3
Mayıs
2024
Cuma
DİYARBAKIR

'Kuran ile kalabalığı etkiledi

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'ta PKK kamplarına düzenlediği sınır ötesi harekatı protesto etmek amacıyla DTP’nin Diyarbakır'da düzenlediği yürüyüşe katılan ve otobüsün üzerine çıkarak elinde Kuran-ı Kerim ile birlikle, konuşma yaptığı için 3 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli imam, 54 yaşındaki Muhittin Eryılmaz ile ilgili gerekçeli karar açıklandı.


DTP harekatın durdurulması istemiyle 25 Şubat'ta yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe sarık ve cübbesiyle boynuna Kuran-ı Kerim asarak katılan ve “Ey Erdoğan, Allah ve Kuran hakkı için Müslüman kanı akmasın, kardeş kanı akmasın, asker, polis PKK'nın kanı akmasın. Türk ordusu Güney Kürdistan'da kardeşlerini öldürüyor” dediği için 13 Mayıs'ta 3 yıl hapis cezasına çarptırılan emekli imam Muhittin Eryılmaz ile ilgili 5'inci Ağır Ceza Mahkemesi 36 sayfalık gerekçeli kararını açıkladı. Kararda, Eryılmaz'ın PKK propagandasına dönüşen izinsiz yürüyüşe dinsel içerikli cüppe ve sarığını giyerek eline Kuran- ı Kerim'i alarak katıldığı kaydedildi.


İmam Muhitin Eryılmaz'ın tahliye edilmeyip 3 yıl hapis cezasına çarptırılması gerekçeli kararda özetle şöyle anlatıldı:


“Sanık Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kara harekatını protesto etmek ve durdurmak için yapılan basın açıklamasına katılmış, güvenlik güçlerinin PKK'yla olan mücadelesini örgütü yok etmek olarak nitelendirip, PKK'lılar hakkında en üst derecede ‘özgürlük ve kurtuluş savaşçısı', ‘üstün performanslı bir savaşçı', ‘özgürlük için savaşan, dağlarda özel eğitim görmüş kişi', ‘hiçbir çıkar gözetmeden dağa çıkan insanların eylemlerine verilen ad' anlamına gelen ‘gerilla’ diyerek manevi destek vermiştir. Sanık, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayip Erdoğan hakkında ‘Ey Erdoğan’ diye söze başlayarak Başbakan şahsında Türkiye Cumhuriyeti devletini muhatap alırcasına eline almış olduğu Kuran-ı Kerim’i göstererek ‘Allah ve Kuran hakkı için’ operasyonların durmasını istemiş, aksi halde yöresel olarak operasyonlara devam edilmesi halinde Kuran-a karşı gelinmiş olacağını ima etmiştir. Kuzey Irak topraklarından ‘Güney Kürdistan' olarak bahsederek, ülke coğrafyasında böyle bir bölgenin bulunmadığı, dolayısıyla Türkiye'nin Güneydoğu Bölgesi'ni ‘Kuzey Kürdistan' olarak kabul ettiği anlaşılmıştır. Sanığın konuşma öncesi ve sırasında yöre insanın dini hassasiyetini bilerek din adamı kisvesi altında üzerine cüppe giyip başına sarık takarak İslam dininin kutsal kitabı Kuran-ı Kerim'i boynuna asıp topluluğa doğru göstererek yöresel yemin olarak da kullanılan ‘Kuran hakkı’ için cümlesi ile terör örgütüne yönelik operasyonların durmasını isteyip örgüte manevi destek vermiştir.”


YÖRE HALKININ DİNİ MOTİFLERİ KULLANILIYOR


Gerekçeli kararda gerçekte PKK'nın Marksist-Leninist ideolojiyi benimsemesi, yakalanan örgüt mensuplarının ifadelerinde kamplarda İslam dininin gereği namaz, oruç gibi ibadetlerin yerine getirilmesine izin verilmediği, ibadet eden örgüt mensuplarının seccadelerinin tekmelendiği, Allah ve peygamberin olmadığı, tek önderin Abdullah Öcalan olduğunun anlatıldığı, belirtildi. Kararda ibadete devam eden örgüt üyelerinin cezalandırıldığı, örgüt kamplarında Zerdüşt, Şamanizm gibi dinler anlatılıp bazı örgüt mensuplarının kod isimlerinin bu doğrultuda Zerdüşt olduğunun sabit olduğu anlatıldı. Kararda şöyle devam edildi:


“Bölgede yaşayan aklı selim bir din adamının PKK’nın bu ideolojik yapısını bilmemesi mümkün değildir. Sanığın bu durumu bilmemesinin sakınamayacak hata kavramı içerisinde değerlendirilmeyeceği, sanığın bu suçu işlerken yöre halkının İslam dinine olan hassasiyetini bilerek dinsel motifleri kullandığı, konuşmasını sınırlı sayıdaki insan topluluğuna karşı değil, kalabalık insan grubunun bulunduğu ortamda yapmıştır. Düşünceyi açıklama özgürlüğü çerçevesinde şok eden ve sarsıcı söylemlerin dahi bu özgürlük kapsamında değerlendirilmesi gerekse bile; sanığın sözlerinin ülkemizin içerisindeki terör sorunun çözümünden ziyade, sorunun kaynağı olan yasadışı PKK terör örgütünü övücü, yüceltici ve genel olarak terörü özendirici niteliktedir. Sanığın emekli din adamı olması nedeni ile halk üzerinde etkili olduğu bilinciyle bu nüfuzunu kötüye kullanarak ülkenin ve yörenin inancına göre kutsal sayılan Kur’an-ı Kerimi ve dince kutsal sayılan yüce değerlerini istismar ettiği, mahkememizce sanığın eyleminin son dönemde bölgede yaygın olarak gerçekleştirilmeye çalışılan dini değerlerden istifade ile örgütün amacını benimsetme çalışmalarına destek verilmesi kapsamında değerlendirildiği tespit edilmiştir.”


“CÜBBE, SANIK VE KURAN’LA KALABALIĞI ETKİLEDİ”


Muhittin Eryılmaz hakkındaki gerekçeli kararda, sanığın konuşmasından sonra topluluğun PKK'yı simgeleyen bayrakları taşırken, bölücübaşı Abdullah Öcalan ve örgüt lehine sloganlar attığı, yolu trafiğe kapatıkları ve toplantının örgüt propagandasına dönüştüğü bildirildi. Gerekçeli kararın devamında şöyle denildi:
“Sanığın evinde yapılan aramada kendi el yazısıyla tuttuğu notlarda, ‘Hakkını isteyen terörist değil, hakkı vermemekte direnen de teröristtir. Bu sorun yalnız Apo'nun değil, Kürtler'in sorunudur. Apo, Kürt haklarını savunmak için PKK gibi bir dağ kadrosu ile Kürt varlığını ve haklarını istiyorsa; buna terörizm diyorsanız, Demirel, Türkeş, Mesut, Erdoğan teröristtir’ yazılar ele geçmiştir. Her ne kadar bu notlarda PKK propagandası içeren sözlerle, eski Cumhurbaşkanı, eski Başbakanlarla dönemin Başbakanı hakkında yazılan hakaret içerikli sözler, sanığın şahsi fikir ve düşünceleri olup üçüncü kişilere yöneltilmediği, dış dünyaya yansıtılmadığı ve propaganda suçuna konu edilmediği için suç teşkil etmediği kanaatine varılmıştır. Sanığın suç işlerken bilinçli olarak din adamı görüntüsünü temsilen cüppe ve sarık giymesi, eline kutsal kitap Kuran-ı Kerim’i alarak dinsel motifleri propaganda suçuna alet etmesi, gerçekleştirilen toplantı ve gösteri yürüyüşü içindeki konumu, eylemin yapıldığı ortam ve hitap edilen toplum kesiminin davranışları, konuşma yapılan bölgedeki hassas durum, propaganda suçunu gerçekleştirirken hedef alınan kitle ve sanığın topluluğu etkileme potansiyeli nazara alındığı için hakkında 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası’nın 7/2 maddesinin üst sınırından ceza hükmüne gidilmiştir.”

Hürriyet
Yayın Tarihi : 27 Mayıs 2008 Salı 15:51:51


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?