Şu ana kadar 3 binin üzerinde mezun veren moda akademisi LaSalle’in kapısını çalanların sayısı her geçen gün artıyor. ’İşimden olursam, ikinci bir mesleğim olsun’ diyenler akademinin yolunu tutuyor. Aynı şekilde kurumlar da özellikle tasarım ve pazarlama alanında eğitim talep ediyorlar. LaSalle, gelen talepler doğrultusunda moda pazarlaması diploma programını başlattı. LaSalle Yönetim Kurulu Başkanı Selim Çeçen, "Türkiye’de tasarım kültürünü oturttuk, şimdi tasarımları pazarlama zamanı" diyor.
Kanada merkezli moda akademisi LaSalle, 1993 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Şu ana kadar 3 binin üzerinde mezun veren akademiden çıkanlar Lacoste, Mavi, İpekyok, Park Bravo, Ninewest gibi firmalarda tasarımcı olarak çalışıyor. Hugo Boss’tan Metro hipermarketlerine kadar çok geniş bir skalada tasarım ve pazarlama eğitimleri verdiklerini söyleyen LaSalle Yönetim Kurulu Başkanı Selim Çeçen, yakında içmimari ve aşçılık eğitimlerine de başlayacaklarını söylüyor.
Yaşanan ekonomik kriz eğitimlere olan talebin artmasına yol açmış. İşsiz kalma korkusu özellikle çalışan kesimde ’bugün işimden olursam, ikinci bir mesleğim olsun’ anlayışı insanları eğitim almaya itmiş.
Bireysel eğitimlerin yanı sıra kurumlara da tasarım ve pazarlamayı birleştiren eğitimler veren LaSalle, gelen talepler sonucunda moda pazarlaması diploma programını da başlatmış.
Rekabetin boyutunun değiştiğini, artık tasarımı satabilmenin önemli olduğunu söyleyen Çeçen, "Giyim, tarih boyunca örtünmek amaçlı olmuş. Oysaki son nefesimize kadar örtünecek kıyafetimiz halihazırda dolaplarımızda var ama hálá satın almaya devam ediyoruz. O halde duygularımızı satın alıyoruz, giysi artık bizim için örtünme değil, beğenilme amaçlı ve statü göstergesi. Aynı zamanda bize özgüven kazanma hissi veriyor ve deşarj kaynağı oluyor. İnsanlara duyguları pazarlıyoruz biz modada. Bunun yanında moda şu andaki yapısıyla öyle bir rekabetin içine girdi ki, artık rekabetin boyutu değişti; bugün siz bir ceket alacaksınız, bu ceketin rakibi başka bir ceket değil bir IPod, lifestyle bir ürün. O da moda çünkü. Rekabet alternatiflerinin şekli değişti, o yüzden pazarlama çok daha fazla öne çıkmaya başladı. Biz 90’lı yıllarda tasarımın önemini söylerken sektörde herkes bu nedir, dedi. Bugün herkes tasarım diyor, artık bunu satabilmek önemli olan. Biz tasarlama ve pazarlama görüşünün birleştirilmesini söylüyoruz. O nedenle tasarım ve pazarlama eğitimlerini birlikte veriyoruz. Önce tasarım kültürünü oturttuk Türkiye’de, şimdi bu tasarımları pazarlama zamanı. Türkiye’den de Zara, Mango, H&M gibi bir markanının çıkmaması için hiç bir gerekçe yok."
Sektörün imaj kaybı çok büyük oldu
Kriz sonrası firmalar tarafından da kapılarının daha çok çalındığını söyleyen Çeçen, "Özellikle hazır giyimde çok büyük imaj kaybı oldu, yüzde 90’lara varan çok agresif indirimler yapıldı. Bu imajı geri toparlamak için ciddi markalaşma çalışmalarına ihtiyaç var. Bu da tüm kadroyla yapılacak. O yüzden pazarlama eğitimi çok fazla talep görmeye başladı. Kárlı satabilen ayakta kalıyor. Talebin düşmeye başladığı dönemde firmaların, talep yaratılacak bir pazarlama modeli üzerine çalışması gerekiyor. Firmalar, kriz döneminde umut vaat eden personellerini gerek tasarım, gerek pazarlama eğitimlerine gönderiyorlar."
LaSalle, bir moda akademisi ama verdiği eğitimler sadece modayla sınırlı değil. Örneğin Metro hipermarketlerinde 40 kişilik satış ekibine verdikleri tasarım ve pazarlama eğitimleri bunun bir örneği. Tasarım kadar pazarlamanın da önemine dikkat çeken Çeçen, "Moda eğitimi almak isteyecek en son yer bir hipermarkettir. Giyim reyonlarını geliştirmemizi istediler. Onlara yapılmışı seçmeyi öğrettik, mesela keteni öğrettik. Eğitimlerden sonra marketlerin banyo kısımlarının, bahçe kısımlarının bile sunumları değişti" diyor. Çeçen, eğitim verdikleri kurumların kendilerinden personel için kıyafet tasarımı hatta güvenlik personelleri için davranış kuralları eğitimleri bile talep ettiklerini söylüyor.
Moda sadece giyim değil
Selim Çeçen, modanın sadece giyim olmadığını, örneğin bir kahve zincirinin de moda olduğunu söylüyor: "Moda çok sistematik gelişen bir olgudur. Tüm yabancı ve büyük firmalar bu sistematik işleyişin bilincedir. Bakarsanız, tüm arabaların hatları aynı anda yuvarlanır, tıpkı düşük bel kot gibi. Düşük bel kot moda olduğunda bir mağazada yüksek bel kot bulamazdınız. Hani yok muydu farklı olmak isteyen? Halbuki hepimiz farklı olmak istiyoruz, diğer taraftan hepimiz tek tip giyiniyoruz. Çok güçlü bir psikolojik olgudur moda."