Trabzon’un Tonya ilçesine bağlı Karakısrak Yaylası’nda, yanında kalan sara hastası yeğeninin ateşe düşerek hayatını kaybetmesine çok üzülen Fadime Kayacı, bir daha köye dönmeyerek, yaklaşık 24 yıldır yaz, kış yaylada tek başına yaşıyor.

İlçe merkezine yaklaşık 35 kilometre uzaklıkta olan ve 1900 rakımda bulunan Karakısrak Yaylası, Büyük Mahalle ve Kaleönü Mahallesi sakinleri tarafından yazları kullanılıyor.

Hayvancılıkla geçinen aileler, yaz aylarında ineklerini alarak yaylaya çıkıyor. Burada hem ineklerini besliyor hem de kışın yakacak odun ihtiyaçlarını karşılıyorlar.

Büyük Mahalle’de köy evi bulunan Fadime Kayacı da (76), kız kardeşi Asiye Kayacı ile birlikte diğer köylüler gibi sadece yaz aylarında Karakısrak Yaylası’na çıkarak, yakacak ihtiyacını karşılıyor, ineklerinin bakamını yapıyordu.

Ancak 1984 yılında yanına gelen 14 yaşındaki sara hastası yeğeni Ali Haydar Kayacı’nın, evde yalnız kaldığı sırada ateşe düşerek hayatını kaybetmesine çok üzülen Kayacı, bir daha köye dönmedi.

Fadime Kayacı, kış aylarında kimsenin kalmadığı yaylada, zor şartlara rağmen hayatını sürdürerek, yakınlarının ısrarına rağmen köye dönmüyor.

Kayacı, yayladaki evin, babası Haydar Kayacı tarafından yapıldığını ve kardeşleriyle birlikte yazın buraya gelerek bir süre kaldıklarını söyledi.

Çoğunlukla kız kardeşi Asiye ile birlikte yaylada yaşadıklarını belirten Kayacı, erkek kardeşi olan Abdurrahman Kayacı’nın oğlu Ali Haydar’ın da köyden gelerek, yaz aylarında yanlarında kaldığını anlattı.

Yeğeni Ali Haydar’ın sara hastası olduğunu ve sık sık nöbet geçirdiğini ifade eden Kayacı, şunları söyledi:

"Bir gün ormanda bulunduğum sırada, evde otururken sara nöbeti geçiren Ali Haydar, yanan ateşin üzerine düştü. Ateşin üzerinde bulunan ve içinde su kaynayan kazan da çocuğun üzerine devrildi. Eve döndüğümde onu ateşin üzerinde buldum. Ali Haydar’ı kaybettik. Köydeki mezarlığımızda toprağa verdik. Onun ölümü beni çok üzdü. Yaylaya çıktıktan sonra bir daha köye göç etmedim."

"SÜREKLİ AĞLADIM"

Yeğenini oğlu gibi sevdiğini ve onun ölümünün kendisini çok etkilediğini belirten Kayacı, "Sürekli onun için ağladım. Halen ağaçlara kazıdığı yazıları gördükçe gözyaşlarımı tutamıyorum" dedi.

Bu olayın ardından kız kardeşinin de evlendiğini ve yalnız kaldığını anlatan Kayacı, "Burada yalnız yaşıyorum. İneklerim, kedilerim, köpeklerim var. Kışın zor geçiyor ama kış bastırmadan ihtiyacım olan malzemeleri alıyorum. Hem kış da eskisi kadar uzun sürmüyor. Bazen de benim burada olduğumu bilenler, uğruyorlar. Elektriğim yok, gaz lambası kullanıyorum. Bir de küçük bir radyom var. Ondan hava durumunu dinliyorum. Başka da bir şeye ihtiyacım olmuyor" diye konuştu.

Bazen dizlerinin ağrıdığını ama hiç doktora gitmediğini ifade eden Kayacı, yaşlandığı için yakınlarının köye dönmesini istediklerini, ancak bunu kabul etmediğini söyledi.

Gençken evlenmek için talipleri çıktığını, ancak kendisinin kabul etmediğini belirten Kayacı, "Herhalde burada yalnız ölürüm" dedi.