İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, göreve geldiği 2005 yılından bugüne kadar Büyükşehir hakkında açılmış olan ve devam eden 165 davadan dolayı İzmir Valiliği'ni Bakan Demir'e şikayet etti.

Bir günlük program için İzmir'e gelen Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Tepekule Kongre Merkezi'nde düzenlenen 1. Ege Yapı Zirvesi'ne katıldı.

Organizasyonun açılışında konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, göreve geldiği 2005 yılından bugüne kadar Büyükşehir hakkında açılmış olan ve devam eden 165 davadan dolayı İzmir Valiliği'ni Bakan Demir'e şikayet etti. Diğer illerdeki açılan davalara bakıldığında İstanbul'a 3, Ankara'ya 2 dava açıldığını savunan Kocaoğlu, Bakan'a şunları söyledi: "Valimizden af dileyerek bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Valilik, Büyükşehir Belediyesi'nin bütün meclis kararlarını Bayındırlık İl Müdürlüğüne gönderiyor. Bayındırlık İl Müdürlüğü bunları inceliyor ve evet bu planlamanın şu ilkesine uymuyor diyor ve vali beye getiriyor. Vali bey zaten yasal olarak imzalamak zorunda. İmzalıyor ve dava açılıyor. Eski valimiz Oğuz Kağan Köksal döneminde biz konuyu konuştuk ve kendisi Bayındırlık Bakanlığına bir mektup yazdı. Mektupta "Ben bunu mahkemeye götürmek zorunda mıyım?' diye sordu. Bayındırlık Bakanlığından gelen cevapta doğal olarak dava açacaksın cevabı geldi. Dün de gazetede vardı."

Açılan davaların 160 civarında olduğunu anlatan Kocaoğlu, şöyle konuştu: "Genel bir şeyi size anlatmak için bu konuyu açıyorum. İzmir'e 160 tane, İstanbul'a 3 tane ve Ankara'ya 2 tane başka yerlere hiç açılmamış. Şimdi bunun şahsınız tarafından denetlenip gerçekten Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı her şey yanlış mı? Böyle bir şey mi var? Yoksa bir başka değişik uygulama mı var? Bunu şahsınıza arz etmeyi istedim. 160 davayı takip eden başkan olarak."

Kocaoğlu, büyük kentlerin en büyük sorununun kent dönüşümü olduğunu belirterek planlamadaki "yetki karmaşasının" mutlaka çözülmesi gerektiğini söyledi. Sorunun çözümü için Bayındırlık Bakanlığı'nın güçlendirilmesi ve otoritesinin artırılması gerektiğini anlatan Kocaoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Yasa değişikliği yapılarak Özelleştirme İdaresi ve TOKİ'nin önü açılabilir. Her iki kurumdaki kadrolar planlama yapmasını bilmiyor. Bu nedenle Bayındırlık Bakanlığı'nın güçlendirilmesi, planlamaya bütüncül bakarak denetim ve kontrol yetkisini artırması gerekir."

Kendisinin mühendis olmadığını ifade eden İzmir Valisi Mustafa Cahit Kıraç ise son zamanlarda Büyükşehir'in planlarına Bayındırlık tarafından tek taraflı bakılıyor iddiaları üzerine komisyon üyelerini çeşitlendirdiğini söyledi. Karayolları'ndan, İller Bankası'ndan ve DSİ'den teknik elemanları oraya katarak yapıyı daha geniş bir alana taşıdıklarını belirten Kıraç, şöyle konuştu: "Ve bu inceleme yine devam ediyor. Bizim vali olarak burada bulunuş nedenlerimizden en önemlilerinden bir tanesi hem bölgenin bütün kurumlarının ihtiyaç duyduğu kararları vermek hem de hukuki denetimi yapmak. Biz bu denetimi yapmadığımız takdirde burada işimiz kalmaz. Ama tabii ki bu hukuk devletinin en önemli özelliği de idarelerinin her türlü eylem ve işlemleri yargı denetimine tabi olmasıdır. Ben İzmir valisi olarak bünyemizde çalışan tüm kurumlarda yüzbinlerce insan çalışıyor. Dört milyona yakın insanımızın talepleri oluyor ve işlem tesis ediyoruz."

Bu işlemlerin yargı denetimine tabi olduğunu anlatan Kıraç, sözlerine şöyle devam etti: "Benim vermiş olduğum kararların yargı denetimine açık olduğu çok doğaldır. Birçok kararımız yargıya gidiyor. Bunların bir kısmı haklı görülerek tasdik ediliyor bir kısmı da bozulabiliyor. Sonuçta ben bundan alınmam. Vermiş olduğumuz kararı yanlışlık varsa düzeltmek gerekir. İdarelerin almış olduğu her kararın yargıya gitmesi işlemi durdurmaz ancak yargı hüküm verirse işlem durur. 2005 yılından beri 165 dava açılmış.

Bunların 33'ünde benim imzam var. Türkiye'nin bir çok yerinde yöneticilik yaptım. Bizim asil işimiz devletin çalışmasını sağlamak."

İşlerinin alınan kararları uygulamak olduğunu anlatan Kıraç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yoksa bizim işimiz işlemleri durdurmak, hizmetleri aksatmak olamaz. Ama açıkça hukuk kurallarına uymadığı tespit edilen konularda böyle bir kararın önümüze gelmesi halinde de bir işlem yapmayışımız olursa bunu da idari eksiklik olarak görürüm. Şundan herkesin emin olmasını istiyorum. İzmir valiliği olarak veya TC'nin herhangi bir hukuk kurumunun kurumlardan gelen tekliflere vatandaşa hizmeti durdurucu bir gözle bakılmasını ben insanlık suçu olduğunu düşünürüm. Böyle bir algılamanın kamuoyunda olmaması lazım. Başkan da zaten söyledi konunun sadece benim dönemimde değil önceki dönemlerde de açılmış davalar var. Devlette devamlılık vardır. 7121 karardan 165'i yargıya taşınmış. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız rahat olsun görevine devam etsin."

Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir de, sağlıklı yapılar için iyi mimar ve mühendislere ihtiyaç olduğunu belirterek "Bu yüzden bakanlık olarak yeni bir denetim mekanizması geliştirerek tüm mimar ve mühendislerin denetlendiği bir yer olacak" dedi.

Türkiye'nin son derece çarpık kentleşme yapısı olduğunu ancak buna rağmen Türkiye'nin Çin'den sonra müteahhitlikte ikinci konumunda olmasını tezat olarak gören Demir, tasarımın ve planlananın çok sağlıklı yürümediğini söyledi. Ruhsatlı binalarda bile kaçak yapının önlenebilmiş olmadığını belirten Demir, belediyelere bu konuda büyük görev düştüğünü ve kaçak takibinin sağlıklı yapılamadığını söyledi. Başkan Kocaoğlu'nun sorduğu soruya karşılık olarak Bakan Demir, şunları söyledi: "Belediyelerimizin meclis kararlarının büyük bir bölümünü plan tadilatları oluşturur. bir defa bunu Türkiye'de terk etmeliyiz. Plan tadilatı yapılan planın revizyonudur. demek o planlar yeterli katılım sağlanmadan yapılan planlar şeklinde olup da revizyon ihtiyacı doğuruyorsa çok vahim bir durum. Revize etmediğiniz yerlerde sağlıklı kentler oluşturmuyorsunuz demektir."