Türkiye'de mayıs ayı sonu itibarıyla işsiz sayısı 3 milyon 382 bin kişiye ulaştı. Bu rakam, 2008 yılı sonu itibarıyla Ege Bölgesi'nde 344 bin, İzmir'de 156 bin oldu. İzmir'de 2007 yılı sonunda 142 bin, 2006 yılı sonunda da 151 bin işsiz vardı
Ekonomik krizle birlikte Türkiye İş Kurumu İş-Kur önündeki kuyruklar uzarken, İzmir’de 2008 yılında 156 bin kişi işsiz kaldı.
Uzmanlar, işsizliğin, aile işi şiddeti, boşanmaları ve alkol bağımlılığını arttırdığını belirterek, bu süreçte kendini değersiz hisseden işsize, aile danışma merkezleri aracılığıyla destek verilmesi gerektiğini vurguladı.
İşsiz sayısı 3.3 milyon
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ‘Hane Halkı İşgücü Anketi’ne göre Türkiye’de mayıs ayı sonu itibarıyla işsiz sayısı 3 milyon 382 bin kişiye ulaştı. Bu rakam, 2008 yılı sonu itibarıyla Ege Bölgesi’nde 344 bin, İzmir’de 156 bin oldu. İzmir’de 2007 yılı sonunda 142 bin, 2006 yılı sonunda da 151 bin işsiz vardı. İzmir’de 156 bin işsizden 103 bini erkek, 53 bini kadın. 16 bini 15- 19, 34 bini 20- 24, 52 bini 25- 34, 51 bini 35- 54 3 bini ise 55 yaş ve üstü oluşturuyor. İşsizlerden 111 bini bir yıldan az, 42 bini bir yıldan fazla süredir iş arıyor. 3 bini ise iş bulmuş ama başlamak için bekliyor.
Kendini değersiz hissediyor
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, ekonomik krizin sosyal ve kültürel boyutlarının ölçülemediğini esas yıkımın buralarda olduğunu belirtti. İşsizliğin aile içi şiddeti ve boşanmaları arttırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Tatlıdil, şöyle konuştu:
“İşsiz kalan kişi topluma olan güvenini kaybediyor. Toplumda yalnızlaşıyor. Kendisine gerek duyulmadığı psikolojisi içine giriyor. Yapılan tüm araştırmalar bu dönemde şiddete başvurmada artışlar olduğunu gösteriyor. Kadına, çocuğa yönelik şiddet, aile içi şiddet, alkol bağımlılığı, boşanmalar artıyor. Aileler parçalanıyor. Bu dönemde çocuk işgücünün sayısı artıyor. Okulda olması gereken çocuklar, anne ve babasının yerine sokakta ya da çocuk emeğine gereksinim duyulan iş kollarında ucuz emek olarak çalışıyorlar. Bu da toplumda özellikle yetişkinlik dönemine eğitimle hazırlanan çocukları okuldan koparıyor. Sağlıklı bireyler olma şanslarını kaybediyor. Bir meslek edinemiyorlar. Çocukların gelecekteki yaşamlarına da ambargo konuluyor.”
Aile danışma merkezi
Prof. Dr. Ercan Tatlıdil, işsiz kalan bireyin toplumun vazgeçilmez bir bireyi olduğu inancını kaybetmemesi için politik düzenlemeler gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
“İş-Kur meslek edindirme programları Türkiye’de çok geç başladı. Bir işsize sadece işsizlik sigortası verilemez. O kişiye iş hayatında gerek duyacağı işi elde edebilme şansını vermek amacıyla meslek edindirme kursları verilmeli. Bu çok gerekli bir şey.
Sadece işsizlik sigortasından, yardımlaşma vakıflarından cebine para koymak önemli değil. İşsiz kalan kişiye krizin sadece onun değil toplumun sorunu olduğu bilinci verilmeli ve kriz sonrası ekonomik büyümede gerek duyulan alanlarda mesleki donanım kazandırılarak çalışma yaşamına katılmalı. İşsiz kalan kişiye sosyal ve psikolojik destek sunulmalı. Bunun için de aile danışma merkezleri kurulmalı.”
‘İzmir yeni bir vizyon çizmeli’
Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Bölümü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hüsnü Erkan, İzmir’deki işsiz sayısının artmasını, kentin üretim özelliğini kaybetmesine bağlayarak, “İzmir, sanayi ve ticaret kenti İstanbul, turizm kenti Antalya gibi kentlere ayak uyduramadı.
İzmir kendine yeni bir gelecek vizyonu çizmeli. Ekonomideki iyileşmeye bağlı olarak işsiz sayısı düşebilir ancak bu çözüm olmaz. İzmir sanayileşmeye yönelmediği sürece işgücünü kaybeder” diye konuştu.