20
Mayıs
2024
Pazertesi
İNSAN KAYNAKLARI

Emekli olsam da çalışsam

Emeklilik çalışanların çoğu için güzel bir hayal; fakat yaklaştıkça, hayaller yerini "iyi de nasıl geçineceğim" endişesine bırakıyor. Birçok çalışan emeklilik yaklaştığında dinlenme planlarını unutup mümkünse kazancı iyi, olmadı ay sonunu getirecek kadar bir iş aramaya başlıyor. Bu tezatın en büyük sebebi, Türkiye’deki sistemle emekli maaşlarının geçinmeye yetmemesi. Başka bir neden ise meslek hayatının bitmesiyle oluşan boşluk ve "artık işe yaramıyorum" travması.

Kimileri de emekliye ayrıldığı halde kendilerini hala enerjik ve verimli hissettiklerinden çalışmaya devam ediyorlar. Bir de çalışan emeklilerin "ikinci emeklilik" dönemi var ki, kendilerini hazır hissettiklerinde ve "tamam" olduklarında gerçek anlamda "işten emekli" oluyorlar. Hayattan değil. Kendilerine vakit ayırıyorlar, sanki arınıyorlar.

Çalışma hayatının sona ermesi olarak görülen emeklilik, normal şartlarda sabah 9 akşam 5 mesaisinin bitmesi, emekli olanın kendisine ve çevresine zaman ayırabilmesi, tatile çıkıp dinlenebilmesi anlamına geliyor. Fakat ayda ortalama 1.000 - 1.250 YTL maaş alan emekliler ek kazanç sağlamak için dinlenmeye ayırmayı planladıkları zamanı çalışarak geçiriyorlar. Bu durumdan şikayetçi olanlar kadar memnun olanlar da var. Kimisi emekli olduktan sonra yaptığı meslekte kendini buluyor, kimisi çalışırken yapmaya fırsat bulamadığı şeyleri yapıyor. Emekliye ayrılınca devlete daha fazla hizmet edebilirdim, diye düşünenler de var. Emekliler arasında devlette uzun yıllar çalışıp emekli olduğunda özel sektöre geçenler, kendi işini yapanlar, "Ah keşke şunu da yapsaydım" dememek için önüne çıkan kurs veya eğitim fırsatlarını değerlendirenler ve hala yapacak çok şeyi olduğunu söyleyenler var. Ortak noktaları boş durmak istememeleri ve çalışmaya hiçbir zaman hayır dememeleri.


İyi ki emekli oldum
Mukadder Altaylı çalışma hayatına öğretmen olarak başlamış. Sonra hukuk fakültesini bitirerek hem öğretmenlik hem avukatlık yapmış. 1997 yılında ekonomik sıkıntılar nedeniyle düşünmediği halde emekli olmuş ve dershanelerde yönetici, idareci ve rehber danışman olarak çalışmaya başlamış. Yeni işi Altaylı’ya çok şey katmış. "Dershanede çalışmak hayatımı çok değiştirdi. Başkaları için yaşadığım dünyadan başka bir dünyaya geçtim orada. Gençlerle burun buruna geldim. Şok tedavisi gibi bir şey oldu. İyi ki emekli olmuşum dedim" diyen Altaylı, 2 sene sonra dershaneden ayrılmış ve 6 sene süren bir astroloji eğitimi almış. Bir yakınına ÖSS’ye hazırlanırken destek vermek için kendisi de sınava katılmış ve Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nü kazanmış. Okuduğu bir yıllık hazırlığın kendisi için yenilenme dönemi olduğunu söylüyor. Aynı dönemde başka bir üniversitede kızıyla birlikte yüksek lisans derslerine de giren Altaylı bir yayınevinden gelen editörlük teklifini değerlendirmiş ve 2 sene boyunca çalışmış. Altaylı, emekliliğin tadının asıl bundan sonra çıkmaya başladığını söylüyor: "İnsanların emeklilikte neden sıkıldığını anlamıyorum. Bana günler yetmiyor. Bilgisayar kursuna, Osmanlıca kursuna gittim. Arkadaşlarla Fransızca, İngilizce, Almanca çeviri yapan bir grubumuz var, internetteki astroloji gazetemize makale yazıyorum. İyi ki emekli oldum, diyorum. Emekli olunca dostlara vakit ayırabiliyorsunuz. Zaman sınırlaması yok. Evde musluk bozulduğunda çok sinirlenirim. Neden bir muslukçunun yanına gitmedim de öğrenmedim şu tamir işlerini diye." Emekliliğinde daha mutlu daha sosyal olduğunu, kendine güveninin arttığını ve çok daha kaliteli bir hayat yaşadığını belirten Altaylı "Devlete biraz daha hizmet edebilirdim, biraz daha çalışabilirdim" diyor. "Okuma yazma kurslarında çalışmayı düşünüyorum. Görev duygusu var içimde hala ama emekliliğimden de çok memnunum. Topluma karşı eksik mi yaptım acaba düşüncesi beni üzüyor biraz."

Tabii herkesin emeklilik dönemi böyle rahat, mutlu ve dolu geçmiyor. Emeklilerin önemli bir bölümü geçim sıkıntısı içinde, kimisi kaderine razı, kimi istiyor ama çalışamıyor, kimi de, iyi veya kötü, bir iş bulup ay sonunu getirmeye çalışıyor. Ev kirası, elektrik, su, doğalgaz, çocukların masrafları... Gelir düşüyor ama giderler azalmıyor.

Ahmet Karahan 30 senelik manav. Emekli olunca manavı evli oğluna devretmiş. Eşi ve iki kızıyla yaşayan Karahan "Manavımız iki aileyi birden geçindiriyor. Sağlığım elverdikçe ben de oğluma yardımcı olmaya çalışıyorum" diyor. Mevsime göre kazançlarının değiştiğini söyleyen Karahan sağlık problemleri yüzünden çalışamıyor. Eşi ise ek gelir olsun diye evde yemek yapıp satıyor. Emekli maaşıyla birlikte yine de parayı ucu ucuna denkleştirdiklerini söyleyen Karahan, çalıştığı dönemde eve daha iyi para girdiğini, temel ihtiyaçlarını kısmadan emekliliğini yaşamak istediğini söylüyor.

Emekliler genellikle bir şirkete girip çalışmayı yeğliyor. Tempo yoğun, çalışma saatleri uzun ama ücret nispeten daha iyi, diye. Bir de kendi işini kurmak hem riskli, hem masraflı. Eğitimcilerin çoğu gibi eski ilköğretim müfettişi Ali Ekber Pekşen de, 2005’te emekli olduktan sonra özel bir eğitim kurumunu tercih etmiş. Memurluk günlerinde emeklilikle ilgili tek planının özel sektörde bir iş bulmak olduğunu söylüyor. "Emekli geliriyle İstanbul’da insanca yaşam sürdürmenin mümkün olmadığını biliyordum ve çalışmam gerektiğinin farkındaydım. Bu yüzden emekli olduğumun ertesi günü özel sektörde göreve başladım" diyor. Pekşen, çalışması gereken bir yaşta ve enerjide olduğunu, bilgi birikimini ve deneyimlerini değerlendirmesi gerektiğini düşünüyor. Ama özel sektörde çok çalışmak gerektiğini de itiraf ediyor.

Benzer bir durum cildiye uzmanı Belma Bayraktar için de geçerli. 25 yıllık hekim, iki sene önce emekli olmuş. Çalışmaya hiç ara vermeden, özel okula giden çocuklarını okuturken maddi sıkıntı çekmemek için, özel bir hastaneye geçmiş. Diğer yandan da edindiği tecrübeyi ve bilgiyi paylaşmaya devam etmek istiyor. Devlette görev aldığı döneme göre daha uzun çalıştığını belirten Bayraktar, o zamanlarda emeklilikle ilgili hayalleri hakkında şunları söylüyor: "Devlette çalışırken bir dönem muayenehanem de vardı. Keşke emekli olsam da oraya daha fazla zaman ayırabilsem, diyordum. Çünkü muayenehane çok yoğundu ve yetişmekte zorlanıyordum. Fakat emeklilik zamanı gelince tereddüt ettim ve emekliliği birkaç yıl uzattım. Burası olduktan sonra emekli olmaya karar verdim". Daha uzun yıllar çalışmayı istediğini belirten Bayraktar, evde oturan emeklilerden olmak istemediğini, doktorluğun yaşı olmadığını ve topluma faydalı olmak için elinden geleni yapacağını ekliyor.

Emekli olduktan sonra hem çalışıp hem de hayallerini gerçekleştirmek için çabalayanlar da var.

İş Bankası’nın çeşitli şubelerinde ve genel müdürlükte çalışan Engin Bozdağ, aralıklarla borsa temsilciği de yapmış. Ayrıca Türkiye’de ilk yatırım fonunu kuran ekipte ve kamu hisselerinin ilk özelleştirme çalışmasında da görev almış. Daha sonra İş Bankası’ndan ayrılarak bir aracı kurumda kurucu ortak, yönetim kurulu başkan yardımcısı ve genel müdür olarak çalışmış. Şirketin devredilmesiyle emekliye ayrıldığını belirten Bozdağ, bu nedenle çalışırken emeklilikle ilgili bir plan yapmadığını fakat Yeni Zelanda’da lokanta açma hedefi olduğunu söylüyor. Bir takım nedenlerle gerçekleşemeyen bu hayal yerini İstanbul yakınında orman içinde sessiz bir köyde yaşamaya bırakmış. Bozdağ bu süre içinde şiir, deneme ve öykü çalışmaları yapmış. Fakat bir yandan maddi yetersizliklerin baş göstermesi diğer yandan da bir iş yapamayıp, birilerine yararlı olamamanın manevi sıkıntısı nedeniyle, bir giyim mağazası zincirinde yarı zamanlı olarak, yeniden yapılanma, finansal ve yönetsel eşgüdüm konularında görev almaya başlamış. Emeklilerin en çok para için tekrar çalışmak zorunda olduğunu düşünen Bozdağ’ın iki de hedefi var: İlki, iş hayatından bunalan sermayedarlar, yöneticiler için İstanbul yakınında pansiyon tarzında bir arınma-huzur bulma mekanı açarak, konukların katıldığı doğaçlama oyunlar, senaryolar kurgulamak, ikinci hayali ise, İstanbul’daki toplu ulaşım araçlarını, yolcularını ve yaşadıklarını anlatan kısa yol hikayeleri yazmak. Bozdağ, "Bunların hepsinin üstünde ne var derseniz, denizin kenarında adam olmaya özenen adamdan, gerçekten denizin kenarındaki adam olmaya bir an önce geçmek var" diyor.


Yemek yapmaya geldi
Ayşe Okçu, emeklilik hayallerinden çocukları için vazgeçmiş. Anadolu’da 30 yıl bir kamu kuruluşunda inşaat mühendisi olarak çalışan Okçu, emekli olunca geçimini sağlamak için İstanbul’a, okuyan çocuklarının yanına gelmiş.

Çocuklarının evde yemek yapamadığını, her gün dışarıda yediğini gören Okçu, "Çocuklarıma sıcak yemek yapabilmek ve onlarla beraber olmak için İstanbul’a geldim" diyor. Hem çocukların yanında olmak hem de çalışmak için geldiği İstanbul’da bir süre mühendislik yapmış. Ardından, çocuklarının ihtiyacından yola çıkarak, kendi küçük lokantasını açmış. Mühendis olarak çalıştığı günlerde, emekli olduktan sonra kendisi gibi mühendis olan eşi ve mimarlık okuyan kızıyla birlikte bir büro açmayı planlayan ama kızı üniversitede kalmayı tercih edince vazgeçen Okçu, işlettiği lokantadan maddi ve manevi tatmin aldığı söylüyor: "Devlette ne kadar çalışırsanız çalışın belli bir ücret alıyorsunuz. Çok çalışmayla bir şey elde etmiyorsunuz. Sadece manevi tatmin söz konusu. Burada sabah erken açıp akşam geç kapatarak daha fazla kazanabiliyorsunuz!"


Sosyal Güvenlik Reformu hakkında merak edilenler
Devlet Memuruyum. Emekli olmama çok var. Yeni yasa emeklilik süremi etkileyecek mi?

- Kanunun yürürlük tarihinden önce kamu görevlisi olanlar 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olacaklarından, yeni kanun bunların emeklilik haklarını ve sürelerini herhangi bir şekilde etkilememekte.

Yasa ile öngörülen 65 yaş kimler için uygulanacak?

- Şu an 58 ve 60 olan emeklilik yaş hadleri, 2036 yılından itibaren emeklilik talebinde bulunacaklar için her yıl birer yaş artırılmak suretiyle 2048 yılında 65 yaş olarak uygulanacak.

Sigorta emeklisiyim ve Sosyal Güvenlik Destek Primine tabi çalışıyorum. Yeni kanun çıktığı zaman aylıklarım kesilecek mi?

- Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce iştirakçi veya sigortalı olanlar, yaşlılık veya emekli aylığı bağlananlar ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmaya devam edenler, mevcut uygulamada olduğu gibi tercihleri doğrultusuna aylıkları kesilmeksizin sosyal güvenlik destek primine (SGDP) tabi tutulacaklar. Bunların prime esas kazançları üzerinden yüzde 31 ile yüzde 36,5 oranında SGDP kesilecek.

Emekli aylıklarının yükseltilmesinde emekli dul ve yetimlere refah payı verilmeyecek mi?

- Kamuoyunda ’refah payı ’ olarak bilinen gelişme hızı, mevcut uygulamadaki gibi aylıkların hesabı esnasında dikkate alınmakta. Bu şekilde bağlanan aylıklar gerçekleşen enflasyon oranlarında da artırılmakta bankalar vasıtasıyla ödenmesi öngörüldü.

Yasa ile öngörülen 58-60 Yaş ve 9000 gün emeklilik şartları kimler için uygulanacak?

- Mevcut mevzuatta 2000 yılından sonra çalışmaya başlayanların emeklilik yaşları 58 ve 60 ’dır. Bu yaş hadleri yeni düzenleme ile de korunmakta. Şu anda hizmet akdi ile çalışanlar için 7000 gün olarak uygulanan prim ödeme gün sayısı ise, Kanunun yürürlük tarihinden sonra ilk defa hizmet akdi ile çalışmaya başlayanlar için ilk yıl 7100 gün olacak. Takip eden yıllarda işe girenler için 100 ’er gün artırılmak suretiyle 2027 yılında 9000 güne ulaşacak.

Kaynak: www.calisma.gov.tr


7.5 milyon emekli var
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 2008 yılı Mayıs ayı verilerine göre Türkiye’de toplam 7.765.904 pasif (emekli) sigortalı var. Bunlardan 5.698.821’i (yüzde 73,8) yaşlılık aylığı, 103.172’si (yüzde 1,3) malüllük aylığı, 6.339’u (yüzde 0,1) vazife malüllüğü aylığı, 56.490’ı (yüzde 0,8) sürekli iş göremezlik geliri, 44.981’i (yüzde 0,6) sürekli iş göremezlik ölüm geliri (iş kazası geçirip ölenler) alıyor. Toplam 1.856.101 ölen sigortalının (yüzde 24) maaşını da 2.512.793 hak sahibi Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan alıyor.

...
Yayın Tarihi : 6 Ağustos 2008 Çarşamba 11:00:56


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?