1
Mayıs
2024
Çarşamba
ADIYAMAN

Memur Sen'den Çin'e tepki

Memur Sen Adıyaman Şubesi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşanan olaylar nedeniyle Çin Halk Cumhuriyeti'ne tepki gösterdi.

Demokrasi Parkı önünde yapılan basın açıklamasında Memur Sen İl temsilcisi Gaffari İzci, "Çin'in Guang Dong Eyaleti'nin Şao Güan şehrinde 26.06.2009 tarihinde Çinli işçilerle Doğu Türkistanlı işçiler arasında çıkan çatışmanın ardından olayları protesto etmek amacıyla Doğu Türkistan'ın başkenti Urumçi şehrinde gösteriler düzenlenmiştir. 5 Temmuz 2009 akşamı yapılan gösteriler esnasında, hükümet güçlerinin sivil göstericilere silahla karşılık vermesi sonucu kanlı olaylar meydana gelmiştir. Resmi makamlar 140, bağımsız kaynaklar ise bin 500 civarında sivilin öldüğünü ve binlercesinin de yaralandığını bildirmektedir.

Türkiye'nin yaklaşık 2.5 katı büyüklüğünde olan, Asya'nın merkezinde yer alan, 35 milyon civarında Müslüman'ın yaşadığı Doğu Türkistan, 1876 yılından beri Çin'in işgali altında ezile gelmektedir. Tarihi adı Şarki Türkistan olan bölgenin adı, işgal sonrasında, Çince'deki anlamı 'yeni fethedilmiş topraklar' demek olan Sincan ismiyle değiştirilmiştir. Devletlerin işleri, coğrafyalara yeni adlar bulmak değil adalet ve hizmet getirmek olmalıdır. Doğu Türkistan'da o günden bugüne yaşananlar, bir işgalin işgalciye sunduğu gayri insani bütün hukuksuzluk imkan ve fırsatlarının, işgale uğrayanlar üzerinde cömertçe ve pervasızca uygulandığı ibret sahneleri ile doludur. İşgalin ilk önceliği, bölgenin demografik yapısını alt üst etmek olmuştur. Bunun için bir taraftan çalıştırılmak ve sudan sebeplerle cezalandırılmak amacıyla Uygurlar bölge dışına sürülürken diğer taraftan da kitleler halinde bölgeye Çinli nüfus pompalanmıştır.

Bu politikaların doğal sonucu olarak önemli miktardaki Uygur nüfusu ülkeyi terk ederek dünyanın en büyük diasporalarından birini oluşturmak durumunda kalmıştır. Komünist dönemde uygulanan zorunlu kürtaj ve yasal sayıdan fazla doğrulan çocukların nüfusa kaydedilmemesi, yetkililere, bölgede Çinli nüfus ile Uygurların nüfuslarını neredeyse birbirine yakın gösterebilecekleri bir istatistiki hile imkanı sunmaktadır. Uygurlar, eğitim ve sağlık konularında ve ekonomik imkanlar bakımından, bölgeye göç ettirilen Çinlilerin çok gerisindedirler. Din eğitimi yasak şartlarda devam ettirilmektedir.

Camilere 18 yaşın altındakilerin, kadınların, memurların, parti üyelerinin girmeleri resmen yasaktır. Nükleer denemeler, Uygurların yaşadıkları yerlerde gerçekleştirildiği için radyasyona bağlı komplikasyonlar adeta bir etnik imhaya dönüşmektedir" ifadelerini kaydetti.
İzci ayrıca, "Evrensel insani hukuk açısından 'etnik temizlik' olarak nitelendirilmeyi hak edecek kadar vahim bir durumun, tüm dünyanın tepkisizliği altında Doğu Türkistan'da yaşanmakta olduğunu görmekteyiz. Hiç kuşkusuz, insanlığa karşı böylesi cürümleri işlerken Çin'in en büyük suç ortağı, bir köleden farksız koşullarda çalıştırılan ve ahlaksızca sömürülen Uygur veya Çinli ucuz işgücünün yarattığı ürünleri bitmeyen hırs ve çıkarcı sessizliğiyle tüketen kapitalist dünyanın ta kendisidir.

Çin hükümeti despot uygulamalardan ve temel insan hakları ihlallerinden derhal vazgeçmelidir. Müslüman Uygurların insanca yaşam haklarına saygı göstermelidir. Ayrıca son olayları dünyanın gözü önünden kaçırmak için katı bir şekilde engellediği iletişim hakkını, evrensel hukuka uygun olarak hem Doğu Türkistan halkına hem de uluslararası tüm kuruluşlara tanımalıdır" dedi.
 

iha
Yayın Tarihi : 10 Temmuz 2009 Cuma 17:37:09


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?