kadınların görünüş ve hislerini, doğal güzelliklerini ve ruh sağlığını bozarak kötü yönde etkilemektedir. Araştırmalara göre, sigara içen kadınlar içmeyenlere oranla daha depresiftir. Endişe bozukluğu olan kadınlar sigara içmeye daha eğilimlidirler. Sigara içen birçok kişi, sigaranın rahatlatıcı olduğunu düşünmektedir. Aksine yapılan araştırmalar, sigara içmenin kişinin stres seviyesini düşürmekten ziyade artırma eğilimli olduğunu göstermiştir" dedi.

Taş, açıklamasına şöyle devam etti: "Kadınlarda hamilelik süresince sigara içmek ya da çevresel sigara dumanına maruz kalmak hem anne hem de doğmamış bebeğin sağlığına zarar verir. Hamilelikten önce ve hamilelik süresince sigara içmek anne ve bebeklerde görülen hastalıklar ve ölümlerin önlenebilen tek nedenidir. Bir anne için bebek doğduktan sonra da sigara içmemek çok önemlidir. Anne ve babalar evde sigara içmekten kaçınmalı, gelen ziyaretçilerden de aynısını istemelidir. Sigara dumanına maruz kalan

bebekte bronşit ve pnömoni gibi alt solunum yolu hastalıkları ve kulak enfeksiyonları gelişme olasılığı diğer bebeklere oranla daha fazladır. Doğumdan sonra anne veya babasının sigara dumanına maruz kalan bebek yüksek astım ve ani bebek ölümü sendromu riski altındadır. Tütün mücadelesi gerçekte kadın, erkek, çocuk erişkin, yaşlı gibi ayrımcılığı içinde barındırmaz. Tütün endüstrisinin politikalarını engellemek, onlardan toplumu uzak tutmak elimizdedir. Bunun için güçlü politikalar ve kamuoyu desteği önem

taşımaktadır. Hiçbir çocuk annesini sigaranın neden olduğu hastalıklardan dolayı kaybetmek istemez. Bu gün çocuklarınıza; sigarayı bırakarak en değerli hediyeyi verin."