13
Haziran
2025
Cuma
İNSAN KAYNAKLARI

Kadroyu korumak mı olacak?

Develor Eğitim ve Danışmanlık’ın Yenibiriş ile birlikte yaptığı, İK alanındaki en son trendleri ve mücadele alanlarını gösteren İK Araştırması 2008’in sonuçlarına göre önümüzdeki 3 yılda hem Türkiye’de hem Orta Avrupa’da kadro oluşturma ve bu kadroya elde tutma insan kaynakları profesyonellerinin en önemli mücadele alanı olacak. Türkiye’deki ve Orta Avrupa’daki İK’cılar yetenekli çalışanların kilit derecede önemli hale geleceği konusunda hemfikirler.


 

Develor Eğitim ve Danışmanlık’ın Yenibiriş ile birlikte yaptığı, Türkiye’deki kurumlarda, İK’nın mevcut ve beklenen rolünü anlamayı, İK sistemlerinde gelişim trendlerini ortaya çıkarmayı hedefleyen İK Araştırması 2008’e 514 İK yöneticisi ve profesyoneli katıldı. Geçen yıl da Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan, Romanya ve Slovakya’dan 300’ün üzerinde İK yöneticisi ile görüşülerek yapılan araştırmada kullanılan sorular ve konular Orta Avrupa’da kullanılanlarla bire bir aynıydı. Böylece Türkiye İK trendleri ve mücadele alanları ile AB’ye yeni katılmış ülkelerdeki trend ve mücadele alanlarının karşılaştırılması yapılabildi.

 

Araştırmada katılımcılara, kurumlarındaki İK’nın rolünü, karar verme ve hedef belirleme açısından, ne derece stratejik, ne derece idari işler ve ne derece hizmet fonksiyonlarına sahip buldukları soruldu. İK profesyonellerinin yüzde 30’a yakını yaptıkları işleri yüksek oranda idari işler, hizmet olarak tanımladılar. Bu Orta Avrupa’daki sonuçlarla karşılaştırıldığında 3 kat daha yüksek bir orana karşılık geliyor.

 

Hem Macaristan hem de Çek Cumhuriyeti’nde İK’yı tamamen idari işler, hizmet gibi unsurları barındıran bir birim olarak tanımlayan kurum bulunmuyor. Bunun bir nedeni Orta Avrupa’da şirketlerin kalifiye çalışanları bünyelerine katmak için rekabet ederlerken, Türkiye’de iyi eğitimli ve iş arayan kalifiye çalışanların sayısının oldukça yüksek olması. Diğer taraftan İK’nın odak noktası, yetenekli çalısanların gelişimi ve kurumda tutulmasından ziyade işe alma ve seçme ağırlıklı olabiliyor.

 

Öte yandan, araştırmaya katılanların yüzde 12’si kurumlarında İK’nın rolünü stratejik<B> </B>olarak tanımlıyor ve bu Orta Avrupa’da elde edilen sonuçlardan çok da farklı değil. Bu durum da Türkiye ekonomisinde çalısanlarının önemini kavramış, iş odaklı hedeflere ve stratejilere katılımlarını teşvik eden ve bu süreci tamamlamış şirketler olduğunu gösteriyor.

 

İK Araştırması 2008, aynı zamanda insan kaynaklarının 3 yıl önce, bugün ve 3 yıl sonra ne gibi öncelikleri olacağını, hangi alanlarda mücadele edeceklerini ortaya koyuyor.

 

Eğitim Orta Avrupa’da 2 kat fazla önemseniyor

 

Çalışanların gelişimi Orta Avrupa’da Türkiye’ye göre neredeyse iki kat daha fazla önemsenen bir konu (yüzde 20,61 ve yüzde 38,45). Hem Orta Avrupa hem de Türkiye’de İK profesyonelleri, çalışanların gelişimi ile ilgili en önemli alanın profesyonel gelişme olduğu konusunda hem fikirler. Türkiye’de kurumların yüzde 42’si profesyonel gelişmeyi kilit bir gelişme alanı olarak değerlendirirken, Orta Avrupa’da bu değer yüzde 67 olarak karşımıza çıkıyor.

Tek tek ülkelere baktığımızda ise Çek Cumhuriyeti’nde bu değerin yüzde 80’e kadar çıktığı görülüyor. Bunun bir sebebi olarak, Türk şirketlerinin, dahili gelişimi sağlamaktansa, iş piyasasından doğru yetenekleri elde etmede daha başarılı olmaları gösterilebilir. Bunu destekleyen bir diğer veri ise, işe alım ve yerel yeteneklerin bulunması konusunun Türkiye’de Orta Avrupa’ya kıyasla neredeyse yarısı seviyesinde bir mücadele alanı olması.

 

İK’nın mücadele alanları

 

Etkililik ölçümü: 3 yıl önce Türkiye’de (yüzde 32) bir numaralı mücadele alanıydı. Orta Avrupa’da da durum aynıydı (yüzde 52); Orta Avrupa’daki İK profesyonellerinin yarıdan fazlası üç yıl önce bu konuyu bir numaralı mücadele alanı olarak görüyordu. Bugün, bir numaralı mücadele alanı olarak Orta Avrupa’da gene aynı konu var, ancak bu defa yüzde 52’den yüzde 42’ye bir düşüş söz konusu. Türkiye’de ise bu alanın önemini kaybettiği görülüyor; 3 yıl içinde bu mücadele alanının önemini yitireceği konusunda herkes hemfikir.

 

Sosyal Haklar: Sağlık, Refah: 3 yıl önce Türkiye’de en önemli ikinci çalışma alanıydı (yüzde 31), buna karşılık Orta Avrupa’da dördüncü sırada yer alıyor ve yüzde 21’e karşılık geliyor. Bugün sağlık ve refahla ilgili çalışmalar Türkiye’de İK’nın 7. sırada yer alan önceliği (yüzde 17). Orta Avrupa’da ise ilk 10 arasında artık görülmemekte, bu alanın mutlak bir çözüme kavuşturulduğu görülüyor. 3 yıl içinde beklenen değişime bakıldığında Orta Avrupa’da bu alanın ilk 10 arasına girmesi bekleniyor, Türkiye’deki İK’cılar ise bir değişim beklemiyorlar.

 

Değişim Yönetimi: 3 yıl önce değişim yönetimi Türkiye’de 3 numaralı mücadele alanıydı (yüzde 26), Orta Avrupa’da ise bu alan yüzde 18 ile 7. sırada yer alıyor. Bugün, bu alan Türkiye’de önemini oldukça artırmış durumda ve 1 numaralı mücadele alanı olarak karşımıza çıkıyor (yüzde 28). Bu artış eğiliminin, Orta Avrupa’da daha da agresif; üç yıl öncesi ile karşılaştırıldığında yüzde 75’lik bir artışla yüzde 18’den yüzde 31’e çıkarak 4. sırada yer alıyor. 3 yıl içinde ise Türkiye’de yüzde 21 ile 2. sırada ve Orta Avrupa’da ise yüzde 23 ile 6. sırada yer alması bekleniyor.

 

Kadro oluşturma; İse alım ve yerel yeteneklerin bulunabilmesi: 3 yıl önce hem Türkiye’de hem Orta Avrupa’da bu konunu yüzde 20 ile beşinci sırada yer alıyordu; bugün, Türkiye’de bu konunun önemi yüzde 23. Buna karşılık Orta Avrupa’da bu önemin arttığı ve yüzde 37 ile ikinci önemli mücadele alanı olduğu görülüyor. 3 yıl içinde ise bu alanın öneminin Türkiye’de yüzde 16’ya ve Orta Avrupa’da yüzde 19’a düşmesi bekleniyor.

 

Kadro oluşturma; Koruma: 3 yıl önce ne Türkiye’de ne de Orta Avrupa’da yetenekli çalışanların elde tutulması bir önceliğe sahipti. Bugün gerektirdiği kaynak ve enerjiye rağmen kurumlar yetenekli çalışanlarını elde tutmak için çaba harcıyorlar. Kadro oluşturma, koruma Türkiye’de yüzde 23 ile 4. sırada ve Orta Avrupa’da yüzde 34 ile 3. sırada yer alıyor. 3 yıl içinde bu konunun daha da önemli hale gelmesi planlanıyor. Hem Türkiye’deki hem de Orta Avrupa’daki İK’cılar yetenekli çalısanların kilit derece önemli hale geleceğini düşünüyor. 3 yıl sonrası için yeteneklerin korunması tartışmasız en önemli mücadele alanı olarak karsımıza çıkıyor. (Türkiye yüzde 27, Orta Avrupa yüzde 31, her ikisinde de 1. sıra)

 

Öğrenme ve Gelişme: 3 yıl önce bu konu Türkiye’de yüzde 15 ile 8. sırada yer alıyordu. Orta Avrupa’da ise bunun iki katı olarak belirtilmişti ve 2. sırada yer alıyordu (yüzde 30). Bugün ise Türkiye’de yüzde 13 ile onuncu sırada yer alırken, aradaki yüzde 50’lik farkın korunduğu ve Orta Avrupa’da bu konunun yüzde 26 oranında önemli görüldüğü ortaya çıkıyor. 3 yıl içinde ise Orta Avrupa’da bu konunun önemini kısmen yitireceği ve yüzde 18 ile 9. sırada yer alacağı düşünülüyor. Buna karşılık, Türkiye’de bu konunun ilk on arasında yer almayacağı öngörülüyor.

 

Liderlik Gelişimi: 3 yıl önce Türkiye’de yüzde 15 ile 7. sırada yer alan liderlik gelişimi, aynı dönemde Orta Avrupa’da ilk on mücadele alanı arasında görülmüyordu. Bugün, konuya atfedilen önem ciddi oranda yükselmiş durumda ve Türkiye’de 2. önemli konu olduğu düşünülüyor (yüzde 23). Başarılı liderlerin kurumda kalmasının sağlanması için geliştirilmeleri gerektiği yaygın bir düşünce gibi görünüyor. Orta Avrupa’da ise, geç de olsa konunun önemi kavranmış görünüyor ve ilk onda yer almazken bugün 5. önemli konu oluyor (yüzde 27). 3 yıl içinde araştırmanın gerçekleştirildiği hiç bir ülkede bu konuda ciddi bir değişiklik beklenmiyor ve konunun önemini koruyacağı düşünülüyor.

Hürriyet
Yayın Tarihi : 15 Şubat 2009 Pazar 18:04:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?