20
Mayıs
2024
Pazertesi
TİRE - İZMİR

Tire'ye kültür yolculuğu

İzmir’in büyük ilçelerinden biri olan Tire, şehir merkezine 82 kilometre uzaklıkta. Aydın Dağları’nın kuzey eteklerinde kurulan ve Hitit, Frig, Lidya, Pers, Helen, Roma ve Bizans dönemlerini yaşayan Tire oldukça zengin bir kültür mirasına sahip.

Zaten adını da Lidya dilinde “şehir” anlamına gelen Teira’dan aldığına inanılıyor. Tire’de kapsamlı bir arkeolojik çalışma yapılmamasına rağmen, ilçenin antik Tyrha kentinin üzerinde bulunduğu biliniyor. Öte yandan, Tire tarih boyunca bir sayfiye yerleşimi olarak ön plana çıkmış ve bazı kaynaklara göre de Kanuni Sultan Süleyman ve Timur gibi isimleri konuk etmiş.

Etrafı, Aydın Dağları’nın uzantısı çam ormanları, kestane ve ceviz ağaçları ile kaplı Tire’nin kent merkezinde Selçuklulardan ve Osmanlılardan kalan ve bazıları bugün de kullanılmakta olan çok sayıda hamam, cami kalıntısı yer alıyor. İzmirli gezginlerden Cengiz Tümer’in organize ettiği gezi, Cemal Öktemer’in rehberliğinde Toptepe’de başlıyor. Tire’nin kuşbakışı görülebildiği ve bir restoranın bulunduğu Toptepe’den yürüyerek, dere boyunca düzenlenmiş güzel bir park alanı olan Derekahve’ye geldik. Burada bir yorgunluk çayı içildikten sonra Tahtakale Meydanı ve El Sanatları Çarşısı’nı gezdik. Tire’deki son durağımız çok önemli bir tarih ve kültür mirası olan Necip Paşa Kütüphanesi.

19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun Baruthane Nazırı olarak görev yapan Mehmet Necip Paşa tarafından yaptırılan mütevazi yapı çok önemli el yazmalarına ve değerli basım eserlere ev sahipliği yapıyor. Kendisi Gürcü olan ve Tire ile bir ilgisi tespit edilemeyen Necip Paşa’nın burada neden böyle bir kütüphane yaptırdığı bilinmiyor. 671’i Necip Paşa tarafından bağışlanan 3 bine yakın eserin saklandığı kütüphanede, bunlardan başka 9 bin civarında Cumhuriyet dönenme ait kitap bulunuyor. Bazı çok önemli el yazmaları ise Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kütüphanesine taşınmış. Necip Paşa Kütüphanesi (vakıf eserleri hariç olmak üzere) kullanıcılara açık olmakla birlikte yer darlığından rahat gezilemiyor. Fotoğraf çekilmesine de izin verilmiyor, daha doğrusu Ankara’dan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden izin alınması gerekiyor. Müze memuru Ali İhsan Yıldırım’ın kısa açıklaması ile ve kendisinin bastırıp küçük bir ücretle sattığı kitapçık ile yetinmek zorunda kalıyoruz. Orijinal eserler zaten gösterilmiyor.

Mimari açıdan da özgün bir bina olan Necippaşa Kütüphanesi, çiçek ve ağaçların yer aldığı küçük bir bahçe içinde klasik bir Osmanlı yapısı. Üzeri kubbe ile örtülü kare bir mekanın önündeki revak kısmı da camekanla kapatılarak kütüphaneye ilave edilmiş.
Kitapların bölgenin nemli toprağından etkilenmemesi için yerden yükseltilerek yapılmış olan binaya yarım daire şeklindeki bir merdivenle giriliyor ve revak bölümü geçildikten sonra kitapların bulunduğu odaya ulaşılıyor.

Burada ise tarihi kitaplar ayrıca bir ahşap oda içinde korumaya alınmış İbni Sina’nın “Kitabüş-Şifa”sı, Kâtip Çelebi’nin “Cihannüma”sı, Şeyh Bedreddin’in “Cami’u’l-Fusuleyn”i, ayrıca çeşitli el yazması tıp, astronomi, matematik, felsefe, mantık, coğrafya kitapları bu bölümde saklanmaktadır.

Tire için çok önemli bir miras olan Necippaşa Kütüphanesi, hiç kuşkusuz tarih ve kitap sever herkesin görmesi gereken bir yer. Geçen yıl bir e-posta grubu topluluğu oluşturan İzmirli Gezginler’in düzenledikleri ilk gezi için Tire’yi seçmeleri bir tesadüf olmasa gerek.

Timur Özkan / Cumhuriyet
Yayın Tarihi : 27 Ekim 2008 Pazartesi 18:19:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?