19
Mayıs
2024
Pazar
İNSAN KAYNAKLARI

DİPLOMALI İŞSİZLİK HALLERİ...

Okullarının başarılı öğrencileriydiler. Hayalleri mezun olduktan sonra iyi bir işe girmek ve yüksek standartlarda yaşamaktı. Ama olmadı. Artık üniversite mezunları da işsizler ordusunun sıra neferleri ...

Bu haber için araştırma yapmaya başladığımda, gazetecilik hayatımın en zor haberlerinden birini yapacağımı hiç düşünmemiştim. Türkiye, üniversiteli işsizler ülkesiydi ve kime sorsam bulabileceğim kadar çok işsiz vardı.

Bir-iki gün sonra yanıldığımı anladım. Tanıdıklara bıraktığım haberler, e-mail gruplarına attığım e-postalar, MSN ve Facebook'ta profilimin yanına yazdığım "Üniversiteli işsizler aranıyor!" anonslu notlar bile işe yaramadı. Onları bulmak, konuşturmak, fotoğraflarını çekmeye ikna etmek çok zor oldu. Çünkü her biri aldıkları eğitimle, donanımlarıyla ve yetenekleriyle daha iyi yerlerde olmaları gerektiğini düşünüyordu ve hiçbiri haber yayınlandıktan sonra "SABAH'ta öyküsü yayınlanan işsiz genç!" olarak anılmak istemiyordu.

Randevulaşıp gittiğimiz ve eli boş döndüğümüz de oldu o yüzden, fotoğrafını çekmeye ikna edemediğimiz de, konuşup fotoğrafını da çekip sonrasında "Ben vazgeçtim," diyenler de... Hepsi bunun kendi ayıbı olmadığını biliyordu, ama işsizlik onları öyle sindirmişti ki, sanki bunu biraz daha telaffuz ederlerse, hayat boyu üzerlerinden kalkmayacak bir lanet gibiydi.

Birazdan okuyacağınız gibi çiçeği burnunda işsizler, olaya esprili bir şekilde yaklaşmayı tercih ederken, soru sordukça bunalan, unutmak istediği bir şeyi hatırlatıyormuşum gibi davrananlar, kesik kesik cümlelerle "Bitse de bir önce gitsem," diyenler bile oldu. Haberi yapma niyetimize ve samimiyetimize elbette inanıyorlardı, ama ya başvurdukları yerler onları gazetede görüp almazsa, ya işsiz olduklarını sakladıkları aileleri, yakınları, komşuları tesadüfen de olsa onları gazetede görürse? İstanbul'un dört bir yanında bulup konuştuğumuz, geleceğini iyi diplomalara sahip olarak kurtaracağını sanan ama artık "Boşuna okudum," deme noktasına gelmiş insanların cümlelerine olabildiğince dolaysız bir şekilde tercüman olmaya çalışırken, bir yandan da hâlâ onlardan gelen telefonları yanıtlıyordum.

 'Diplomalı işsizler'in her birinin günde iki saati, internet başında oraya buraya CV göndermekle geçiyor. İşsizlik hepsinin hayatını altüst etmiş durumda. Özgüvenini yitirenler de var aralarında, stresle başa çıkmak için sporla-sanatla-edebiyatla uğraşan da, ücretsiz kurslara gidenler de, evin erkeğiyken 'everkeği' rolü üstlenenler de, 35'inden sonra evini-eşyasını dağıtıp baba evine yerleşenler de, "Kendi hayatımı yaşamıyorum," diyenler de. Adlarını söylemek istemeyen bazıları sadece İstanbul'da değil, Türkiye'nin dört bir yanında, Kars'ta bile iş başvurusu yapmış. Yıllarca ekip yönetmiş, büyük prodüksiyonların sorumluluğunu alanlar, sekreterlik yapmayı isteyecek kadar beklentilerini küçültmüş. Evet, savaş yıllarını aratan bir işsizlik kâbusuyla karşı karşıyayız. Eskiden kalifiye olmayan insanların sorunu olan bu büyük kâbus, küresel krizin etkisiyle artık üniversite mezunu, bir ya da birkaç dil bilen, mesleğe yıllarını vermiş genç yaşlı herkesi kıskacına almış durumda. OECD ülkeleri arasında yapılan 'Bir Bakışta Toplum 2009' başlıklı rapora göre Türkiye yüzde 8.2 oranındaki üniversiteli işsiz oranıyla ilk sırada. Şimdi söz onlarda...

İletişim okudu, iki dil biliyor, bir yıldır işsiz

"1996-1997'de Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden mezun olduktan sonra master yapmak üzere Almanya'ya gittim ve Hamburg Üniversitesi'ne başvurdum, üniversitenin verdiği bekleme süresinde, Almanca öğrenmek için dil okuluna devam ettim ve ayrıca video atölyelerine katıldım.

10 sene boyunca sinema-TV sektöründe pek çok firma ile pek çok projede freelance yardımcı yönetmen olarak çalıştım. 2008 şubat ayında evlilik nedeniyle çalıştığım işi bıraktım, her şey yolunda gitmedi ve ben tekrar iş arıyorum. Sinema-TV sektöründe hiç sigortalı çalışmadım. Geçen yaz sonundan beri ailemin desteğiyle yaşıyorum. Artık İstanbul'da bir evim yok, baba evine geri döndüm. İşsiz kalmak insanda özgüven eksikliğine, depresyona, anti sosyalliğe neden oluyor. 19-20 yaşından beri yalnız yaşıyorum, kendi paramı kendim kazanıyorum ama 35 yaşında bu sekteye uğradı.

Her gün iki saat süreyle internetteki pek çok iş ilanına başvuruyorum CV gönderiyorum. Beklentilerimi son derece düşürdüm, kalifiye olmayan ya da yarı kalifiye işlere bile başvuruyorum. İzmir, Aydın, Muğla, Ankara, hatta Kars'ta bile işe başvurdum. Bazı görüşmelerden çok umutlanıyorum ama nedense olmuyor. Yaşadığım gerçeğin arkasında başka bir toplumsal gerçeklik var, bunu görüyorum ve işsiz olmaktan utanmıyorum."

İŞSİZ KALDIM, YEŞİL KARTLA TEDAVİ OLDUM

Televizyon yönetmeni, iki yıldır işsiz


"Dokuz Eylül Üniversitesi Sinema-TVFotoğraf Bölümü'nden mezunum. 1993'ten beri sektörün içindeyim. En son çalıştığım kurumda yönetici pozisyondaydım. İşsizliğimin ilk yılı sağlık sorunlarıyla geçti, ikinci yıl ise malum, krize denk geldi. İşsizlik sonrası tedavi masraflarımı ancak yeşil kart çıkararak karşılayabildim. Rahatsızlığımda işsizlik psikolojisinin büyük etkisi vardı. Medyada geniş bir çevreye sahip olmama rağmen, ilişkilerim krizi delemedi. En çok 'Senin CV'in çok güçlü,' diyenlere gülüyorum. Çünkü kimse yanında yöresinde kendi koltuğunu 'kaptırma' ihtimali olabilecek donanımdakileri barındırmak istemiyor. Üstelik benim yaptığım işi, yarı fiyatıma yapacak bir sürü talip varken benim şansım epey düşük. Çevrenin ve torpilin de işe yaramadığını gördüm. İki ay önce evimi boşaltarak Ege'ye ailemin yanına göç ettim. Eşyalarımı İstanbul'da bir depoya bıraktım. Ne olur ne olmaz belki arayıp 'Gel,' diyen olabilir diye. Bu 'geniş zaman'ın sağladığı tek olumlu durum, bir kitap yazmam oldu. Gece gündüz çalıştığım günlerde bulamadığım zaman ister istemez önüne çıkınca birikimlerimi değerlendirme şansı doğdu. Ama orada da krizle karşılaştım. Futbol tarihiyle ilgili yaptığım çalışma, yaklaşık 10 aydır yayınevinde krizden kurtulup uygun koşulları ve basılmayı bekliyor."
 

 

Müjgan Halis - Sabah
Yayın Tarihi : 8 Haziran 2009 Pazartesi 15:27:01
Güncelleme :8 Haziran 2009 Pazartesi 15:37:26


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
can polat IP: 78.186.243.xxx Tarih : 5.10.2011 22:03:49

2008 yılında çıkan öğrenci affıyla polis meslek yüksek okullarıda bu af kapsamına alındı.bizde bu affa baş vurduk.ben 2006 yılında polis okulundan 0.5 derece bozukluktan elendim.bende bu aftan yararlanmak için baş vurdum.Polis okulları bizi geri kendi okullarına almadı.Yök te bizi polis okuluna denk sayarak açıköğretim fakültesi polis meslek eğitim bölümüne kaydımızı yaptırdı.bizde bu bölümde okuduk polis diploması aldık.ama sonuçta bizim yine atamamız yapılmadı.açıköğretim kanunlarına göre örgünle uzaktan eğitim yapanlar arasında hiçbir fark yoktur ikiside aynı hak ve yetkiye sahiptir.ama açıktan polislik okuyanların ataması yapılmadı.bu öğrenci affı çıkınca çok sevinmiştik ama bu af bize ceza gibi geldi.affın amacı hakların geri verilmesi bize bu hak verilme atamamız yapılmadı.açıköğretim kanunlarına göre bizim atanmamız gerek ama atanamıyoz.Diğer öğrenciler aftan okuyup mesleklerini icra ederken bizler göreve alınmıyoz bu adeletsizliğin giderilmesini istiyorum.yani anlayacağınız polis diplomasıyla işsiz bıraktılar bizi.özel sektörde polis diplomasıyla bizlere iş vermiyor.