Referandum Kemalistler için son şans

Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde Atatürkçü Düşünce Derneği Şubesi ile Ayvalık Belediyesi’nin ortaklaşa düzenledikleri “30 Ağustos’tan Günümüze Türkiye’ adlı paneli büyük ilgi gördü.

Ayvalık Belediyesine ait Açık Hava Tiyatrosu’nda yapılan panele, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Tansel Çölaşan, YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ve Uludağ Üniversitesi Öğretim Görevlisi Hayrettin Şahin konuşmacı olarak katıldılar.

Paneli açık hava tiyatrosunu dolduran yaklaşık 2 bin kişi pür dikkat dinlediği gözlendi. Ayvalık ADD Şubesi ile Ayvalık Belediyesinin ortaklaşa organize ettikleri paneli Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu’da izleyiciler arasında izlerken, vatandaşların Kanadoğlu’na sevgi gösterilerinde bulundukları görüldü. Panel öncesinde Atatürkçü Düşünce Derneği gençlik kolları üyesi gençler tarafından müzik dinletisi ve halk oyunları gösterileri yapıldı.

Panel’in ilk konuşmasını yapan Uludağ Üniversitesi Öğretim Görevlisi Hayrettin Şahin, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın ülke tarihimiz içerisindeki önemini anlattı. Şahin’den sonra mikrofonu alan Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Tansel Çölaşan yaklaşık 40 dakika süren bir konuşarak, 12 Eylül’de yapılacak olan referandumun ülke geleceği için hayati bir önem taşıdığını vurgulayarak, yaz tatilinde bulunan tüm vatandaşların mutlaka oy kullanmak üzere bağlı bulundukları kentlerde oylarını mutlaka kullanmalarını istedi.

“REFERANDUM KEMALİSTLER İÇİN SON ŞANSTIR”

Tansel Çölaşan, “Kemalist düşünceyi taşıyanlar için referandum son şanstır. 12 Eylül’de yapılacak olan halk oylamasında ‘Hayır’ oylarının üstünlüğü sonucunda ülkenin geleceği oldukça parlak ve aydınlık olacaktır. Ancak, sandıklardan ‘Evet’ oyunun fazla çıkması durumunda rejimle sorunu olanlar ve cemaatlerin ülke genelinde hükümdar olacakları bir gerçektir” diye konuştu.

2002 yılından bu yana Türkiye’yi Amerika’nın istekleri doğrultusunda hareket eden cemaatler ve onların yetiştirdiği talebelerin yönettiğini savunan Çölaşan, “Bugün, Atatürk devrimlerinin ve kazanımlarının birer birer yok edilmeye başlanmasındaki en büyük sebep, bizlerle o dönemlerdeki hükümetlerin cemaatlere prim vermesi, İmam Hatiplerin çoğalması zemin hazırlamıştır” dedi.

İslam dininin dünyanın en iyi insanı olmayı hedefleyen bir din olduğunu, ama İslam dininde reform ve rönesans gibi objeleri hayata geçirilemediği için bağnazların ve kötü yorumcuların elinde gerilik ve dogmalardan oluşan toplum yapısını oluşturduğunu savunan Tansel Çölaşan

AK Parti Hükümetini de Cumhuriyet rejiminin düşmanlarından biri olarak niteledi. 82 Anayasasının, 61 anayasasının getirdiği sendikal haklar, grev hakları, kişi hak ve hürriyetleri ve yargı gibi pek çok özgürlükleri kısıtlarken, Cumhurbaşkanı’nın yani yürütmenin yetkilerini genişletti. Üniversite özerkliğine karşılık YÖK konuldu. Siyasi partiler yasası ile lider sultası, yüzde 10 seçim barajı, dokunulmazlıklar, bu şekilde Türk toplumuna o çok güzel anayasa kesildi ve bugün bizi yöneten rejimin anayasası bu hale getirildi. Bunun sebebi neydi? ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında Türk Devleti’nin güçsüzleştirmesi amacıyla içerideki siyasilerle işbirliği yapabilmesiydi. Bu yüzden de o despot anayasa da pek çok değişiklikler yapıldı ama yargıya ellenmedi. Yargı, en son 2002 ‘den sonra iktidara gelen ve vizyonu belli olan bizi 10 yıldır idare eden parti tarafından kendi görevi çerçevesinde yoğunlaştırılarak değiştirilmeye çalışıldı. 2002’den sonra demokratikleşme sözleriyle asıl hedefi farklı olan iktidarın önünde tek engel yargı kaldı. Rejime yönelik sinsice hareket eden bu zihniyetin önündeki engelin kaldırılması için 12 Eylül’de yapılacak olan referandum öncesinde birey haklarının artacağını söyleyerek ‘evet’ vizesi almaya çalışanların asıl amacına ulaşmada büyük bir engeli ortadan kaldırmaya çalışmasına bu şansı vermeyin” diye konuştu.

“ANAYASA MAHKEMESİ’NDEN SABIKALI BİR İKTİDAR, ANAYASAYI DEĞİŞTİRMEYE ÇALIŞIYOR”

ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan’dan sonra konuşan YARSAV Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da 12 Eylül darbecisi generallerin de geçmişte aynı şeyi yapmaya çalışarak ülkede hükümet ve yargı görevinin kendilerinde olduğunu düşündüklerini anlattı.

Eminağaoğlu, “Anayasa Mahkemesinin herkesi bağlayan gerekçeli kararı ile Laik ve demokratik cumhuriyetin ilkelerine aykırılığın odağındaki bir siyasi parti bugün anayasayı değiştirmeye çalışıyor. Oysa bir hukuk devletinde böylesi bir işi ancak o siyasi parti darbe yoluyla elde edebilir” diye konuştu. Konuşmasının bir bölümünde Başbakan Erdoğan’a seslenen Eminağaoğlu, “Sen başbakan olarak 550 kişi adına konuşma cesaretini nereden buluyorsun? Sen 12 Eylül’de darbe yapan generaller gibi ‘TBMM’nin her türlü işlemine ben mi karar veririm’ diyorsun?” dedi.

YARSAV Kurucu Başkanı Eminağaoğlu, “Bir darbe hükümeti gibi bir siyasi partiysen böyle söyleyebilirsin. TBMM’de ne kadar siyasi parti varsa, yasam işlerine o siyasi partiler katkı sağlar. Ama sayısal çoğunluğa sahip olan o siyasi parti hem hükümette hem de mecliste her şeye karar verip, her şeyin onun icazetiyle geçiyorsa, diğer siyasi partileri sürece etkin bir biçimde dâhil etmiyorsa, o zaman o anayasal ilkelerle bağdaşmayan siyasi parti hükümet etme görevi yanında, bırakın meclisin hükümeti denetlemesini, o hükümet meclisi denetleyerek yasamayı da eline geçirmiş demektir” diye konuşması dikkat çekti.