2
Mayıs
2024
Perşembe
İSTANBUL

Yanlış yapıyorsunuz sayın Başbakan!

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Kenthaber Yazarı Prof. Dr. Semih Tezcan'dan Başbakan'a mektup.

İstanbul'a yapılacak 3. Köprüye karşı çıkanları 'yobazlık' ve 'bağnazlık'la suçlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Kenthaber Yazarı Prof. Dr. Semih Tezcan'dan cevap geldi.

Başbakan'a bir mektup yazan Prof. Dr. Tezcan, satırlarında önce Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken konu hakkında söylediği sözleri hatırlattı,

Daha sonra da 3. Köprü'nün sakıncalarını sıralayan Tezcan, "Yanlış Yapıyorsunuz Sayın Başbakan" başlıklı yazısında bakın hangi görüşlere yer verdi:

YANLIŞ YAPIYORSUNUZ SAYIN BAŞBAKAN

İstanbul’a üçüncü Boğaz köprüsünü yapacağınızı ısrarla söylüyorsunuz. Bayındırlık ve İskan Bakanınız Faruk Nafiz Ozak, neredeyse her gün beyanat vererek, üçüncü köprünün önündeki tüm yasal engellerin kaldırılacağını ve 2007 yılında ihaleye çıkacağınızı vurguluyor. Büyükşehir Belediye Başkanı iken 27.04.1995 tarihli basın toplantısında “Üçüncü köprü bir cinayettir. Böyle bir teşebbüs İstanbul’un çağdaş kentleşmesi ve şehir ulaşımı için ölümcül sonuçlar doğurur” diyen siz değil miydiniz? Şimdi ise, üçüncü köprü yanlış bir yatırım olur diyenlere “Bağnaz!”, “Yobaz!”, “Cehaletin son kalıntıları!” gibi yakışıksız tabirler kullanıyorsunuz.

Siz iş bitiren ve eser bırakan bir lidersiniz. Bir projenin doğruluğuna inandığınız zaman engelleri aşar ve yürür gidersiniz. Doğru! Üçüncü köprünün doğruluğuna inanıyorsunuz ve bu güçlü inancınız neden ile bu işi de bitirmek istiyorsunuz. Size göre üçüncü köprü doğru bir karardır. Çünkü;

1) Mevcut iki köprü, günde 400 bin, yılda 130 milyon araç taşıyarak 2000 yılından beri kapasitelerinin üstünde doygun bir haldedir. Halkımız ‘ işkence’ çekmektedir.

2) Her gün köprüleri geçerken trafik sıkışıklığında geçen toplam 1 saatlik fuzuli bekleme (gecikme) süresi ülke ekonomisine yılda 4 milyar dolarlık zarar demektir.

Dolayısı ile, sizin öngörü ve inancınıza göre, bu sıkıntıları giderebilmek için yapılacak en akılcı ve tek şey, tıkanmış olan iki köprünün imdadına yetişecek üçüncü bir köprü inşa etmektir. Teşhisiniz doğru ama maalesef tedavi yönteminiz yanlış!

Bu ülkenin evlatları, İstanbul için alınan ve alınacak olan yanlış yapılaşma kararlarının ve uygulamalarının zararlarını temizlemek için çok büyük uğraşlar ve kayıplar verdi, veriyor ve verecek. Örnek mi istiyorsunuz? İşte büyük ümitlerle inşa edilen Salıpazarı kargo limanı depo ve antrepoları! Metruk halde duruyor. İşte, Haliç’in iki yakasına sanayi tesisleri kurduran meşhur şehircilik uzmanları! Haliç’i bu pislikten kurtarıncaya kadar, Sayın Dalan’ın dört yılı ve ülkenin 6 milyar doları harcandı. İşte, İstanbul’da halkın yüzde 60’ından fazlasının yaşadığı plansız, ruhsatsız, kaçak ve çarpık kentleşme. “Dönüşüm” projeleri ile bu çarpık yapılaşmayı düzeltme çabaları içinde değil misiniz? Ömrümüz yap-boz ile mi geçecek?


Üçüncü köprü fikriniz bir kere değil yüz kere yanlıştır. [1, 2, 3, 4, 5]. Çünkü,

1) On köprü de yetmez!

İstanbul’da nüfus artışı yılda yüzde 4, araba sahipliğindeki artış ise yılda yüzde 16’dır. Araba sahipliğindeki bu baş döndürücü artışa rağmen, Boğaz geçişlerindeki talep artış hızını, muhafazakar bir tahmin ile, yüzde 6 kabul edersek, 2000 yılında 130 milyon araç geçmiş ise, 2020 yılında Boğaz geçişi talebi 430 milyon araç eder. Köprü başına yılda 65 milyon araç kapasitesi hesabı ile bu talebi ancak 7 köprü ile karşılayabiliriz. İki köprümüz var. Demek ki, 2020 yılına kadar 5 köprü daha inşa etmeliyiz. Bu da, en geç her üç yılda bir, yeni bir köprünün açılışını yapmamız gerektiğini gösterir. Dolayısı ile, köprü inşası çözüm değildir. Çünkü, köprü inşa etmek bir kısır döngü ve fasit dairedir. Problemi çözdüğünüzü zannettiğiniz anda, aynı problem ile gene karşı karşıya kalırsınız.

2) Ağır vasıtalar üçüncüye (?!)

Kamyon ve TIR gibi ağır vasıtaları üçüncü köprüye kaydırmanın iki köprüde rahatlık sağlayacağını iddia etmek bir hayaldir. Çünkü, ağır vasıtaların tüm geçişlerdeki oranı yüzde 6’dan azdır. Dolayısı ile, kamyonları üçüncü köprüye kaydırmak ile, mevcut iki köprüde hiç bir rahatlama olmaz. Araç geçiş talebi çok büyük bir patlama halinde büyümekte olduğu için kamyonların yaratacağı küçük boşluk büyük bir hızla dolar. Eski sıkışıklık ve işkence hemen aynen devam eder.

3) Doğru çözüm raylı geçiş

Köprülerden yüzde 85 oranında binek arabası geçiyor ve sıkışıklığı bu binek arabaları yaratıyor. Halbuki, Göztepe veya Söğütlüçeşme ile 4 Levent arasında deniz altından geçen bir metro inşa edilirse, bu metro günde en az 1.5 milyon yolcu taşıyarak, köprülerdeki araba geçiş sayısını yarı yarıya azaltır ve böylece köprüler boşalmış olur. En az 50 yıl daha sıkışıklık olmaz ve üçüncü köprü gündeme gelmez. Bir metro tren dizisinin taşıyabileceği yolcuyu 600 özel oto zor ve çok yavaş taşır. Göztepe – 4 Levent arası yaklaşık 13 kilometredir ve arada başka istasyon olmayacağı için, metro yolculuğu sadece 10 dakika sürer. Deniz tabanının en az 20 metre altından delme tünel olarak inşa edilecek böyle bir metronun maliyeti 450 milyon dolar ve inşa süresi iki yıldır. Üçüncü köprünün çevre yolları ve viyadükleri ile birlikte maliyeti ve inşa süresi bunun en az iki veya üç misli olur.

4) Otomobiller için İkinci Tüp Geçit

Geçen ramazan 6 Ekim 2006 tarihinde Sayın Kadir Topbaş’ın iftar yemeğinde “ ikinci tüp geçiti de inşa edeceğiz ama, bağnaz ve yobazlara beğendiremiyoruz” , demiştiniz. Ertesi günü, Ulaştırma Bakanı bu ikinci tüp geçitin iki katlı ve sadece lastik tekerlekli araçların geçişi için inşa edileceğini açıklayınca şok geçirdik. Demek ki, bu Hükümet, hala araç geçirmek ile, yolcu geçirmenin arasındaki farkı kavrayamamıştı. Boğazdan araç geçirmenin bir kısır döngü demek olduğunu ve her üç senede yeni bir köprü veya yeni bir karayolu tüp geçiti inşa etmek mecburiyetine bizi götüreceğini görememişti. Ne yazık!


5) Marmaray Tüp Geçiti

Marmaray projesi İstanbul’a 76 kilometre uzunluğunda bir metro kazandıracak. İstanbul ulaşımı için çok yararlı bir proje. Ancak, Boğazdan geçiş güzergahı yanlış seçilmiş. Bostancı ile 4 Levent arasındaki seyahat tam 1 saat sürecek. Bu metroya binilir mi? Ancak, Pendik-Halkalı arasındaki sahil şeridinde seyahat edeceklere yarayacak bir metro. Bu sahil şeridinin günlük yolculuk talebi ise bugün (2006) sadece 100 bin civarında. Bir metronun günlük yolcu kapasitesi ise 1.5 milyon yolcu mertebesinde yani, bebek ölü doğacak. Üstelik, Üsküdar-Sarayburnu arasındaki batırma tüp tünel, bir depremde sıvılaşarak milenyumum tünel faciasına neden olabilecek nitelikte çürük çamur tabakaları içine oturtuluyor. Yapılan zemin güçlendirme çalışmaları ise hiç güven vermiyor. Batırma tüp tünelin ihalesinde milli çıkarlarımıza aykırı uygulamalar ise yürekler acısı. Japonlardan başka hiçbir ülkenin ihaleye girmesine izin verilmediği için, Japonlar, aralarında anlaşarak, istedikleri fahiş fiyattan aslan payı misali işi aldılar. Ayrıca, çok düşük faizle devlet kredisi veriyoruz diyerek tüm gözleri boyadılar. Böylece, fahiş fiyatlarını kamufle eden, aldatıcı senaryolar sergilediler. Türkiye sanki onların müstemlekesi imiş gibi, tüp geçit inşaatlarında uzman olan Hollanda Belçika, Danimarka ve ABD firmalarının ihaleye girmelerine izin vermediler.

6) Tercihli otobüs yolu

İstanbulun en acil ihtiyacı, üçüncü Boğaz köprüsü değil, Göztepe – 4 Levent arasında ikinci bir raylı tüp geçittir. Yer altı metrosu inşa edilinceye kadar, kısa vadede yapılacak en isabetli ve akılcı şey, her iki köprünün en sağ şeritlerini tercihli ekspres otobüslere ayırmaktır. Vali ve Bakan dahil hiçbir protokol arabası bu tercihli şeridi kullanmayacaktır. Böylece, Boğazın karşıdan karşıya saatte 60 km hızla giden Express otobüslerle geçildiğini görenler, trafikte saatlerce beklemektense, ertesi günü arabalarını bırakarak ekspres otobüslere binecekler ve böylece köprü trafiğinde büyük rahatlamalar olacaktır. Tercihli ekspres otobüs yolları trafik işaretlemelerinden başka, hiçbir ekstra maliyet getirmediği için hemen uygulamaya konulabilir. Ekspres otobüs şeritleri Kristof Kolomb’un yumurtası gibi, köprü geçişlerinde yaşanan yoğunlukları ve işkenceyi kısa vadede hafifletecek tek ve en geçerli çözümdür.




[1] Tezcan, S.S., (1995), “Üçüncü Köprü Bir Cinayettir!”, Cumhuriyet Gazetesi, İstanbul, 2 Mayıs 1995. (CV-154)

[2] Tezcan, S.S., (1997), “ İstanbul Trafiği için tek Çözüm Metro Köprüsü ”, Dünya Gazetesi, İstanbul, 2 Temmuz 1997 (CV-184)

[3] Tezcan, S.S., (1997), “ Boğaz Geçişi İçin tek Çözüm Metro Köprüsü ”, TİM-SE Dergisi, Sayı: 168, s. 14-19, İstanbul, Ağustos 1997. (CV-187)

[4] Tezcan, S.S., Bal, İ. E., (2003), “ Üçüncü Boğaz Köprüsü Niçin Yanlıştır? ”, İnşaat Dünyası Dergisi, Temmuz 2003, s.102-107, İstanbul. (CV-197)

[5] Tezcan, S.S., (2005), “Boğaziçine On Köprü de Yetmez!”, Cumhuriyet Gazetesi, 05 Aralık 2005, s. 2, İstanbul. (CV-354)



Prof. Dr. Semih Tezcan
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi

 

 

Kenthaber
Yayın Tarihi : 26 Aralık 2007 Çarşamba 12:57:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?