3
Mayıs
2024
Cuma
ANKARA

29 MART VE ANKARA'NIN SEÇİMİ

Türkiye toplumunda sağın gittikçe artan hegemonyasını kırmak ve farklı düşüncelere soluk alacak alanlar yaratmak, solun bugünkü tarihi misyonudur

Türkiye’de sol, yerel seçim düzleminde lokal de olsa belli bir birliktelik sağlamaya başladı. Bunun en önemli göstergesi Murat Karayalçın’ın CHP’den Ankara anakent belediye başkan adayı olmasıdır. Murat Karayalçın’ın mevcut konumu düşünüldüğünde bu adaylık aslında solun yeni adresi hakkında çok önemli ayrıntıları içinde taşıyor.

Deniz Baykal ve Murat Karayalçın’ın herhangi program ve plan zemininde olmayan ‘sorumlu birliktelik’ anlamı taşıyan bu yeni yaklaşım çok pratik bir siyaseti yaşama geçirdi. Bu çok önemli bir adım. Çünkü yıllardır hangi program, hangi parti, hangi politikalar, hangi lider sorularına cevap arayan ve bir türlü belli bir tatmini yaratmayan bu süreç iki liderin müdahalesiyle başka bir mecraya aktı. Ancak Türkiye bunu yeteri kadar tartışamadı. Bu yazı da buradaki örtük anlamları çözmeye yönelik bir amacı güdüyor.

Öncelikle Murat Karayalçın’ın CHP’den aday olması Ankara’nın yeniden kent kimliği kazanması ve taşra zihniyetinden kurtarılması açısından büyük bir önem taşıyor. Murat Karayalçın, Ankara kimliğine katkı koyan, onu geliştiren ve dönüştüren bir belediye başkanı oldu.

Murat Karayalçın’ın dört yıllık belediye başkanlığı dönemi, Melih Gökçek’in 15 yıllık yönetimine nazaran Ankara’ya çok daha fazla şey kattı. Bu kişisel bir tahmin değildir. Örneğin Murat Karayalçın döneminde yapılan metroya Melih Gökçek 15 senede bir metre ilave yapamadı. Ancak konumuz iki belediye başkanın karşılaştırılması değil.

Murat Karayalçın siyaseten talihsiz bir lider. Çünkü solun bütün bileşenleri adına bir birliktelik zemini yaratmak için sürekli mücadele etmiş bir lider olan Karayalçın, bu arzusunu istediği boyutta bir türlü gerçekleştiremedi. Dahası bu gerçeklik kamuoyu tarafından özellikle de sol kamuoyu tarafından yeteri kadar anlaşılamadı. Geçmişinde solun birlikteliği ve iktidarı için çok çaba harcamış olan Karayalçın şimdi Ankaralıların birlikteliği için yeni bir sürecin içine girmiş bulunuyor.

AKP kaybederse

Murat Karayalçın Ankara’nın yoğun baskı ve istemi sonucunda “Ankara’yı yeninden kazanmak için nerde olunması gerekiyorsa orada olurum, nerede durulması gerekiyorsa orada dururum” açıklaması yaptı. Sonrasında Deniz Baykal’ın daveti ile CHP Genel Merkezi’nde bir görüşme gerçekleştirildi. Bu görüşme Türkiye siyaset pratiğinde örneği görülmemiş bir yaklaşımı yaşama geçirme imkanı doğurdu. Ön koşulsuz, teorik mülahazalardan uzak; daha çok amacın kendisine odaklanan bir yaklaşım.

Murat Karayalçın’ın SHP Genel Başkanlığı’ndan CHP’nin Ankara anakent belediye başkan adaylığına geçişi, Türkiye siyaset konjonktüründe son derece anlamlı ve önemli yansımaları olacak bir gelişme. Öncelikle 29 Mart yerel seçimlerinde başarının ölçütü Ankara’yı kazanmak olacak.

CHP Ankara’da büyük bir değer olan Murat Karayalçın’ı yanına alarak solda ama aynı zamanda Ankara özelinde solu da aşan bir birlikteliği yaşama geçirmiş oldu. Bu seçim her şeyden çok Ankara seçimi olacak. Bir derbi havasında geçecek olan bu seçimde ipi göğüsleyen tarafın Türkiye siyasetinde de belirleyici bir etkisi olacaktır.

Eğer AKP Ankara’yı kaybederse bir çözülme yaşayacaktır. Bu nedenle AKP, Melih Gökçek’i istemeye istemeye aday yapma durumunda kaldı. Kerhen aday olan Gökçek, Ankaralılara ne vaat edecek ya da bundan önce vaat ettiklerinin hiçbirini yapmamış biri olarak özür mü dileyecek; bunu her birlikte göreceğiz. Fakat ortaya çıkan tablo Gökçek’e karşı birleşik bir cephe gerçeğidir.

Murat Karayalçın’ın CHP’ye geçişi solun iktidar özleminden kaynaklanıyor. Çünkü sola gönül vermiş olan kitleler artık bir bahane üretilmeden genelde ve yerelde iktidarı talep ediyorlar. Artık belli kişiler ve gruplar etrafında değil bir bütün olarak hareket edip iktidara yerleşmek istiyorlar.

Yıllardır iktidardan uzak olan solun iktidar olma arzusu çok farklı siyasetlerde yer almış kişileri biraraya getiriyor. Örneğin ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, CHP’den Kırşehir adayı olmak istiyor. Bir dönem Yılmaz Büyükerşen’in CHP’ye geçişi tartışıldı. Ortaya çıkan gerçek yeni dönemde solun daha fazla iktidarı isteyeceği ve bunun için tek çatıyı zorlayacağıdır. CHP’nin yapısı buna nasıl cevap verecektir bunun cevabı er geç ortaya çıkacak. Fakat bu CHP’ye dönüş klasik bir dönüş olarak formüle edilmemeli.

İktidar odaklı bir siyaset, solun yıllardır bünyesinde taşıdığı birçok olumsuzluğu ortadan kaldıracaktır. Daha somut siyaset ve iktidar için yetiştirilen kadrolar, solu farklı bir noktaya taşıyacaktır. Birbiriyle uğraşmak yerine sağın bu toplumda yarattığı tahribatı gidermeye odaklanmak çok daha verimli sonuçlar üretecektir. Kendine dönük siyaset yapmanın artık bir anlam taşımadığı, bölünmelerin ve ayrışmaların siyaseten ve kitle olarak daha fazla küçülme anlamı taşıyacağı artık farkında olunan bir gerçekliktir.

Türkiye toplumunda sağın gittikçe artan hegemonyasını kırmak ve farklı düşüncelere soluk alacak alanlar yaratmak solun bugünkü tarihi misyondur.

Bu noktadan hareketle ciddi bir toplumsal muhalefet yaratmanın ilk ayağını yerel seçimler oluşturuyor. Yerel seçimlerde sağlanacak bir başarı daha farklı ve olumlu bir atmosferin oluşmasına katkı sağlayacaktır. Demokratik değer ve süreçlerden umudunu kesmeden ve somut politikalarla, gündelik insanın yaşamına etki etmek beraberinde bambaşka ilişkiler yaratacaktır.

Siyasal İslamı bugünkü noktaya taşıyan en önemli gelişmelerin başında İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerini kazanmaları geliyor. Ankara’nın veya İstanbul’un kazanılması bu süreci tersine çevirecek mekanizmalar yaratacak. Şimdi sola düşen, bütün bileşenleriyle yerel seçimlerde rüştünü ispat etmektir. Bu seçim gerçek anlamıyla bir var olma anlamı taşıyor. 29 Mart en çok Ankara’nın seçimi olacaktır...

Ali Haydar Fırat - Radikal
Yayın Tarihi : 27 Ocak 2009 Salı 18:38:35
Güncelleme :27 Ocak 2009 Salı 18:40:16


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
yüksel tekin IP: 88.252.154.xxx Tarih : 28.01.2009 01:17:51

bu seçim başkentlinin onur belgesi olacak bence dışardan bakanların ankaralı 4 çuval kömüre,1 poşet gıdaya oyunu satıyor demelerini sindiremiyorum bir başkentli olarak ama şunuda belirteyim ankara gökçekle karayalçının değildir şimdi birde mansur yavaş gibi adam gibi adam başarılı bir yerel yönetici var mansur başkan bu seçimi alırsa kimse şaşırmasın.