3
Mayıs
2024
Cuma
DİYARBAKIR

Ben de töre mağduru bir erkeğim

Bugüne kadar hep töre mağduru kadınların hikayesini dinledik. Diyarbakırlı memur Nurettin Ay’ın (43) başına gelenler, bu kez törenin erkekleri de nasıl vurduğunu bize gösteriyor. Onun hikayesi, içinde Aziz Nesin’lik hikayeleri de barındırıyor, töreye karşı gelmenin ağır bedellerini de.

Bundan tam 20 yıl önce, köyde yapılan bir düğünde "Kimin düğünü" diye sorduğunda, "Senin" cevabıyla karşılaşıp amcasının kızıyla zorla evlendirilmesiyle başlıyor hikayesi. Ve tam 20 yıldır tehditler, dayak ve bitmek tükenmek bilmeyen davalarla devam ediyor. Nurettin Ay çaresizce şikayet ediyor. "Herkes töreden sadece kadınların mağdur olduğunu sanıyor, bir erkeğin mağduriyeti önemsenmiyor. Erkek mağdursa da mutlaka hak etmiştir diye düşünülüyor. Karım bacağını sehpaya vursa, onu dövdüğüme dair doktor raporu alıyor. Dövmedim diye yırtınıyorum, kimse bana inanmıyor. Bu adam Doğulu’ysa mutlaka dövüyordur diye düşünüyor. Ama onun abilerinin bana attığı dayakları kimse umursamıyor."

Diyarbakırlı Nurettin Ay (43), askere gitmeden önce daha önce hiç karşılaşmadığı amcasının kızı G.A. ile evlendirileceğini duyunca karşı çıktı. "Akraba evliliğine karşıyım, akraba evliliğinden doğan çocuklar sakat doğabilir" diye haklı mazeretler sunsa da kimse ona kulak asmadı. Ayrıca sevdiği bir başka kız vardı. Abileri "Amcama söz verdik, bu kızla evleneceksin" diyordu da başka bir şey demiyordu. Nurettin, kimseye haber vermeden evini değiştirse de abileri tarafından bulundu. Otelde kaldı, yine bulundu. İddiasına göre abileri hem bıçakla hem de silahla tehditler savuruyordu ona.

Kendi başına ailesini ikna edemeyeceğini anlayınca, amcasına gitti: "Ben evlenmek istemiyorum. Bizimkiler kızı istese bile ne olur siz vermeyin" diye yalvardı. "Biz karışmayız" cevabını alınca, bu kez amcasının sekiz oğlunun kapısını tek tek çalıp yine aynı ricada bulundu, yine aynı cevapları aldı.

Kurtuluşu kalmadığını anlayınca, çareyi askere giderek zaman kazanmakta buldu. Acemi birliğinden dağıtım izni için Diyarbakır’a döndüğünde, bu kez ailesinin toplanıp sevdiği kızı tekme tokat dövdüğünü duydu. 10 günlük iznine rağmen, üçüncü gün Diyarbakır’dan ayrılarak usta birliğine teslim oldu.

Askerden döndüğünde 1988 yılıydı. Ailesini ziyaret bile etmedi. Çünkü ziyaret ederse, evliliğe razı geldiğini düşüneceklerini biliyordu. Bazı aile büyüklerinin ricasını kıramayıp bir bayram sabahı, köyde yaşayan ailesini ziyarete gitti.

"Baktım ev yavaş yavaş kalabalıklaştı. "Ne oluyor" dedim. "Düğün var" dediler. "Kimin düğünü" dedim. "Senin" dediler. Beni tuzağa düşürmüşlerdi. Ne bahane uydursam da kaçsam diye düşünürken, "Arkadaşlarımdan kimse yanımda değil, böyle evlenmek olmaz. Bırakın gidip onları alıp geleyim" dedim. Abilerim "Sen otur biz getiririz" dediler. Birkaç saat sonra iki minibüs dolusu arkadaşımı toplayıp geldiler. Baktım kaçacak yerim yok. Arkadaşlarımın hepsine, "Bu düğün benim ama ben de sizin gibi şimdi duydum. Beni seviyorsanız kimse oynamasın, eğlenmesin" dedim. Bu arada evleneceğim kızı da hiç görmedim. Kızı, gece bizi odaya kapattıklarında gördüm. Onu gördüğüm an hiçbir elektrik almadım."

AİLELER DUYMADAN BOŞANALIM DEDİM, MALLARI VERDİM

Nurettin Ay, resmi nikahsız düğün gecesinin sabahında, işe gidiyorum diyerek evden kaçtı ve bütün tehdit ve zorlamalara rağmen altı ay eve dönmedi. Bir gün yalnız yaşadığı evde ışıkların yandığını gördü, içeri girdiğinde abilerinin G.A’yı eve getirdiğini gördü. O gece onunla yatmaktansa evin alt katında uyumayı yeğledi. Ertesi gün aynı evde kalmamak için çalıştığı kurumun misafirhanesine yerleşti ama yine abilerinin tehdit ve baskısıyla eve dönmek zorunda kaldı.

"İki kişiyi zorla bir yere kapattığınızda bir şey hissetmeseniz de, illa ki bir şeyler yaşanıyor. Ateşle barut yan yana durmuyor. İki yıl arayla bir kız, bir erkek çocuğumuz oldu. Oğlum şimdi 18, kızım 16 yaşında. 1990’da oğlum doğunca mecbur kalıp resmi nikah yaptım. Ama yıllarca aynı evde küs yaşadık eşimle. İkimiz de usanmıştık. Madem aileler boşanmamızı kabul etmiyor, habersiz boşanalım dedim. Bütün mallarımı ona bırakırsam boşanacağını söyledi. 2005 yılında çocuklarımı mağdur etmeme sözü aldıktan sonra, üzerime kayıtlı bir yazlık, bir kışlık ev ve bir de dükkanın tapusunu ona verdim. Ayrıca ayda 350 lira da nafaka ödedim."

Nurettin Ay’ın iddiasına göre, G.A. çocukları mağdur etmeyeceğine söz vermesine rağmen, üç ay sonra onları evden kovdu. Çocukların ortada kalmasıyla, her iki tarafın da ailesi bir yıl sonra boşanmadan haberdar oldu. Velayet annelerinde olduğundan, eşinin ailesinin "Çocukları kaçırdı" demesinden korktuğu için çocuklarını evine alamadı.

Devreye yine abiler girdi ve yeniden evlenmeleri konusunda tehdit ve baskılar başladı. "Boşanmayla birlikte hem mallarımdan, hem de çocuklarımdan olmuştum. Yeniden evlenirsem mallarımı alırım, sonra ucunda ölüm de olsa yine boşanma davası açarım diye düşündüm. 2005’te ikinci kez nikah masasına oturduk. Aynı gün mallarımın hepsini geri aldım. Ertesi gün de mahkemeye giderek boşanma davası açtım. Yine ayrı evlerde yaşamaya başladık. İkinci boşanma davamız hálá sürüyor. Abilerim boşanmayalım diye, mahkemede aleyhime ’Psikolojik sorunları var, dengesizdir. Evlenip bir gün sonra boşanmak istemesi de bu yüzden’ diye ifade verdi."

KENDİ AÇTIĞIM DAVALARDA BİLE BEN MAHKUM OLDUM

Nurettin Ay, ayrı yaşadıkları dönemde, çalıştığı kurumun müştemilatında kalmaya başladı. Mersin’e gidip geldiği bir gün, kapının açılmış, odasındaki birkaç altının, 1000 doların ve kız arkadaşına ait çerçeveli resmin çalınmış olduğunu gördü. Karakola başvurarak eşinden şüphelendiğini söyledi.

Eşi G.A. karakolda suçunu itiraf edince yine mahkemelik oldular. İlk duruşmadan önce, araya girenler "Karını hırsızlıktan hapis mi yatıracaksın" deyince Nurettin Ay, mahkeme salonunda şikayetinden vazgeçtiğini söyledi. Ancak G.A, "O şikayetçi değil ama ben ondan şikayetçiyim beni dövdü" diyerek doktor raporu gösterdi.

Nurettin bu suçlama karşısında şoka girdi. Daha sonraki duruşmada, raporun alındığı gün, bütün gününü adliyede geçirdiğini şahitlerle ispatlamaya çalıştı. Ayrıca kızını da tanık gösterdi. Kızı da o gün babasının annesiyle hiç görüşmediğini söyledi. Ancak buna rağmen Nurettin Ay, kendi açtığı davada mahkum oldu.

Aynı dönemlerde, Nurettin Ay’ın bir kız arkadaşı olduğunu öğrenen G.A’nın abileri, Ay’ın iddiasına göre kızı tartaklayıp tehdit ettiler ve Nurettin’e haber yollayarak, "Erkekse gelsin" diye meydan okudular. Nurettin, abilerin bulunduğu eve gitti, hepsi üzerine çullanıp onu dövdü. Nurettin beş günlük iş göremez raporuyla mahkemenin yolunu tuttu. Ancak kendi açtığı davada, bu kez de haneye tecavüzden yine kendi mahkum oldu.

"Ayrı yaşıyorduk ama otelde de kalsam, ev de kiralasam beni bulup dayakla tehditle eve dönmeye zorluyorlardı. Peşimden bıçakla da, silahla da kovaladılar. Bir türlü rahat bırakılmadığım ve baskılardan da bunaldığım için tekrar eve dönmeye karar verdim. Şimdi aynı evde yaşıyoruz ama birbirimizi görmüyoruz bile. Eşim kendine yemek yapar, bana yapmaz. Benim yer yatağım aylarca yerde öyle kalır. İkimizin de odası var, kapılarımızı kapatıp odalarımızda oturuyoruz. Çocuklar bir benim odama geliyor, bir onun odasına gidiyor."

HER GÜN MAHKEMELERDEYİM ARTIK TAKATIM KALMADI

Nurettin Ay, ailesinden hiç kimsenin abilerinin korkusundan kendisine yardım edemediğini söylüyor. İş arkadaşları "Bütün bir aileye karşı savaş veriyor. Bu çocuk çok çekti" diyor. Duruşmalarda da kimse abilerinin korkusundan Nurettin lehine tanıklık yapmıyor. Nurettin bunun üzerine, geçen ay mahkemeye dilekçe verip tanıklık etmekten korkanların cesaretlenerek ifade verebilmesi için gizli duruşma talebinde bulundu.

Nurettin Ay’ın artık uğraşacak takatı kalmadı. "Her gün mahkemelerdeyim. Adliye çalışanları, kart verelim de mesai bas diye dalga geçiyor. Ailemden bana hiç kimse yardımcı olmuyor. Eşim, bacağını sehpaya vursa, doktora gidip beni dövdü diye rapor alıyor. Zaten aldığı bütün doktor raporlarında hafif lezyon bulunduğu yazıyor. Üç yıl önce bir kulak ameliyatı geçirmişti, şimdi durup dururken işitme kaybım var diyerek yine onu dövdüğümü iddia ediyor. Ben de diyorum ki, madem bu kadını bu kadar dövüyorum, niçin benden boşanmıyor? Asıl sebep töre. Töreden korktuğu için kendi ailesine boşanmak istediğini söyleyemiyor."

12 DAVADAN DÖRDÜ DEVAM EDİYOR

Nurettin Ay’ın hakkında darp ve hakaretten açılmış 12 dava var. Bu davaların dördü devam ediyor, 8’i aleyhine sonuçlandı ve aldığı cezalar toplam 11 bin YTL para cezasına çevrildi. Beş yıl içinde bir gün bile ceza alırsa, ertelenen bütün cezalarını çekmek zorunda kalacak. İddiasına göre eşi bu durumu bildiği için, sürekli dava açıyor.

BİR TEK DAYISINDAN DESTEK VAR

Töreye karşı geldiği ve bunca yıldır pes etmediği için, Nurettin Ay’ın 89 yaşındaki yatalak babası ve 25 yıldır bir köyde muhtarlık yapan 73 yaşındaki dayısı dışında ailesinden hiç kimse selamını bile almıyor. Dayısı, "Abileri mahkemede ’Bu çocuk dengesizdir’ diye ifade veriyor. Yirmi yıl birine bu kadar baskı yaparsanız, dengesiz olur tabii. Çünkü terazinin kefeleri eşit değil zaten. Bu çocuk bütün aileye karşı mücadele veriyor. Bugüne kadar pes etmemesi de bir mucize" diyerek yeğenine destek veriyor.

Hürriyet
Yayın Tarihi : 30 Nisan 2008 Çarşamba 14:55:43


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?