Bulgaristan'dan çeşitli nedenlerle 1999 yılında Türkiye'ye göç eden aileler, Türkiye'de oturma izni alma ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının kimliğini edinmek istiyor. 11 yıldır iki ülke arasında giriş çıkışlarını gerçekleştirerek Türkiye'de ikamet eden göçmen aileler, tek istediklerinin sınır dışı edilmeden Türk topraklarında yaşayarak ölmek olduğunu belirtti.

Yıllar önce Türkiye'ye göç eden ve anneleri, çocukları ya da akrabalarından ayrı yaşayan bölünmüş aileler Türkiye'de ikamet hakkı isteyerek hasretliğin sona ermesini istiyor. İki ülke arasında prosedür gereği giriş çıkış yaparak Türkiye'de yaşamlarını 11 yıldır sürdürmeye çalışan Bulgar uyruklu Türk aileler, Türkiye'de ikamet tezkeresinden yararlanmak istediklerini ve Bulgaristan'a geri dönmek istemediklerini belirtti. Türk kökenli göçmen aileler ikamet izni ve Türkiye Cumhuriyeti kimlikleri olmadığı gerekçesi ile 'kaçak' olarak adlandırılmaktan da bir hayli üzgün olduklarını bildirdi.

1999 yılında Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelen Fikriye Hadzhaosman; ailesini çocuk bakarak geçindirmeye çalışıyor. İki çocuk annesi Fikriye hanım, 5 yıldır iki ülke arasında giriş çıkış yaptıklarını ancak ikamet tezkeresinden yararlanmak için çıkan af'tan haberdar olmadıklarını dile getirdi.

BU TOPRAĞIN İNSANI OLUP KİMLİKSİZ YAŞAMAK ÇOK ZOR

Eşi Hüseyin Bey de, tezkerelerini 2001 yılında aldıklarını ve yetkililerin kendilerine 3 ayda bir iki ülke arasında girdi çıktı yapmaları gerektiğini söylediğini belirterek şöyle konuştu: "Beş yıl boyunca girdi çıktı yaptık sonra da bu işlemi bıraktık.Daha sonra cezasını ödedik ve bekledik. Tezkeremizi 6 ay kadar daha uzattılar ve yetkililerle görüşmelerimizde af çıkmasını beklememiz gerektiğini söylediler. Şu an kaçak olarak görünüyoruz. 11 yıldır İzmir'de yaşıyoruz. Bir gün eşyalarımızı toparlayıp sınır dışı edilme düşüncesini aklımıza bile getirmek istemiyoruz. Bulgaristan'a dönersek ne yapacağız?"

TÜRKİYE'DE ASKER OLMAK İSTİYORUM

Ailenin en küçük ferdi Rasim de, Ege Üniversitesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi. Bulgar uyruklu Rasim, Türkiye'de öğrenim gördüğü gerekçesi ile kendisi için bir sıkıntının oluşmadığını ancak ailesinin zor durumda olduğunu ifade etti. Türk soylu olup Türkiye'de barınamamanın çok tuhaf bir duygu olduğunu belirten Rasim; sözlerine şöyle devam etti: "Ben öğrenci olduğum için okul nedeni ile Türkiye'de yabancı uyruklu öğrenci olarak kalabiliyorum. Ancak ailemin kimliği olmadığı için iş konusunda sıkıntı yaşıyorlar. En çok istediklerimden biri de Türkiye'de asker olmak."

TÜRKİYE'DE ÖLMEK İSTİYORUM

11 yıldır İzmir'de yaşayan Ünzile Ömer Mustafa isimli bayan da, çıkan aftan haberlerinin olmadığını belirterek şunları söyledi: "51 yaşındayım ancak aftan haberim olmadığı için yararlanamadım ve şu an kaçak olarak görünüyorum. Bu yaşımda annemler bana bakıyor. Türk vatandaşı olsam durumum daha farklı olurdu. En azından bir iş yaşantım olurdu. Vatandaş olalım da bir parça ekmeğimizi bu topraklarda yiyelim. Bizi denize atsın ama bizi sınır dışı etmesinler. Biz buralara sıfırdan geldik. Ömrümüz yettiği kadarıyla Türkiye'de yaşayıp Türkiye'de ölmek istiyoruz."

HASRETLİK SONA ERSİN

Ege Balkan Türkleri Derneği Başkanı Hüseyin Kocaman da, özellikle bu yıl bölünmüş ailelerin derneğe başvuru sayısında artış olduğunu ifade ederek bu rakamın Türkiye çapında daha fazla olduğunu İzmir'de ise bilindiği kadarıyla 200 ailenin var olduğunu ve mağdur olduğunu açıkladı. Farklı tarihlerde Türkiye'ye gelen Türk vatandaşların çeşitli nedenlerle af'tan yararlanamadıklarını ifade eden Kocaman, sözlerini şöyle tamamladı: "Çoğu ailelerin Türkiye'de okuyan çocukları var. Yetkililer Türkiye'de öğrenim

gören çocuklarının yanında kalabilmeleri için ailelere sürekli tezkere veriyor. Sanki böyle bir tezkere uygulaması varmış gibi bir durum ortaya çıkıyor.Bunlar bölünmüş aileler olduğu için İçişleri Bakanlığı'ndan son bir kez daha af istiyoruz. Bunun da takipçisi olacağız. Artık bu hasretlikleri sonlandırmamız gerekiyor."