3
Mayıs
2024
Cuma
ANKARA

Uzmanlardan hanta virüsü uyarısı!

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı ve Biyoteknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayşegül Akbay Yarpuzlu, hanta virüsü yurt dışındaki laboratuarlarda doğrulanmadan halkı paniğe sevk edecek açıklamalar yapılmaması gerektiğini ancak gerçekten bu hastalığın tespit edilmesi durumunda da karantina gibi önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.

Prof. Dr. Yarpuzlu, Bartın'da ölümcül hanta virüsü tespit edildiğine ilişkin haberlerle ilgili İHA'ya açıklamalarda bulundu. Hanta virüsüne benzer birçok virüs tipi olduğunu ve bunların birbirine karıştırılabileceğini belirten Yarpuzlu, "Örneğin kırım kongo kanamalı ateşi, kabakulak, kızamık, akciğer hastalığı yapan bir grup virüsün hepsi birbirine benzer DNA dizileri içeriyor. Yani biz aslında hanta virüs tanısı koyduk derken muhtemelen basit bir hastalığı hanta olarak tanımlamış olabiliyoruz" dedi.

Böyle bir durumun yaşanmaması için şu anda ABD'de Atlanta'daki CDC laboratuarları ve Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) İngiltere'deki laboratuarlarında virüslerin doğrulanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yarpuzlu, aksi takdirde basit bir hastalığın hanta virüsü zannedilebileceğini söyledi. Yarpuzlu, Bartın'daki vakanın hanta virüsü olup olmadığının sorulması üzerine de, "Olmayabilir. Mutlaka doğrulanması gerekiyor. Doğrulandıktan sonra da Dünya Sağlık Örgütü'ne bildirilmesi gerekiyor" dedi.

Bazı virüslerin zaman içinde değişime uğrayabildiklerini ve DNA'larında benzer yapılar içerdiklerini belirten Yarpuzlu, "DNA'larda benzerlik olunca çok ideal işaretlerimiz elimizde yoksa laboratuar hatasına sebep olabiliyorlar. Burada hekimin hatası yok. Ancak geliştirilen tekniğin ideal olmamasından kaynaklanan bir hata olabilir. Yani bu bizim ülkemizin bir hatası olarak da yorumlanmamalı" dedi.

Hanta virüsünün ilk kez 1993 yılında ABD'de tanımlandığını ve henüz ortada doğru tanı koyabilecek tekniklerin ve virüsün tam sekansının bilinmediğini kaydeden Yarpuzlu, "Çünkü virüs değişikliğe uğrayabiliyor. Hanta virüsünün 25'e yakın alt tipi var. Geçen sene bile yeni bir hanta virüs tipi tanımlanmış. Dünyada şimdiye kadar 20 bin hanta virüs vakası var. Bunlardan 300 küsuru 1993'ten sonra ABD'de tespit edilmiş ve bunlar da aynı virüs değil. Dizisinde farklılıklar var. Fakat bu dizi farklılıklarını belirleyecek 'tanı araçları' yoksa, ticarileştirilmediyse, bunları bizim tanımlama şansımız yok, çünkü dünya piyasasında böyle bir şey yok" diye konuştu.

Bartın'daki hastaya Zonguldak'ta konulan tanı tanımlanırken nasıl bir yöntem kullanıldığının açıklanmadığını belirten Yarpuzlu, farklı araştırma yöntemlerinin aynı numunelerde farklı sonuçlar verebildiğine vurgu yaptı. Hanta virüsünün hem antikor, hem RNA hem de dokularda pozitif çıkması gerektiğine işaret eden Yarpuzlu, "Bunu da CDC'de doğrulatmak mümkün. Ancak hepsi pozitif çıkarsa güvenerek biz diyebiliriz ki, 'bu gerçekten hanta virüsünün bir tipiydi'. Böyle bir tanı yapılmazsa, akciğerlerde zatüre yapan bir virüs hanta sanılabilir" ifadelerini kullandı.

"PANİĞE GEREK YOK"

Hanta virüsü bulaşan hastaların yüzde 70'inin hayatını kaybettiğini ve bunların da çoğunun erkek olduğunu belirten Prof. Dr. Yarpuzlu, "Böyle bir hastalık gerçekten varsa karantina uygulamasına bile gidilebilir. Onun için öncelikle gerçekten doğru tanı koyduk mu koymadık mı doğrulanması kesinlikle şart" şeklinde konuştu.
Sağlık Bakanlığı'nın hastalık şüphesi olan 30 kişiden kan örnekleri aldığını ve bunların sonuçları çıktıktan sonra daha güvenli olarak bunun hanta virüsü olduğunun söylenebileceğini belirten Yarpuzlu, "Ancak şu anda bence pinomani vakası (zature) da olabilir ve kimsenin paniğe kapılmasına gerek olmadığını düşünüyorum" dedi.

Vakanın hanta virüsü olmasının doğrulanması durumunda neler yapılması gerektiği ile ilgili olarak da Yarpuzlu, şunları kaydetti:

"Bu sadece farelerden bulaşan değil, göçmen kuşlarla da taşınan bir hastalık. Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü şu anda ne şekilde bu hastalığın Türkiye'ye girdiğini araştırıyor. Çünkü daha önce Türkiye'de bu hastalık hiç teşhis edilmemiş. Yani acaba göçmen kuşlarla mı girdi, bir yarasa ya da bir fareye mi maruz kaldı hasta. Yoksa sınırlardan giren hastalıklı kişilerle mi taşındı bu hastalık Türkiye'ye? Ona göre önlem alınması gerekecek. Gerçekten hanta virüsü ise, bazı kontroller yapılması gerekecek.
Belki belli bölgelerden Türkiye'ye gelenlerden sağlık belgesi istenmesi gerekecek. Onun için emin olmadan kimsenin paniğe kapılmasına neden olacak açıklamaların yapılmaması gerektiğini düşünüyorum."

'AIDS GİBİ ÖLÜMCÜL VİRÜS'

Yarpuzlu, 'Hanta virüsü ise bizi nasıl bir tehlike bekliyor?' yönündeki bir soruya karşılık da, hanta virüsünün insanlardan insanlara geçmediğini söyledi. Hanta virüsünün yüzde 70 oranında ölümcül olduğuna işaret eden Yarpuzlu, şöyle konuştu:

"Yani bugüne kadar bildirildiği kadarıyla insanlardan insanlara geçmiyor. O halde yine hayvanlar aracılığıyla büyük ihtimalle taşınacak. Ancak bugüne kadar insanlardan insanlara geçmediğini söylenmiş olması böyle bir taşınma yolunun kesinlikle olmadığını da dürn Yarpuzlu, "Çünkü virüs değişikliğe uğraşündürmez. Burada çoklu organ hasarı denen bir durum ortaya çıkıyor. Böbrek, karaciğer, kalp yetmezliği ortaya çıkıyor. Yüzde 70 oranında ölümcül. Onun için öncelikle korunmaya dikkat edilmesi gerekiyor.

Eğer taşıyıcı göçmen kuşlarsa o bölgelerde belki insanların doğaya çıkmaması ya da kuşlarla temas etmemesi gerekiyor. Eğer kemirgenlerden geçiyorsa doğada dikkatli olmaları, kemirgenlerle temas etmekten kaçınmaları ve kemirgenlerle mücadele edilmesi gerekiyor. Çünkü hastalandıktan sonra yüzde 70 ölümle sonuçlanan bir hastalık. Entiviral bir ilacı, tedavisi yok şu anda aynı AIDS gibi. Yüzde 30 kendiliğinden iyileşiyor. "

İHA
Yayın Tarihi : 16 Nisan 2009 Perşembe 16:08:16
Güncelleme :16 Nisan 2009 Perşembe 16:18:11


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?