31
Mayıs
2024
Cuma
İNSAN KAYNAKLARI

Aile şirketlerinde öncelik İK mı?

Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık şirketi PricewaterhouseCoopers (PwC) tarafından dünya çapında gerçekleştirilen 2007/2008 Küresel Aile Şirketleri Araştırması’nın Türkiye sonuçlarını değerlendiren PwC Türkiye Kıdemli Ortağı Adnan Nas “İnsan kaynakları Türk şirketlerinin gündeminde henüz dünyada olduğu kadar zaman ve ilgi bulamıyor, bununla birlikte yavaş yavaş onlar da insana yatırımın önemini anlamaya başladı” diyor. PwC’nin 28 ülkeden yaklaşık 1500 aile şirketi üzerinde yaptığı araştırmaya Türkiye’den 50 aile şirketi katıldı. Araştırmanın en ilgi çekici sonuçlarından biri şirketlerin yüzde 78’sinin yatırım önceliği olarak insan kaynakları ve eğitimini göstermesi. Küresel ortalamada ise bu oran yüzde 73.

Diğer yandan Türkiye’deki şirketler, kendilerini zorlayacak içsel riskler konusunda, yüzde 32 oranında nitelikli işgücü teminini birinci sıraya koyuyor. Bu konu yükselen ekonomilerde yüzde 50’ler civarında. Diğer yandan kârlılık, İK’yla yakın oranda bir risk olarak algılanıyor.

Bu tabloyu yorumlayan Adnan Nas “Ben bu noktada biraz temkinliyim. Şirketler insan kaynaklarının önemini anlamış görünüyor ama diğer risklere oranla daha fazla önemsendiğine ilişkin fazla bir belirti yok. Bizde hep makro ekonomik istikrarsızlıklar olduğu için daha çok finans ve kısa vade kârlılıkla meşguldü şirketler. Onun için insan kaynaklarına bugüne kadar yeterince önem verebilmiş değiller” diyor: “Diğer yandan nakit akışı, yeniden yapılanma ve gelecek planlaması dünya ortalamasından çok daha az önemseniyor. Yani şirketlerin yeniden yapılanma yapmazsa insan kalitesine ne kadar önem vereceği de şüpheli. Bazı çelişkili noktalar var ama insan kaynakları konusunda bir bilinç uyanmış durumda.”

Nas küresel çapta yüksek oranda nitelikli işgücü temininin öne çıkmasını ise üretim ve pazarla ilgili paradigmanın değişmesine bağlıyor. Nas’a göre küreselleşmeyle birlikte artık sadece ürünü mevcut pazara sürmek yetmiyor, müşterinin istediği tarzda, fiyatta ve kalitede üretim yapmak gerekiyor. Rekabetin yoğunlaştığı ortamda ise şirketler fark yaratmak için yaratıcı yeteneklere, yani insan kaynağına önem veriyor. Entelektüel sermayenin değeri artıyor.

Nas dünyada şirketlerin kârlıktan çok şirket değerine odaklandığını, bunun içine de iyi bir yönetim ve nitelikli insan kaynağının girdiğini vurguluyor. Ancak Türkiye’deki şirketler için kârlılık hâlâ ilk sırada. Nas, bu nedenle aile şirketlerinin bu dönemi algılama açısından kritik bir aşamada olduğunu düşünüyor. Nas şirketlerin stratejik dönüşüm çabalarının mutlaka ülkenin makro ekonomik ve kurumsal yapısında iyileşme ve istikrarla desteklenmesi gerektiğini vurguluyor.

EL DEĞİŞTİRME DÖNEMİ

Araştırmanın dikkat çeken bir diğer sonucuna göre, Türkiye’deki aile şirketlerin üçte biri, 5 yıl içinde el değiştirmeyi planlıyor. Türkiye’deki şirketlerin yüzde 95’inin aile şirketi olduğunu söyleyen Adnan Nas, 55 yılın ötesine giden şirket sayısının çok az olduğunu belirtiyor. ABD’de ise 55 yıldan eski olan şirket sayısı toplam şirketlerin yüzde 50’sini oluşturuyor. Nas’a göre dünya sonuçlarına göre el değiştirme planı yapan şirket sayısının fazla çıkması, Türkiye’de ilk kuşak aile şirketlerinin el değiştirme dönemine girmeye başladığını gösteriyor: “Bu nedenle araştırma Türkiye açısından kritik bir dönemi gösteriyor. Bu dönemi iyi değerlendirmemiz Türkiye ekonomisinin geleceğini kurtarmak açısından çok önemli.” Aile şirketlerinde gelecek planı eksikliği önemli bir risk oluşturuyor.

ARAŞTIRMADAN DİKKAT ÇEKENLER

Aile arasındaki anlaşmazlıklar nasıl çözülüyor?


Aile anayasasıyla yüzde 52
Aile konseyinde yüzde 35
Hissedarlar sözleşmesiyle yüzde 22
Performans ölçümüyle yüzde 9
Malulen emeklilikle yüzde 4

İşe alımda aile dışından adaylar da dikkate alınarak mı seçim yapılıyor?
Evet yüzde 82
Hayır yüzde 18

Milliyet
Yayın Tarihi : 21 Ocak 2008 Pazartesi 20:30:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?