Aksaray Üniversitesi'nin Filistin asıllı Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hatim Elhatip, 4 ay içinde 3 amcaoğlunu İsrail saldırılarında kaybederken, son saldırıların ardından Gazze ve Refah'ta yaşayan anne babası ile kardeşlerine 4 gün boyunca ulaşamadığını söyledi.

Aksaray Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hatim Elhatip, İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırıları değerlendirdi.

Saldırıların ardınadan Filistin'de yaşayan anne, baba ve kardeşleriyle görüşemediğini ifade eden Prof. Dr. Hatim Elhatip, "Ben yaklaşık 23 yıldır Türkiye'de yaşıyorum. Annem, babam, kardeşlerim ve amcalarım Filistin'de Gazze ve Refah'ta yaşamaktalar. Son İsrail saldırısında 2-3 gün onlara ulaşamadım ve haber alamadım. Sadece dün akşam onlara ulaşabildik, kendileri olan olaylar nedeniyle çok feci bir durumdalar ve çok korkmuş bir vaziyetteler" dedi.

İsrail'in işlediği cinayetlerin ardı arkası kesilmeden devam ettiğini ve 4 ay önce 3 tane amca oğlunun şehit edildiğini vurgulayan Elhatip şunları söyledi: "Cinayetler ardı arkası kesilmeden devam ediyor. Bu saldırıdan 4 ay önce 3 tane amca oğlum yapılan saldırılarda şehit olmuşlardı. Bunlardan biri 8 yaşında, biri 11 yaşında, en büyükleri de 29 yaşındaydı. 29 yaşındaki amcaoğlum arkadaşlarıyla çarşıda araçla gezerken uçaktan atılan bir roketle öldürüldü. Cesetler, roketle vurulan araçtan zor çıkartıldı. Gazze ve Refah'taki bu insan katliamları, halk için hayatın içinde normal bir hale dönüşmüştür. Her bir aileden bir yada iki kişi her gün şehit oluyor".

FİLİSTİN'DE ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLÜYOR
Filistin'de yaşanan saldırıları gazeteler ve internet sayesinde takip ettiğini ifade eden Prof. Dr. Hatim Elhatip, "2000 yılından itibaren, yani Filistin'e İsrail askerlerinin girişinin ardından 7 bin 934 ev yerle bir edilmiş, 5 bin 893 civarında şehidimiz olmuş. Bunlar içinde 294 kadın, 995 çocuk var. Yani İsrail'in militan dediği veya askeri Hamas kuvvetlerinden, El Fetih grubundan gerilla dediği çocuklardır bunlar. Öldürülenlerin yaklaşık 1000 tanesi çocuktur. Bunlar 6 yaşında, 5 yaşında, 1-2 aylık
çocuklardır. Bu çocukların ne militan olacak güçleri vardır, nede dünyadan haberleri vardır. Ancak maalesef İsrail'in kurbanları oldu ve olmaya devam ediyorlar" şeklinde konuştu.

TÜRK HALKININ DESTEĞİNİ HİSSETTİK
Saldırıların ardından Türk halkının desteğini hissettiklerini ifade eden Elhatip, "Sağolsun özellikle Başbakan Erdoğan'ın sözleri ve tepkisinin ardından Türkiye'nin her yerinde tek bir sesle, tek bir yumruk gibi hareket ederek Filistin halkının yanında durmak için herkes ayağa kalktı. Arap ülkelerinin bazılarında sadece bu tepkiler yansıdı. Ancak sadece kınama değil, aktif bir rol almamız gerektiğine inanıyorum. İsrail'e dur diyebilecek bir güce sahip olmalıyız. Aksi takdirde İsrail'in Filistin soykırımı devam edecek" dedi.

BİR KİŞİ BİN 200 KİŞİYE BEDEL
Kardeşiyle görüştüğünde oradaki Filistin halkının çok zor durumda olduğunu hissettiğini ifade eden Elhatip şöyle devam etti: "Son görüştüğümüzde kardeşim diyor ki, 'Bir semtte 14 bina olduğunu düşünün, saldırıların ardından sadece 4 blok kalmış.' Onlarda 7-8 katlı bloklar oluyor. Diğer 1-2 katlı bloklar tamamen saldırılar sonrasında yıkılmış. Tek bir dairede 2'şer 3'er aile oturuyorlar. Yemekleri gıda ve sağlık malzemeleri olmadan yaşıyorlar. Son saldırılarda özellikle hastaneler bile hedef alınmış. Yani tedavi görecek kişileri engellemek için hastanelere saldırıyorlar. Filistin'den İsrail'e atılan el yapımı roketler ya bir kişiyi yaralıyor yada kafasına düşse ancak öldürebilecek kapasiteye sahip roketler. En son benim bildiğim küçük bir borunun içine barut doldurup atıyorlar. Karşı tarafta birinin hemen dibinde düşecek ki yaralasın. Ancak bunun karşılığında F-16 uçaklarla tüm bir şehri imha edebiliyorlar. İsrail savunma bakanının söylediği bir kişi ağır bir şekilde yaralanmıştır diyor. Ancak bir kişinin yaralanmasına karşı özellikle son saldırıda 400 ölü ve 800 yaralı var. 1200 kişi 1 kişiye bedelmiş demek."

FİLİSTİN VE ARAP ÜLKELERİNİN ATATÜRK GİBİ LİDERE İHTİYACI VAR
Filistin ve Arap ülkelerinin kimlikleri ve hüviyetlerini kazanması için Atatürk gibi bir lidere ihtiyacı olduğunu ifade eden Rektör Yardımsısı Hatim Elhatip, "Aslında gerçeğini istiyorsanız şimdiye kadar Arap ülkelerinde gördüğüm eğitim hayatım boyunca Mısır'da ilköğretim, Suudi Arabistan'da lisans eğitimim sırasında hep ikinci sınıf vatandaş olarak görüldüm. Zaten tüm Filistinliler, tüm Arap ülkelerinde bu şekilde muamele görüyor. Kimlik, hüviyet sahibi olabilmemiz için özellikle Filistin halkı ve Arap ülkelerinin her birine Atatürk gibi bir insan ve lider lazım. Atatürk gibi bir lider gerekiyor ki kendi kimliklerini, hüviyetlerini ve cumhuriyetlerini kazanmaları gerekiyor. Çünkü Atatürk'ü Türkiye'ye bağımsızlık, kimlik, hüviyet kazandırmış bir lider olarak görüyorum. Tüm Arap ülkelerini toplayacak, bir araya getirecek, milliyetçiliğini öğretecek, kimliğini kazandıracak bir lider gerekiyor" diye konuştu.

TÜRKİYE'DE ÇALIŞAN ÜRETEN HERKESE FIRSAT VERİLİYOR
Türkiye'de çalışan üreten herkese fırsat verildiğini ifade eden Elhatip, "Lisansımı tamamlarken Suudi Arabistan'da benim çok değerli iki hocam vardı ve ikisi de Türk'tü. En çalışkan öğrencileri olduğum için yüksek lisansımı devam ettirmek istediğimi söyledim. Onlar da Türkiye'ye gelebileceğimi, Türkiye'de eğitime uygun bir ortam bulabileceğimi söylediler. Ben de 1984 sonunda Türkiye'ye geldim ve hem Hacettepe, hem de ODTÜ'de birinde asil öğrenci olarak, diğerinde de özel yüksek lisans öğrencisi olarak kayıt yaptırdım. İkisinin de sınavına girdim ve başarılı oldum. Sonra Hacettepe'de doktoradan itibaren doçentliğe kadar bir maceramız sürdü. Tabi elimden geldiğinde çalıştım, projeler ürettim. Doçentliği tamamladıktan sonra unvanımı ve kadromu aldıktan sonra Aksaray'a geldim. Burada da çeşitli projeler geliştirip bunları öğrettim. Çevre konusunda çeşitli projeler yapıyoruz. 1992'in sonunda Türk vatandaşı oldum" dedi.

ARAP ÜLKELERİ ELLERİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI
Arap ülkelerinin ellerini taşın altına koyarak Filistin halkına sahip çıkmaları gerektiğini ifade eden Elhatip, "Özellikle Arap ülkelerinden, Filistin'deki kardeşlerine sahip çıkmaları için bir tavsiyede bulunuyorum. Her zaman sadece kınamakla değil, aktif bir rol almaları gerektiğini düşünüyorum. Yani ellerini taşın altına koymalarını istiyorum. Onlara diyorum ki kanın durdurulması için, oradaki akan yaraya ilaç olmak için aktif bir rol almaları gerektiğine inanıyorum. Öbür türlü sadece kınıyoruz,
eleştiriyoruz söylemleri pek işe yaramıyor ve kanı durdurmuyor. Hiçbir şekilde devam eden cinayetler, akan kanlar uzaktan kınamakla durmuyor. Adamlar bu söylemleri pek ciddiye almıyor" şeklinde konuştu.