22
Mayıs
2024
Çarşamba
İNSAN KAYNAKLARI

Kalkavan işini oğluna bıraktı

Armatör İhsan Kalkavan, işini oğluna bıraktı ve sadece danışmanlık yapıyor. Kalkavan artık hayatını yaşayacak .

170 yıldır denizcilikle uğraşan bir ailenin üyesi olan armatör İhsan Kalkavan, işini oğluna bıraktı ve sadece danışmanlık yapıyor. Kalkavan artık hayatını yaşayacak

'İstanbul'un tapusunu verseler artık heycanlanmam' diyen İhsan Kalkavan yaşamındaki acıların kendini eğittiğini, olgunlaştırdığını söylüyor. İhsan Bey 'Hayat hikaye' diyor

İHSAN Kalkavan... Denizci olarak doğmuş derler ya, öyle birisi. O bir armatör... Yani, Türk filmlerindeki zengin adam o. Uzun yol güverte zabitliği yapmış. Tersaneler inşa ediyor, gemiler yapıp, yurtdışına satıyor. Uluslararası sularda kuru yük, kimyasal ve ham petrol taşıyor. Asya Finans ve Işık Sigorta'nın kurucu ortağı. Memorial Hastanesi de onundu, hissesini ortağına devredene kadar. Şimdi satın aldığı Pera Palas'ı restore ediyor.

İhsan Kalkavan, aynı zamanda bir ekonomist ve Türkiye ekonomisinin şu anda en iyi yerde olduğunu söylüyor. Trajedilerle geçen hayatı ona çok şey öğretmiş. En büyük hayali dünya turuna çıkabilmek. Daha önce denese de annesinin rahatsızlanmasıyla yarıda kesmek zorunda kaldığı bu hayalini, karadan gerçekleştirmeye çalışırken Çin'de geçirdiği kazada elini kaybetmiş. Buna rağmen bu sevdadan vazgeçmemiş. Artık hayatını yaşamak isteyen İhsan Bey, dalıyor, arabasını kendi yıkıyor, ABD'li pilotların uyguladığı diyeti uyguluyor ve yemek yapmayı da yemeyi de çok seviyor.

OĞLUMUN DANIŞMANIYIM

Aileden denizci olduğunuzu biliyoruz. Taşımacılık yapıyorsunuz. Şu anda başka ne işleriniz var?

Denizcilik şirketlerimizi Beşiktaş Group adı altında topladık. Yurt içinde ve yurtdışında gemi inşaatlarımız var. Tersaneler inşa ediyoruz. Büyük bir tersane yaptırıyoruz şu anda hatta. Türkiye çapında gemiler inşa ediyoruz. Taşımacılık konusunda da kimyasal, kuru yük ve ham petrol taşıyoruz. Memorial'da bir hissem kalmadı. Asya Finans'ın ve Işık Sigorta'nın kurucu başkanıyım ama yönetimde yokum. İşleri oğluma devrettim, ona danışmanlık yapıyorum.

Denizcilik sektörü önemli bir iş kolu. Ancak çok fazla bilinmiyor.

Özellikle 3-4 yıldır denizcilik en popüler sektör. Bazen çok büyük araştırmalar yapılıyor. En büyük şirketler açıklanıyor. Ama bakıyorum bu listelerde denizciler yok. Demek ki bu işi yapanlar amatör. Oysa denizcilik çok önemli ve çok büyük. Bunlar eksik araştırmalar. Birkaç gemisi olan bir şirket bile, o sıralamalarda yer alan firmalardan daha büyük. Buradan da sektörün gözden kaçtığı sonucuna varıyoruz. Dünyanın en zenginleri hep armatörlerden çıkar. Türk filmlerine bile konu olmuştur bu. Hatırlayın, eskiden siyah beyaz zamanında, Türk filmlerinde zengin adam hep armatördür. Şimdi bu tür filmler pek gösterilmiyor.

Turizimle de uğraşıyorsunuz. En son Pera Palas'ı almıştınız. Ne zaman açacaksınız orayı?

Evet. Güneyde küçük bir otelimiz var. Geçen yıl Pera'yı almıştık, onu hazırlıyoruz. Orası dünyanın en eski yaşayan otellerinden biri. İnce ince gidiliyor bu yüzden. Bundan sonra biraz daha hızlanacak. Bir yılda biter sanırım. Zor kısmı geçti çünkü. Bir iş merkezi projemiz var. Bir de Kuruçeşme'de tarihi bir şato vardı. O şatoyu otele çevirmek için çalışıyoruz. Anıtlar'dan çıktı. Les Ottoman's Oteli'nin karşısında. 120 oda filan olacak. Anıtlarla çalışmak biraz uzun sürüyor. Çok önemli bir bina olduğu için üzerinde çok dikkatli duruyoruz.

Sık sık seyahatleriniz oluyor. Türkiye'de bulunamazken bir yandan bu kadar işe nasıl yetişiyorsunuz?

Aslında ben danşıman gibiyim. İşlerimi oğluma devrettim. Ben ticaretle ve dünya meseleleri ile çok ilgili olmak istemiyorum. Artık hayatımı yaşamak istiyorum, çünkü uzatmaları oynuyormuşum gibi geliyor ve hayatın tadını çıkarmak istiyorum.

Neden böyle düşünüyorsunuz? Ne zaman, ne olacak kimse bilemez?

Ailemin ömür ortalamasına bakıyorum. Benim ailemdeki kişiler hep 50'li yaşlarda öldüler. Ben 59 yaşındayım onları solladım yani, kendimi uzatmaları oynuyormuşum gibi bu yüzden hissediyorum. Gördüm ki herşey hikaye, hayat boş. Ekonomik işler bile artık beni heyecanlandırmıyor. Olgunlaştım, acılar insanları olgunlaştırıyor. Bugün İstanbul'un tapusunu bana verseler heyecanlanmam.

Kazalar nedeniyle ailenizde kayıplarınız oldu. En çok acıyı bu konuda yaşamışsınızdır.

Üç büyük trafik kazasında, babam ve iki kardeşimi kaybettim. O yüzden, herşey boş. Hayat hikaye. Eskiden sinirliydim, siniri bıraktım. Zor değilim. Ham dönemlerim oldu. Bazen Karadenizli olmanın verdiği genetik ani reaksiyonlar oluyor, ama istisna tabi. Çok inanırım. Hedeflerimi yüksek tutarım. Başkalarının ütopik gördüğü şeyler benim hedefimdir. Adanmışlık içinde gösterilen gayretler sizi hedefe yaklaştırır. Kendime zor hedefler seçerim. Çoğunda muvaffak olurum. Başarısızlık harakiri yapacak kadar sorumlu hissettirir. Bir tek dünya turunda başarılı olamadım.

ANNEM TUR İZNİ VERMİYOR

Bir hayaliniz de dünya turuydu. Ama yarım kaldı.

2004'te dünya turu için yola çıktım, bu macera 2.5 ay kadar sürdü. Cebelitarık'a kadar gittim. Annem rahatsızlandı, geri döndüm. Dünya turu hep hayalim. Annem 86 yaşında ve yaşadığı müddetçe buna izin vermiyor. Ben okyanusu geçerken, öleceğine kendisini inandırmış.

Formunuza dikkat ediyorsunuz. Özel bir diyet yapıyor musunuz?

Proteine dayalı bir diyetim var. ABD'li pilotlar uygular bunu. Yağ ve karbonhidrat birbirine karışmayacak. En önemlisi hareket. Arabamı kendim yıkarım. Merdiven çıkarım. İçeceğim suyu kimseden istemem, kalkar alırım. Yoksa kilo alırsınız. Öyle spor merkezlerinde zaman harcama lüksüm de yok. Mümkün olduğu kadar hareket ediyorum yani.

Avrupa bize imreniyor

Siz aynı zamanda ekonomistsiniz, ekonomik gidişat hakkında ne düşünüyorsunuz?

Evet. Ben aynı zamanda bir ekonomistim. Bu konuda tevazu gösteremeyeceğim. Bu doğrultuda ekonomik stratejilerin fevkalede akıllıca olduğunu düşünüyorum. Türkiye ekonomisi en iyi noktada. Ben çok sık seyahat ediyorum ve dışarıdan Türkiye'yi daha iyi görüyorum. Komşularımız, Avrupa inanın bize çok imreniyor, bizi izliyorlar. Herşey çok iyi gidiyor.

Ama ekonomideki düzelme vatandaşa yansımadı daha...

Evet, fakire intikal etmedi diyorlar. Bunun intikali gayretle olur. Türkiye ekonomisine para giriyorsa, bundan pay almak lazım. O paraya sen gideceksin. Eğer ekonomi iyi giderse belediyeler zenginleşir, onlar harekete geçer. Bedava vasıtalar çıkar. Zenginler biraz daha humanistleşir, zekatını doğru verir, etrafındakileri de görür. Zaman içinde böyle imkanlar doğacaktır. Ama çalışacaksın ki birşeyler olsun.

Çalışan aç kalmaz yani...

Gayret gösteren aç kalmaz bu ülkede. Ama bizde kimse iş beğenmiyor. Atatürk'ün bu konuda çok güzel bir sözü var: 'Benim milletim herşeyi öğrendi, bir tek hizmet etmeyi öğrenemedi.' Hikaye şöyle: Bir gün Atatürk kahve istemiş. Garson kahveyi getirmiş. Atatürk, kahve geldiğinde, kahvenin tabağa dökülmüş olduğunu görmüş. Bunun üzerine bu sözü söylemiş. O zaman onure etmek için söylemiş ama, bu laf şimdi tabulaşmış.

Benim teknem Rahmi Bey'inki kadar lüks olmaz

Denizden uzak kalmak sizin için zor olmuyor mu?

Ben denizciyim. Uzakdoğu güverte zabitiyim. Dünya turu yapamıyor olmanın eksikliğini başka türlü telafi etmeye çalışıyorum. Ben hep denizdeyim zaten. Teknelerim var. Adrenalini yüksek tutma gayretleri içindeyim. Dünya turu için karadan da devam ettim bir süre, hatta biliyorsunuz Çin'de bir kaza geçirdik. Orada elimi bileğimden kaybettim. Çin'de vücuduma diktiler yeniden doku oluşsun diye. Ama yine de, bir aksilik olmazsa bütün hesaplarımda bir dünya turu var. Sağlığım yerinde oldukça bu hayalimi gerçekleştireceğim. Rahmi Koç bunu gerçekleştirdi. Sanırım benim de bir ayağım burada olur. Ama benim teknem Rahmi Bey'inki kadar lüks bir tekne olmaz. Benimki biraz daha mütevazi olacak. Herkeste olan gibi olsun diyorum. Tabi Rahmi Bey'in konumu daha farklı. Konumu ve geçmişi nedeniyle ona yakışan buydu.

Siz Beşiktaş Spor Kulübü'nde yöneticilik de yaptınız. Şimdi takımı nasıl buluyorsunuz?

Beşiktaş'ın en popüler olduğu zaman başındaydım. Beşiktaş'ı artık gönülden destekliyorum. Ama artık yönetim talebim filan olamaz. Bundan sonra da başarılı olacağına inanıyorum.

Yaprak dolmasını çok güzel yaparım

Yemekle aranız nasıl peki?

Çok iyi. Yapmayı da, yemeyi de severim. En çok gemilerde yemek yapmayı severim. Yanımda eşim dahi olsa, mutfak işini kendim üstlenirim. Her türlü atraksiyonu denerim gemi mutfağında. Zeytinyağılı yaprak dolması dahi yaparım. Ama orada sarma sorunu var tabi. Ben biraz tez canlıyım. Yaprakları sararken gereken hassasiyeti gösteremeyebilirim. Biraz şişirebilirim ama içini hazırlamakta iddialıyım. Lezzet bakımından çok güzel yaparım. Ben bir de karşımdaki insanının damağına hitap edecek şekilde tatlar yaratabilirim. Çocuklar küçükken hep babam mutfağa girsin diye yalvarırlardı. Gerçi hanım beni mümkün olduğunca mutfağa sokamak istemez.

Mutfağı çok mu dağıtıyorsunuz?

Hayır. Ben başak burcuyum. Disiplinli ve titizim. Ama yine de kadınlar mutfakta pek istemez erkekleri. Bir de salonlarda, otellerde yemek yemeyi sevmem. Mutfakta, teknede, arkadaş grupları arasında, sohbetin ve sevginin olduğu ortamları çok severim. Mesela piknikler çok güzel. Oralarda da seve seve sahneye çıkarım yemek konusunda.

Yemek yemeyi seviyorsunuz ve tek bir gram fazlanız yok. Spor yapıyorsunuz tabi...

Yelken yapıyorum, dalıyorum, su kayağı yapıyorum. Hep denizdeyim. Dağda kayak da hoşuma gider. Çok zamanım yok. Spora zaman ayırabildiğim zamanlarda da denizle ilgili olanları yapmayı tercih ediyorum. Aksi taktirde denizciliğe ihanet ediyormuşum gibi geliyor. Dikkat etmezseniz kilo alırsınız tabi. Spor önemli.

Fulya Erdem/star
Yayın Tarihi : 5 Ekim 2007 Cuma 11:27:04


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?