16
Mayıs
2024
Perşembe
İNSAN KAYNAKLARI

Bilimkurgu gerçek oluyor

Bir gün Robot Kaynakları Müdürlüğü kurulacak...


Bilimkurgu filmlerinin gerçeğe dönüşmesine çok az kaldı. Robotlar artık sadece endüstride ve ordularda kullanılmıyor. Hizmet robotları temizlik yapıyor, evi süpürüyor, bulaşıkları makineye diziyor, pizza siparişi veriyor, yani günlük hayata giriyor. Güney Kore’de 2020’de her evde bir hizmet robotu olması planlanıyor.

Peki işlerimizi üzerimizden almaya başladıklarında, belki de bir adım ileri gidip bazı mesleklere rakip çıktıklarında, onlar için robot kaynakları kuralları mı oluşturmamız gerekecek?

Muhtemelen evet.

İnsanların robotlar hakkındaki temel hayali hiç değişmedi: Tehlikeli, zor ve sıkıcı işleri robotlara yaptırmak. Bu hayal, kelimenin kökeninde dahi var. Robot kelimesini dağarcığımıza kazandıran Çekoslavak yazar Karel Capek’in, 1921’de "Rossum’un Evrensel Robotları" adlı tiyatro oyununa bu ismi vermesinin nedeni, Çekce bir sözcük olan "robota"nın zorla çalıştırılan işçi anlamına gelmesiydi. Oyunun kahramanlarının planı, ürettikleri robotların insanların emirleri doğrultusunda iş görmesiydi. Evrim Itır Barutçuoğlu’nun "Robotların Tarihçesi" adlı araştırmasında yer alan bilgiler, bilim adamlarının ilerleyen yıllarda da bu düşüncenin peşinden giden pek çok çalışma yaptığını gösteriyor:

1700’lerin ortalarında Jacques de Vaucanson’un otomatlarından biri, repertuvarındaki 12 melodiyi flütle çalabiliyordu. 1940’larda Eb-ül-İz-el-Cezeri adlı bir Arap’ın otomatlarla ilgili kitabında çamaşır makinesini doldurup boşaltabilen otomatik bir Arap kadınının resmi vardı. Sahtekarlıkları da unutmayalım. Wolfgang Von Kempelen’in 1969’da yaptığı satranç oynayan robotunun, içine yerleştirilen bir çocuk tarafından kontrol edildiği anlaşıldı.

İnsan müdahalesi olmadan, çevresindekileri algılayıp tepki vermek üzere programlanan ilk robotlar, 1940’larda yapıldı. 1954’te George Devol’un kurduğu şirketle General Motors’a üretim hattı için güçlü robot kollar üretmeye başlamasıyla endüstriyel robot devrimi başladı. 1980’de piyasada dokuz Japon, dokuz Avrupa ve dört Amerikan şirketi vardı. Bugün endüstriyel robotların ne kadar yaygın olduğunu söylemeye gerek yok. Türkiye’de de bu tür robotları üreten şirketler var.


İLK ROBOT ELEKTRİKLİ SÜPÜRGE
Günümüzde sıra, hizmet robotlarında. Yani artık, robotların evlere girdiği, önümüzdeki 20 yılda insana daha çok benzeyecekleri ve evin içindeki işleri elimizden almaya başlayacağı dönemdeyiz. Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Levent Akın, bölüme bağlı Yapay Zeka Laboratuvarı’ndaki çalışmaları da yönetiyor. Robotların olimpiyatı diye bilinen RoboCup’ta, dörder kişilik robot köpek takımlarının futbol oynadığı kategoride 2005’te Teknik Meydan Okuma dalında birincilik elde eden takımın da lideri.

Prof. Akın, insanların neden robotları kullandığını "Robotları ilk aşamada, insanlara yaptırmak istemeyeceğimiz kirli, sağlığa zararlı, tehlikeli yerlerde, sonra da tembelliğimizden ötürü yapmak istemeyeceğimiz işlerde kullanmak isteriz" diyerek açıklıyor. Hizmet robotlarının şu anda insanların evlerine girmiş en yaygın şekli, robot elektrikli süpürgeler. Kendi kendine evi süpürebilen bu robotlardan geçen yıl itibariyle 3 milyon tane satılmış, yapılan araştırmaların da bunları alanların 40 yaş üstü ev kadınları olduğunu gösteriyor.

Prof. Akın, hizmet robotlarının kullanım alanlarını şöyle anlatıyor:

"Elektrik süpürgesi robotların yanı sıra, internete bağlı eşyalar, mesela içindekilerin envanterini tutan ve ona göre sipariş verebilen buzdolabı gibi uygulamalar var. Bahçelerde kullanılan çim biçme robotları var. Ancak bu robotlar çimleri düzgün bir şekilde biçemiyor, sonuç kötü bir berber tarafından traş edilmişe benziyor ve bir insana göre çok uzun sürüyor. Şu aralar en fazla üzerinde çalışılan konulardan biri, bir robotun bulaşık makinesine bulaşıkları yerleştirebilmesi. Hizmet robotlarının yapabilecekleri çok şey var ama bunun için evimizdeki eşyaları, canlıları tanımaları lazım. Bir de, isteğinizi onlara aktarabilmelisiniz. Yaygınlaşabilmesi için, robottan istenilen şeyin sadece düğmeyle belirtilmesinin ötesine gidilmesi gerekiyor. Robotlar ancak, insanlarla sosyal etkileşime geçtikten sonra tam olarak yaygınlaşabilir, yani ’Dün akşam okuduğum gazetenin 3’üncü sayfasını getir’ gibi emirlere uydukları zaman."


2020’DE HER EVE BİR HİZMET ROBOTU
Robot endüstrisinde ABD ve Japonya başı çekiyor. Onların gerisinde olan Güney Kore’nin hedefi, 2013’te dünya üçüncüsü olmak. Güney Kore, endüstri robotları ve askeri robotlardan çok, hizmet robotları konusunda uzmanlaşmak istiyor. Bu hedefe giden yolda yapılacaklardan biri de, 2020’de her eve bir hizmet robotu sokmak. Haberleşme ve İletişim Bakanlığı, 30 özel şirketten, üniversite ve araştırma enstitülerinden 1000 bilim adamını bir araya toplayarak projeyi koordine ediyor. Geçen yıl sonunda, üç tip robot, rastgele seçilen 64 eve ve iki kamu kurumuna dağıtıldı. Önümüzdeki ekim ayında bu kez 650 eve ve 20 kamu kurumuna robot yerleştirilecek ve deney böylece devam edecek.

Koreli robotlar, insan yüzüne sahip. Örneğin yeni denenen robotlardan Jüpiter’in göğsünde büyük bir monitörü, dönen başında farklı duygulara göre şekil değiştiren kocaman gözleri var. Jüpiter ve diğer robotlar, evde temizlik, hasta bakımı, güvenlik, çocuklara kitap okuma, şarkı söyleme gibi çeşitli işlevleri yerine getiriyor. Bu mekanik hizmetçilerin bazıları kendi kendilerini yeniden şarj edebiliyor, internet bağlantısı kurarak Çin yemeği veya pizza ısmarlayabiliyor.


ROBOT KURALLARI YAZILIYOR
Prof. Akın, "Şu anda robotlar makineden, yürüyen bilgisayardan çok farklı değiller. Ama 21. yüzyılın ortalarında epey zeki diyebileceğimiz robotların ortaya çıkmasını bekliyoruz. Robotların ’zeka seviyeleri’ yükseldikçe, bazı ahlaki sorunlar da beraberinde geliyor. Robotlara da hayvanlar gibi haklar verilmeli mi, sorusu ortaya çıkıyor" diyor.

Güney Kore hükümeti, bunun için şimdiden çalışmaya, insan-robot ilişkisini düzenlemeye başladı. Güney Kore Ticaret Endüstri ve Enerji Bakanlığı’na bağlı ve iki uzman, iki fütürist, bir bilimkurgu yazarından oluşan beş kişilik bir ekip üretici ve kullanıcılar için Robot Etik Kuralları adlı bir metin hazırlıyor. Yasa için, Isaac Asimov’un 1942’de yazdığı "Runaround" (Ben Robot) adlı kısa hikayesindeki üç robot yasasından faydalanılıyor. (Yasanın maddeleri şunlar: 1. Bir robot insana zarar veremez ya da zarar görmesine seyirci kalamaz. 2. Bir robot bir insanın verdiği emirlere birinci yasayla çelişmediği sürece uymak zorundadır. 3. Bir robot birinci ve ikinci yasayla çelişmediği sürece kendini korumakla yükümlüdür.)

Bakanlık gerekçesinde şöyle diyor: "Robotlar yakın gelecekte güçlü bir zekaya sahip olacaklarından, hükümet onların rollerini ve işlevlerini belirleyecek kurallar koymaya karar vermiştir. Güney Kore toplumunda doğurganlık oranı düştüğü için, ’düşünen’ hizmet robotları kısa bir süre sonra insanların başlıca yoldaşı olacaktır."

Belki de, hizmet robotları evdeki işlerimizi üzerimizden almaya başladıklarında, bir adım öteye gidip bazı mesleklere rakip çıktıklarında, onlar için robot kaynakları kuralları oluşturmamız gerekecek.

Istakoz, fil hortumu ahtapot, insan gibi robotlar

Odaklanılan problemler değişse de, robotlar üzerine çalışan bilim adamlarının en büyük ilham kaynağı biyoloji olmaya devam ediyor. Örneğin Tufts Üniversitesi’nde yürütülen ve tasarımında tırtıldan ilham alınan projede amaç, oluşturulacak robotun maden bulmada, ulaşılması zor noktaları bulunan makinelerin tamirinde, teşhiste ve hastalıkların iyileştirimesinde kullanılması. Biyolojiden ilham alan farklı robot çalışmaları da var. Northwestern Üniversitesi’nde ıstakozdan, Clemson Üniversitesi’nde de fil hortumu ve ahtapot kolundan ilham alınarak yapılan robot kolu gibi.

Son yıllarda insana benzerliğiyle dikkat çeken robotlar da var. Bunların ilki, 2005’te Japonların yaptığı manken robottu. Daha sonra Koreliler Einstein’a benzer bir robot yaptılar. Prof. Dr. Levent Akın, "Japonların yaptığı robotu gördüm. Çok yakından bile insana çok benziyor. Orada şöyle bir sorunla karşılaşıyorsunuz. Bir kukla size çok tuhaf gelmez ama insana çok benzemeye başladığı zaman, insanla arasındaki ufak farklar bile size çok itici geliyor. Psikolojik bir şey. İnsana benzetmeye çalıştığınız zaman, sorunlar da artıyor. Sadece başına, 40-50 motor koymanız gerekiyor" diyor.

Müze robotu üzerinde çalışıyor

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Levent Akın, bir müze robotu üzerinde çalıştıklarını anlatıyor: "Müze robotları özellikle sanayi ve teknolojiyle ilgili müzelerde kullanılıyor, daha ilginç geleceği için. Bu tür robotlar genellikle düz alanlarda çalışırlar. Bizim hedefimiz, robotumuzun 5 katlı bölüm binamızı ziyaretçilere gezdirmesi."

İlk Türk robot fabrikası 16 yaşında

Türkiye’nin ilk robot şirketi olan Kale Altınay, bugünlerde 16’ıncı kuruluş yıldönümünü kutluyor. 1991’de Hakan Altınay, Can Boyar, Kadir Hurmalı ve Dr. Turgut Karyot tarafından kurulan şirkete, 9 yıl kadar sonra ünlü neyzen Şenol Filiz ortak oldu. 2001’de Kale grubuyla birleşerek Kale Altınay adını alan firma, önceleri çok eksenli robotlarını kendisi tasarlayıp üretirken bugün robota dayalı esnek otomasyon sistemleri ve montaj hatları alanında çalışıyor. Ürettikleri otomasyon robotları başta otomotiv olmak üzere cam, beyaz ve kahverengi eşya, mobilya, seramik, gıda ve elektronik gibi sektörlerde de kullanılıyor. Şirket Fransa başta olmak üzere Hollanda ve İtalya’ya robotik ve mekatronik ürün ve sistem yapıyor. Renault ve Toyota firmalarının yeni araç üretim sistemlerinde pekçok iş onların ürettiği robotik sistemlerle yapılıyor. Şirkette çalışanların yaklaşık yarısı mühendis.

ajanslar
Yayın Tarihi : 25 Eylül 2007 Salı 10:22:32


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?