19
Mayıs
2024
Pazar
SARAYKÖY - DENİZLİ

Genel Başkana Güveniyorum




Sayın Başkan, değerli Genel Başkanım, Kurultayımızın değerli üyeleri,
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Başkalarını eleştirirken kendi eskimişliklerini unutan bazı kişilerin, aynı televizyon ekranlarında, yıllardır bıkmadan tekrarladıkları aynı söylemleri, ve her şeyi bildiğini sanan aynı köşe yazarlarının, yıllardır çekmecelerinden çıkarıp, çıkarıp yayınladıkları aynı köşe yazıları sonucunda partimiz, maalesef yeni bir kurultay sürecine sürüklenmiştir. Bu kurultay sürecinin, geçtiğimiz yerel seçimin sonuçlarıyla ilgisi olmadığını hepimiz biliyoruz. Burada, belirli kişilerin bir türlü vazgeçemedikleri hırs ve iktidar arzularının egemen olduğu, ortak bir eylem söz konusudur. Dahası, on yıllardır süregelen bu anlamsız ısrar ve inadın, parti örgütlerimizi sıkıntıya sokup, seçim çalışmalarında büyük güçlükler yarattığını da biliyoruz. Partimiz bir süredir kendisini genç kuşaklara yeterince açamamışsa, yeni yüzleri siyasete kazandıramamışsa, tam aksine üye kaybetmiş ve giderek halktan uzaklaşmışsa, esas sebebin işte tam burada aranması gerekmektedir.

Değerli Delegeler,
İçerisinden geçmekte olduğumuz bu çok hassas dönemde, Cumhuriyet Halk Partisi’ni, ülkemiz üzerindeki planları önünde en büyük engel olarak gören bazı güçler, partimizde uzun süreden beri devam eden bu davranış bozukluğunu çok iyi değerlendirmiştir. Bu doğrultuda, iletişim ve özellikle de medyanın tüm unsurlarını en üst düzeyde kullanarak sürdürülen yoğun bir propaganda ile, toplumu ve partimizi örümcek ağı gibi sarmış bazı paradigmalar ortaya çıkartılmıştır. Bu paradigmaların başında,
“Cumhuriyet Halk Partisi’nin devrimci yapısını yitirip, statükocu bir partiye dönüştüğü” paradigması,
“CHP, Meclis gurubunun yeterince muhalefet yapamadığı” paradigması
ve tabii ki,
“Deniz Baykal ile olmuyor” paradigması gelmektedir.
Son iki yılda bunlara bir de, “Kemalizm ve ulus devlet ile evrenselleşmenin çeliştiği” paradigmasının eklenmeye çalışıldığını da, özellikle dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bu durum, partide yaratılan zafiyetin, ülke bütünlüğünü bozmayı, ve Cumhuriyeti yok etmeyi amaçlayanlar tarafından nasıl kullanıldığını açıkça ortaya koymaktadır. Bazı arkadaşlarımızın bu bağlantıyı ısrarla görmezlikten gelmelerini anlamak, doğrusu beni çok şaşırtmaktadır.

Değerli delegeler,
Tüm teorisini akıl ve bilimin yol göstericiliği üzerine kurmuş bir siyasal partinin üyeleriyiz. Bu nedenle, yönetimi eleştirecek ve değişmesini talep edecek her hareketin, objektif gerekçelerini, ve yeni yönetim ile ilgili projelerini ortaya koymalarını beklemek, en doğal hakkımızdır. Ben burada, tüm Türkiye’nin yıllardır ezberlediği aynı lafları, bir kez daha duymak istemiyorum. Ben muhalif arkadaşlarımın, sözgelimi evrenselleşmeye, ekonomiye, kadın haklarına, gençliğe, çevreye, varsa parti ilkelerine ve partinin hangi yönde ilerlemesi gerektiğine yönelik planlarını, burada bizlere anlatmaları gerektiğine inanıyorum. Gazetelerde tefrika edilen projeleri, burada dinlemek ve tartışmak istiyorum. Gidenin yerine kimin konulacağını, ve yeni gelenin partiyi nasıl daha başarılı kılacağını, arkadaşlarımın burada bana anlatmasını ve beni ikna etmelerini bekliyorum. Partiyi yönetmeye talip arkadaşlarımı tanımak, onların değerlendirmelerini dinlemek, kimden ve nereden güç aldıklarını görmek istiyorum. Bu yapılmadan ortaya konan muhalefetin sağlam bir temeli, doğru dürüst bir teorisi yada projesi olduğuna inanmanın, çok zor olacağını düşünüyorum.

Değerli delegeler,
Ben, burada, bana ulaşan mektup ve bildirilerle, gazete köşelerinden edinebildiğim bilgilere dayanarak bir değerlendirme yapmak durumundayım. Bu bilgilere göre muhalif hareketin, bugüne kadar ortaya koyduğu ortak bir projesi ve bir genel başkan adayının olmadığını düşünüyorum. Ötesi, muhalefet olarak anılan guruptaki arkadaşlarımızı aynı fotoğrafa sığdırmakta bile büyük güçlük çekiyorum. Buna karşılık, bizleri bugün burada toplanmak zorunda bırakan hareketin, iki ortak noktada uzlaşmış olduğu açıkça ortadadır. Bunlardan ilki zamanlama, yani 29 Mart, ikincisi de hedef, yani ismen ve doğrudan Deniz Baykal’dır.


Değerli Delegeler,
Hepimiz bir grup arkadaşımızın geçtiğimiz iki seçimde de, tüm güç ve ekonomik kaynaklarını seferber edip, kapı kapı dolaşarak, partimize oy verilmemesi için, ülke genelinde bir kampanya yürüttüklerini biliyoruz. Bu kampanyaların, en son sokakları süsleyen ilanlar ve cep mesajlarıyla, televizyon kanalları ve gazetelerde yer alan programlar, ya da uçaklardan atılan mektuplara kadar tüm uzantılarının, çok büyük bir maddi kaynak gerektirdiği açıktır. Sadece kampanyanın parasal büyüklüğü ve kaynağının sorgulanması ile bile, hedefin sunulduğu gibi masum olmadığı açıkça ortaya çıkmaktadır. Bu durumu sağ duyusu, ve iyi niyetinden kuşku duymadığın delege arkadaşlarımın dikkatine sunuyorum. Bu nedenle, hangi gerekçe ile olursa olsun, muhalif hareket içerisinde yer alan herkesin, amacı ve hedefleri, sunulanın ve sanılanın çok ötesine uzanan bu kampanyaya destek verdikleri veya ortak oldukları, yani sorumluluğunu paylaştıkları, kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bu, kanımca çok ağır bir sorumluluktur.

Değerli Delegeler,
Her ne gerekçe ile olursa olsun, partinin oy kaybetmesi için çalışmanın savunulacak bir yanı yoktur. Bu davranışı sergileyen kimselerin, kendilerinin partiye kaybettirdikleri oyları hesap etmelerini bekleyebilirsiniz, ancak bu kişilerin, partinin seçimlerde, onlara rağmen aldığı oyu eleştirmeye hiç hakları olamaz. Üyesi olduğu partinin genel başkanı hakkında, olur olmaz her ortamda ileri geri konuşmayı da, en temel ahlak anlayışı, siyaset adamlığı ve particilikle bağdaştırmak mümkün değildir. Bu kişilerin genel başkanı eleştirmeye hakları olamayacağı da açıktır. Bütün bunlara ek olarak, bizzat ve ismen genel başkanı hedef almışken, tüzük değişikliğini bahane göstererek, esas amacı gizlemeye çalışmayı da kabul etmiyorum. Daha yedi, sekiz ay önce kurultayın kabul ettiği tüzüğü, kurultayın seçtiği parti meclisini, bizzat oy verdiğiniz kararları, yada sizi en üst makamlara kadar taşımış mekanizmayı, birkaç ayda yok farz edip ortaya atılmayı, partiyi ve bu arada kendinizi de, boyalı basına malzeme yapmayı, saygın ve tutarlı bir davranış olarak kabul etmek olanağı yoktur. Bu durum içler acısı bir tabloyu ortaya koymaktadır.

Değerli Delegeler,
Türkiye’nin bugün içinden geçmekte olduğu kritik dönemeçte, Cumhuriyet Halk Partisi’ne, ve partimiz tarafından, titizlikle planlanıp, dirayetle yürütülecek politikalara büyük ihtiyaç vardır. Lidersiz bir hareketle yola çıkmanın partide yönetim boşluğu yaratacağı açıktır. Oysa ki, partimizin ve Türkiye’nin böyle bir boşluğa, bir gün bile tahammül etmesi mümkün değildir. Bunu görememenin, yada görüp de önemsememenin çok büyük sorumluluğu vardır. Bunun yanında, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olacak kişinin, “canım sen olmazsan ötekisi olur, yada işte birimiz oluveririz”, gibi bir anlayışla iş başına gelmeyi hazmettiğini farz etsek bile, böyle bir genel başkanın yönetim erki ve otoritesini daha işe başlamadan kaybetmiş olacağı açıktır. Genel Başkan seçimi sürecinde, belirli bir adayın arkasında yeterli desteğin oluşamamasından doğacak kaos ortamında, genel başkanlığı taşıyamayacak bazı kişilerin, kazara parti yönetimine gelmelerinin partiyi nerelere sürükleyebileceğini de akıldan çıkarmamak gerekir. Genel başkan adaylığını zorlaştıran tüzük değişikliğini, bu nedenle çok önemsiyor ve çok doğru buluyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı’na soyunacak bir kişinin iddiasını açıkça ortaya koymasını, örgütlere kendisini tanıtmasını, ve örgütlerin temsilcisi olan kurultay delegelerimizin en az 1/5’ini, arkasından gelmeye ikna etmeyi başarmış olmasını istemek, en azından partimizin ağırlığı ve Genel Başkanlık makamının ciddiyeti gereğidir. İyi niyetlerinden kuşku duymadığım bazı değerli arkadaşlarımın, kanımca yoğun bir propagandanın yorgunluğu altında aldıkları bazı kararlarını bir kez daha değerlendirirken, bu düşüncelerimi dikkate alacaklarını ve süreçteki tuzakları görebileceklerini ummak istiyorum.

Değerli delegeler,
Kurultayda oylamaların açık yapılması konusundaki görüşlerimi de taktirlerinize sunmak gereğini duyuyorum. Ben siyasetin açık, şeffaf, dürüst, ilkeli ve mertçe yapılmasının gereğine inanıyorum. Kurultaylar sırasında tarafımızı ve düşüncelerimizi cesurca ortaya koyarak tartışmanın, kurultaylar sonrasında kavgaları geride bırakıp, sevgiyle bütünleşebilmenin tek yolu olduğunu düşünüyorum. Solun ve sosyal demokrat siyaset anlayışının gereği olan tartışma ortamının, kavga değil, fikir ve proje üretmesini sağlamanın yolunun da, açıklıktan geçtiğini biliyorum. Topluma hizmet etmeyi amaç edinmiş insan bazlı siyaseti, sömürü ve kişisel çıkar hesaplarına dayalı sağ siyasetten ayıran en önemli fark burada kendini göstermektedir. Dahası, partiyi iktidara taşıyabilecek en önemli projenin, yani bizi AKP tipi partilerden ayıracak en önemli farkın, yani geniş halk kitlelerinin güvenini yeniden kazanacak siyasetçi tipinin, bu yolla ortaya çıkacağına yürekten inanıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’nde kurultay delegeliği gibi, çok onurlu bir göreve seçilmiş sizlerin, bu içten düşüncemi doğru değerlendirdiğinize inanıyorum.

Değerli delegeler,
Partimizdeki bu tartışmalı gidişe bir son verilmesi gerekiyor. Gelin bu kurultayda farklı bir şeyler yapalım.
Gelin kişisel kavgalarını, partiyi yok etmek pahasına kan davasına çevirmiş olanları, kendi küçük dünyalarında yalnız bırakalım.
Gelin partiyi televizyon ekranlarında, yada gazete köşelerinde eleştirmekten siyasi rant bekleyenleri burada dışlayalım.
Gelin partimizin Genel Başkanını uluorta tartışma konusu yapanlara burada gerekli cevabı verelim.
Kurultayda, oylarımızla göreve getirdiğimiz yönetime bir sonraki kurultaya kadar, rahat nefes alma ve huzurla çalışma hakkı tanıyalım.
Gelin bir kez de yönetime destek olmayı deneyelim.
Gelin kendimizi maskara etmekten artık vazgeçelim.
Gelin ulusal bütünlüğümüz ve laik Cumhuriyetimize göz diken mandacıların heveslerini, kursaklarında bırakalım.

Değerli delegeler,
Ben genel başkanın arkasında yerimi alıyor, kendisine güvenimi ilan ediyor ve kurultayımızı saygılarımla selamlıyorum.

Prof.Dr.Mehmet Neşşar
Denizli Milletvekili

 

Kenthaber / Sarayköy ana sayfası için aşağıdaki linki tıklayınız.

http://www.kenthaber.com/sayfalar/ilceler.asp?IlceKodu=2016&IlKodu=20

 

 

 

Yayın Tarihi : 6 Temmuz 2004 Salı 16:59:02
Güncelleme :12 Temmuz 2004 Pazartesi 15:22:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?