18
Mayıs
2024
Cumartesi
AYDINCIK - MERSİN

Kelenderis Kazıları yılan hikayesine döndü

Aydıncık’ta, tam 17 yıl önce, Konya Selçuk Üniversitesi tarafından  Kelenderis Kazıları adı altında bir çalışma başlatıldı. Evet dile kolay tam 17 yıl. Bu süre içerisinde neler yapıldı ve hangi sonuçlar alındı? Kazı hakkında halk ne düşünüyor, bu konuda bir araştırma yapıldı mı?

1987 yılından beri Aydıncık’a kazıcılar gelip gidiyor. Antik Kelenderis şehriyle ilgili ve Aydıncık’ın kaderini değiştirebilecek, yöreye her yönüyle yararı dokunacak ne buldular? İlçeye ne kazandırdılar, ne kaybettirdiler?

1992 yılı kazılarında,  üzerinde antik Kelenderis kenti resmedilen 21 metrekarelik bir zemin mozaiği bulundu. Dünyanın en nadide mozaiği olarak nitelendirilen bu eser, tam 12 yıldır kum ve branda altında bekliyor. 11/10/2000 tarihli Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan Ömer Erbil’in  ‘Tarihi Eserde Örtü Ayıbı’ adlı yazısında, kazı başkanı Sayın Prof. Dr. Levent Zoroğlu, “En sonunda mozaiğin sökülerek müzeye kaldırılmasını istedim" demişti. 4 yıldır mozaikle ilgili hiçbir değişiklik olmadığına göre, mozaiğin de akıbeti belli değil.
 
Limanda, kazı alanı olarak belirlenen yerde, kocaman bir çukur, ‘niçin açıldın, senin için ne kadar zaman ve kaç lira harcandı, sonuçta arayanlara ne verdin’ gibi sorulara yanıt verememenin acısını yıllardır  çekmeye devam ediyor.
 
Yapılan ilk kazılarda, yarım daire şeklinde bir duvar bulunmuş ve o haliyle bırakılmıştı. Göründüğünden daha büyük bir yapı olduğu ve kültürlü bir şehrin simgesi olduğunun anlaşılması için Eskişehir Anadolu Üniversitesi kazı ekibinin gelmesi beklendi.
 
Ziyaretçileri tarihin derinliklerine götüren ayrıca Romalı valiler Sentius ile Pison’un savaşına şahitlik eden Kelenderis Kalesi’nin bulunduğu yarımada’nın ucunda yapılan kazı sonucu, ne yazık ki, yıllardır doğa ve insana karşı yaşam mücadelesi veren sur duvarlarının bir kısmı, bilimsel çalışma adına, yine insan eliyle yıkıldı. Umarız, geriye kalanlarının yeni bahanelerle yıkılması önlenir.
 
Kelenderis tarihine katkıda bulunmak amacıyla, dalgıçlar da gelip gidiyor. Yılanlı Ada etrafında dalışlar yapıyorlar; merak edilen bir konu: Başlarında dalgıç olan bir bakanlık temsilcisi var mı? Amfora çıkarmaya yetkileri var mı?  Çıkartılan amforaların konservasyonu nasıl yapılıyor? Bu tarihi nesneler, nerede ve nasıl korunacak?
 
Tüm bunların dışında, dar bir yerleşim alanı olan Aydıncık’ın büyük bir kısmı sit alanı ilan edilerek, telle çevrildi. Görüntü kirliliğine neden olan bu tel örgüler, Aydıncık’ın tanıtımına engel olduğu gibi ayrıca Aydıncıklılar için bir hakaret olarak da algılanmaktadır.
 
Doğu ve Batı Mezarlığı denilen alanlarda kazılar yapıldı; sonuç ne oldu? Sarı renkli yön işaretleri konup turizme mi kazandırıldı? Hayır sadece telle çevrildi ve hapishane görüntüsü verildi buralara. Niçin tellendiği sorusuna da cevap veremiyoruz. Bu telleme işi için kimler ne kadar para kazandı? Bu işi yapacak Aydıncık’ta esnaf yok muydu da dışarıdan müteahhitler gelip yaptı? Paslanmaya başlayan panoların boyanması ve tellerin değişmesi için bekleyip göreceğiz kimler bu işi üstlenecek ve ne kadar kazanacak?
 
Kafalarda cevap bekleyen bir yığın soru var. Bu soruların cevabını yıllardır alamadık. Ne zaman alacağımız da belli değil. Birileri belki bir gün Aydıncık halkını aydınlatır. Bu konudaki umudumuzu kaybetmek istemiyoruz. Ama ‘Belki bir şeyler buluruz’ zihniyetiyle Aydıncık’ın tarihi dokusunu bozmak isteyenlere de ‘dur’ demek istiyoruz.
 
Emekli Öğretim Görevlisi ve Araştırmacı Yazar
Mustafa Yalçıner
Mustafa Yalçıner
Yayın Tarihi : 2 Eylül 2004 Perşembe 22:55:26
Güncelleme :20 Aralık 2004 Pazartesi 09:07:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?