16
Mayıs
2024
Perşembe
İNSAN KAYNAKLARI

Sistemler insanlar içindir

“Tüm çalışma yaşamım insan kaynaklarında geçti. İşini çok seversen bir gün dahi çalışmamış gibi olursun. Ben de öyle hissediyorum.”

1975 yılından beri insan kaynaklarında -o yıllardaki adıyla Zat İşleri- çalışan Teoman Özağ, yabancı şirketlerin yanı sıra Sabancı Holding’in çeşitli şirketlerinde de çalışarak pek çok sektörü yakından tanıma fırsatı bulmuş.

Olmuksa İK Direktörü Özağ’ın bir özelliği de, girdiği her şirkette ortalama 3-3,5 yıl görev yapması. Bu sık iş değiştirme durumu aslında işe alım uzmanlarının çok da hoşuna gitmez ama kendisi “İK sistemlerini kısa sürede kurmalı, işi fazla uzatmamalı” diyor.

Sistemlerin insanlar için kurulduğunu unutuyoruz

“Her gittiğim yerden mutlaka bir yazma aldım. Aslında aldığım yazma değil, oya. Anadolu kadınının yüreğinin sesini, ince zevkiyle birleştirerek çevresindekilere aktarma şekli beni çok etkiledi. Amacım bu emeğe ve göz nuruna duyduğum saygıyı göstermek ve küçük de olsa bir katkı sağlamak.”


İnsan kaynakları alanında çalışmaya ne zaman başladınız?
İlk işime Diyarbakır Shell’de memur olarak başladım. 28 yaşında üst yönetici oldum. Diyarbakır’da çok şey öğrendim çünkü global bir şirkette çalışmak, o kültürü görmek bana çok şey öğretti. Çok genç yaşımda büyük sorumluluklar almak zorunda kaldım. Orada işsizlikle beraber, toprak ağalarının yanında zor şartlarda yetiştiğiniz için çok daha dayanıklı oluyorsunuz.


Teoman Özağ’a göre insan kaynakları gündemi
* Etik değerlerin belirlenip çalışan tarafından benimsenmesi ve uygulanmasının sağlanması
* İnovatif fikirlerin ortaya çıkacağı ortam ve sistemlerin kurulması
* AB’ye uyum çerçevesinde çıkmış ve çıkacak yeni yasa ve düzenlemelerin şirkette uygulanması
* Sosyal sorumluluk bilincinin oluşması
* Yeni yönetim tarzının insanları yöetmek değil, yol göstermek şeklinde dönüştürüleceği * Tüm İK yönetim sistemlerinin entegrasyonunun sağlanması


Aman motivasyon düşmesin
Şirketlerde 3-4 yıl gibi kısa sayılabilecek sürelerde çalışmak bilinçli tercih mi?

İK’cı sistemini kısa sürede kurmalı, uzatmamalı. Bir insanı 8-10 sene aynı işte tutarsanız motivasyonu düşer. Ben toplam 10 yılda 4 şirkette çalıştım. Bir yere girip yaptıklarınız gerçekleştirdikten sonra o şirkete veda etmeniz gerekiyor çünkü motivasyonunuzu kaybediyorsunuz.


Pozisyon kıdemi iyi bir motivasyon aracıdır
Birçok meslektaşım bilmeli ki motivasyonda yiyecek, giyecek, piknik gibi aktiviteler destek unsurlardır ancak en büyük probleminiz iş tatmini ve işin kapsamıyla beraber ilk yöneticilerin davranışları.


Otuz yıldan fazla bir süredir bu alandasınız. İnsan kaynakları yönetici ve çalışanlarıyla ilgili gözlemleriniz neler?
İnsan kaynakları, Avrupa ile karşılaştırdığımızda Türkiye’de çok gelişti. Hiç mütevazı olamayacağım, çok çok iyi olduğumuzu söyleyebilirim. Ortağımızın Avrupa’daki İK toplantılarına katıldığım için bunu rahatlıkla söylüyorum.
İK’cıyla ilgili olarak ise öncelikle sistemleri insanlar için kurduğunu hiç unutmamalı. Bazen kendimizi öyle bir kaptırıyoruz ki insanları unutuyoruz. İK’cılar olarak insanlara yapıyoruz, insanlar için yapıyoruz ve yaptıklarımızı insanlarla yapıyoruz. Uygulayın demek yerine sahiplenin demek lazım. Bu yüzden İK’cıların çok donanımlı olmaları gerekiyor. İkna gücü çok yüksek, inandırıcı ve güvenilir olmalılar. Çünkü güvenilir olmayan bir kaynağa, isteyen istediğini getirsin uygulatamaz. Size inanmıyorlarsa işiniz mutlaka kesintiye uğrar.
İK yöneticiliği ile ilgili olarak da ilk hatamız, sadece sistemi bilmenin yeteceğini sanmamız. İnsan kaynakları stratejilerini siz koyarsınız, şirket uygular. Biz daha bunu yapamıyoruz. İkincisi de, yöneticiler üzerinde etkinizin yüksek olması lazım. Ayrıca İK’cılar yönetim sistemlerini şirketlerin yapılarına göre yapmalılar. Bir şirketin karına, büyüklüğüne bakarak sistem kurmalılar.


Y kuşağına hazır mıyız?
Yeni nesil sabırsız, arayış ve sürekli sorgulama içinde. Özgüvenleri yüksek. Daha çok yetki ve takdir, daha az kontrol istiyorlar. Bağlılıkları zayıf. Y Kuşağı ile çalışmaya hazır olmamız lazım.



Mülakat imtihan değildir
Bizde aile yapısı çok önemli, Avrupalılar ise olaylara bireysel yaklaşıyor. Avrupa’daki mülakat sistemlerini kendi kültürümüze hiç bakmadan getirip, olduğu gibi oturtuyoruz. Mesela aday geliyor, adaya kuvvetli yönlerini soruyorlar, aday daha sonra zayıf yönlerinin sorulacağını ezberledi. Bunun yanı sıra önyargılı ve duygusalız. Mülakat özünde bilgi toplamadır ama bizde imtihan olarak görülüyor.
Bunca yıllık bir insan kaynakları yöneticisi olarak en çok hangi anlarda zorlandınız? En zorlandığım zamanlar, en çok fırsata çevirdiğim zamanlar oldu. Mesela depremde çok zorlandık. Çalışanları evlerine yolladık, vefat edenler oldu, hızlıca bunları toparladık fakat mal satmamız gecikti ve alma süremiz uzadı, maliyeti kıstık. İK’nın rolü çok büyüktür bu anlamda.

Yöneticinin motivasyonu düşürmeye hakkı yok
Enerjim hep yüksektir. Kötü şeylerden, stres yapan şeylerden hep kaçarım. Bir yöneticinin hiçbir zaman küsmeye, bozulmaya hakkı yoktur. Gülmekten de, spor yapmaktan da hiç vazgeçmedim. Spordan taviz vermemeli çünkü beyni dinlendiriyor.

Peki ya aile?
Doğruyu söylemek gerekirse bu yoğun tempoda ister istemez aile biraz kenarda kalabiliyor. Çocukların sorumluluğu anneye düşüyor. İki çocuğum var 27 ve 29 yaşında. Onlarla çok iyi diyalog kuramadım çünkü zaman zaman ailemden uzak kaldım. Ama aramız kötü değil, her şeyden önce düzgün kişilikleri var.

Ve yazmalar... Hobi konusu bu röportajın sizin açınızdan belki de en keyif verici yanı.
Yazma koleksiyonumu kimse bilmez. İlk kez açıklıyorum. Türkiye’nin hemen hemen tüm yörelerini gördüm, farklı kültürleri tanıma fırsatı buldum. Mesleğime de katkısı büyük oldu. Her gittiğim yerden mutlaka bir yazma aldım.
Yani, oya. Anadolu kadınının eli, dili ve gönlü oyalarda izlenir. Kocası gurbete giden kadın, başına yaban gülü oyası, genç kızlar papatya oyası bağlar. Nergis oyası da ümitsiz aşkın simgesidir.

Didem TEKİN/hürriyet
Yayın Tarihi : 28 Eylül 2007 Cuma 15:08:37
Güncelleme :28 Eylül 2007 Cuma 15:09:31


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
seckin can IP: 85.103.19.xxx Tarih : 5.10.2007 18:51:12

bu memlekete adelet yok tc riyeti devamlı ezilen gariban gençlerden hayır beklemeyin ha şurda 1 veya3 seneyekaLMAZ hepsi birer canlı bomba olacak bukadar genç isisz kahve köşelerinde günde 3 veya5 ytl buluyo oturuyo kahve köşelerin de bunlar dan daha ne hayır görürsün beyinleri bitmiş işbuluyo çalışıyo 3 veya 5.6 aykadar çalıştırıp çıkarıyolar bunları neymiş sözleşme adamlar istedikleri gibi adam alıp çıkarıyolar neymiş senesi dolmasın bedavaya tazminat hak talep etmesin işte bizim iş veenimiz bu bu gençleri siz nasıl durdurursunuz çare arayın azkaldı zaman patlamaya hazırlanıyolar askeri ücrete de verin unalkutan gecinsin ele kızları nın eşleri askeri ücreten çalışıyormuş galiba


murat şenyolda IP: 212.156.68.xxx Tarih : 12.09.2012 11:53:10

İnsan  kaynakları  yönetiminin  temel  amacı  insan  gücünü  etkin, verimli  ve  insanın   mutluluğunu  sağlayacak  biçimde  değerlendirmektir  denilebilir. Günümüzde  insan  kaynaklarına  sermaye  ve  doğal  faktörlerden  daha  çok  önem  verildiği  bilinen bir  gerçektir.  Buna göre İnsan  kaynakları,  işletmelerin  en  değerli  varlığıdır denilebilir. Açık  sistem  anlayışı  çerçevesinde bakıldığında,  işletme  girdileri  arasında  yer  alan  ilk  madde  ve  malzeme,  makine  ve teçhizat,  enerji  vb. faktörler  ancak  insan  kaynaklarının becerisine dayanarak önem  kazanır ve işlerin akışında önemli biçimlendirici olarak rol oynar.İnsan faktörü işletmeler açısından önemli bir faktördür. Eğer insan olmazsa  işletmenin diğer  faktörlerinin  amaçları gerçekleştirme yolunda bir anlamı  olamaz.Bu  sebeple  işletmelerin,  insan kaynakları yönetimi ile ilgili olarak;  insan  kaynaklarının  seçimi,  eğitimi,  işe  alıştırılası  gibi  faaliyetlere  son  derece  önem  vermeleri gerekmektedir. İnsan  gücü  işletmenin  en  değerli  varlığı olduğundan;  “iyi  faaliyetler (iyi üretim, iyi pazarlama, iyi muhasebe vb.) ancak iyi  personelle gerçekleştirilebilir”  düşüncesi  ile  hareket  etmekte yarar vardır.
Her işletmede,  kuruluş amacına göre çeşitli  düzeylerde,  farklı  görevlerde  ve  farklı  eğitim  seviyelerinde  çok  sayıda  kişi  görev  yapmaktadır. İnsan kaynakları yönetiminin amacı (başarısı),  çalışanların düzeyi ve görevi ne olursa  olsun  işletme  içinde  istihdam  edildikleri  süre  içerisinde,  her  aşamada  önemli  roller  almalı  ve  onların  işletme  amaçları  doğrultusunda  etkin  ve  verimli  çalışmalarını  sağlayabilmelidir.
İnsan gücü kaynağının işletmedeki önemi,  üretim  gücüne  katkısı, çalışanların mutluluğu  ve  yönetsel  başarı  ölçütlerine göre belirlendiğinden,  insan  kaynakları  yönetimine  bilimsel  açıdan  bakmanın  gereği  açıkça anlaşılır.  Bu açıdan insan kaynakları  yönetimi işletmenin  can  damarı  olarak  düşünülebilir.


Bir Dost IP: 78.167.65.xxx Tarih : 28.03.2012 13:34:46

Bu adam Enerjisa da benim ve yüzlerce insanın ekmeği ile oynadı,kim kendisine yalakalık yaparsa onu yükseltti,gerçek çalışanları işten çıkardı hiç bir suçumuz olmadığı halde ben hepsini Allaha havale ediyorum,eğer siz gerçek haberciyseniz lütfen bunu yayınlayın lütfen insanlar gerçekleri bilsin rica ediyorum


kasım huras IP: 212.156.68.xxx Tarih : 23.08.2012 10:02:21

Bizde aile yapısı çok önemli, Avrupalılar ise olaylara bireysel yaklaşıyor. Avrupa’daki mülakat sistemlerini kendi kültürümüze hiç bakmadan getirip, olduğu gibi oturtuyoruz. Mesela aday geliyor, adaya kuvvetli yönlerini soruyorlar, aday daha sonra zayıf yönlerinin sorulacağını ezberledi. Bunun yanı sıra önyargılı ve duygusalız. Mülakat özünde bilgi toplamadır ama bizde imtihan olarak görülüyor.