2
Mayıs
2024
Perşembe
SAĞLIK

'Merhaba'sı olmayan bir veda yazısı-Yasin Ercan

Merhabası olmayan bir veda yazısıdır bu. Beyaz kağıda apaçık her şeyi yazarken, düğümün çözüldüğü en can alıcı cümlede mürekkebin bitmesi ile yarım kalan bir öykünün son cümlesi gibi.

Öykünün yarım kalması bu yazıyı da etkilemiş olacak ki; ‘sonsöz’ kalıbına sokamadığım yazı da keskin cümleler kullanmak zor geliyor. Matbaadan yeni çıkmış taze gazete kokusu ile çekip giderken, insana en çok dostlarına ‘Hadi Eyvallah’ demek koyuyor. Dost diyorum, mutluluğu için mücadele verdiğin, emek harcadığın insanlar. Aslına bakılırsa insan en sağlam tokadı da, en fazla emek harcadıkların yiyor ve doğrudan o argo cümleyi anımsıyor:

“Kahpe dostun olacağına, delikanlı düşmanın olsun”

Hayat standartlarına uyum sağlamanın sadece kemer sıkmaktan ibaret olmadığını da bu şekilde öğreniyor insan. El atına binenin, çabuk ineceğini zamanla öğrenmesi gibi.
‘Satılmış dostların kiralık cümleleri’ insanı kırar mı bilinmez ama kuşbakışı bakanların, kuş beyinli olduğu teşhisi kaybolan yıllara isyan ettiriyor. Paylaşılan yarım ekmekleri ve marketlerden toplanan kasalarla ısıtılan soğuk geceleri saymazsak…

Yanlarında bir kibrit yandığında, korkudan itfaiyeye haber veriyor menfaatleri için insanları birer birer yakanlar. Sadece bir kibrit ateşinin, üstü örümceklenmiş çoğu karanlığı aydınlatacağı korkusu şaşırtıyor insanı ve karanlıkta kalanları.

Ancak karanlıklar o kadar çökmüş ki bu saklı kente, ne kibriti yakacak derman kalıyor, ne de yakana bir destek çıkıyor. İnsanın en güvendiği dağlarında çoktan kayak yapıldığı aklına geldikçe, güvenilen dağlarında karanlığın bir parçası olduğu gerçeği yıkıyor tüm güven duygularını. Kararan yürekler tamamen kararıyor.

Bu nedenledir ki bu saklı kentte, gülü seven dikenine katlanamıyor, ya da dikenin yanında gül o ölçüde nadir doğuyor artık. Masanın üç ayağı kırıkken dengede tutmak, tek başına mümkün olmuyor.

Merhabası olmayan bir veda yazısıdır bu. Beyaz kağıda apaçık her şeyi yazarken, düğümün çözüldüğü en can alıcı cümlede mürekkep biterse şayet, sıcak ve demli bir çay molası vermekten başka çare kalmıyor artık. Tabi arkada o baki cümleleri bırakarak;

“Gün olur alır başımı giderim, Esintilerden çıkagelirim”

Güzel yurdumun, herhangi bir köşesinden seslenmek üzere…

Hoşcakalın


 

Yasin Ercan
Yayın Tarihi : 13 Nisan 2005 Çarşamba 11:03:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
meltem solak IP: 78.162.162.xxx Tarih : 24.12.2008 18:57:35

cok quzel yazmıssın enıstecımmm


rumeysa IP: 85.97.26.xxx Tarih : 8.05.2008 21:27:16

yazı super olmus.cok begendım.devamını beklerız