdirinize sunuyorum. Yasayı çıkaranlar ve yürürlüğe koyanlar yanında acaba uygulayıcılar yasanın 1. maddesinde tanımlanan amaca ne kadar uygun davranıyorlar? Şunu da söyleyebiliriz ki; kimi uygulamacılar yasanın 1. maddesini yapmaktadırlar. Bunun en çarpıcı örneği; Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın ve arkadaşları hakkında başlatılan soruşturma sırasında ve sonrasında yaşanan dramatik olaylardır. Bu yargılamada Türk yargısı ağır yara almıştır. Buradan şunu belirtmek isterim, bu davanın son tensip zaptında, tutuklamaya karşı yargıcın gerekçesi, Türk yargısı hakkında umutlarımızı güçlendirmektedir" diye konuştu.
Yeşeren umutlarının yaşanan bazı gelişmelerle tümden kaybolduğunu ifade eden Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok, yargı için alınan 4 bin kadrodan yaklaşık 2 bininin sakıncası herkesçe bilinen ve ağır eleştirilere hedef olan yöntemlerle doldurulduğunu savundu. Adli kolluğun, sabah vaktini meteoroloji yerine müftülüklere soran yargıçlarla dolduğunu ve bu tür uygulamalar ve siyasi kadrolaşmalarla umutlarının kaybolduğunu söyledi. Konuşmasının sonunda "Kimi şeriat özlemcilerinin yanı sıra ülkemizde etnik ayrımcılığı kışkırtan ve bunu ülkenin her yanına yaymak isteyen kesimlerin, her türlü beklentilerini demokrasi ve hukuk içinde, halkımızın ortak aklı ve sağ duyusu ile mutlaka yok edeceğiz" diyen Özok, sempozyumun başarılı sonuçlar vermesini dilediğini söyledi.
Konuşmaların ardından sempozyumun birinci oturumu olan "Türk Ceza Hukuku" konusuna geçildi.
Oturum başkanlığını Prof. Dr. Duygun Yarsuvat'ın yaptığı oturuma, sunumlarıyla Prof. Dr. Köksal Bayraktar, Doç. Dr. Ümit Kocasakal katıldı.

.
Yayın Tarihi : 3 Aralık 2005 Cumartesi 17:03:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
hÜSEYİN sUNGUR IP: 85.104.8.xxx Tarih : 7.12.2005 16:20:47
İyi güzel de kardeşim,Mersin barosu başkanı,böyle etkinlikler düzenleyeceğine,hakkında ileri sürülen iddialara neden yanıt vermiyor; Villasının ahşap işlerini yaptırttığı mobilyacı esnafın parasını vermediği,esnafın emeğinin karşılığını istediğinde de,esnafı tehdit ederek,Mersin maliyesini o arkadaşımızın üstüne kışkırtıp,defterlerine elkoydurttuğu iddia ediliyor.Ki şu anda o esnaf arkadaş,konuyu Mersin'de ilgili mahkemeye aktarmış durumda..Türk yargı sistemi,sanırım en kısa zamanda kararını verir!!!