17
Mayıs
2024
Cuma
BEYOĞLU - İSTANBUL
Belediye Sayfaları

İstanbul: Kadir Topbaş'ın mektubu

'Lütfen intihar etmeyiniz. Unutun Kartal'daki o gazinoyu. Demiştim size girmeyelim diye. Hata bendeydi. Önünden altı şerit yol geçen yere girilir mi? Basireti bağlanıyor insanın bazen. Kartal'daki deniz kenarı kahvelerin ve balıkçıların yerinde yeller estiğini tahmin edebilmemiz gerekirdi. Hadi tahmin edemedik, görünce hemen dönmeliydik. Neden direndik, ille de park yeri bulabilmek için? Hele o gazinoya girmemiz... Ama 'Soğuk beyaz şarabınız var mı?' diye sorduğuma hiç pişman değilim. (...)
Kartal'ın deniz kenarı kahvelerini de gömeriz gözkapaklarımızın ardına; Galata evlerinin söndürülmemiş yangın kokularının, Moda'daki yoğurtçu çıngıraklarının, Yeşilköy bahçelerinin iki yanı frenküzümlü yollarının yanına...
Nasıl bilmem o duyguyu... Kendiminkiler yetmezmiş gibi, gelmiş geçmiş ve gelip geçecek bütün insanların aşklarını ve ölümlerini taşımaktan bitkin, gidip yatsam, gidip yatsam... Ölmesem belki, ama ölmüş gibi yapsam... Bir çarşaf örtseler üzerime, hayır başımın üzerine çekmeseler, yalnızca
çeneme kadar, kolumda bir serum; yemek de yemesem... (...)
Kabul ediniz ki biz kendimizi nehirlere atabilecek kadınlardan değiliz. Bunca zamandır bunca nehirlere o gözle bakmış olsak da, bu konuda hayli müşkülpesentiz. Thames Nehri'nde, Ren'de ya da Sen'de ölmeyi seçmişse bir insan -Kızılırmak ya da Yeşilırmak, Dicle veya Fırat da olabilir, neden olmasın- boğulabilmek de bir beceridir; atlanacak yer iyi seçilmelidir. Yıllar yılı nehir kenarlarında sürüp giden tren yolculukları boyunca böyle noktaları peylediğinizi söylüyorsunuz. Ama en olmadık anda, atlanacak yerleri başka su kenarlarıyla karıştırıveriyorsunuz.
Yoğurtçu Yokuşu'ndan sırt çantanızın üzerinden kayıp Kurbağalıdere'yi, dibe sırıkla vurularak yüzdürülen salla 25 kuruşa geçiyorsunuz. (...)
Ben de biliyorum; liman kentlerinin kimlikleri denizle öpüştükleri yerlerde gizlidir ve kıyıları altı şeritli yollarla boğmak, dudaklara beton dökmek, öpüşleri mühürlemektir..."
Dear okur; yukarıdaki cümleler topluluğu, Feride Çiçekoğlu'nun
'Son İstanbul' isimli öyküsünden.
Bu öykü de Adam Yayınları'nın o küçük ama dünya güzeli, bende her seferinde ısırma arzusu uyandıran 'abiye' kitaplarından 'İstanbul Öyküleri'nden.
Yılbaşında, 'gazeteci milleti'ne bir sürü hediye gelir: İşe yaramayan ajandalar, mide fesadına uğratan çikolatalar...
Hemen hepsi dağıtılır.
Benim bu yılki hediyelerden kendime sakladığım 3 tane var galiba; biri bu kitap. Refik Halit Karay'dan Haldun Taner'e, Nahit Sırrı Örik'ten Nedim Gürsel'e, birçok yazarın İstanbullu hikâyelerini ihtiva etmekte.
Beyoğlu Belediye Başkanı Kadir Topbaş yollamış. Sadece bana değil; birçok gazeteciye.
Hediye seçimi insanı ele verir; işte kanıtı. Topbaş'ın formasyonuna, bilgisine, görgüsüne, inceliğine uyan bir seçimle karşı karşıyayız.
Şimdi nerden çıktı derseniz...
Tanıtım kitapçığında, içerikten önce göz çevresine sürdüğü 250 gramlık beyaz sedefli farla gözümüzü boyayan CHP Çankaya Belediye Başkan Aday Adayı Demet Işık'ın, kendisiyle yapılmış bir röportajda 'Biz Evleniyoruz' terminolojisiyle, Deniz Baykal'dan 'olumlu elektrik aldığını' söylemesi üzerine...
Gecikmeli de olsa, not düşmek istedim. Kadir Topbaş'ın kitabından çıkan mektubun nasıl sade ve pürüzsüz bir dili olduğunu da bilin istedim. Budur.

 

Nur Çintay A.
Yayın Tarihi : 12 Şubat 2004 Perşembe 19:07:48
Güncelleme :9 Ağustos 2004 Pazartesi 17:16:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?