15
Mayıs
2024
Çarşamba
İNSAN KAYNAKLARI

32 bin yeni sağlık personeli alınacak

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, gündeme ilişkin görüşlerini dile getirdi. Erdoğan, konuşmasında bir de müjde verdi ve 32 bin yeni sağlık personeli alacaklarını söyledi.

AKP'yi kurdukları günden beri bütün Hükümet icraatlarında bunu savunduklarına işaret eden Erdoğan, bu sayede yüzyıllık tartışma temalarının büyük çoğunluğunu gündemden düşürdüklerini ifade etti. Erdoğan, iktidarda oldukları süreçte yaptıkları konusunda şunları söyledi:

“Büyük hukuk reformları yaptık, uluslararası ilişkilerde Türkiye'nin itibarına itibar kattık. Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği için müzakere sürecini başlattık. Demokratik özgürlük alanını, düşünce hürriyetini genişlettik. Bu sayede ekonomiyi, o büyük girdaptan kurtardık. Yasalar gerçekleşti ama ama uygulama alanında hala sıkıntılarımız var. Ama inanıyorum ki bunlar da önümüzdeki süreçte hallolacak sorunlardır. Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda çok ciddi adımlar attık. Türkiye, büyük bir modernleşme sürecine girdi. Bu sayede sosyal hukuk devletimiz sağlam temeller üzerinde vatandaşlarımıza hizmet versin diye, 110 binin üzerinde derslik açtık. Bütün şehirlerin, köylerin yollarını aştık. Sağlık hizmeti veren personel sayısına dönemimizde 95 bin yeni personel ilave ettik. Şimdi yeni bir müjdeyi burada ilk kez ifade ediyorum; tam 32 bin sağlık personeli daha alacağız. Türkiye bu yolda büyümesini sağlarken, her alanda büyüme ve kalkınma sağlarken, bu tabloyu kimse değiştiremez.”

Krizleri siyasetlerinin merkezine endeksleyenlerin ortaya koydukları tavırlarla demokratik istikrar, büyüme, yatırım, istihdamın önemli olmadığını söyleyebileceklerini ifade eden Erdoğan, bunların “uzlaşma, bir arada yaşama, kardeşlik önemli değildir” diyebileceklerini kaydetti.

Erdoğan, bu kesimlerin imtiyazlarını, seçkin konumlarını muhafaza etmek için Türkiye'nin bütün kazanımlarından vazgeçebileceklerini de söyleyebileceklerine işaret ederek, AKP'nin siyaset tarzının sadece istikrarı sağlamak değil, istikrarı korumayı da bir milli görev, bir vatan görevi bilmek olduğunu anlattı.

Dünyanın gözleri Türkiye'nin üzerindeyken tüm dünyaya karşı “iki Türkiye” fotoğrafı vermek istendiğini vurgulayan Erdoğan, “Hayır. Devletiyle, milletiyle bölünmez bütün olan tek bir Türkiye vardır. Biz o Türkiye için varız, onun için yola çıkarken her şey Türkiye için dedik” dedi.

“İMTİYAZ İLE ADALET İSTEYENLER ARASINDAKİ GERİLİM”

Erdoğan, imtiyaz isteyenler ile adalet isteyenler arasındaki gerilimin, Türkiye'yi rotasından geri çevirecek bir gerilim olayamayacağını belirterek, “Türkiye'ye şaşı bakanlar, buradaki farklılıklarımızı, zenginlikliklerimizi birer zaaf alanı olarak görebilir, hesaplarını ona göre yapabilir. Hatta Türkiye'ye dışarıdan bakanlar; değerlendirenler buradaki birliğimizi ve bütünlüğümüzü açık olarak gördükleri halde, tek olanı çift görmek isteyebilirler. Ama önemli olan bizim bütün kriz girişimlerini hep birlikte milletçe bertaraf etmemizdir” dedi.

70 milyon vatandaşın huzuru ve mutluluğunun tek dertleri olduğunu söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim bütün derdimiz ideal devlet, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletini, bu dört özelliğiyle birlikte geleceğe taşımaktır, bunu başarabilmektir. Biz bizatihi milletin kendisiyiz. Bugüne kadar AKP olarak eğer 'biz ve ötekiler' diye bir siyaset çizgisi üzerinde yürüseydik bu, büyük bir aldanış, büyük bir yalan ve kendimize de bir ihanet olurdu.

Türkiye'nin emanetini omuzlarımızda hissetmeseydik, biz de 'küçük olsun ama benim olsun' diyenler gibi gerilimin tarafı olmayı seçer,kolaycılığı tercih edebilirdik. Biz büyük yangını söndürdük ve arkadaşlarımızla hep şunu konuştuk; bizim siyasetimiz tevazu üzerine bina edilmelidir. AKP siyasetinde 'tevazu edersen yükselirsin' var. Diğerlerinin siyasetinde gurur var, onur var. Gurur bize değil, gurur mutlak yaratıcıya aittir, biz bu anlayıştayız. Büyük ve tehlikeli kasırgaları geride bıraktık. Kolaycı, kavgacı siyaset çizgisi üzerinde yürümedik. Eğer yürüseydik, gönüllerimizi, kollarımızı açmasaydık 70 milyona hizmet vermezdik. Eğer dar bir zümre siyaseti yapsaydık, Türkiye bugünden 2023'ün Türkiye'sine hazırlanamazdı.”

“TABİİ Kİ DEĞERLENDİRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde olup bitenleri milletin çok iyi gördüğünü ve değerlendirmesini yaptığını belirten Erdoğan, şimdi söz sırasının kendisine gelmesini, sandığın önüne konulmasını beklediğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, Anayasa değişikliği kanununun iade gerekçesine değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Cumhurbaşkanımızın gerekçesini biz de değerlendiriyoruz ama tarih de değerlendirecek. Bu gerekçe, çok önemli bir gerekçe. Bu, kayıtlara giriyor. Ama bakıyorsunuz ki bazıları da diyor ki 'Siz bu gerekçenin üzerinde de duramazsınız.' Bu yasama organı niye var, bu yasama organının mensupları niye var, millet niye var? Bu, onun en tabii hakkıdır. Tabii ki değerlendireceğiz. Tabii ki yorumlayacağız. Sizi gönderen millet, aynı zamanda kendi cumhurbaşkanını da seçer. Biz bunu istiyoruz. Ama birileri diyor ki 'Hayır vekiller seçsin, yeter.” Ee, vekiller 3 tane cumhurbaşkanı seçtiler, biz de aynı şekilde seçme yoluna gidiyorduk. Ama onu bile değiştirme yoluna gittiler. Bunu anlamak mümkün mü? 'Bunu da eleştirmeyeceksiniz, bunun da üzerinde yorum yapmayacaksınız.' Ya ne olacak? Hani var ya, bir yandan bir tokat, ondan sonra öbür yanağını çevirip ona da bir tokat... Bu adalet değil, yok böyle bir şey. Adaletin gereği neyse, o olacak. Biz burada yorumumuzu tabii ki yapacağız. Ama diklenmeden yapacağız, ama dik durarak yapacağız, farkımız bu...”

“ANAMUHALEFET İMTİYAZ İSTİYOR”

“TBMM cumhurbaşkanını seçmesin” diyenlere, “sandık” dediklerine işaret eden Erdoğan, bu kesimlerin şimdi de “Cumhurbaşkanını halk da seçmesin” dediğini söyledi.

Erdoğan, “Peki kim seçsin?” sözlerine, salondan “Baykal, Baykal” diye karşılık verilmesi üzerine, şöyle dedi:
“Bu lafların hepsini zaten millet söylüyor. Sivas'ta, Van'da söylediler. Demek ki bu siyasetçiler, halkı mümeyyiz görmüyorlar; halkı kendi kararlarını verecek kadar reşit saymıyorlar. Madem halka güvenmiyorsunuz, halkın cumhurbaşkanı seçmesini de rejim meselesi olarak görüyorsunuz, peki halka gidip nasıl oy isteyeceksiniz? Bu aziz millet, demokrasinin tecelli yeri olan Meclisi terk edenleri, Meclis dışına göndermesini çok iyi bilir.”

Bir doktorun görevinin hastanede, öğretmenin okulunda olduğunu vurgulayan Erdoğan, parlamenterlerin de Meclise gelip ne söylemesi gerekiyorsa söylemesi, elini kaldıracaksa elini kaldırması olduğunu kaydetti.

“Ama bunlar buraya gelmedikleri gibi, içeriye girmek isteyenlerin iradesine de engel oluyorlar. 'Kapı kapalı, giremezsin' diyorlar” diyen Erdoğan, bir madde için 1600 önerge verildiğini; bunun adının hizmet olmadığını kaydetti.
Erdoğan, “Bunun adı, kendilerine göre boşlukları değerlendirmedir. Halk adalet, kalkınma, demokrasi istiyor. Buna karşılık anamuhalefet partisi imtiyaz istiyor. İnşallah 22 Temmuzda bu defa millet, 'yeter söz milletindir' demeyecek, millet bu kez 'yeter karar milletindir' diyecek. O gün geldiğinde kimlerin mahcup olacağını çok iyi göreceğiz.

AA
Yayın Tarihi : 29 Mayıs 2007 Salı 15:44:36
Güncelleme :29 Mayıs 2007 Salı 16:01:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?