25
Mayıs
2024
Cumartesi
KADIKÖY - İSTANBUL
Belediye Sayfaları

VAPURDAN KARAYA AYAK BASMAK YETER...

Kimi "Ah nerede o eski Kadıköylüler!" derken, kimi "Burası hâlâ kurtarılmış bölge gibi huzurlu," demekten kendini alamıyor. Karşı yakada oturanlar ise "İstanbul'da yaşamak için Kadıköy seçilir mi?" diye isyan ediyor. Ama bir Kadıköylü için vapur sefası hâlâ vazgeçilmez, modadaki çay bahçeleri de...

Kadıköy demokrattır, kültür ve sanatla ilgilidir, özgürlüğüne düşkündür, yenilikçidir, muhafazakârdır, sahiplenicidir, içine kapanıktır, sakindir, doğayı sever, orta hallidir vs... Herkesin 'Kadıköylü' tanımlaması birbirinden farklı. Ama ortak özellikleri burada uzun zamandır yaşayan kişilerin kendilerini özel ve farklı görüyor olması. "Ayrımcı değiliz, ama kendimizi ayrı görürüz!" "Vapurdan indikten sonra yeri öpesim geliyor," veya "O rüzgârı hissettiğimde işte evimdeyim diyorum," hatta "Karşı taraf başka bir ülke gibi!" denmesi bunun kanıtı. Yine de bundan yüzyıllar önce Kadıköy'e 'körler ülkesi' denildiğini hatırlatmak gerek.

MÖ 687'de Megaralı bir öncü grup, İstanbul'un tarihi yarımadasının stratejik yerini, doğal güzelliklerini takdir etmeyip, karşı sahildeki Halkidona'ya yerleştikleri için kör olmakla suçlanmışlar ve buraya Rumca 'körler ülkesi' (İ haro ton tiflon) denilmiş. Tabii ki pek çok Kadıköylü bugün bu tanımlamaya karşı çıkıyor. Yazar Buket Uzuner, "Burası kesinlikle körler ülkesi değil; aksine, İstanbul'un en güzel manzarası Kadıköy'dendir. Kadıköy, İstanbul'un aynasıdır. Mahalle kültürü vardır; ayrıca burunda olduğu için saklanmaya izin verir. O anlamda yazarlar için uygundur. Aksi halde Haldun Taner'den Cemal Süreya'ya, Fazıl Hüsnü Dağlarca'dan Mina Urgan'a kadar bu kadar çok yazar ve şair yaşamazdı." Kadıköy'de yaşıyorsanız, Avrupa yakasında yaşayan arkadaşlarınız tarafından 'taşralı' muamelesi görmeniz olasıdır. Kadıköylülerin 'mahalle havası' diye tanımladıkları his, Avrupa yakasındakilerin aşağılayıcı bir tavırda "Orası taşra," nitelemesiyle karşılanır. Uzuner, Avrupa yakasında yaşayanların, Kadıköy tarafında yaşayanları çoğu zaman küçümsediklerini söylüyor ve ekliyor: "Arkadaş grubumda her zaman Anadolu yakasında yaşayan bir tek ben olurum. Gece tek başıma dönerim ve dönerken de 'Ben Anadolu'ya gidiyorum,' derim."

HALİ VAKTİ YERİNDE İNSANLARDI

'Kadıköylülük' tanımlamasının tarihine bakarsak, o özlemle anılan yıllara, bir yüzyıl geriye gitmek gerekiyor. Ama zaman geçtikçe Kadıköy değişiyor; dolayısıyla Kadıköylülük de değişiyor. Biz de önce esnafın en eskilerini dinledik. Ohannes Çil 50 yıldır, yani doğduğundan beri Kadıköy'de yaşıyor ve çalışıyor. İskelenin karşı caddesinde saatçi dükkânı var. Bu zaman içinde Kadıköy'ün olumsuz anlamda değiştiğini, bu nedenle Kadıköylü profilinin de olumsuz biçimde etkilendiğini söylüyor. "Çünkü artık Boğaz Köprüleri, deniz otobüsleri var," diyen Ohannes Bey, kendi tezini şöyle anlatıyor: "Eskiden herkes vapur kullanıyordu. Vapurdan inince de çarşının içinden geçiyordu. Kadıköy'de Beymen, Vakko, Lacoste vardı; bunların hepsi gitti. Dolayısıyla paralı insan gelmiyor. Ucuz konfeksiyoncular var artık. Yani eski Kadıköylüler, daha hali vakti yerinde insanlardı. Örneğin önceden 20 markayla çalışırken, şimdi üç markayla zor çalışıyorum. Eskiden bu sokakta altı tane pastane vardı: Hacı Bekir, Baylan Pastanesi, Beyaz Pastane, Kars Pastanesi, Cemizade Pastanesi, Kadıköy Pastanesi."

SOSYAL HAYAT CANLANDI

Bir Kadıköylü, Kadıköy'den çıkmadan her türlü ihtiyacını giderebilir. Alışverişten eğlenceye kadar...

17 yıldır Akmar Pasajı'nın içindeki müzik dükkânı Zihni'nin sahibi Zihni Şahin, eğlence hayatının canlandığını belirtiyor. "Eskiden saat 08.00'den sonra yemek yiyecek yer bulamazdınız. Barlar sokağından sonra burası hep kalabalık." Zihni Şahin'in evi de Moda'da ve burayı sosyal hayat anlamında kurtarılmış bölge olarak tanımlıyor. Çünkü yerlisi uzun zamandır burada yaşıyor, işyerleri tarafından istila edilmemiş.

30 yıldır Kadıköy'de yaşayan ve burada bir sanat merkezi bulunan Müjdat Gezen, Kadıköy'ün en önemli özelliğinin demokrat bir yapıya sahip olması olduğunu belirtiyor ve "Burada tutucu insan yoktur," diyor. Akmar Pasajı'ndaki sahaflardan Mehmet Kahraman da Kadıköylüleri 'demokrat bir topluluk' olarak tanımlıyor: "Buranın yerleşik kitlesi, belli bir kültür düzeyine sahip ve hepsi yaşam biçimine çok önem veriyor. İnsanlar eski başkanı çok sevmelerinden ziyade, yaşam biçimlerinin değişmesinden korktukları için ona tekrar oy verdiler." Mehmet Bey, Kadıköylülerin özgür hareket eden kişiler olduklarını da ekleyerek buna bir örnek veriyor: "10-15 yıl önce alt katta metalcilerin kafeleri vardı. Buraya varoşlardan gelen gençler, ellerinde poşetlerle girer, tuvaletlerde üzerlerini değiştirirdi. Akşam da tekrar giyinip Ümraniye, Sarıgazi gibi yerlere dönerlerdi. Bu bir geçişti. Önce burada o güveni sağlayıp, sonra o kıyafetleri kendi semtlerinde de giymeye başladılar."

BOĞADA BULUŞUP MODA'DA ÇAY İÇMEK

Hayatı boyunca Kadıköy ve Moda'da yaşayan Lale Manço, öncelikle buralardaki değişimi anlatıyor ve çok kozmopolit olmasından yakınıyor: "Eski İstanbul'un mahalle anlayışı artık kalmadı. Moda benim çocukluğumda azınlık mahallesiydi. Yaşam tarzı da farklıydı. Kadıköylülüğün iki önemli simgesi var. Birincisi vapura binmek. Vapur sadece bir ulaşım aracı değil, içinde yapılan muhabbetlerle farklı bir sosyal ortamdı da. İkincisi ise Moda'daki çay bahçeleri. Eskiden Kalamış'ta da çay bahçeleri vardı. O zamanların müzisyenleri bu çay bahçelerinde buluşurdu." Kadıköy'ün başka simge mekânları da var tabii. Haydarpaşa Garı, vapur iskelesi, boğa heykeli, çarşının içindeki balıkçılar ve manavlar, ilk akla gelenler... 2003'te, 37 yıl sonra tekrar hizmete giren Kadıköy-Moda tramvayı da nostaljik bir hizmet veriyor.

KADINLARI GÜZEL KOKARDI

Geçen yıl hayatını kaybeden 'Türk şiirinin büyük şairi' Fazıl Hüsnü Dağlarca Kadıköy hakkında şunları söylemişti: "İstanbul'un birçok yerinde ikamet ettim. Gezdim, gördüm yaşadım. Ama en çok Kadıköy'ü sevdim. Tabii Kadıköy, eskiden bir başka güzeldi. Güzellik sergisiydi; çirkin kadın, çirkin adam, çirkin çocuk yoktu. Ya da biz göremezdik. Kadıköy'e Moda'ya çıktığımız zaman üstümüze başımıza ayrı bir özenirdik. Kadıköy'ün kadınları hep güzel kokardı. Moda'da şık hanımlar gezerken yanlarına yanaşır koklardım. Kadıköy, benim için hep farklı bir yer oldu. Kadıköy'ü çok seviyorum. Geçmişte de severdim şimdi de seviyorum. Kadıköy'ü bu kadar güzel yapan bence buradaki yaşamın çeşitliliği, renkliliğidir."

BABIALİ BURADA YAŞARDI

Refik Durbaş, 60'lı yılların ortasında Kadıköy'ün, ayrıcalıklı bir semt olduğunu anlatıyor: "Fenerbahçesi'nden Bostancısı'na köşkler ile donatılmıştı. Köşklerin bahçesinde 'müştemilat' denilen eklenti binalar, üniversite öğrencilerine kiraya verilirdi. Vapurlarda mevkiler vardı; birinci, ikinci, lüks gibi... Ayrıca Kadıköy bir entelektüel semtiydi. Gazetelerin başta başyazarları olmak üzere birçok çalışanı Kadıköy'de ikamet ederdi. Romancılar, şairler, sanatçılar da öyle... Daha yakın zamana kadar, yani 'medya' Babıali'den taşınmadan önce bütün bu edip-üdebayı sabah 08.45 Kadıköy-Sirkeci vapurunda görürdünüz."

YENİ YERLİLER

Yaklaşık 15 yıldır burada yaşayan Levent Üzümcü bu tercihinin nedenlerini şöyle anlatıyor: "Kadıköy, herkese yaşam hakkı tanıyan bir yer. Mesleğim ve aile yaşantım gereği İstanbul'un her semtinde yaşayamam. Burada olmaktan memnunum." Tülin Şahin sekiz yıldır Kadıköy ilçesinde yaşıyor. Şahin, "Eşimle her sabah yürüyüş yaparız. İstediğimde Bağdat Caddesi'nde alışveriş yaparım, kitabevinde zaman geçiririm, onlarca kafeden birinde otururum. Burası medeni bir yer," diyor.

AYRI BİR RENKTİR

Dördüncü kez Kadıköy Belediye Başkanı seçilen CHP'li Selami Öztürk de kendi Kadıköylü tanımını şöyle yapıyor: "Kadıköylü demekle biz aslında birçok şeyi anlatırız. Bizans dönemindeki Kalkhedon olduğu dönemlerde ticari bir yerleşim birimi, Cumhuriyet döneminde eğitim-kültür düzeyi yüksek insanların konut alanı olarak kullandığı, yazlıklarının köşklerinin bulunduğu bir sayfiye merkezi. Kadıköylüler her zaman yeniliğe açıktır. Sorgular, öneri ve eleştirileriyle yerel yönetime katılır; yaşadığı ilçeye değer katan bireylerdir. Günümüzde de yine kültür-sanatın merkezi olmuştur. İstanbul'un tek opera binası Süreyya'nın Kadıköy'de olması, en çok kültür-sanat aktivitelerinin Kadıköy'de yapılması, özel tiyatroları, sinema salonları ve kafeteryalarıyla Kadıköy, İstanbul'un ayrı bir rengidir."
 

Ece Koçal - Sabah
Yayın Tarihi : 13 Mayıs 2009 Çarşamba 15:01:25


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?