22
Mayıs
2024
Çarşamba
İNSAN KAYNAKLARI

TOYOTA'da Türk olmak

'Beklenenden fazlasını yapmayan Japon şirketinde çalışamaz' Adapazarı'na doğru yol alıyoruz. 'Yarım saat önce burada olun, geç kalmayın' sesleri kulaklarımda çınlıyor. Sert bir yöneticiyle karşılaşacağım hissiyle gidiyorum, Türkiye fabrikasını Toyota'nın en kaliteli üretim yapan fabrikası seçtiren, Toyota Türkiye'nin CEO'luğuna gelen ilk Türk olan Tamer Ünlü'yle buluşmaya.

Ancak enerjisi yüksek, pozitif, eğlenceli bir yönetici karşılıyor beni, tabii titizliği ve yöneticilere has sertliği cümle aralarında fark ediliyor. 17 senedir, yani kuruluşundan beri Türkiye Toyota fabrikasının yönetiminde olan Ünlü, CEO'luk görevinin bir değişiklik yaratmadığını söylüyor: "Bugüne kadar 'fabrika yönetimi sende', derken 'şirket yönetimi sende', dediler."

CEO'luğa getirilen ilk Türk'sünüz. Neden siz seçildiniz?

Her şirketin kendine göre bir kültürü, Toyota'nın da Toyota Way diye adlandırılan yönetim prensipleri var. Ayrıca fabrika yönetimi için TPS (Toyota Production System) söz konusu. Bunları bilmeyen kişiyi ne fabrikanın başına getirirler ne de şirketin. Biz de burada 17 senemizi doldurduk; herhalde biraz öğrenmişiz ki beni bu konuma getirdiler. Bir Türk de gelse, Japon da kalsa, her kim buradaysa söylediklerimi bilip yerine getirmesi gerekiyor. Aksi takdirde Toyota prensipleriyle yönetim mümkün değil. O zaman da Toyota olarak buradan marka çıkarmaya yetkili değilsin.

Bu konuma gelmek için prensipleri bilmek yeterli mi?

Uygulamak yeterli. Bileceksin ve uygulayacaksın.

Uygulamada da başarılı olduğunuz söylenebilir o halde...

Demek ki öyle. Bakmışlar, beğenmişler ve 'bu adam bu işi yapıyor' diye karar vermişler. Biz de 'tamam' dedik.

Tamer Ünlü döneminde neler değişti?

Aslında çok şeyin değiştiğini, değişeceğini zannetmiyorum: Çünkü fabrikanın kuruluşundan beri buradayım; buradaki arkadaşlarımız hep beraber bu işe soyunduğumuz insanlar. Daha sonra bu işe gelmiş bir insan değilim; başından beri buradayım. Fabrikanın yönetiminde birinci adam hep bendim geçmişten beri. Burası şirket ama esasında bir fabrika. Bugüne kadar 'Fabrika yönetimi sende derken, şimdi şirket yönetimi sende' dediler. Dolayısıyla yönetimi etkileyecek bir değişim olmadı.

Türk altyapılı birinin getirilmesi fark etmiyor yani...

Toyota Way ve TPS'yi uygulayabilecek herkes, nereli olursa olsun, bu işi yapabilir. Bunlar bir reçete değil; sürekli değişen bir canlı: Her altı ayda, iki yılda bir değişir ve çeşitli konularda sürekli yenilikler getirilir. Bugün kalkıp da üniversitelerde veya fabrika içinde iyice öğrense de iki sene sonra öğrendiklerini göremez. En büyük özelliği bu; sürekli değişen dünyada kendi üretim ve yönetim sistemlerini de değiştiren bir yapı.

Toyota'daki hedefleriniz neler?

Kendimizi Toyota'nın Avrupa'daki diğer fabrikalarıyla kıyaslıyoruz. Şu an kapasite olarak İngiltere ve Fransa fabrikalarından daha gerideyiz. Hedefimiz kapasite olarak Toyota'nın Avrupa'daki diğer fabrikalarının seviyesine ulaşmak.

Toyota çalışanları nasıl bir yöneticiyle karşılaştı?

Sinirliyim, bu yönümü hiç sevmem. Karşımdakine bağırmam içime atarım, bu da stres yapıyor. Olabildiğince hakkaniyetli davranmaya çalışıyorum. Bizim prensibimiz zaten hakkaniyete ve dürüstlüğe dayanır. Bu konuda dikkatli olmaya gayret ediyorum. Şirketi biz yönetiyoruz, demiyoruz; çalışanlarla birlikte yönetiyoruz. Bizim sirkülasyon ortalamamız yüzde 1-1,5'tir.

Emekli olana kadar sizinle birlikteler diyebiliriz...

Evet hepsi. İlk aylarda birkaç kişi gidebiliyor ama işi öğrenip kendini kabul ettirdikten, kendisi kabul ettikten sonra bir daha gitmiyor.

Çalıştığınız insanlarda neler ararsınız, neler beklersiniz onlardan?

Her şeyden evvel dürüstlük bekliyorum. Prensip sahibi, ciddi olmak önemli. İşlerini severek yapmalarını umuyorum ve bunun için teşvik etmeye çalışıyorum. Birinci şartım mütevazı olmak: Çünkü biliyorsa öğrenmeye niyeti yok demektir. Öğrenmeye niyeti yoksa, Toyota'nın ve Japonların sık sık kullandığı bir kelime var Kaizen (sürekli iyileştirme), Kaizen yapmak için gayret göstermez. O zaten her şeyi en iyi biliyordur. Kaizen yapamayan biri Japon şirketinde çalışamaz, yükselemez de... Önemli olan, işini en doğru şekilde, beklenenden fazla yapmak, yapabileceğinin bir üstünü yapmak, her geçen günün bir önceki günden daha iyi olması için çabalamak.

Kendi bildiğini kendine saklamak bizde yoktur. A'dan Z'ye ne biliyorsan yakın çalıştığın herkesle paylaşacaksın. Gerekli ortamları da yaratıyoruz.

Toyota'nın en önem verdiği, insan kaynağıdır. Bunun için de biz buradan emekli olunacağını dikkate alarak hareket ediyoruz. İşçileri de, mühendisleri de Japonya'ya göndeririz eğitim için. Japonca öğrenmesi için burada ve orda eğitimler aldırıyoruz. Mesela 3.500 kişinin 400'den fazlası Japonca biliyor. Bu eğitime en az 10 milyon dolar harcadık. Yılda 15-20 kişiyi Japonya'ya gönderiyoruz. 1-2 yıl kalıyorlar hem kültürü hem de dili öğreniyorlar. Onlara uzun vadeli yatırım olarak bakıyoruz.

Anladığım kadarıyla dürüstlük çok önemli sizin için... Nasıl ölçüyorsunuz peki?

Bunca yıl geçtikten sonra ölçüyorsun; gözünün içine bakışından, konuşmasından anlıyorsun. Yaptığı işi yerinde görmek için baktığında her şey ortaya çıkıyor.

Toyota, inovasyon anlamında nerede duruyor?

Birçok sahada, dünyada en ileri giden bir kaç firma arasında oldu. Özellikle otomobil alanında öncü konumda; mesela Hibrit otomobil. Toyota, bilinen ve bilinmeyen birçok konuda, üretim teknolojisi ya da ürettiği arabalardaki teknoloji olarak dünyanın, üniversitelerin de kabul ettiği, en ileri gitmiş firmalardan biri. Burada iki sene çalışmak üniversitede doktora yapmışa eşdeğerdir.

Türkiye fabrikasında çalışanlar inovasyonda nasıl?

Kişi başına 20 tane, yılda 70 bin öneri geliyor. Bunların uygulama alanı yüzde 95'in üzerinde; yani 67 bin uygulananı. Bunun 60 bini küçük küçük şeylerdir ama 7 bini de o kadar önemli ve maliyet düşürücü şeylerdir ki, siz bile şaşırıp kalırsınız, bu nasıl daha önce aklıma gelmedi diye.

"AKŞAM 06:00'DA KONTAĞI KAPATIRIM"

Toyota'nın felsefesi olan sürekli mükemmele ulaşmaya çalışmak yormuyor mu sizi?

Mükemmel olacağım diye düşünmeyince kolay oluyor. Stres altına girersen yapamazsın. At gözlüğü takmak lazım; ne sağına, ne soluna bak, ne 'mükemmel miydim, değil miydim' diye kafayı yor, daima yaptığın işi nasıl daha iyi yapabilirim diye bak. Asla mükemmel yaptım demeyeceksiniz, yoksa biter.

Özel yaşamanızda da felsefeniz haline geldi mi?

Geldi de, evde kimsenin taktığı yok beni. Ev hayatında 'mükemmeli nasıl yaparım?'ı küçük alan içinde uygulamak çok zor tabi. Eleştirilere uğruyorum. Prensip sahibi olmam, fazla çalışıyor, onları ihmal ediyor görünmem gibi bazı şikâyetler oluyor. Ama ben bunu asgari yaparım, akşam 06.00'da kontağı kapatırım. Akşam 9-10-11'e kadar çalışanlar o günün işini bitirememiş olanlardır. Altıda kontağı kapatıp sporumu yapmaya başlarım.

İş-özel yaşam dengesi kurulmuş o zaman sizde...

Olabildiğince iyi görünüyor. Etrafıma baktığımda bazı arkadaşlarımın öyle olmadığını görüyorum. Ben buna katılmıyorum. Çok çalışacaksın ama dur diyeceğin zamanı bilmek lazım yoksa sonu gelmez.

Hangi sporu yapıyorsunuz?

Her gün iki saat tenis oynuyorum. 6'da, bizim buradaki misafirhanede odam vardır, orada üzerimi değiştirir ve 6:30'da vurmaya başlarım. 8:30'a kadar her gün tenis oynarım. Hafta sonları da eşimle birlikteyiz.

Adapazarı İstanbul arasında sık seyahat ediyorsunuz herhalde?

Çok sık. Her virajı, her tümseği bilirim.

Zor geliyor mu?

Alıştım, arabaya binince uyumaya başlıyorum zaten.

Otomobillerle aranız nasıl?

Çok severim. Makine ve imalat mühendisiyim. Makine mühendisi mesleğini seviyorsa, makineleri de sever. Makinelerin de içinde benim en takdir ettiğim uçaklardır sonra otomobil gelir. Gerçekten teknolojinin, makine mühendisliğinin en detaylı kullanıldığı yer bu iki makinedir.

Üniversite günlerinden beri eski arabalar alıp onları kullanmaya çalışırdım ve her hafta sonunu onu tamir etmekle geçirirdim. Yapabilmek için kitaplarını okumaya başladım, okudukça ilgi duydum ve birinci, ikinci, üçüncü arabama kadar hep tamiratlarını ben yaptım. Mezun olduğum yıl, son gün, hoca herkese soruyordu 'Sen ne olacaksın?' diye. Bana sorduğunda uçak mühendisi dedim. 'Dünyada kaç tane uçak fabrikası var Tamer, sen onu bırak ikinciyi söyle' dedi, otomobil demiştim. Bu lafı 1974'te söylemiştim.

Şu anda oradasınız. Başarıda şansa inanır mısınız?

Şansa inanırım ama etkinliğine inanmıyorum. Doğru yerde doğru zamanda bulunursam, birinin gözü o sırada birini arıyorsa ve gözü o sırada sana takılmışsa ve sana iş teklif etmişse, sen o an orada olmazsan öyle bir şey olmayabilirdi, o bir şanstır ama 'insan şansla bir yerlere gelir, yükselir' böyle bir şey olamaz. Çalışmakla, dürüstlükle, tevazuuyla olur; bu arada şans da varsa, o da arada bir ittirebilir. Başarısızsa şanssız diyenler var ama ben buna inanmam.

'ROKET GİBİ ARABA'

Beğendiğiniz ve en keyifle sürdüğünüz otomobil?

Şu anki arabam: Toyota Camry. Roket gibi araba.


Hız sever misiniz?

Hayır, hızın doğru olduğuna inanmıyorum ama yavaş gitmek de yanlış. Önemli olan hızlı ya da yavaş gitmek değil; doğru yerde, doğru zamanda, doğru hızla gitmek.


'MEZARDA EMEKLİ OLACAĞIM'

Kariyer planlarınızda ne var?

İleriye yönelik kariyer planı yapmak benim bugüne kadar hiçbir prensibime sığmadı. Yaptığımı en iyi şekilde yapmayı düşündüm.

Emeklilik peki?

Hiç düşünmedim, düşünmem de o gün gelene kadar. O gün ne zaman gelir onu da düşünmem. Geçen gün bir arkadaşım sordu: 'Ne zaman emekli oluyorsun' diye. Ben de 'Mezarda' dedim. Hem kendi keyfim için hem de etrafımdakiler için faydalı olmaya devam edeceğim. İnsan boş oturur mu: oturmaz, oturmamalı.

milliyet insan kaynakları
Yayın Tarihi : 27 Ekim 2007 Cumartesi 14:44:44


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ilhan demir IP: 88.240.176.xxx Tarih : 17.01.2008 16:27:49

sizin yarattığınız başarı bizi çok gururlandırdı toyata ta 6 ay çalıştım ve işimi çok sevdim ama şuan işsizim ve başka yerlere baş vurdum çağırıldım ama gitmedim ordaki çalışma şekli beni çok etkiledi ve çok ısındim ben işimi çok sevdi sizin hakkınızda bilgi topladım internetten ve çok hırslı başarılı ve titiz olduğunuzu anladım ve sizi örnek almak istiyorum toyota çok düzenli biyer ama ben işten ayrıldığım için çok mutsuzum çok heveslenerek başladım 6 ay çalıştım çok memnun kaldım herşeyin hayırlısı başarılarınızın devamını dilerim saygılarımla ilhan demir