Muş Barosu'ndan tepki

Muş Barosu Başkanı Avukat Sait Sever, Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya hakkında verilen 'meslekten ihraç' kararının yargı bağımsızlığı açısından kabul edilemez olduğunu savundu.

Muş Barosu adına adliye giriş kapısında, baroya üye avukatla birlikte açıklama yapan Baro Başkanı Sever, Şemdinli ilçesinde geçtiğimiz yılın Eylül ayından itibaren meydana gelen olaylar ve olaylarla bağlantılı ortaya çıkan tablo; Türkiye’de bir süredir kısmi gelişim kaydeden demokrasi ve özgürlükler alanındaki kazanımları ortadan kaldıran, bunun yerine güvenlik eksenli yeni bir devlet politikasının yürürlüğe sokulmasının işareti olduğu ileri sürdü.

Muş Baro Başkanı Sait Sever; “İddianameyi hazırlayan Van Cumhuriyet Savcısı, yürüttüğü soruşturmada ulaşabildiği delillere iddianamede ayrıntılı yer vererek, sanıklara gerçekleştirdiğini iddia ettiği eylemlerin gerçek amacını, bu eylemlerle yaratılmak istenen tehlikeye dikkat çekerek şu çarpıcı değerlendirmede bulunmuştur: 'Türkiye’nin temel politik yönelimlerin (modernlik projesi, AB süreci) akamete uğratılması ve merkezdeki siyasi/bürokratik yönetim elitinin güç ve yerlerini muhafaza etmesi, devletin bekasını korumak ve temsil etmekle görevli olan bürokratik aygıt içerisinde sızmalar olması halinde bürokrasinin bizzat kendisi devletin bekası tehdit eder noktaya gelebilir.' Sayın Savcı bu değerlendirmeyle devlet içindeki hukuk dışı yapılanmaya dikkat çekerek, bu hukuk dışı örgütlenmeyi ortaya çıkarmaya çalışmıştır. İddianamenin mahkemeye sunulmasından itibaren yaşadığımız gelişmeler, Türkiye’de demokrasi, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığın geldiği aşamayı gözler önüne sermiştir. Yaşanan tartışmalar kendilerini dokunulmaz kabul eden kurum ve kişilerin, hukuk içinde kendilerine dokunulduğunda neler yapabileceklerini göstermeleri bakımından da ibret verici olmuştur. HSYK’nın bu kararından önce, talep üzerine adalet bakanlığının izniyle başlatılan soruşturmanın bizatihi kendisi yargı bağımsızlığına müdahale niteliğindeydi. Bu soruşturma ve HSYK’nın ihraç kararıyla yargı bağımsızlığına ve yargıç ve savcıların tarafsızlığına bizzat adalet bakanlığının ve HSYK’nın en büyük tehdidi oluşturduğu ortaya çıkmıştır. Ayrıca Sayın Savcı hakkında başlatılan soruşturma ve HSYK tarafından verilen karar ile Türkiye’de yargının bağımsız ve tarafsızlığının önündeki en büyük engellerden birinin, bürokratik-vesayetçi niteliklere sahip resmi ideolojinin oluşturduğu devlet iktidarı olduğu ortaya çıkmıştır. Böyle bir ortamda demokrasiden, hukukun üstünlüğünden söz etmek artık mümkün olmadığı gibi, yargının tarafsız ve bağımsız olabileceğini iddia etmekte olanaklı değildir. Hukuk devletinin en temel unsuru olan yargının bağımsızlığının olmadığı bir ortamda, yurttaşların hukuki güvenliğinde söz etmek mümkün değildir. Van Cumhuriyet Savcısı ile ilgili verilen kararın kesinleşme süresinde geri alınmasını bekliyoruz. Başta Türkiye Barolar Birliği ve Barolar olmak üzere, herkesi hukukun üstünlüğüne ve yargı bağımsızlığına sahip çıkmaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.