7
Mayıs
2024
Salı
KASTAMONU

BASINDA KASTAMONU

Kastamonu'da Sonbaharın Renk Armonisi

Yeşil, kızarıp sararır, sabırlı bir ressam alır eline fırçasını boyar da boyar. Doğa öyle bir hale gelir ki, anlatılması imkansızlaşır. Onu, görmek ve yaşamak gerekir, yoksa, bir şeyler eksik kalacaktır.

Kastamonu, turizmin aydınlık yolunda, aldı başını gidiyor. Makus talihini değiştirdi, güzel günlere yelken açtı. Yöneticiler ve ahali, önce el ele verip konaklarına sahip çıkarak başladılar bu işe. Yaşamın hizmetine sunup, değer kattılar hepsine.

Bitki ve hayvan çeşitliliğini, kanyonlarını, su kaynaklarını, mağaralarını, tarihsel zenginliklerini akılcı bir yolla gözler önüne serdiler. Sabırlı, planlı, programlıydılar. Mevzuata karşı mantıklı çözümler ürettiler. Tanrı özene bezene yaratmıştı Kastamonu’yu. Büyük uygarlıklar geçmişti içinden. Şimdi bu izleri turizmin hizmetine sunuyorlardı. 

Valilikçe basılmış tanıtım kitapçığında, Kastamonu’nun, 7000 yıllık bir kent olduğu yazılı. Şehir merkezi, otantik bir Osmanlı kenti. Hem de büyükçe bir Osmanlı kenti. Yaklaşık 450 civarında konak, suyun iki yakasına, birbirini engellemeyecek şekilde yerleştirilmişler. Aralarda çirkin beton binalar yok değil. Ama, konaklar bir çekim alanı yaratıp, geçmişin büyülü sokaklarını, girmeniz için emrinize amade kılıyorlar.

Kentten, Gas’lar, Hititler, Frigler, Persler, Roma ve Bizans İmparatorlukları geçmiş. Candaroğlu Beyliği’ne ev sahipliği yapmış. Osmanlı’nın en önemli merkezlerinden birisi olmuş.

Kurtuluş Savaşı’nda işgal edilmediği halde en fazla şehit veren iller sıralamasında ilk üç arasında. Önceleri, Sivas, Trabzon, Ankara, İzmit, Sinop, Bolu ve Çankırı hatta Üsküdar bile Kastamonu’ya bağlı birer sancakmış. İstanbul dışında ilk belediyenin kurulduğu 10 ilden bir tanesi de Kastamonu. Yine İstanbul’dan sonra Anadolu’daki ilk lise bu kentte açılmış olan Abdurrahman Paşa Lisesi. (Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfını anlattığı lise)

Giderseniz şayet, Osmanlı Sarayı Baş Mimarı Vedat Tek’in binalarını kaçırmayın. Ve tabii Kastamonu ile bütünleşmiş hikayesini de. Ve görün, Kastamonu vefa borcunu nasıl ödüyor bu yetenekli Osmanlı Mimarına. 

Atatürk, Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra gidip uzun bir süre kalmış Kastamonu’da. Şimdi Arkeoloji Müzesi olarak kullanılan binada önce İnebolu’daki şapka devriminin müjdesini vermiş, sonra da İnebolu’da şapkayı gösterip “Bu serpuşun adına şapka denir” diyerek devrimi gerçekleştirmiş. Giyiminde titiz ve özenli davranan büyük önder, sadece bir resminde ütüsüz pantolonla görülür. Kastamonu’da çekilmiş bir resimdir bu. Hemen yanında çok sevdiği köpeği de vardır. Planladığından daha uzun kalmış, gezmiş, savaşın bu vefakar halkına teşekkürlerini sunmuş, devrimlerine de omuz vermelerini sağlamıştır. Kastamonu’lular bu resmi, onurla hemen her yerde sunuyorlar. Ve yukarıda anlattığımız çekim alanına örnek olarak gösteriyorlar Atalarının uzun süren misafirliğini. Umduğundan fazla kaldığı için böyle ütüsüz bir pantolonla gezmiş diyorlar, bunu Kastamonun'nun güzelliğine örnek olarak gösteriyorlar.

Son yıllarda yerli ve yabancı doğa tutkunlarının, kuş, hayvan ve bitki gözlemcilerinin ilgi odağı haline gelmiş Kastamonu. Her çeşit doğa sporu için bulunmaz özelliklere sahip. Küresel ısınma, henüz Ilgaz’ın doruklarına, Küre’nin yeşiline ulaşamamış. Kentin, Karadeniz’e 170 km’lik bir sahili var. Cide, İnebolu ve Abana birer sahil kasabası. Fakat, denizin yanı sıra doğa ve tarihi zenginlikleriyle de göz kamaştırıyorlar.

Kastamonu, başarılarıyla dikkat çekmeye başladığında, Bakanlık ve Tursab ile Turizmciler de ilgiyle izlemeye ve destek vermeye başlamışlar. Kent, turizmin aydınlık, yolunda almış başını gidiyor. Güzel günlere yelken açmış. Bize de iyi yolculuklar dilemek düşüyor, hem çalışkan insanlarına hem de gidip görecekseniz, sizlere.

Nereleri görebilirsiniz ? 

Seçenek çok, mekan geniş. Öncelikle neyi görmek istediğinize karar vermeniz gerekiyor. Doğa mı, tarih mi, macera mı, yoksa hepsini birlikte mi? İstanbul tarafından gidiyorsanız Araç’tan geçeceksiniz. En azından yarım gün ayırabilirseniz, doğa ve tarih adına güzel şeyler görürsünüz.

Kastamonu Merkez, gerçek bir Açıkhava müzesi. Ilgaz’dan doğup kentin ortasından akan Karaçomak Deresi'nin iki yanına kurulmuş Kastamonu. Atabey Camii, Münire el Sanatları Merkezi, Nasrullah Camii ve Şadırvanı, İsmail Bey Külliyesi, İbni Neccar Camii, Şaban-ı Veli Külliyesi, Kale, Saat Kulesi, Hükümet Konağı, Hamamlar, Osmanlı Sarayı (eski hükümet konağı, şimdi otel olarak kullanılıyor) Güney ve Kuzeydeki Kaya Mezarları, Kent Tarihi Müzesi, Liva Paşa Konağı (Etnoğrafya Müzesi) Arkeoloji Müzesi, sokaklar, evler görebilecekleriniz arasında aklımıza gelenler.

Merkeze 17 km. mesafede bulunan Kasaba Köyündeki Mahmut Bey Camii, Selçuklu’lardan günümüze gelmiş ahşap camii geleneğinin en güzel örneği. Caminin yakınındaki hamam kalıntısını da mutlaka görmelisiniz.

Küre’den İnebolu’ya geçerken yolda asılı duran teleferikleri gördüğünüzde şaşırmayın. Küre’deki bakır madeninden çıkan bakırı, Almanların inşa ettikleri bu teleferikler, dağları, kanyonları, suları ve Küre’nin yeşilini aşarak İnebolu’da limana taşıyormuş. Ama çok uzun yıllardan beri atıl durumdalar. Küçük İsviçre diyebileceğimiz bu güzelliği doğa ve macera severler için keyifli saatlere dönüştürebilecek böyle bir alt yapı mevcut olduğu halde, gerekli çalışmalar yapılarak hizmete konulamıyor. Senelerdir teleferiklerin hurda olarak satılacağından tutun da sökülüp Bursa’ya götürüleceklerine kadar muhtelif şeyler anlatılıyor. İnsan taşımaya müsait olmadıkları, bunun için ara istasyonlara ihtiyaç duyulduğu ve bunun pahalı bir yatırım gerektirdiği de söylenenler arasında. Her türlü zorluğun üstesinden gelen Kastamonu bu büyük fırsatı değerlendiremedi bir türlü. Küre Belediye Başkanı Sayın Engin Ayrancı, yeşilin hakimiyeti altındaki Küre ilçesinin, safari için de mükemmel parkurlara sahip olduğunu söylemektedir. 

İnebolu, Kurtuluş savaşının simgesi olmuş harika bir sahil kenti. Rusya’dan Karadeniz yoluyla bu limana gelen silah ve mühimmat, Kastamonu’lu kadın ve çocuklar ile İstanbul’dan savaşa katılmak için gidenlerin inanılmaz azimleriyle, kağnılarla Anadolu cephelerine sevk ediliyorlardı. İnebolu aşı boyalı konakları, konakların üzerindeki taş kiremitleri, birkaç padişahtan sonra Cumhuriyetten günümüze kadar süren ve yılan hikayesine dönen limanıyla, görülmesi gereken muhteşem bir mekan.

Sahilden sağa gidildiğinde Abana ve Bozkurt, ters yönde de Cide var. Kararı siz verin. Zamanınız varsa ikisine de gidin, Edebiyat Ustası Rıfat Ilgaz’ın memleketi Cide’de Gideros Koyuna gidip, Sarı Yazma’yı burada dinleyin, zamanıysa bu festivalde bulunun.

Pınarbaşı, doğanın merkezi. Ilgarini Mağarası, dünyanın 4. büyük mağarası olarak kabul ediliyor. İçine girildikten sonra 860 metreye kadar gidilebiliniyor. İçinde, Bizans dönemine ait olduğu sanılan bir köy yerleşimi, su sarnıcı, kilise ve mezarlar bulunmuş. Horma ve Valla Kanyonları da Pınarbaşı ilçesi sınırları içinde. Küre Dağları Milli Parkları içine bulunan 12 km. uzunluğunda, 1200 metre yüksekliğindeki Valla Kanyonu etrafındaki yağmur ormanlarıyla da doğa tutkunlarının vazgeçilmezlerinden. Ilıca şelalesinde, bu yağmur ormanlarından gelen sular, 10/12 metre yüksekten düşerek bir gölet oluşturuyorlar.

Bozkurt ve Tosya ile Taşköprü, Daday ve Devrekani içinde aynı şeyleri söylemek mümkün. Bilindiği gibi Tosya Pirincin, Taşköprü Sarımsağın, Daday da atların merkezi. Fatih Sultan Mehmet Hanın annesi Hüma Hatun’un, Devrekani’nin bir köyünden olduğu bilinmektedir. Bunun yanında Tosya’da ki Dipsiz Göl ile Taşköprü’de ki köprü görülmeye değer. Taşköprü yakınındaki Pompeipolis’te, antik kent kazıları başlamış. Onlarca yıl sürebileceği belirtiliyor. Çünkü, toprağın altında büyük bir yerleşimin olduğuna inanılıyor. Seneler öncesinde bu antik kente ait bir ana cadde gün yüzünde dimdik duruyormuş ama sökülüp yeni yapılan binalarda kullanılarak yok edilmiş. Kaybettikleri değerin farkına varan Taşköprü’lüler çıkartılacak antik kentten çok umutlular.

Ne yenir? 

Çok zengin bir mutfağı var Kastamonu’nun. Ecevit çorbasını mutlaka tatmalısınız, üzerine dökülen tereyağından mı, baharatından mı bilmiyorum harika bir tadı var bu çorbanın. En meşhur damak tadını Etli Ekmekle sunuyorlar. Kendilerine ait olduğunu diğer yerlerdeki etli ekmeklerin bu tadı yakalayamadığını söylüyorlar.

Pastırmanın merkezi olarak kendilerini gösteriyorlar çünkü tamamen güneşte kurutarak gerçek pastırmayı Kastamonu’luların yaptığını söylüyorlar. Çekme Helva’nın merkezi Kastamonu. Meraklıları arasında her halde ilk sırada ben ve oğlum geliyoruz ama tadınca bize hak vereceğinize inanıyorum.Türk Lokumunu dünyaya tanıtan Hacı Bekir, Kastamonu’nun Araç ilçesinden bir aileye mensup. Cırık Tatlısı ve tereyağlı ve pekmezli hamurla yapılan Köle Hamuru da yöreye ait tatlardan.

Mutlaka, İzbelli Çiftliği'nde kahvaltı yapın. Kastamonu'nun çıkışındaki çiftliğin kahvaltısında bol çeşit var ama mesela zeytin yok. Çünkü bu kahvaltının özelliği yenilen her şeyin organik ve oraya mahsus olması. kastamonu'da zeytin ağacı yok o yüzden kahvaltılarımızda kullanmıyoruz diyorlar. Belki yüz/yüz-elli senelik bir çiftlik evinde yapılıyor kahvaltı. Evin gelinlerinin kanaviçe örtülü, dantelli yataklarının bulunduğu odalarda, kocaman odun sobalarının sıcaklığında yapıyorsunuz kahvaltınızı. İsterseniz bu organik ürünlerden satın da alabiliyorsunuz. İzbelli Çiftliğine özellikle dikkat etmenizi söyleyeceğim. Çünkü burası III.Selim'in Nizam-ı Cedit Ocağı'nın Kastamonu'daki yeri. Yani ev o devreye kadar gitmese bile çifliğin temelleri muhtemelen 1789'lardan sonra atılmış.

Ne alınır ?

Ben her gidişimde bol çekme helvasıyla dönüyorum Kastamonu’dan. Mevsimiyse, pastırma alıyorum. Ama her gidişimde bol bol değişik örtüler alıyorum buradan. Hem ucuzlar, hem otantik ve doğallar. Eve gelenler tanıyorlarsa Kastamonu örtülerini Aaa.. sen Kastamonu’lumuydun? diye soruyorlar.

İsterseniz, siz önce, El Sanatları Teşhir ve Tanıtım Merkezine uğrayın, buraya özgü el sanatlarını görün. Burada da gezdiğiniz diğer yerlerde de yöresel ürünleri göreceksiniz, alacaklarınıza ona göre karar verirsiniz. Ama şunu söylemeliyim, mutlaka fazla alış-veriş yapacaksınız, çok güzel ürünler var burada, hazırlıklı olunuz. 

Nerede kalınır ?

Konaklama problemini büyük oranda çözümlemiş bir kent Kastamonu. Hala devam ediyorlar yeni mekanlar açmaya. İstanbul’lu Turizimciler de hem Butik Oteller, hem de bir Acenta açtılar Kastamonu Merkezde. Çok yakında Tursab’da, restore etmekte olduğu bir konağı hizmete açacak.

Ilgaz Mountain Resort Tatil Köyü ***** 0366 329 10 40
Ilgaz dağ Başı Otel 0366 239 10 10
Turaş Otel *** 0366 212 67 6730/31
Mütevelli Otel ** 0366 212 20 19
Osmanlı Sarayı (Özel Otel) 0366 214 84 08
Toprakçılar Konakları (Özel Butik Otel) 0366 212 18 12
Abana tatil Köyü 0366 564 12 53
Canbazoğlu Dinlenme Tesisleri (Bozkurt) 0366 575 23 93
Cide Belediye Tesisleri 0366 866 35 13
Atlı Turizm Merkezi (Daday) 0366 616 10 97
Paşa Konağı Eko Turizm Konağı (Pınarbaşı) 0366 771 33 75
Dipsiz Göl Otel (Tosya) 0366 314 14 44
Balcıoğlu Otel (Taşköprü) 0366 417 20 16
Belediye Tesisleri (Devrekani) 0366 638 21 99

Ulaşım :

İstanbul’a 530, Ankara'ya 240 km’lik bir mesafede. Atıl bir havaalanı var, açılmasını istiyorlar. En yakın havaalanı Ankara Esenboğa'da yani, yaklaşık 3 saatlik bir mesafede.

Hürriyet/ Bilsen GÜRER
Yayın Tarihi : 19 Ekim 2007 Cuma 15:23:59
Güncelleme :19 Ekim 2007 Cuma 15:31:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?