16
Mayıs
2024
Perşembe
İNSAN KAYNAKLARI

Doğu İşsizliğe çözüm bekliyor

Güneydoğu, yıllardır Türkiye'nin ilk gündem maddelerinden biri oldu. Tartışmaların merkezinde ise hep terör vardı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bölgeyi ziyareti, sorunların bir bütün olarak ele alınması imkânını doğurdu.

Bölgenin ekonomik durumunu masaya yatıran Zaman, işadamından esnafa, sivil toplum kuruluşlarından çiftçiye kadar bütün kesimlerle görüşerek sorunları ve çözüm yollarını araştırdı.

Tarihî İpek Yolu'nun en önemli durakları Doğu ve Güneydoğu'da bulunuyordu. Deniz taşımacılığı bölgenin önemini düşürdü. Buna rağmen Cumhuriyet'in ilk yıllarında Batı kentleri ile eşit şartlarda gelişme gösteren Güneydoğu şehirleri, terörün ortaya çıkmasıyla birlikte 1980'li yıllardan itibaren hızla geriledi. Diyarbakır en gelişmiş 6. şehir iken, en yoksul 21 il içine girdi. Gerilemenin temelinde, terör sebebiyle ekonomik kalkınmadan yeterince pay alamama ve işsizlik yatıyor. Sanayinin gelişmediği bölgede, tarıma dayalı üretimin de yetersiz kalması işsizliği artırdı. Esnafından sanayicisine kadar herkes bir konuda hemfikir: Terörün önüne geçilecekse öncelikle işsizlik meselesinin halledilmesi lazım.


Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu'na (TUSKON) bağlı Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Federasyonu (GÜNSİAF) Başkanı Cahit Erbalcı'nın "Gençler işsizlikten ya kahvelerde oturuyor ya çetelere karışıyor ya da dağa çıkıyor." sözleri bölge halkının içinde bulunduğu durumu gözler önüne seriyor. Güneydoğu'nun en önemli merkezlerinden Diyarbakır'ın sanayisi son 25 yılda geriye gitti. Terör ve şiddet olayları sebebiyle çok büyük göç alan kentte yatırım yapan şirketler de burayı terk etti. Kentteki yüzde 48'e varan göç oranı yaklaşık her iki kişiden birinin ya buradan gitmesi ya da buraya göç etmesi anlamına geliyor. Terör sebebiyle köyden göçenleri istihdam edecek müteşebbislerin gitmesi, ekonomik sorunları içinden çıkılmaz hale getirdi. Diyarbakır'da işsizlik oranı çok fazla. 1 milyon 600 bin nüfuslu kentte aktif işgücü 600 bin civarında. Bunun yüzde 50'ye yakını işsiz. 590 bin yeşil kartlı var. 150 bin kişinin de hiçbir sosyal güvencesi bulunmuyor. Bu da her iki kişiden birinin sosyal güvenlik kapsamı dışında kaldığını gösteriyor. Diyarbakır'da nüfusun üçte biri 18 yaşın altında. En çok göç alan bir başka şehir Gaziantep, batı şehirlerine göçün ilk durak noktası. Yıllık nüfus artışı yüzde 6 olan kentin teşvik kapsamı dışında tutulmasıyla bazı fabrikalar Osmaniye ve Maraş'a taşındı. Böylece yeni işsizler ortaya çıktı. 10 bin civarında memur 5 bin civarında kamu işçisinin bulunduğu Siirt'te aktif işgücünün yarıdan fazlası boş geziyor. Bunu Siirt'in 'İstiklal Caddesi' olarak bilinen Güres Caddesi boyunca kafeteryaların doluluğu ortaya koyuyor. 265 bin nüfusu olan kentte 165 bin yeşil kartlının bulunması, sosyal güvenlikten yoksunluk oranını gösteriyor. Tarımla uğraşanların oranının üçte ikisinin azaldığı Van'da ise istihdam dışı kalanların oranı yüzde 55.

Bölgedeki işadamlarına göre istihdamın oluşturulabilmesi için teşvik politikalarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya, bölgenin ne Turgut Özal döneminde çıkarılan Kaynak Kullanma Destekleme Fonu teşvikinden ne de yeni çıkan teşviklerden faydalanamadığını anlatıyor. Kaya'ya göre aksine çıkarılan her teşvik batı illeri ile aradaki uçurumu daha derinleştirdi. Mesela, 5084 sayılı Teşvik Kanunu'nda kişi başına düşen milli geliri bin 500 doların altındaki iller kapsamına alınıyor. Bu durumda gelişmiş batı illerinin çevresindeki kentler büyük yatırım çekerken, Güneydoğu'ya duyulan ilgi azalıyor, aradaki makas daha da büyüyor. 2006 yılında verilen teşvikten en geri kalmış 21 ilin aldığı pay yüzde 8'de kaldı. Özal döneminde verilen kaynaklardan ise Güneydoğu yüzde 2,7, Doğu Anadolu yüzde 2 pay alırken, Marmara Bölgesi'nin aldığı pay yüzde 44 oldu. Aynı zamanda o dönemde verilen kaynaklarla yatırımların hepsinin hibe yolu ile yapılacağına ilişkin bölge halkındaki düşünce de olumsuz etki yaptı. İnsanlar yatırımın yarısını kendisi yapacağını öğrenince yarım bıraktı. Mehmet Kaya, "Biz artık teşvik istemiyoruz, kalkınmayı harekete geçirecek adımlar ve yatırımlar istiyoruz. Dinamizmin harekete geçmesi için yatırımlar yapılmalı." şeklinde eleştirisini dile getiriyor. Güneydoğu Sanayici ve İşadamları Federasyonu Başkanı Cahit Erbalcı, bölge için sektörel ve bölgesel teşvik politikası verilmesi gerektiği kanaatinde. Şehirlerin potansiyelleri tespit edilerek ona göre bir teşvik sistemi kurulmalı. Gaziantep'te halı için verilebilir; ama tekstil kapsama alınmamalı. Çünkü hem burada hem de çevre illerde çok fazla tekstil fabrikaları bulunuyor. Sektörel teşvik verilirken de adım adım geliştirilecek bir sistem kurulmalı.

Şehrin potansiyeline göre teşvik

Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Cahit Nakiboğlu, "Dünyanın hiçbir yerinde bir ülkedeki şehirlerin hepsinin sanayi kenti olması beklenemez. Bu işin tabiatına aykırı. İlla Antalya'da sanayi olacak diyemezsiniz çünkü orası bir turizm kenti." değerlendirmesini yapıyor. Nakiboğlu'na göre, bir ilde sanayi yoksa ama arıcılık gelişmeye müsaitse bu alana teşviki verilmeli. Ceviz yetişiyorsa buna uygun teşvikler olmalı. Çünkü müteşebbis her yere gidip yatırım yapmaz. Doğu'da bazı illerin iklim şartları müsait değil. Yılın altı ayı kar olan bir yere işadamı nasıl gelsin? Ürünlerin satılması için pazar bulmak, üretim için hammadde ve lojistik altyapı gerekiyor. 5084 sayılı Teşvik Yasası iyi niyetlerle çıkarıldı, ama amacına tam olarak ulaşmadı. Bu şartlarda bir yatırımcının Urfa'ya, Mardin'e Siirt'e, Diyarbakır'a gelip yatırım yapması beklenmemeli. Nitekim, Siirt'te sadece bir tahsis yapıldı. Siirt Ticaret Odası Başkanı Nedim Kuzu en geri kalmış 10 şehrin tespit edilmesi ve bunlara özel teşvik uygulanmasını teklif ediyor. Bu öneriye göre, hem tahsis süreleri 10 veya 15 yıla uzatılmalı, hem de SSK ve KDV konularında daha fazla ayrıcalık tanınmalı. Çünkü 5 yıllık verilen bir teşvikin 1,5 yılı fabrikanın kurulması ile geçiyor.


İller Bankası: Diyarbakır Belediyesi'ne pozitif ayrımcılık yapıyoruz
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir'in Diyarbakır'a hükümetin gerekli desteği vermediği iddiasına İller Bankası'ndan yalanlama geldi. Kurumun Genel Müdürü Hidayet Atasoy, Diyarbakır Belediyesi'nin pozitif ayrımcılık yapılan 10 belediye içinde yer aldığını bildirerek, "Daha geçtiğimiz günlerde Diyarbakır Belediyesi'ne tek kalemde 35 milyon yeni lira tahsis ettik." dedi. Atasoy, dün konuk olarak katıldığı Kayseri Sanayi Odası Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, "Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in 'Destek alamıyoruz' sözünü duyunca sinirlendim, telefona sarılıp hakaret etmeyi bile düşündüm." şeklinde konuştu. Atasoy, Baydemir'in açıklamasının tamamen politik bir açıklama olduğunu ifade ederek, "Zeminleri kayınca tribünlere oynadı." ifadesini kullandı.




Teşvik alamayan Gaziantep, yatırımları kaptırdı
Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Cahit Nakiboğlu, ilin, bölgenin sanayi başkenti olduğunu belirterek, Türkiye'de enerjinin yüzde 1,2'sini Gaziantep'in kullandığını ifade ediyor. Sanayide kullanılan elektriğin yüzde 5'ini yine bu il harcarken, sanayide 80 bin kişi çalışıyor. Nakiboğlu, "Gaziantep'te bir tane bile devlet yatırımı yok. İnsanlarının ruhunda büyük bir müteşebbis ruhu var. Gaziantep'te yıllar önce Yahudiler ve Ermeniler yaşıyordu. Gaziantepliler Ermenilerden zanaatı, Yahudilerden ticareti öğreniyorlar." diyor. Nakiboğlu'nun anlattığına göre yıllarca ticaret ve zanaatla uğraşanların ikinci ve üçüncü kuşak çocukları 1980'den itibaren sanayici oldu. Zaman içinde sanayi bölgesinin sayısı dörde, tahsis yapılan şirket sayısı 800'e çıktı. Gaziantep, yıllık 3 milyar dolar civarında ihracat yapıyor. 140 ülkeye mal gönderiliyor. Hammadde ve yarı işlenmiş mamullerle dolaylı yapılan ihracatla bu rakam yaklaşık 6 milyar doları buluyor. Kentte 5 bin civarında küçük ve orta büyüklükte işletme var. Ağırlıklı olarak tekstil, gıda, halı, ambalaj gibi alanlarda faaliyet gösteriyor. Birçok sektörde lider kuruluşların merkezi Antep'te.

Ancak sanayici şehrin teşvik dışında kalması rekabeti etkiledi. Gaziantep teşvik alamayınca buradaki bazı tesisler kapandı, Kahramanmaraş ve Osmaniye'ye taşındı, istihdam azaldı. Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan, kentin sınır ticaretinin gelişmesi için Suriye ve İran ile ilişkilerin geliştirilmesinin önemine işaret ediyor. İran ile yaşanacak bir sorun, bu ülkeden geçip Orta Asya'ya giden ürünlerde sıkıntı oluşturabiliyor. Irak en fazla ihracat yapılan ülke. Bunun için komşu ülkelerle birlikte kalkınma projesi geliştirilmeli. Suriye ile ticaretin gelişmesi Arap pazarına açılma bakımından önemli. Ayrıca Gaziantep turizm açısından da büyük potansiyele sahip. Ancak bunu değerlendirecek bakış açısı tam olarak yakalanamadı. Şehri turizm ve fuarlar merkezi yapma hedefi var. Zeugma kalıntılarının bulunması bu açıdan büyük avantaj. Gaziantep'te ABD'li iki halı firması, Yton'un Sanko ile işbirliği ve Real ile Metro marketlerinin yatırımları bulunuyor. Bunların miktarı yaklaşık 100 milyon dolar. İtalyanlar ile ortak bir sanayi bölgesi ile Güney Korelilerle silikon vadisi kurma uzun vadeli hedefler.


Şanlıurfa'ya sanayi bölgesi için AB'den hibe
Türkiye'nin yüzölçümü bakımından en büyük illerinden Şanlıurfa'da son yıllarda dikkate değer biçimde arsa rantının oluşmaya başladığı gözleniyor. Şanlıurfa Genç İşadamları Derneği Başkanı Mehmet Ertekin, arsa alım satımının en kârlı iş olarak görüldüğünü anlatıyor. Bir yılda fiyatların ikiye katlandığını vurgulayan Ertekin, parayı üretime yatırmanın cazip görülmemesinden şikâyetçi. Şanlıurfa'da bazen insanlar hiç görmeden arsaları alıp satıyor, arsayı görmek isteyenler de dik bir yamaçla karşılaşabiliyor. 10 milyon dolara satılan arsalar var.

Harran ovasındaki zirai gelişmelerle dikkat çeken Şanlıurfa bir ilke imza atıyor. Türkiye'de ilk defa bir organize sanayi bölgesinin kurulması için AB fonlarından hibe veriliyor. 21,5 milyon Euro'luk hibenin 2,5 milyon Euro'su danışmanlık hizmetleri için alınıyor. Geri kalan 19 milyon Euro'nun da yüzde 72'si hibe, bunun da kalanı ilgili bakanlık tarafından karşılanacak. Ancak AB bürokrasisi sebebiyle proje iki yılda bu noktaya geldi. Sanayi bölgesinin altyapısı için geçen ay ihale açıldı, ancak sadece yabancı firmaların katılmasına izin verildiği için beklenen teklif gelmedi. Bu ay içinde Türk firmalarının da katılımıyla yeniden ihaleye çıkılacak. Yeni sanayi bölgesinin büyüklüğü 11 bin 500 dekar olacak. Türkiye'de AB standartlarında bir sanayi bölgesi kurulacak ve burada yer alacak firmalar için seçici davranılacak. Urfa'nın 1. OSB'sinde 173 firma faaliyette. İlçelerle birlikte toplam sayı 381. Ticaret, ağırlıklı olarak gıda ve tekstilde. Türkiye'nin Suriye, İran ve Irak'a sınırlarının yer aldığı şehirlerde sınır ticareti yeterince gelişmemiş. Özellikle Irak'a Amerika'nın müdahalesinden sonra ortaya çıkan güvenlik problemi işadamlarını etkilerken, Suriye ile de sınır ticaretinin gelişmesi için yeteri kadar faal sınır kapısı yok. Örneğin Şanlıurfa'yı Suriye'ye bağlayacak Akçakale Sınır Kapısı kent için önemli bir çıkış kapısı olabilecekken, 2003 yılından beri atıl vaziyette duruyor. Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası'nın öncülüğünde yerel yönetimlerin de desteğiyle 660 bin YTL'ye yaptırılan sınır kapısının faaliyete geçmesi 15 yıldır bekliyor. Kapının inşaatı bitmesine rağmen açılmaması için önce sınır bölgesindeki mayınlar öne sürüldü. Ancak, garnizon komutanlığının desteğiyle mayınlar da temizlendiği halde sınır kapısı hâlâ açılmadı.

Zaman
Yayın Tarihi : 26 Eylül 2007 Çarşamba 11:30:59


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?