17
Mayıs
2024
Cuma
SARAY - TEKİRDAĞ

Eğitim

Eğitimin yaygınlaştırılması, gelişmek isteyen ülkelerin hiçbirinin gözardı edemeyeceği evrensel bir ilke haline geldi.

Gerçekten de bir ülkenin gelişme seviyesiyle eğitim sistemi arasında çok sıkı bir bağ vardır. Ama bütün dünyada çok büyük aykırıklar görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde okur-yazarlık oranı % 95’i geçerken, UNESCO; okur-yazarlığı, kendi günlük yaşamıyla ilgili olayların özlü ve kısa bir ifadesini de içerecek biçimde okuyup yazabilme yeteneği olarak tanımlar. Pek çok ülkede, özellikle Afrika ülkelerinde okur-yazar olmayanların oranı korkunçtur. Okur-yazar olmayanlar, nüfusun % 60’ını aşar. Bu çok önemli bir konudur. Çünkü bu ülkeler gezegenimizde nüfus artışının da en yoğun olduğu ülkelerdir.

En yoksul ülkelerde cehalete ve okur-yazar olmamaya karşı açılan savaş müthiş bir girişimdir. 60’lı yıllardan itibaren pek çok hükümet bu konuya öncelik tanıdı. Okul çağındaki çocukları eğitebilmek için çok büyük harcamalar yapıldı. Okur-yazar olmayan yetişkinlerin ihmal edilmiş olmamaları için de büyük gayretler sarfedildi. Bu çalışmalar çoğunlukla mahalli dillerde doğrudan ve çok somut bir biçimde gerçekleştiriliyordu.

-KOŞULLARIN YETERSİZLİĞİ-

Üçüncü dünya ülkelerinde eğitime ayrılan ödeneğin azlığı nedeniyla temel bilgilerin verilmesi birtakım engellerle karşı karşıyadır. Açık havada yapılan dersler, öğretmenlerin iyi yetiştirilmemiş oluşları, düşük ücretle çalışmaları, sınıfların çok kalabalaık oluşu (80 öğrencili, 100 öğrencili sınıflara çok sıkça rastlanması) okul kitapları, kara tahta, tebeşir, okul sıraları gibi eğitim araç ve gereçlerinin apaçık eksikliği gibi.Buna karşılık zengin ülkeler gençlerinin eğitimi için çok büyük harcamalar yapıyorlar. Fransa’da milli eğitimin bütçesi devletin en önemli harcaması haline geldi.

Resmi belgelerini doldurmak ya da mektuplarını yazdırmak için yoksul ülkelerin okuması yazması olmayan insanları, pazarlarda çalışan arzuhalcilerden yaralanırlar. Ama zengin ülkelerde de okur-yazar olmayan insanlar vardır. Bu konuda duyarlılığı arttırmak için hazırlanmış afişler bize bunları hatırlatıyor.

-KIZ ÇOCUKLARI ve OKUL-

Çeşitli sosyo-ekonomik koşullar yüzünden üçüncü dünya ülkelerinde kız çocuklarla erkek çocuklar arasında okula girme, eğitilme konusudaki eşitsizlik çok belirgin. On iki yaşını geçmiş olanlar arasında ise bu fark daha da çarpıcı oluyor. Kız çocukları bazı işleri yapabilme, bazı görevleri yüklenebilme konusunda erkekler kadar şanslı değiller. Pek çok engelle karşılaşıyorlar. Kadınları aile çevresinin içinde tutmaya, onları yalnızca üreme görevini yüklenmiş olarak görmeye yönelmiş anlayış, kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal hayatın dışında kalmalarına sebep oluyor. Bu eşitsizliğe, daha ufak çapta da olsa sanayileşmiş ülkelerde de rastlanıyor.

Coşku Belet
Yayın Tarihi : 21 Nisan 2004 Çarşamba 10:39:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?