FARKLI TATİL MEKANI, İSTANBUL'DA BİR TEKSAS KASABASI
Şile'de haber peşindeyken yolumuzu şaşırdık ve balta girmemiş ormanlarda kaybolduk! Vahşi ormanların derinliklerinde çaresizce yol ararken karşımızda bir Teksas kasabası belirdi.
Sıra sıra dizilmiş ahşap evleri görünce biraz rahat nefes aldık. Ancak ormanın içinde masal şehirlerindekini andıran bu evler de nereden çıkmıştı? Hem şaşkındık hem de son derece temkinli... Şaka değil, gördüğümüz manzara Teksas'ı andırıyordu. Silahlı kovboylar ya da Daltonlar bizi rehin alabilirdi! Kapısında şerif yazan bir eve doğru yaklaştık. İçeriden bir şerif çıkacağını beklemiyorduk doğrusu! O da ne? Filmlerde gördüğümüzün benzeri kapıdan içeri girince bir anda kafasında kovboy şapkası, boynunda kolyesi, sırtında deri yeleği ve ayağında botuyla gerçek bir şerif karşımızda belirdi. Yüzümüzdeki panik havasını sezmiş olacak ki gülerek 'Hoş geldiniz!' dedi ve bizi kızılderili figürlerinin, kementlerin asılı olduğu ahşap salona buyur etti. Sonra da "Korkmayın buranın şerifi benim, ben varken kimse size dokunamaz." diyerek yüreğimize su serpti.
Biz merak içindeyken 'Şerif Erol' bu gizemli yerin hikâyesini anlatmaya başladı. Burası denize nazır bir tatil köyüymüş. Erol Bey'in çocukken çalıştığı turizm işi, içinde hep ukde kalmış. Hukuk fakültesini bitirdikten sonra bir süre avukatlık yapmış. En sonunda bir arkadaşıyla şu anda tatil köyü olan yere pikniğe gelmiş ve burayı çok beğenmiş. O zamanlar boş bir arazi olan beldede inekler otluyor, plajın tadını onlar çıkarıyormuş. İmrenli Köyü'ndeki arazi sahiplerinden parsel parsel araziyi satın almış. Sonra da 100 dönüm üzerine kurulu bir tatil köyüne son şeklini vermiş.
Şerif Erol, 69 yaşında fakat çok neşeli ve hayat dolu biri. Her gün işçilerinden önce kalktığını ve onlardan geç yattığını söylüyor. Çaylarımızı yudumladıktan sonra Erol bey bize çevreyi gezdiriyor. İlk olarak ağaçların arasına kurulu yüksek merdivenli bir kulübeyi tanıtıyor. Burası bir balayı evi. Balayı evinin ilginç bir uygulaması var. Özelliği, evlenecek çiftler nikah sonrası buraya geliyor. Tören eşliğinde gelin merdivenlerden yukarı çıkıyor. Erkek ise damatlığın hakkını vermek için ahşap kulübeden sarkıtılan halatla yukarıya tırmanıyor. Şayet çıkamaz ise gelin gel diyene kadar merdivenlerin dibinde bekliyor.
Tarzan evleri dikkatimizi çekiyor. Sırtında çantası, uyku tulumuyla gelen maceraperest gezginlere hitap eden bu evlerin odaları bomboş. Tamamıyla doğal bir hayat tarzı. Daha sonra kapısında İngilizce 'Saloon' yazan bir yere geliyoruz. Kapısı tıpkı filmlerdeki gibi tekmeyle açılıyor. Duvarlarda, oturan ayı figürleri, kementler, kovboyları hatırlatan şapkalar asılı. Lambalar bile at arabası tekerleklerine monte edilmiş. Burası özellikle kışın faaliyetteymiş. Yaz turizmi bittikten sonra kendine macera arayanlar buraya geliyormuş. O zaman herkes buranın ruhuna has kovboy kıyafeti giyip onlar gibi yaşıyormuş.
Erol Bey'in tabiriyle burası 'Modern Vahşi Batı' ve Vahşi Batı'yı yaşamak isteyen konuklara hitap ediyor. Küçük odalar, kovboyların at arabalarından yapılmış. Üzerleri çadırla kaplı at arabalarının önünde ahşap tekneler var. Gelen misafir duşunu burada aldıktan sonra önünde taşlarla çevrili yerde ateşini yakıyor. Ateşte John Wayne amcanın yaptığı gibi kovboy çorbasını da pişirebiliyor.
Erol Bey, WoodyVille tatil köyünü eşi ve oğluyla birlikte işletiyor. Eşi Jale Hanım mutfaktan sorumlu. Türk mutfağının eşsiz lezzetleri misafirlere sunuluyor. Oğlu da kendisi gibi avukat. Hesap işlerine bakıyor.
'Sürekli gelişim' diyen Şerif Erol hiç boş durmuyor. Eskiyen odaların tadilatıyla bizzat kendisi ilgileniyor. Evlerin tasarımlarını dahi kendisi yapıyor. WoodyVille'de hayallerini gerçekleştirdiğini söyleyen Şerif, gerçeğine hiç gitmese de bir Teksas kasabasında yaşıyor. Filmlerden izlediği çocukluk hatıralarını misafirlerine yaşatıyor.
Nasıl gidilir?
Şile'den Ağva yönüne giderken sahil yoluna sapın. Yaklaşık 15 km sonra Akçakese Köyü'ndesiniz. Köyün içinde yol, sola doğru dönüyor. Soldaki toprak girişten yolun sonuna kadar indiğinizde WoodyVille'desiniz.
