20
Mayıs
2024
Pazertesi
İNSAN KAYNAKLARI

Ayrılırken köprüleri yakmayın


Dünya eski dünya değil, bunu artık hepimiz biliyoruz. Ne havası aynı, ne de suyu; ama esas değişim sanırım içinde yaşayan biz insanlarda. Dünyada yaşayan tüm toplumlar, son 20 yılda, farklı derecelerde belki ama, benzer sosyolojik evrilmelerden geçti, geçiyor. Bu değişimi tek kelimeyle açıklamak istesem, sanırım ‘sınırsızlık’ kelimesini seçerim. Hem gerçek anlamda ülkeler arası sınırların kalktığı hem de her şeyin sınırsız düzeyde (tüketime) sunulduğu bir dünyada yaşıyoruz artık. Dolayısıyla ‘sınırsız’ sevilmiş ve ‘sınırsız’ özgürlüklerle büyümüş bu yeni neslin de toplumsal hayata ve alt kompartımanları olan aile ve iş hayatına ait ‘değer’leri de, doğal olarak keskin çizgilerle farklılaşıyor öncekilerden.

Eskiden otuz, kırk yıl aynı işyerinde çalışıyor olmak bir başarı işareti ve çok iş değiştirmiş olmak ise utanç verici bir başarısızlık iken, bugün, sadece tek bir işte çalışmış olanların ‘değişimden korkanlar’ ve ‘kendi potansiyellerini keşfetmekten kaçanlar’ olarak sıfatlandırılmaları, yeni neslin ‘yanlış’ değer yargılarına sahip olduklarını ve ‘sadakat’i bilmediklerini mi işaret ediyor sizce? Bence pek değil. Çünkü onlar aslında ailelerinin kendilerine öğrettikleri değerlere olan ‘sadakat”‘erini gösteriyor. Aranızda çocukları olanlar kendilerinden pay biçsin. Çocuklarınız için en çok ne diliyorsunuz? Mutlu olmalarını değil mi? Mutlu olacakları ve keyif alacakları bir işte çalışmalarını. Siz değil misiniz onlara “Hayatınızı yaşayın, zaman çok değerli” diyen? “Her zaman yeni şeyler öğren, yeni fırsatlar peşinde koş, içindekini keşfetmeye çalış” diye nasihat eden?

Madem artık ‘zaman’ her zamankinden değerli, ‘ruhani tatmin’ her zamankinden önemli, öyleyse bir gencin, ‘rüya iş’ini bulana kadar, deneme yanılma yöntemini, yaşam şartları elverdiği sürece, sömürmeye meyilli olmasını da artık garipsememeli. Zaten gelişmiş ülkelerdeki istatistikler artık meselenin ‘normal’ kabul edilmesini zorlayacak seviyelerde. Çalışan nüfusunun yüzde 18’inin her sene, isteyerek veya istemeyerek, işinden ayrıldığını söylüyor rakamlar. İK dünyasında eğitime verilen ağırlık sonucu, personele yapılan onca yatırımdan sonra hepsinin işten kovulduklarını düşünmek manasız. Ve görünen o ki, bu iş değişimleri ağırlıklı olarak genç yaşlarda oluyor, çünkü yine ortalamalar, bir çalışanın 32 yaşına kadar aşağı yukarı her sene iş değiştirdiğini söylüyor.

GEÇMİŞİN HAYALETLERİ

Evet artık yeni dünya düzeninde işten ayrılmak her zamankinden doğal, ama yine de ilişkiyi nasıl bitireceğimiz, yani işten nasıl ayrılacağımız kritik bir konu. Tavsiyeler, ne kadar hınç dolu olursak olalım ‘köprüleri yakmamak’ yönünde. Çünkü artık ‘networking’ yani ‘ağ kurmak’ ve kurulan ağları korumak da, iş hayatındaki başarı anahtarlarının başında geliyor. İşte biz de bu hafta İnsankaynaklari.com’la bu meseleyi mercek altına almaya karar verdik ve çalışanlara işten ayrılırken nasıl davrandıklarını sorduk. Yüzde 62’lik kitlenin “Herkesle aramı iyi tutmaya çalışırım ve ayrıldıktan sonra da görüşmeye devam ederim” cevabını vermesi bizleri rahatlatmış olsa da, yüzde 11’in “Kendi işime dair bilgileri saklarım ve sinirli tarafıma gelirse olay çıkarırım” demesi düşündürdü.

Gelin neden işlerinden olaylı bir şekilde ayrılmayı düşünenlerin beni derin düşüncelere gark ettiğini ve neden ‘öfkeyle kalkanın zararla oturduğunu’ sıkça karşılaşılan örnekler üzerinden kısaca tartışmaya açalım.

1) Şirket birleşmeleri
Şirket birleşmeleri, bir çalışan için çoğu zaman kabusa dönüşebiliyor. Tanıdığım bir kişi, aynı şirketten iki kere ayrıldı. Yanlış okumadınız, olay gerçekten böyle oldu. Neden mi? Çünkü büyük bir hışımla ayrıldığı ve nefret ettiği eski şirketi, gün geldi yeni çalıştığı şirketi satın aldı. Dolayısıyla aynı patronlarla tekrar karşılaştı, aynı iş arkadaşlarıyla yine beraber çalışmak zorunda kaldı. ‘Keskin sirke küpüne zarar’ verdi yani.

2) Ayrılan personel anketi
Büyük ölçekli şirketlerin yüzde 90’a yakını, işten ayrılan çalışanlarıyla bir ‘çıkış anketi’ yapıyor. Kişinin neden ayrıldığı, müdürü ve yakın çalışma arkadaşlarıyla ilişkisinin nasıl olduğu gibi konular sorgulanıyor. Amaç, kalan sağlarla daha verimli bir çalışma ortamı sağlamak; giden kişinin yaşadığı tecrübelerden ders alarak geleceğe yönelik daha ideal bir çalışma ortamı yaratmak. Sağlıklı bir ortamda uygulandığında, yani kişinin kişisel husumetleri bir tarafa bırakarak, beraber çalıştığı ekibi objektif bir gözle değerlendirebildiği durumlarda, aslında oldukça yararlı bir strateji. Ancak, bu anketler sırasında olay amacından sapıyor ve mesele ‘öç almak’ üzerine odaklanan yalanlar haline dönüşüyorsa, o zaman korkun. Çünkü, emin olun bu konuşmalar gün geliyor size bumerang misali geri dönebiliyor.

3) Yeni işverenin eski defterleri açması
Herhalde en son isteyeceğiniz şey, yeni işvereninizin karşınıza, eski işinizden ayrılırken çıkarttığınız çirkin olaylar ve varsa yaşadığınız hukuksal süreçle ilgili gazete kupürleriyle çıkması! Yanlış anlaşılmasın, tabii ki gerektiğinde hukuksal platformda hakkınızı arayın. Ben daha çok gurura yedirememe ve hazımsızlık sonucu çıkan kişisel tatsızlıklardan söz ediyorum. Emin olun, yeni işvereninizin sizinle ilgili iyi sözlerle dolu referans mektuplarını okuması yararınıza olacaktır.

4) Teknolojinin zararları
Teknoloji iş hayatımızı kolaylaştırdığı gibi rekabeti de maalesef çirkinleştirebiliyor. İşinden tepkiyle ayrılan çalışanların izlediği bir diğer ortak yol da, e-posta veya başka teknolojik yollarla kendi işlerine ait özel ve gizli bilgileri, bir sonraki işyerinde kullanmak üzere, elde etmek. Ama çoğunlukla, zarar gören yine, bu ‘sinsi’ düşüncenin sahibi oluyor. Çünkü yakayı ele vermeleri durumunda yeni işlerinden de oluyorlar kuvvetle muhtemel; bir kere hırsızlık yapan, hep yapabilir endişesinin tohumlarını serptikleri için.
Gördüğünüz gibi, kartlarınızı doğru oynamak sizin için artık her zamankinden kritik. Dolayısıyla, yakın gelecekte belki de sıkça yaşayacağınız vedalaşmaları planlarken, yukarıdaki satırları aklınızın bir köşesinde tutun. Gün gelir sizi büyük dertlerden kurtarabilirler!



ÇALIŞTIĞINIZ ŞİRKETTEN AYRILIRKEN NASIL DAVRANIRSINIZ?

Hiç ayrılmadım, bilmiyorum. % 11,30

Herkesle aramı iyi tutmaya çalışırım, ayrıldıktan sonra da görüşmeye devam ederim. % 62,24

Kendi işime dair bilgileri saklarım ve sinirli tarafıma gelirse olay çıkarırım. % 11,02

Sessiz sakin ayrılırım, kimse fark etmez bile. % 15,43

Milliyet
Yayın Tarihi : 2 Haziran 2008 Pazartesi 15:09:42
Güncelleme :2 Haziran 2008 Pazartesi 15:16:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?