Eskil eski belediye başkanı ve Ziraat odası başkanı Necati BELGEMEN tarım
politikasında ki tutarsızlığın çiftçiye olumsuz etkisi olduğunu açıkladı.
Oda başkanı Belgemen yaptığı açıklamada, ”2008 yılı hasat dönemindeki buğday ve yem ürünlerine verilen desteklerde önceki yıllarda dekar başına 500 kğ üzerinden destek verilirken, bu yıl miktar dekar başına 300 kilograma düşürülmüştür. İlçemizde ise ortalama verim 500 ile 600 kğ dır. Buda çalışkan ve dürüst çiftçiyi maddi yönden çok etkilenmektedir.Zor durumda olan çiftçilerimiz daha da zorlanmaktadır. Bu kadar birkaç sahte fatura düzenleyenler için alınmıştır. Bunların hakkında devlet bu şekilde herkesi cezalandırmıştır. Bunun yorumunu siz yetkililere bırakıyoruz.Çiftçi ve köylü son yılların en zor yılını yaşamaktır,mazot, gübre,ilaç gibi girdiler aldı başını gidiyor. Doğrudan gelir destekleri ödenmedi, destelemeler yükseltileceği yerde düşürüldü. Küçük cifçilere yaşama hakkı tanınmıyor. 10 dekardan aşağı yonca ve mısır ekenler hiçbir destekten yaralandırılmıyor.Buda küçük çitçinin bitmesi demektedir adamın tarlası malı yoksa ancak gücü bu kadara yetiyor.Hayvancılık can çekişiyor, devlet ikişer inek verdi köylü kalkınsın, diye, fakat şimdi bunlar cezalandırılıyor. Et para etmiyor, yem girdileri pahalı inekleri alanlar fakir çiftçilerdir. Ziraat odası olarak bu tarım ve hayvancılık üzerinde ki politikanın düzeltilmesini istiyoruz. Aksi takdirde yakın zamanda Eskil'de kimse çiftçilik ve hayvancılık yapamayacak” dedi.
Şu haber vesilesiyle bir şeyler yazmak iyi olacak galiba.Haberin başlığı ilginç olmuş ama bu zor yıl sadece başlangıcın bir devamı niteliğinde bence. Özellikle Eskil'in coğrafi konumu düşünülürse şu kuraklık ya da genel bir ifade ile küresel ısınmadan ilk etkilencek yerlerden birisi. Bilinen gerçeklerden en vahimi şu ki kıyamet savaşı beklentilerinin en büyüğü su savaşları olacaktır. Bu bağlamda biz bırakalım savaşı daha savaş olmadan Eskil'in suyunun Tuz Gölü'nün suyuyla buluşmasına pek bir zaman kalmadı. İşte o zaman bırakın hayvan yetiştirmeyi ya da ayçiçeğini sulamayı içmeye bir yudum su bulamayacağız. Şimdi birileri diyebilir ne yapabiliriz diye. Yapılacak tek şey var o da su kaynaklarını korumak ve Eskil'i bir an önce yeşil bir ada haline getirmek lazım. Kısacası bunu ister belediye ister dernek ya da vakıflar yapsın bir an önce ağaçlandırma çalışmasına her şeyi bir tarafa bırakıp hız verilmesi lazım. Saygılar...
bu konuda engin turan a kesinlikle katılıyorum.herkes boş bulduğu heryere ağaç dikmeli.mesala eskil'de herkes bence bahçesine dike bildiği kadar ağaç diksin.ben mesala bahçeme gittim 100 den fazla ağaç diktim..