28
Mayıs
2024
Salı
ARTVİN

Yusufeli'nin idam fermanı

Baraj suları altında kalacak olan Artvin'in Yusufeli ilçesinin merkezi değişiyor.

16 bin 172 kişi, evlerini, arazilerini bırakıp yapılacak yeni ilçe merkezine gitmek zorunda kalacak. İlçe merkezi için seçilen yerse tartışmalı.

Çoruh Nehri üzerinde planlanan Yusufeli Barajı nedeniyle Yusufeli'nin nakli için hazırlanan tasarı geçen dönem TBMM'ye sevk edilmiş ama seçimler nedeniyle 'kadük' kalmıştı. Tasarı dün TBMM İçişleri Komisyonu'nda görüşülerek kabul edildi.

Buna göre Yusufeli Barajı rezervuar alanı ilçe merkezi ve 17 köyde, 52 mahallede yaşayan toplam 16 bin 172 kişiyi etkileyecek. Tasarıda ilçenin taşınacağı yeni bölge şöyle tarif edildi: "Artvin ili Yusufeli ilçe merkezi, kuzeyde 1305 rakımlı Üşüktaş Tepesi, güneyde Uyuz Deresi ve Kepkar Sırtı, doğuda Barhal Çayı ve Çoruh Nehri, batıda Öküzyatağı Tepesi'nin 852 metre kotunda, kuzey, güney ve doğu yamaçları Üşüktaş Tepesi'nin 850 metre kotunda kuzeydoğu yamaçları, Sakut Deresi Vadisi'nin 850 metre kotunda kuzey ve güney yamaçları 964 rakımlı Kara Tepe'nin 850 metre kotunda kuzey, güney ve doğu yamaçlarıyla çevrili alan."

Tasarıdaki 'Yansıtıcı bölgesi Sakut Deresi mevkisi' tartışma yarattı. Geçen dönem de hükümete belirlenen yeni yer konusunda uyarılarda bulunan eski Artvin milletvekili CHP'li Yüksel Çorbacıoğlu, tasarıyı 'Yusufeli'nin idam fermanı' olarak niteledi. Çorbacıoğlu, Radikal'e yaptığı açıklamada, "Belirlenen yeni yer büyük ve engebeli bir arazi. Bu arazi düzeltilip şehir kurulacak. Ancak buraya şehrin kurulması hem jeolojik hem de sosyolojik açıdan mümkün görünmüyor" dedi.

Barajla bölgedeki ekilebilen tüm toprakların yüzde 97'sinin sular altında kaldığını vurgulayan Çorbacıoğlu, "Barajdan etkilenmediği ifade edilen köylü de aslında etkilenecek. Çünkü dağ köylerinde oturanlar da geçimini su altında kalacak tarım arazilerini ekerek sağlıyordu. Dolayısıyla yeni yerleşim yerine taşısanız bile Yusufeli'nde kimse kalmaz, herkes oradan gider" diye konuştu.

Radikal
Yayın Tarihi : 1 Kasım 2007 Perşembe 07:41:53
Güncelleme :1 Kasım 2007 Perşembe 09:32:19


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Xumxalli_hamza IP: 213.194.85.xxx Tarih : 2.11.2007 13:29:23

Biz yusufelililere ne kadar değer verildiğimizi daha iyi anlamak için bundan daha iyi bir sürgün olamazdı...anlayana tabi....Ya allah aşkına o tepede nasıl bir yerleşim yeri olacak ve kimler yaşayacak bunu hiç soran varmı sayın yetkililere...


sucu ali-kemal IP: 91.171.84.xxx Tarih : 11.11.2007 15:02:54

yusuffeli yoku!lukoyunde gullu den dogma ali sucu danol ma ulkucu bir gencim tumyoku!lukoyluleri cok seviyorum ALI-kemal! $EHITLER ôLMEZ YUSUFFELI BOLUNMEZ !!!!!!!!


Ayhan Kaleli IP: 88.227.32.xxx Tarih : 1.11.2007 14:23:59

CENNETİNE SAHİP ÇIK" TOPLANTILARI SONUÇ BİLDİRGESİ Barajlarla vadilerimizi yok eden Çoruh Havzası Enerji Planı ve Yusufeli Barajını görüşmek üzere çok sayıda mühendis, mimar, biyolog, yönetici, bilim adamı, eski ve görevli milletvekilleri ve Yusufelililerin katılımıyla, 25 Şubat 2007 tarihinde Ankara’’da, 01 Nisan 2007 tarihinde Bursa’’da ve 06 Mayıs 2007 tarihinde İstanbul’’da toplantılar düzenledik. Bu toplantılardan ortaya çıkan gerçekleri ve sonuçları kamuoyuyla paylaşmak üzere bilgilerinize sunuyoruz. 1- YUSUFELİ BARAJI PROJESİ VE ÇORUH ENERJİ PLANI VADİLERİN HALKINI YOK SAYIYOR! Barajlı Hidro Elektrik Santralleriyle (HES), elektrik üretmede ısrar edenler, bugünümüz ve geleceğimizle ilgili hiçbir sosyal çalışma yapmamışlardır. Birkaç sözlü vaadin dışında, gayriciddi ve tahakkümcü bir anlayışla, kamuoyunu bilgilendirmeksizin yürütülen çalışmalar, her şeyden önce ikibinyıllık vadi kültürünü devam ettiren insanları ve sahip oldukları değerleri hiçe saymaktadır. 2- YUSUFELİ BARAJI PROJESİ VE ÇORUH ENERJİ PLANI ÇEVRESEL DEĞERLERİ YOK EDİYOR! Bu plan ve bu proje vadi tabanına dayalı yaşamın kazandırdığı endemik kültür bitkilerini, Yusufeli zeytini, Yusufeli üzümü ve Yusufeli pirincini, endemik doğal bitkilerin, bölge vahşi yaşamının çok sayıda türlerinin yaşam sahalarını yok etmektedir. Büyük emekler harcanarak oluşturulan tarım alanlarının yanı sıra, bölge turizminin kaynağı olan, dünyanın en özgün rafting parkurları geri dönüşsüz biçimde yok olmaktadır. Trekking sahalarına ve tarihi eserlere ulaşım yolları, vadiler ekonomisinin unsurları olan bölgenin özel fiziki ve sosyal kültürel değerleri tümüyle yok olmaktadır. Bölgenin ikibin yıllık yaşam varlığının temel kaynağı olan, mikro-iklim yok edilmektedir Teklif edilen kamulaştırma bedelleriyle yerinde veya dışarıda iskan edilme imkanları kalmamaktadır. 3-KARAR VERİLEN YENİ İLÇE YERİ YUSUFELİ İNSANIN YERLEŞİMİNE UYGUN DEĞİLDİR! Yaşamını toprakla kaynaştırmış olan ilçe halkı sürüngenlerin dahi yaşayamadığı kayalıklar üzerinde yaşamaya zorlanmakta, ilçe yeri olarak seçilen alanın, yapı yapılabilir hale getirilme masraflarının ilçe halkına yüklenmesi, açık bir biçimde halka saygısızlıktır! Hukuki süreç devam ederken, “yangından mal kaçırır gibi” aceleyle karar verilen yeni ilçe yeri konusunda gerek bizzat kamu kurumlarının gerekse halkın itirazları dikkate alınmamaktadır. Özetle, Yusufelili’’ye “nereye gidersen git” denmektedir. Yıllardır yoğun bir şekilde Baraj propagandasına ve dezenformasyona maruz bırakılan Yusufeli halkı, doğru düşünemez hale getirilmiştir. İşkenceden kurtulmak için ölüme razı edilmektedir. 4-KANUNA UYARLILIĞI SAĞLAMAK ADINA, TARAFSIZLIKTAN UZAK ISMARLAMA ÇED RAPORU HAZIRLANMIŞTIR! Yusufeli barajı hedeflediği elektriği, alternatiflerine göre en pahalı ve en acımasız biçimde üretmeyi planlamaktadır. Bu gerçeğe rağmen, Yusufeli halkını ve çevreyi ve gerçekleri hiçe sayan, kredi kuruluşlarının istekleri doğrultusunda kendi deyimleriyle “ısmarlama” bir ÇED raporu hazırlanmıştır. Söz konusu rapor, Ç.E.D kanununun ‘Bir projeye Ç.E.D. raporu hazırlanabilmesi için o projenin alternatifler içinde kaçınılmaz olduğu ispat edilmelidir’’ temel ilkesini hiçe sayarak hazırlanmıştır. 5-BU PROJEYE YABANCILAR BİLE ONAY VERMİYOR! Yusufeli barajıyla ilgili olarak Bern’’de yapılan açıklamada “Bir tek Mega baraj yapmaktansa yerine doksanlı yıllarda üç küçük baraj planlanmıştı. Bu haliyle Yusufeli yerinde kalıyor taşınma masrafları daha az olup giriş yolları kalabiliyordu.” denmektedir. Söz konusu tespiti bizzat yaşayan Yusufelilerin yanı sıra, dışarıdakilerin bile anlayamadığı bir nedenle bu plandan vazgeçilerek, Yusufeli bütün varlıklarıyla yok edilmektedir. Unutulmaması gereken bir nokta da; konsorsiyumun önceki ortaklarından olan İngiliz şirketinin, ülkesindeki yoğun protestolar ve çevresel nedenlerle baraj yapım projesinden ayrılmış olmasıdır. Kredi için başvurulan İsviçre Hükümeti ısmarlama ÇED raporuna inanmamış, altı maddelik yeni kriterlerle krediyi koşullandırmıştır. 6-İHALEYE GİREN TÜZEL KİŞİLİKLER DEĞİŞMİŞTİR! İhale sürecinden günümüze kadar yapımı üstlenmek isteyen tüzel kişilikler değişmiştir. Daha da değişeceği yolunda Meclise de taşınan ciddi duyumlar alınmıştır. Bu halin ihale kanunu önünde değerlendirilmesini hukukçulara bırakıyoruz. Bu proje Danıştay 10. Dairesi tarafından, iddiaların üçü de haklı bulunarak iptal edilmiş, Parmak kaldırılan üst kurulda yargılanmadan bu karar bozulmuştur. Millet adına adalet dağıtanların bu durumu bizlerin vicdanına sığdırmasını bekliyoruz. 7-AMAÇ ÜLKEYE ELEKTRİK SAĞLAMAK MI ? Ülkenin ürettiği toplam elektriğin % 23’’ü çalınırken, % 15’’i kaybolurken, kaçarken, elektrik üretmek için çok daha kısa zamanda makul maliyetlerle elektrik üretmek varken; ülke elektriğinin %1’’ini ne zaman üreteceği belli olmayan ve maliyetinin nereye ve nerelere varacağı önceden belli olan, ülke olarak yeni bir borç batağına saplanacağımızın sayılarla açık olduğu bu projenin yapımındaki ısrarı bir türlü izah edemiyoruz. 8-GÖSTERMELİK İHALE BEDELLERİYLE ALDATILIYORUZ! Deriner Barajı 711,4 Milyon Dolara anahtar teslimi ihale edilmiş, bugüne kadar harcananlar yetmediği gibi basına yansıyan haberlere göre ilgili kurumların giderleri ve harcanan paraların faiz ve masrafları hariç 2 Milyar 700 Milyon Dolara 6 yıl sonra dahi bitmeyecektir. Hal böyle iken aynı kurum ve aynı kafalar tarafından planlanan ve ihaleye çıkarılan öz kardeşi Yusufeli Barajı ve H.E.S.nın açıklanan ihale bedeli 850 Milyon Dolar olup açıklanan zamanda bitmeyeceğini herkes bilmektedir. Yaşanan gerçekler bize yeni bir D.S.İ. aldatmacası veya cehaletiyle karşı karşıya olduğumuzu, bu baraj ve santralin 15 Milyar Dolarlara varan bir maliyetle ve 15 yıldan önce bitmesinin mümkün olmadığını söylemiştir, söylemektedir. 9-PLAN NEDEN ALTERNATİF ÇÖZÜMLERLE KARŞILAŞTIRILMIYOR? Bugün D.S.İ.ye verilen H.E.S. teklifleri yamaç santrallerinde ortalama kurulu güç maliyeti KW başına 1 438 Dolar, yıllık birim üretim ( 1 KWh) başına yatırım maliyeti her şey dahil 34 Cent tir. Bu değerler Nehir tipi, Dere tipi santrallerde daha da düşmektedir. Ayrıca bu santrallerin üretime geçişi bürokrasi dahil 2,5-3 senedir. Bu tür çözümlerle Çoruh enerji planının hedeflediği kurulu gücü kurmak ve elektrik enerjisini üretmenin bedeli her şey dahil 4 ile 5 milyar dolardır. Hal böyle iken bu paranın iki misli sadece Deriner Barajına harcanmaktadır. Yusufeli Barajının Birim Kurulu güç maliyeti minimum 20.000 Dolar, yıllık birim enerji üretim maliyeti ise 700 Centi fazlasıyla geçmektedir. VE SONUÇ OLARAK DİYORUZ Kİ! Uluslararası kabul görmüş anlayış der ki: “Bir proje hedeflediği ürünü alternatiflerine göre %15 pahalı üretebilir bunun adı proje başarısızlığıdır, eğer %50 pahalı üretiyorsa bu işte suiistimal var demektir. Şayet %100 pahalı üretiyorsa bunun adı ihanettir.” Çoruh enerji planı, vardığı ve varacağı neticelere bakıldığında bir enerji üretme planı değildir. Bu planın üreteceği elektrik için alternatif çözümlere harcanacak, kamulaştırma ve faizler dahil para 4-5 Milyar Dolardır. Halbuki bu paranın iki misli sadece Deriner Barajına harcanmaktadır. Çoruh Enerji planında basına sızan haberlere dayalı kısıtlı maliyet tahminlerine göre alternatif çözüm maliyetlerinden; Muratlı barajı %400, Borçka Barajı %200, Deriner Barajı %700, Yusufeli Barajı ise D.S.İ.nin hiçbir zaman gerçekleşmemiş ihale rakamlarına göre %600 bize göre minimum %1500, muhtemelen %2500 daha pahalı elektrik üretecek, ayrıca ikibin yıllık çok özel bir kültürü yok edecek, telafi edilemez çevre kaybı yaratacaktır. Bunun yanı sıra, baraj göllerinin işgal etmediği alanlar uluslararası firmalarla işbirliği yapan yerli maden şirketlerine boşluk kalmayacak şekilde aramaya tahsis edilmiştir. Amacın elektrik üretmek değil, bir havzanın insandan boşaltılması, ülkenin ödeyemeyeceği bir borç altına sokulması, diz çöktürülüp edilgen hale getirilmesidir. Alternatif çözümlerle aynı imkandan 2,5-3 yılda, onlarca kere daha ucuz, bölgeyi boşaltmak yerine doldurarak, çevreyi yok etmek yerine ihya edecek, evlatlarımıza ödenemez bir borç yerine ucuz enerji üretecek, bölge insanının elinden, ülke sanayisinin tezgahından çıkmış, özel tarım alanlarını üçe beşe katlayan Yamaç Santralleriyle elektrik üretmek varken yapımı biten ve yürüyen inşaatlardan geleceği okunan bu plana ad koymayı yüce milletimize bırakıyoruz. Bizler ihanetin sessiz seyircisi olmamak için başta hukuk yolları olmak üzere, geçmişte dedelerimizin izlediği yollarda dahil olmak üzere, evlatlarımızın geleceği, ülkemizin bekası için her türlü çareyi kullanacağız. Bu Milletimizin ve bizim meşru hakkımızdır. Başta ülkesini seven saygın hukukçular olmak üzere ‘ben bu ülkenin yurttaşıyım’’ diyebilen herkesi bu planı uygulayan ve uygulamaya devam etmek isteyenlere karşı akli, fikri, ahlaki, vicdani yardıma çağırıyoruz. Bu planın, ülkemiz yararına olduğunu milletin önünde, uygulayıcılar tarafından ispat edilmediği takdirde meşru savunma hakkımızı nasıl kullanacağımızın takdiri bize ait olacaktır. Gücümüzü milletimizin selim aklından, aklımızı ve vicdanımızı Sevr yerine Lozanı imzalatanların ruhlarından besliyor, Baraj karşıtı gösterilerde canlarını veren Brezilyalıları rahmetle anıyoruz. Israrla yapılması istenen bu baraj; Yusufeli’’ni, tarihi eserleri, Çoruh vadisini, turizmi, tarım ve hayvancılığı ve Yusufeli’’nin kendine özgü kültürünü yok edecek, doğal hayata zarar verecek, devletimizi ağır borç yükü altına sokacak, vadilerdeki halkı yerinden yurdundan edecek, sadece birtakım güçlerin sermayelerine sermaye katmaktan başka hiç bir şeye yaramayacağından dolayı böyle bir barajın yapılmasına AÇIK VE KESİN BİR KARARLILIKLA KARŞI ÇIKIYORUZ! KAMUOYUNA SAYGI İLE DUYURULUR.


huseyin erdoan IP: 88.252.49.xxx Tarih : 12.11.2007 03:01:24

geçmişine sahıp çıkmayanın geleceği olmaz atasözüne sahıp çıkmıyorsa yusufelinin baraj olmasında kımsenin sesi çıkmıyor doğduğu yere baraj olsun dıyorsa yazıklar olsun size yusufelinin evlatları,bize vatan olmadımı,doğdumuz yere burada neden doğdukmu dedırtı,bize bağlarından meyvemi vermedi doğduğumuz yusufelimiz tarıhlerde durustlüğü ilemi bizi öğündürmedi dedelerimize ninelerimize bize bu kadar sahıp çıkmamamız için neler okuttu okullarında ,ey güzel yusufelimizin güzel insanları yusufelinin kiymetını bilin ve tadında yaşamasını bilin geçmişimize bakalım bizden önceki nesıller bizim sahıp olmadığım çok şeylerden yoksun olmalarına rağmen doğduklerı yusufeline sahip çiktılar neden biz yusufelimize sahıp çıkmıyoruz,zaman geçmeden kuş uçmadan kaya duşmeden yol kapanmadan geçmişinize geleceğimize doğduğumuz yusufeline vefat eden büyüklerimizin mezarlarıza sahıp çıkalım,barajdan alacağiniz emlak bedelleri ile başka illerde mal,mülk,çevre edeceğinizi zannetmeyin yusufeline bize ne hayırsız insanlar yetıştırdık dedırtmeyelim ve yusufelimize sahip çıkalım bugun fırsat elde ıken zaman geçmeden son pişmanlık farda etmez demiş atalarımız bunun doğruluk payını unutmayalim ve YUSUFELİMZE sahip çıkalım bize önderlik edenlere yan bakmayalim ,nankörlük etmeyelim yusufelimize bugune kadar geldiği gibi bizden sonrakı nesillerimizede göstereli.bizden önceki atalrımızın bize emanet ettiği usufelimizi bizde bizden sonrakılere gosterelim ,kimsenin düşüncesine sermayae ve katkıda bulunmayalım yusufelimzden olmayalım aklımızı başimiza alalim geçmişize sahıp çıkalım .yusufelimiz yaşasın bizde yusufelimizle öğünmeye devam edelim.


Tunahan IP: 85.179.95.xxx Tarih : 1.11.2007 14:57:42

Büyük ortadogu projesinin temelleri ne hazindirdirki teröre en direncli bölge insaninida vurmus bulunmaktadir.ABD nin Komsu Gürcistana bir üst kurmasiyla baslayan sürecte basta borcka muratli borcka ,deriner olmak üzere gerceklestirilen son olarakta yusufelini icine alan barajlar zinciriyle.bölge insani sinsi bir oyun cercevesinde bölgeden bosaltilmaya calisilmaktadir buda vatandasa ulke elektrik enerjisi üreterek kalkinacak temasi islenerek milletim milli duygulari sömürülerek uygulamaya konulmustur.Devletin yetkili mercileri bu olayi iyice incelemeye alip öyle karar vermeleri gerkmektedir.baraj nedeniyle bosalacak köylerin etnik yapilari geriye kalan köylerin etnik yapilari gelecekte ülke güvenligi icin bir tehlike olusturup olusturmayacagi masaya yatirilmali.bir anlik ekonomik olmayan ekonomik hevesler ugruna ülkenin gelecegi tehlikeye atilmamalidir baska alternatif enerji planlari üzerinde calisilmalidir eger baraj yapilacaksa olmazsa olmaz deniliyorsa eger baraj yüksekligi düsürülerek ilce merkezi su altinda kalmamali.ilce merkezinin yeri degistiginde ilce büyük bir göc verecegi kacinilmazdir sosyolojik olaylarin birbirini tetikleyici etkisi gözden kacirilmamalidir.....


kenan erdoğan IP: 212.156.230.xxx Tarih : 9.11.2007 21:54:30

baraja hayır gibi düz fikirde değiliz ama akıl var mantık var geçen belediye başkanımız güreşlerde "yapılacaksa artık yapılmalı yapılmayacaksa artık susulsun" anlamına gelen ve ilçe insanının hissiyatını belirten bir konuşma yaptı zaten herkesin ortak deri bu bu baraj bizi gerdi artık yeter yahu yusufeli barajı yapılacaksa bile halkı mağdur edilmeden yapılmalı tez elden yapılmayacaksa halk ona göre hayatını çizecek iki arada bir derede nereye kadar


Büyamin ÜNAL IP: 78.174.198.xxx Tarih : 7.11.2007 21:09:18

Alternatifler üzerinden olayı incelemek neden dsi yetkilileri tarafından onemsenmıyor.Yusufeli insanın hala bu baraj illeti yuzunden perişan olacağını hhiç akıl edemıyorlarmı.Danıştayın iptalinden snra hiç bir değişim olmamasına rağmen neden bu iptal kararı bozuldu.Ve kararı etkıleyen uydurma çed raporu nezaman yusufeli insanı onunde ele alınacak ve dogrular masaya yatırılacak.


Ayhan Kaleli IP: 88.227.32.xxx Tarih : 1.11.2007 15:14:02

Yusufeli Barajı enerji amaçlı bir proje değildir.Yusufeli barajı büyük ortadoğu projesinin kardeniz ayağını tamamlama projesidir. ,


S.Halici IP: 88.247.247.xxx Tarih : 2.11.2007 14:29:35

Yusufeli barajı dünyanın en büyük barajlarından biri olacakmış.Dünyanın büyük enerji barajlarından tamamen vazgeçtiği bir devirde, su kaynaklarının korunması için barajlardan hızla uzaklaştığı bir çağda, ekilebilir arzilerin azami korumaya alındığı bu günlerde, çevre bilincinin yeniden doğduğu günümüzde geçmiş ve günümüz siyasi iktidasraları ne yapmaya çalışıyor anlmış değiliz..Yazıklar olsun..Yusufeli ve Çoruh vadisinin katillerine dur demek tüm insanlığın görevidir..


sishan IP: 88.228.17.xxx Tarih : 2.11.2007 21:34:13

Başlık her şeyi anlatıyor sanırım,anlamadığım neden güzellikleri yok etmek için üstün çaba sarf ettiğimizdir.Dünyanın ender iklimi ve bitki topluluğu ve insanını ortadan kaldırarak neyi ilde edeceğiz,göçü önlemeye, doğayı korumaya,borçtan kurtulmaya çalıştığımız bu zamanda bunlar sözde kalıp tersi yapılıyor neden-neden-neden-neden


Ayhan.Kaleli IP: 88.227.32.xxx Tarih : 1.11.2007 14:57:57

ÇARESİZLİĞİN GÖZYAŞLARI Bilirmisiniz ? Doğrudan tatmasak da yok olmayı! Ortaokul yıllarımın 2 güzel yılı Artvin merkeze bağlı küçük şirin bir köy olan şimdi ki Deriner barajı altında kalan eski adı Sotibar da geçti. Hafta sonları köye gelir hafta sonu tatilimizi arkadaşlarımızla bugün Deriner barajının yapımının bitmesinden sonra su altında kalacak olan TOLGUM, SİRYA, BERTA diye eski isimleri ile hatırladığım köylere gelir, şehrin yoğun trafiğinden kurtulup kısa da olsa yaşamın güzel nimetlerini tadardık. Burada tabiat güzellikleri, sıcakkanlı nur yüzlü ihtiyarları arasında kâh sohbet eder kâh onların tarihi yapılarından dersler çıkarmaya çalışırdık, beklide bizi bu kadar mutlu eden şey tutsak edilmeye çalışılsa da dağlar arasında kıvrılıp gelen Çoruh nehrinin batı kısmının tarihini bulmaktı. Nelerimi öğrenirdik nelerimi tadardık işte benim amacım tatlığım duyguları azda olsa sizinle paylaşmak; Çoruh tarihler boyu kimilerine ekmek kapısı kimilerine ulaşım yolu kimilerine ise su olmuş can vermiş. su coşmuş çağlamış can almış, Dede Korkut olmuş tarihimizi yazmış,bazen aşk bazen sevda olmuş.yetmemiş uğruna yüzlerce türkü koşulmuş.ama Fırat olup hiç beddua almamış hep hayırla yad edilmiş Şairimiz Ömer Bedrettin Uşaklı ne güzel yazmış: Çoruh Kızıla boyanmış koynunda sular, Yandın mı bu gurbet elinde Çoruh? Bayburtlu Zihnî'nin koşması mı var Türküler söyliyen dilinde Çoruh? Ufkunda parlayan şafak olaydım, Denize döktüğün toprak olaydım. Ne olur bir sarı yaprak olaydım, Denize yollanan selinde Çoruh. Ben burda tutamam artık gönlümü. Boş bir çardak gibi, gel yık gönlümü, Beni bıraksan da, yanık gönlümü. Denize götürmek elinde Çoruh... Kaynak: Türkiye Şiirleri Gün geldi hayat Çoruh misali aktı geçti, yolum çocukluğumun geçtiği bu güzel vatan parçasına düştü, her köyünde bir anı bir dost bir arkadaşım vardı. İsmini hatırladığım kimler varsa sordum. Kimi genç yaşında kanserden ölmüş, kimi ekonomik nedenlerden göç etmiş, ne insanı kalmış ne tabiat. Geçiminin büyük bir kısmını meyve ve sebze bahçelerinde kazanan zeytinin üzümün kirazın en güzelinin yetiştirildiği köy artık barajın inşaatının vermiş olduğu toz bulutları yüzünden meyvecilik yapamaz olmuş ortalama 20 ton meyve satan bir insan 300 kg ancak satmış. Baraj kapakları kapatılıp su dolana kadar burada tutunmaya çalışan insanların toz ve kirlilik yüzünden o Ümitlerinde tükenmiş., Kendilerine baraj inşaatından kaynaklanan zararların tanzimi konusunda bir girişimde bulunuldu mu diye sorunca evet bulunduk ancak köyümüzde birkaç kişi var baraj inşaatında çalışan onları işten atmakla tehdit ettiler diye şok bir cevap aldım. Peki, buralar su altında kalınca nereye yerleşeceksiniz diye sorunca, bize daha önceleri yukarı yaylada bir yer göstermiştiler bizde orayı kabul etmiştik. Şimdi ise orman müdürlüğü hayır orası orman kapsamında oraya yerleşemezsiniz diye kesip attılar. Kaldık ortada. İstimlâk bedeli olan paralarını dahi alamamışlar. Ne yapacaklarını bilmez bir halde boş gözlerle dalıp gidiyorlar. Çaresizliğin vermiş olduğu ruh hallerini gizlemeye de çalışsalar içine atmak isledikleri gözyaşları bazen taşıp göz pınarlarından yanaklarını ıslattıklarına şahit oldum. Belki ağlamak geçici bir rahatlama idi ama çözüm değildi. Allahtan almanyadan bir sivil toplum derneği başkanı olan ve su altınfda kalacak köylerin sosyal durumunu inceleyen olumsuzluk ları avrupa gündemine taşıyarak insanların avrupanın dikkatini bu konulara çekmeye çalışan gerçektenden olayları dürüstçe ve objektif olarak değerlendiren bir sivil toplum örgütünün başkanı Christine EBERLEİN o sırada köydeki tarihi yerleri resmetmekle meşguldü yanımıza gelip mülakata katılana kadar bende dâhil olmak üzere gözyaşlarımızı saklamayı başarmıştık. Görmemesi de iyi oldu çünkü alışık olmadığı bir sahneydi. kimbilir Yakup Kadrin,in yaban romanındaki karekterlerdik oruçlu köyünde.Bu arada şunuda söylemeden geçemeyeceğim Christine Eberlein in Yusufelinde kaldığı süre içinde Avrupa kredi kuruluşlarıda ordaydı. Bizlerin bütün çabalarına rağmen kredi kuruluşları bizimle görüşmek istemedi.ancak Christine Eberlain,in büyük ç.aba ve girişimleri ile.kredi kuruluş yetkilileri ile görüştük o görüşme de yusufelinde,ki doğruları bütün çıplaklığı ile gözler önüne serdik.Kendisine burdan çok teşekkür ediyorum. Yol boyunca boynu bükük zeytinliklerin idamını bekleyen mahkûm gibi gün saymalarına şahit oldum. Hele Erkinis köprübaşı bir zamanlar ispirli katırcıların dolup taştığı o yer artık baykuşların mekânı kaçınılmaz sonunu bekleyen virane yer olmuş. Ne olur bunların gerçek olmadığını birileri bana söylesin. Kötü bir rüya olduğunun müjdesini versin. Saygılarımla. Ayhan Kaleli