14
Haziran
2025
Cumartesi
İNSAN KAYNAKLARI

İletişimciler mi eğitimciler mi

RTÜK ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın birlikte yürüttüğü Medya Okuryazarlığı Projesi kapsamında ilköğretim okullarında medya okuryazarlığı dersi seçmeli olarak verilmeye başlandı. Fakat bu ders üniversitelerin iki fakültesini nerdeyse birbirine düşürmüş durumda. Hem iletişim hem de eğitim fakültesi öğrencileri ve mezunları bu dersin öğretmenliğini almak istiyor. Dersi şu an sosyal bilgiler öğretmenleri verse de kesin karar belli değil.

Medya okuryazarlığı yazılı ve yazılı olmayan, (televizyon, video, sinema, reklamlar, internet gibi) mesajlara ulaşma, bunları çözümleme, değerlendirme ve iletme yeteneği kazanabilmek olarak tanımlanıyor. Dersi ise izleyicinin medyayı bilinçli okumasına katkı sağlarken, medya iletilerini doğru algılayabilecek donanıma sahip olma ve zamanla iletiler üretebilme yeteneğini kazandırıyor. 2006 - 2007 öğretim yılında pilot okullarda uygulanmaya başlanan Medya Okuryazarlığı dersine ilginin yoğun olduğu gözlenmiş. Projenin amacı medyayı doğru okuyan, yaşadığı çevreye duyarlı, ülkesinin sorunlarını bilen, medya mesajlarını akıl süzgecinden geçirebilen bilinçli bir kitle oluşturabilmek. Dersin kapsamında iletişime giriş, kitle iletişimi, medya, televizyon, aile, çocuk ve televizyon, radyo, gazete ve dergi, internet konuları alt başlıklarıyla yer alıyor.

Medya okuryazarlığı dersinin pilot okullarda uygulanmasıyla iletişim ve eğitim fakülteleri öğrencileri ve mezunları arasında dersi kapma yarışı da başladı. İletişim Fakültesi öğrencileri, bu dersi en iyi medyayı tanıyan, bilen kişilerin vereceğini söylerken Eğitim Fakültesi öğrencileri ise öğretmenlik eğitimi almış mezunların bu dersi vermesi gerektiğini savunuyor. 2007 - 2008 öğretim yılı müfredatına alınan medya okuryazarlığı dersini şu an sosyal bilgiler öğretmenleri veriyor. RTÜK Eğitim Dairesi Başkanı Ayhan Özçelik’in geçtiğimiz haftalarda medya okuryazarlığı dersini iletişim öğrencilerinin vermesinden yana olduğunu belirtmesiyle bu dersi kimin vereceği az çok belli olmuş gibi. Medya okuryazarlığı dersini, bu dersi kimin vermesi gerektiğini iletişim ve eğitim fakültelerine sorduk.

Yetersizlik yaşanabilir


Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cemil Öztürk, medya okuryazarlığı dersinin fakültedeki tüm programlarla bağlantı kurmasının mümkün olduğunu söylüyor. "Son zamanlarda dünyada ve ülkemizde bu gibi konuların ana dersler içeriğiyle kaynaştırılarak işlenmesi görüşü ağırlık kazandı. Nitekim ülkemizde de spesifik bazı konulara ait dersler kaldırıldı; bunlara ait konular Sosyal Bilgiler ve Fen Bilgisi gibi dersler içinde verilmeye başlandı." Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlik genel yeterliliklerini, kişisel ve mesleki gelişim, öğrenciyi tanıma, öğrenme ve öğretme süreci, öğrenmeyi gelişimi izleme ve değerlendirme, okul-aile ve toplum ilişkileri, program ve içerik bilgisi olarak sınıflandırıyor. Öztürk, medya okuryazarlığını yürütecek öğretmenlerin de öncelikle bu yeterliliklere sahip olması gerektiğini, Eğitim Fakültesi mezunlarının da bu yönde bir eğitim aldıklarını belirtiyor. "Bu nedenle program ve içerik bilgisi dışındaki yeterlilikler konusunda önemli sorunlar yaşamayacakları söylenebilir."

Eğitim Fakültesi mezunlarının iletişim-medya alanında bir takım eksikliklerle karşılaşmalarının muhakkak olacağını söyleyen Öztürk, özellikle Medya Okuryazarlığı dersinde medya ile ilgili derinlemesine çalışmalar yapıldığında bir takım kavram veya teknikleri işlemede yetersiz kalınabileceğini belirtiyor. "Örneğin, Aile, Çocuk ve Toplum ünitesinde yer alan ’TV program türlerini içerik, gerçeklik, kurgusallık, tüketimi hedefleme, yanlış bilgilendirme açısından irdeleyip değerlendirir’ kazanımına yönelik etkinlik gerçekleştirileceği zaman, öğretmen TV program türlerine, gerçeklik-kurgusallık ayrımına vakıf olmayabilir. Bundan dolayı bir takım teknik bilgi ve kavramları kazandırmada yetersizlik yaşanabilir."

İyi bilmek yetmez

Eğitim Fakültesi mezunlarının bu gibi nedenlerle yaşayabilecekleri sorunları gidermek için medya okuryazarlığı ile ilgili destekleyici bir eğitim almaları gerekiyor. Öztürk, Milli Eğitim Bakanlığı ve RTÜK tarafından oluşturulacak, içerisinde eğitim fakülteleri ve iletişim fakültelerinden öğretim üyeleri, medya kuruluşlarının temsilcilerinin de yer alacağı bir komisyon tarafından oluşturulacak hizmetiçi eğitim programıyla mevcut öğretmenlerdeki bu yetersizliklerin giderilebileceğini söylüyor. "Yetişmekte olan sosyal bilgiler öğretmen adayları için ise en doğru çözüm YÖK’ün belirlediği programa zorunlu Medya Okuryazarlığı dersi konması olabilir. Bazı üniversitelerde yapıldığı gibi seçmeli ders koyma yoluna gidilmesi halinde ise, ancak söz konusu dersi alanların ilköğretim okullarında Medya Okuryazarlığı dersi vermeleri sağlanmalıdır."

Eğitim Fakültesi öğrencilerinin öğretmen, İletişim Fakültesi öğrencilerinin de alan uzmanı olarak yetiştirildiğini belirten Öztürk öğretmenlik mesleğinin kendine özgü yeterlilikleri olduğunu söylüyor. İletişim Fakültesi öğrencilerinin söz konusu yeterliliklere ilişkin bilgi ve becerilerle donatılmadıkları için herhangi bir eğitim - öğretim görevi bakımından dezavantajlı olduklarını sözlerine ekliyor. "Bir şeyi iyi bilmek, iyi öğretebileceği anlamına gelmemektedir. Bu açıdan iletişim fakültesi öğrencileri medya okuryazarlığı ile ilgili daha fazla bilgiye, beceriye sahip olabilirler; ancak öğretmenliğin getirdiği kişisel mesleki gelişim, öğrenciyi tanıma, öğrenme-öğretme süreci, öğrenmeyi izleme ve değerlendirme gibi alanlarda yetersiz kalabilirler."

İki grubun da olaya kendi açılarından yaklaştıklarında haklı nedenler bulabileceklerini belirten Öztürk olaya bilimsel olarak bakıldığında Eğitim Fakültesi mezunlarının bu dersi yürütmesi gerektiğini söylüyor. "Çünkü öğretmenlik bir meslektir ve öğretmenler eğitim fakültelerinden mezun olmaktadırlar. Medya okuryazarlığı da ilköğretim programında yer alan bir ders olduğuna göre bu dersi eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmenlerin yürütmesi uygun olacaktır. İletişim mezunlarının hiçbir pedagojik eğitim almadan bu dersi vermeleri gerektiği görüşünün bilimsel olmadığını belirten Öztürk: "Bu çağdışı kalmış ’bilen öğretir’ anlayışının canlandırılması ve dolayısıyla öğretmenlik mesleği ile ilgili çağdaş yönelimlerin görmezden gelmesi anlamına gelir" diyor.

60 kişilik kontenjan


İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin ise İletişim Fakültesi öğrencilerinin, ’Medya Okuryazarlığı’ dersi kapsamında, ele alınan konuları son derece ayrıntılı şekilde, derinlemesine öğrendiklerini söylüyor. "4 yıllık eğitimleri sonunda bu bilgileri tamamen sindirmiş bir şekilde, son derece iyi birer medya okuryazarı olarak mezun oluyorlar. Bu durumda, bu dersin amacını tamamen kavramış olarak medya okuryazarlığı dersini hakkıyla okutmaları, öğretmeleri daha mantıklıdır." Gezgin, iletişim mezunlarının tek eksiklerinin pedagojik formasyon, olduğunu belirtiyor. Bu eksikliği gidermek için de isteyen iletişim mezunları, Eğitim Fakültelerinin açtığı tezsiz yüksek lisans programlarıyla, 4 yıllık iletişim eğitimine ek olarak 1 yıl pedagojik formasyon ediniyorlar. Bu eğitimin yarı süresi derslerle, yarı süresi de ilköğretim kurumlarında staj yaparak geçiyor. İÜ İletişim Fakültesi olarak, son birkaç senedir HAYEF (İÜ Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi) ile diyalogda olduklarını söyleyen Gezgin, İletişim Fakültesi mezunlarına Eğitim Fakültesi’nce ayrılacak kontenjanlar doğrultusunda tezsiz yüksek lisans öğrencisi göndereceklerini belirtiyor. "Şubat 2008 yılından itibaren HAYEF, fakültemizin Gazetecilik, Radyo TV ve Sinema, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü mezunlarına her bölüm için 20’şer olmak üzere toplamda 60 kişilik kontenjan ayırmış durumda. Bu sayı YÖK tarafından da onaylandı. Burada bir yıllık eğitimlerini başarıyla tamamlayan mezunlarımız, ilköğretim kurumlarında ’Medya Okuryazarlığı’ dersini verebilecekleri gibi, iletişim meslek liselerinde de öğretmenlik yapma hakkını kazanacaklar."

İletişimcilere yeni iş alanı


Dört yıl boyunca İletişim Bilimleri ve Uygulamalı İletişim konularında eğitim alan öğrenciler, İletişim konusunda birer uzman olarak mezun olduklarını, Eğitim Fakültelerinde okuyan öğrencilerin ise öğretmenlik konusunda eğitim aldıklarını, daha sonra da branşlaştıklarını söyleyen Gezgin, Medya Okuryazarlığı ya da iletişim alanında eğitimi mümkün kılan bir bölümün henüz bu fakültelerde açılmadığını belirtiyor. "Öğretmenlik konusunda uzmanlar ancak iletişim konusunda değil. Halbuki İletişim Fakültesi mezunu bir kişi, alacağı ek bir yıllık Pedagojik Formasyon eğitimiyle, Eğitim Fakültesi mezunu bir kişiden son derece avantajlı ve konuyla ilgili donanımlı bir hale gelmiş oluyor."

İletişim fakültelerinden her yıl binlerce gazeteci, radyo-televizyoncu veya halkla ilişkiler uzmanı mezun oluyor. Ancak bu mezunların çok azı meslekleri ile ilgili bir alanda çalışabilme imkanına erişebiliyor. Hatta pek çoğu iş bile bulamıyor. Gezgin, İletişim Fakülteleri mezunlarına bu şekilde öğretmenlik hakkı tanınmış olmasının, mezunların istihdam sahasının bir nebze de olsa genişlemesine imkan vereceğini söylüyor. Tezsiz yüksek lisansı başarıyla tamamlamış iletişimciler, ilköğretim kurumlarında ’Medya Okuryazarlığı’ dersi dışında Pedagojik Formasyon eğitimi almış olduklarından, İletişim Meslek Liselerinde de öğretmenlik yapabilme hakkını kazanmış olacaklar.

Hem iletişim alanına ilgi duyup, hem de öğretmenlik mesleğini seven gençlerin de İletişim Fakültelerini tercih etmesi söz konusu olabileceğini belirten Gezgin her yıl mezunlardan 60 kişinin öğretmen adayı olmak üzere başvurma şansı olduğunu söylüyor. "Medya Okuryazarlığı dersi son derece önem arz ediyor. Dileğim bu dersin zorunlu ders kapsamına alınması, bu arada İletişim Fakültelerine ayrılan kontenjanların piyasanın ihtiyacı doğrultusunda kısılmasıdır."

Medya Okuryazarlığı dersi vermek isteyen iletişim öğrencilerinin, İletişim Fakültesi öğrencilerine kontenjan ayırmış bir Eğitim Fakültesi’ne, tezsiz yüksek lisans başvurusu yapmaları gerekiyor. Ancak, yüksek lisans yapabilmek amacıyla sınava başvuracak adayın lisans mezuniyet notunun yüksek olması gerekiyor. Ayrıca ALES ve ÜDS gibi, ÖSYM’nin yılda 2’şer kez yaptığı sınavlardan da başarılı olması gerekiyor. Bu sınavları geçtiği takdirde mezunlar yüksek lisans başvurusunda bulunabiliyor.

Hürriyet
Yayın Tarihi : 21 Aralık 2008 Pazar 14:39:26
Güncelleme :21 Aralık 2008 Pazar 14:46:28


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Eda IP: 88.231.173.xxx Tarih : 3.01.2009 01:06:47

Erciyes ünv. Gazetecilik mezunuyum yazınızda İstanbul üniversitesinde tezsiz yüksek lisans yaparak öğretmenlik hakkı kazanacağımız yazıyor fakat anlamadığım bir konu var bu eğitim sadece İstanbul ünv. iletişim fak. öğrencilerine mi verilecek yada tüm iletişim mezunlarına mı aydınlatırsanız sevinirim ii çalışmalar...