22
Mayıs
2024
Çarşamba
KARTAL - İSTANBUL
Belediye Sayfaları

İşemesinler yatırı

Yıl 1955... Yoldan gelen geçen sokağa işiyor... Belediyeye "Buraya işemeyiniz" levhası astırıyorlar ama dinleyen kim... Namık Bey alıyor kazma küreği, iniyor bahçeye. Duvardaki taşlarla bir mezar yapıyor, başına da bir küp koyuyor. Ağaçların dallarına da bez bağlıyor. O gün bu gündür orası yatır...

EMEKLİ Kd. Albay Hasip Uras (77), kitap haline getirmeyi düşündüğü anılarında çarpıcı bir cehalet örneğine de yer verdi. Uras, bir akrabasının bahçe duvarına sürekli tuvaletini yapanları uzaklaştırmak için düzenlediği sahte mezar hilesinin zamanla nasıl yatıra dönüştüğünü anlatıyor.

Hasip Uras’ın kitap olarak bastırmaya hazırlandığı anılarında yatırla ilgili bölüm şöyle:

"1955 yılında yakınımız İhsan Ergün’ün Kartal’daki Ekim Sokak Numara 3’teki evine gitmiştik. Çayımızı içerken ev sahibesi Makbule teyze pencereden bahçe duvarını göstererek; ’Hasip bey bak, yoldan geçenler küçük abdestini bahçe duvarına yapıyor. Belediye’ye başvurduk, ’Buraya işemeyiniz’ levhası astırdık, hiç faydası olmadı’ dedi. Bu sırada İhsan amcanın yeğeni mühendis Namık bey, ’Ben hallederim’ diyerek kazma kürekle bahçeye indi. Duvarın üzerinden taşlar alarak mezar yaptı, başına 60x60x60 ebadında taştan bir küp koydu, arkasını samanlı çamurla kapattı, etrafını kireçledi. Makbule teyzeden mum istedi. Etrafındaki ağaçların dallarına bez bağladı. Yalova-Kartal arabalı vapuru iskeleye yolcu indirirken, Namık bey bizlerin de bahçeye inmesini, Makbule teyzenin başına yemeni bağlamasını istedi. Halk bahçenin önünden geçerken, Namık bey üç mumu yakıp küpün içine koydu. Bizler de mezarın yanına diz çöküp dua etmeye başladık. Yoldan geçenler bize uyarak ellerini açıp dua etmeye başladılar. Burada kimin yattığını soranlara da ’Muhterem bir zat yatıyor’ dendi. 15 gün sonra yatır için Makbule teyze, ’Bakınız bu iş çok iyi oldu. Pipi yerine dua edenleri görüyoruz’ demişti."

ADI, RÜYADAN

Yakın zamanda mezarın akıbetini merak edip, artık hayatta olmayan Makbule teyzenin torunu Suna Toplandı’yı arayan Uras, şu yanıtı almış: "15 sene bahçemiz çok temiz kaldı, fakat şimdi o yatır problem oldu. Komşumuz Zafer Hanım, ’Bu yatırı rüyamda gördüm. ’Ben İhsan beyin bahçesindeki mezarda yatan Ahmet Dede’yim, mezarın üzerine ismim yazılı bir taş dik’ dedi. ’Ahmet Dede ruhuna fatiha’ yazılı bir de mermer taşı başucuna diktiler. Makbule hanımın vefatından önce, evi yıkıp yerine bir ev yaptırmak istedik. Belediye’ye başvurduk, ’Orada yatır var, müsaade etmeyiz’ dediler. Belediye, mezar etrafındaki, sizin koyduğunuz taşları söküp mermerle çevirdi."

"Kartal’a gittim. Ev yıkılmış, taş yerine mezar mermerleşmişti. Taşta, ’Yatır Ahmet Dede ruhuna fatiha’ yazıyordu" diyen Hasip Uras, 1987’de evin bahçesinde üç kişinin define aradığını da aktarıyor.

Emeklilik sonrası hacca giden Uras, bu anıyı aktarmaktaki amacını "Bilim dışında, hurafeden medet umanların günlük yaşamlarındaki perişanlığı ve aldatmacaları sergilemek istedim" diyerek aktarıyor.

O öykünün kitabını yazacak

ÖDP kurucu eski genel başkanı Doç. Ufuk Uras’ın babası Hasip Uras, Kuleli Askeri Lisesi ve Harp Okulu’nu bitirdi. 1962’de ABD’de fotoğraf ve sinema eğitimi gördü, TSK’da fotoğrafçılığı öğretti. AİTİA’yı bitirdi. 1980’de 1. Ordu Muhabere Başkanı iken Kd. Albay olarak emekliliğini istedi. Halk eğitimde 16 yıl ücretsiz fotoğrafçılık kursu verdi. İstanbul Boğazı’nın 680 adet panoramik fotoğrafını çekti, kentin havadan çekilmiş ilk hava albümünü hazırladı. TSK’nın açtığı yarışmada "Kes Doğan" öyküsüyle 1. oldu. Ankara İletişim, Kadıköy Kız ve Anadolu, Saint Joseph, Kadıköy Meslek, Semiha Şakir ve Ermeni liselerinde fotoğraf ve milli güvenlik dersleri verdi. Hasip Uras, yazacağı kitabında yukarıdaki "yatır"ın öyküsünü de anlatacak.

Ali DAĞLAR/Hürriyet
Yayın Tarihi : 1 Ocak 2007 Pazartesi 01:52:18


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Ragıp Enis KöylüRagıp Enis Köylü IP: 88.247.196.xxx Tarih : 23.01.2007 23:53:21
Yıllardır müslüman bir toplum olarak yaşamaya çalıştığımız şu ülkede dine ve topluma yönelik günden güne artan istismarın ne boyutlara çıktığı sanırım daha iyi başka nasıl anlatılabilir ki. Bir insan kitap yazıyor ve bunu pazarlaması gerekiyor. Bir şekilde reklamını yapması lazım. Ve sonuç. Ahmet dede aslında işeme yatırı diyor. Bütün dikkatler bir anda çekiliyor. OLumlu yada olumsuz olduğu hiç farketmiyor. Bir başka insan yatırın bulunduğu mekanın konumunun güzel olması nedeniyle orayı değerlendirmek istiyor. Ama önünde çok önemli bir engel var. Bir yatır. yeri değerlendirmek için öncelikle o yatırın ordan taşınması gerekiyor. Fakat bu o kadarda kolay değil. Bir plan yapmalı. ve yapıyor. Basını arkasına alıyor ve aslında orda bir yatırın olmadığını söylüyor. Ve mesnetsizce dini sömürerek aslında insanların işememesi için yapılmış bir yatır kandırmacasını ortaya atıyor. Beyler kendimize gelelim. Kimsenin ufak çıkarları için bu ülke insanlarının dinini dilini geçmişini karalama hakkı yoktur. Ben doğma büyüme Kartal'lıyım. Ve o yatır ben doğduğumdada ordaydı. Dedem ben küçükken anlatırdı. Dedem zamanındada ordaymış. Peki biz Kartalın tarihiyiz. Biz burdayken siz nerdeydiniz.Şimdi ortaya çıkıp bi takım masallarla insanlarını kandırıp rant peşinde koşuyorsunuz. Biz yaşadıkça Kartal'a leke süremeyeceksiniz. Çünkü Kartal Kartal'lılarındır.