Saadet Partisi (SP) Numan Kurtulmuş, "27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 yapılanların hepsinin gerçek, bal gibi ihtilaller, siyasete müdahaleler olduğunu" söyledi.

Partisinin bir programına katılmak üzere Aksaray'a gelen Genel Başkan Numan Kurtulmuş, basın toplantısı düzenledi. Genel Başkanı Kurtulmuş gündemin sürekli farklı konularla meşgul edildiğini ifade ederek, "Türkiye'nin gündemi uzunca bir süredir demokratik açılım ismi verilen programla ilgili olarak işgal edilmiştir. Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan itibaren en önemli sorun olan bu sorunun çözülmesi konusunda iktidar ve ana muhalefet partisi ile meclisteki diğer muhalefet partileri oturup görüşme yapmayı başaramamışlardır. Aman iktidarla ana muhalefet görüşecek mi, görüşmeyecek mi? Kameralı mı görüşecek, kamerasız mı görüşecek? Türkiye'nin gündemi bunlarla haftalarca işgal edilmiştir. Ardından hiç merak etmeyin bu konu TBMM'ye gelecek denmiştir ve hemen arkasından yeni bir tartışma başlatılmıştır. 10 Kasım'da mı olsun, sonra mı olsun, önce mi olsun? Ve en sonunda güya bu konu parlamentoda görüşüldü. Aslında bu konu demokratik açılımı görüşme oturumu değil, bu konuyu görüşmeme oturumu olarak gerçekleşmiştir. Sosyal telafi programını nasıl yapacağız? Göçü nasıl geriye çevireceğiz? Nasıl savaşı, kavgayı terörü durduracağız? Bunlar hakkında hiçbir şey yönlenmeden oturum kapandı. Siyasi partilerimiz üslup itibariyle, siyaset yapma tarzları itibariyle ve ortaya koydukları muhteva itibariyle koskocaman bir sıfır almışlardır" dedi.

"YAPILANLARIN HEPSİ GERÇEK VE BAL GİBİ İHTİLALLERDİR"

Ergenekon ve ıslak, kuru imza tartışmalarına değinen Kurtulmuş, "Yine çok önemli bir tartışma konusu ıslak imza, kuru imza, Ergenekon tartışmaları, 1-2 yıldır devam eden tartışmalar. İmza sahte mi, gerçek mi? Islak mı, kuru mu? Peki soruyu şu şekilde soralım. 27 Mayıs 1960 gerçek mi, sahte mi? 12 Mart 1971 gerçek mi, sahte mi? 12 Eylül 1980 gerçek mi, sahte mi? 28 Şubat 1997 gerçek mi, sahte mi? 27 Nisan 2007 gerçek mi, sahte mi? Bunların hepsi gerçek, adam gibi, bal gibi ihtilallerdir, siyasete

müdahalelerdir. Siyasetin vazifesi özellikle iktidar olanların vazifesi, sadece temennide bulunmak değil, siyaset alanını daraltan, ikide bir siyasete müdahale eden bu imkanları ortadan kaldırmaktır. Bunun yolu da ha bire konuşmak, ha bire tartışma yapmak, ha bire kamplaşmadan ibaret siyasi cümleler ortaya koymak değildir. Bir daha hiç kimsenin aklının ucundan dahi geçiremeyecekleri bir şekilde Türkiye'de darbe yapmanın yollarının kapatılmasıdır. Bir albay günah keçisi olarak ortaya çıkartıldı. Bu meseleler eğer gerçekten sistematik bir unsurların sonucu olarak ortaya çıkıyorsa, şimdiye kadar bunların önüne geçecek düzenleme yapılmış mıdır? Yapılmamış. Sadece laf yapılmış. Siyasetin önce yapması gereken millet egemenliğinin kayıtsız şartsız TBMM'de tecelli etmesini sağlamaktır" şeklinde konuştu.

"BUNDAN SONRA GÜNDEMİMİZ EKONOMİ VE İŞSİZLİKTİR"

Asıl gündemin işsizlik ve ekonomi olduğunu belirten Numan Kurtulmuş, "Esas mesele bu tartışmaların dışında, tartışılması gereken Türkiye'nin ekonomik durumudur. Esas gündem odur. Çiftçi perişan vaziyettedir, işçi, memur perişan vaziyettedir. Türkiye'de yılın son rakamları açıklandı. Türkiye'de insanlarımızın, gençlerimizin 3'te 1'i, yüzde 27.8'i işsizdir. Türkiye'de resmi rakamlar biraz düşük gösteriyor ama gerçek işsizlik yüzde 25'ler civarındadır. Açlık sınırı altında yaşayan vatandaşlarımız yüzde 20

seviyesine ulaşmıştır. Pratik olarak Türkiye'de açlık ve işsizlik, gelecek endişesi özellikle genç neslin bir numaralı maddesidir. Esas mesele budur ve Saadet Partisi'nin bundan sonra Türkiye kamuoyu ile paylaşacağı bir numaralı gündem maddesi burasıdır" dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, "Siyaseti yeniden formatlıyoruz. Çünkü sağcılığın, solculuğun, liberalliğin, muhafazakarlığın ve milliyetçiliğin özellikle yaşanan son gelişmeler karşısında hiçbir anlamı kalmamış içi boşaltılmıştır. Ve yeni Saadet Partisi bu dört özelliği olan bir partidir. Bu özellikleriyle Türkiye'nin bütün toplumsal kesimlerine hem kapılarını, hem zihnini, hem de gönlünü açmıştır. Bu özelliklere sahip herkesle birlikte siyasal mücadelemize devam ederiz" diye konuştu.