16
Mayıs
2024
Perşembe
İNSAN KAYNAKLARI

Yöneticilerin yüzde 40’’ı suçlu

PricewaterhouseCoopers'ın 40 ülkede 5 bin 400 şirket üzerinde yaptığı ekonomik suçlar araştırmasına Türkiye'den 105 şirket cevap verdi Yüzde 37'si suçluya karşı hiçbir şey yapmıyor.

Rüşvet, kara para aklama, sahtecilik, gibi suçları inceleyen araştırma, Türkiye'de ekonomik suçlardan kaynaklanan mali kaybın dünya ortalamasından yüzde 63 daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı

PRİCEWATERHOUSECoopers (PwC) Türkiye Ticari Anlaşmazlıkların Çözümü ve Suistimal İncelemeleri Direktörü Wayne Anthony, Türkiye'de ekonomik suçlardan kaynaklanan mali kaybın, vaka başına ortalama 3.9 milyon dolar olduğunu belirterek, “Bu miktar, 2.4 milyon dolar olan dünya ortalamasından yüzde 63 daha yüksektir” dedi. Suçların yüzde 42'sinin tesadüfen tespit edildiğine, vakaların sadece 5'te birinin şirketin güvenlik veya iç departmanı tarafından bulunduğuna işaret eden Anthony, kişileri ekonomik suç işlemeye yönelten en önemli nedenin, lüks bir yaşam biçimini sürdürmek isteği olduğunu aktardı.

Yöneticilerin yüzde 40'ı suçlu

PwC tarafından iki yılda bir gerçekleştirilen ve bu sene ilk defa Türkiye sonuçlarının da yer aldığı “Global Ekonomik Suç Araştırması”nın dördüncüsünün sonuçları açıklandı. Araştırmada ekonomik suçlar kavramıyla hırsızlık veya çeşitli hilelerle aktifleri çalma, sahte ödemeler ve mali tablolarda sahtecilik yapma, yolsuzluk ve rüşvet, para aklama, fikri hakların ve kurumsal sırların çalınması gibi suçları kastediliyor.

İki yılda hızlı artış

Araştırma sonucuna göre tespit edilen suçların yüzde 40'ının şans eseri bulunduğunu ve ekonomik suçların yüzde 40'ının yöneticiler tarafından işlendiğini belirten Anthony, bu suçla mücadelede sadece şirket içi kontrollerin yeterliği olmadığını, etik bir şirket kültürü, kapsamlı bir risk yönetim programı ve ekonomik suçlara karışan idarecilere veya çalışanlara tolerans gösterilmemesinin bu tür kontrolleri desteklemesi gerektiğini vurguladı.

Anthony, araştırmaya katılan 40 ülkedeki 5 bin 400 şirketten yüzde 43'ünün, geçen iki yıl boyunca bir ya da daha fazla büyük ekonomik suça maruz kaldıklarını bildirdiğini ve işlenen suçun şirketlere ortalama doğrudan maliyetinin son iki yılda yaklaşık yüzde 40'lık bir artış gösterdiğini belirterek, 2005 yılında 1.7 milyon dolar olan bu rakamın, 2007 yılında 2.4 milyon dolara yükseldiğini dile getirdi. Araştırmanın, 105 şirketin katıldığı Türkiye sonuçları hakkında da bilgi veren Wayne Anthony, Türkiye'den araştırmaya katılan şirketlerin, PwC'nin verdiği 3'te biri Borsa'ya kote olan yaklaşık bin şirketlik listeden seçildi.

Yolsuzluk ve rüşvet

Anthony, iki sene önceki araştırmada Türkiye'deki şirketlerin büyük kısmının ekonomik suçlara ilişkin sorulara ya yanıt vermediğini ya da şirketlerinde böyle bir şey olmadığını kaydettiğini, bu sonuçlar sağlıklı bulunmadığı için Türkiye'nin kapsamdan çıkarıldığını anlattı. Bu seneki araştırmada ise Türkiye'deki şirketlerin yüzde 36'sının şirketlerinde bir veya daha fazla ekonomik suç işlendiğini bildirdiğini, bu oranın yine de global ortalamanın altında bulunduğunu aktaran Anthony, bunun, şirketlerin ekonomik suçları raporlama konusunda isteksizliği, ekonomik suç tanımının kapsamının tam bilinmemesi ve pek çok şirkette dahili kontrol sistemlerinin yeterince güçlü olmaması nedeniyle tespit edilemeyen çok sayıda suç bulunmasından kaynaklanabileceğini söyledi. Anthony, Türkiye'de şirket yöneticilerinin, en yaygın tehdidin yolsuzluk ve rüşvetten kaynaklandığı düşüncesine karşılık, en çok rapor edilen suçun şirket aktiflerinin çalınması olduğunu dile getirdi.

İnsan sermayesinde Avrupa ikincisiyiz

TÜRKİYE, insan sermayesi ve gelecekteki ekonomik potansiyeli açısından Slovenya dışında Orta ve Doğu Avrupa'daki tüm AB ülkelerini ve Hırvatistan'ı geride bıraktı. Brüksel merkezli düşünce kuruluşu The Lisbon Council'ın sıfıra yaklaştıkça potansiyelin arttığı Orta ve Doğu Avrupa İnsan Sermayesi Endeksi'nde 22.3 puanlı Slovenya ve 24.9 puanlı Türkiye'yi, 25.6'yla Litvanya, 26.3'le Çek Cumhuriyeti, 26.6'yla Estonya, 28.2'yle Letonya,

29.9'la Romanya, 30.6'yla Macaristan, 31.7'yle Slovakya, 32.7'yle Bulgaristan, 34'le Polonya ve 35'le Hırvartistan izledi. Araştırmayla ilgili hazırlanan raporda ''Diğer Orta ve Doğu Avrupa ülkeleriyle kıyaslandığında Türkiye'yi ikinci sıraya oturtan çok daha parlak demografik (nüfus) beklentileri oldu. Bu durum istatistiki bir sapma değil gerçek bir avantaj. Çökme korkusu yaşatmayan bir emeklilik sistemine sahip Türkiye, çalışma çağındaki genç nüfusuna güvenebilir. Eğer demografik avantajı olmasaydı Türkiye, bu sıralamamızda (Bulgaristan'ın ardından) 9'uncu sırayı alacaktı'' denildi.

Aile şirketlerinde itibar kaygısı

VAKALARIN yüzde 37'sinde olayı gerçekleştiren suçluya karşı hiçbir şey yapılmadığına dikkat çeken Anthony, bunun, global ortalamanın çok üzerinde bir oran olduğunu, bu durumun diğer çalışanlara, şirketin tedarikçi ve müşterilerine yanlış bir mesaj ilettiğini ifade etti. Anthony, Türkiye'de aile şirketlerinin çokluğu nedeniyle aile itibarını koruma çabasının yanı sıra yasal sisteme güven eksikliğinin de bu oranın yüksekliğinde rol oynamış olabileceğini söyledi. Anthony'nin, ekonomik suç işleyenlerin profiline ilişkin verdiği bilgiye göre, Türkiye'de bu kişilerin yüzde 90'ı erkek, yüzde 26'sı yönetimin parçası, yüzde 63'ü 31-40 yaş arasında, yüzde 80'i bulunduğu pozisyonda 5 yıldan az süredir çalışıyor.

ajanslar
Yayın Tarihi : 17 Ekim 2007 Çarşamba 09:17:34


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?