Bir AKP milletvekilinin önerisi ile değişen yönetmeliğe göre 1980'li yılların sonlarında üretilen hurdalar, hiçbir güvenliği olmayan teneke yığınları ilkokul çocuklarını okula, eve taşıyacak, taşımaya başladı da.
Okullar açılmadan önce bir AKP milletvekilinin (sanırım yıllardır tek icraatı da bu) önerisi üzerine, en kıymetli varlığımız olduğunu sık sık söylediğimiz çocuklarımızı okula taşıyacak araçlara ilişkin yönetmelik değiştirildi. Bu değişikliğe Milli Eğitim Bakanlığı da Ulaştırma Bakanlığı da itiraz etmedi ve ilkokul bebelerini okula taşıyacak servis araçlarının, olabilenin en kötüsü olması, bu araçları kullanacakların şehrin, kasabanın, en az eğitimlisi olması, servis arabası içinde çocuklara göz kulak olacak servis elemanlarının da lise mezunu yerine ilkokul mezunu olmasının yeterli olacağı hızla kabul edildi. Demek ki ilgili tüm kurumlar böyle bir öneriyi bekliyordu ve hızla kabul ettiler.
Hiç kimseden elle tutulur bir tepki gelmedi. Ne okulların açıldığı günkü icraatı "Ben de ilkokula gittiğim gün ağlamıştım" boyutunu aşmayan Eğitim Bakanı'ndan bu konuda bir çift laf duydunuz ne siyah denene beyaz, beyaz denene siyah demekten başka becerileri olmayan, ülke için hiçbir politika üretemeyen, gündem oluşturamayan muhalefet partileri ve konuşmayı pek seven sözcülerinden ne de evlatlarının üstüne titrediğini söyleyen velilerin birinden bir tepki geldi. Ne birleşip seslerini yükseltebildiler ne okul aile birlikleri bir araya gelip tepki verdi ne de "hop kardeşim ne oluyor van minut" tepkisini verenler bu konuya ilgi duydu.
Çocukları okula teneke yığınları taşıyor
Evet servis arabaları artık yirmi yaşında olacaklar, bin dokuz yüz seksenli yılların sonlarında üretilen hurdalar, hiçbir güvenliği olmayan teneke yığınları çocuklarınızı okula, eve taşıyacak, taşımaya başladı da. Başlarındaki ilkokul mezunu servis elemanları da (bu kadar çok öğretmen, lise, üniversite mezunu işsiz kıvranırken) çocuklara yol gösterecekler. Bu akıllara ziyan işi gerçekleştiren milletvekili demiş ki, "Biz fakir bir toplumuz zenginleşince daha iyi araçlara bineriz." Halbuki mensubu olduğu iktidar yıllardır hep zenginliğimizi söylüyor kimi zaman on yedinci, kimi zaman on altıncı dünya zengini ülke olduğumuzu hatırlatıp duruyordu.
Emniyet Genel Müdürlüğü telaşlı, okul araçlarının detaylı denetime tabi tutulmasını istemiş. Yirmi yıllık bir aracın, hurdanın toplu taşımada kullanılması her türlü felakete davetiye çıkarmak demek, en az altı yedi yüz bin kilometre yol gitmiş, freni tutmaz, içi berbat bir aracın neyini, kimle denetime tabi tutacaksınız. Bu detaylı denetim sadece "TUV TÜRK" diye anılan muayene merkezinde yapılabiliyor. Alın size bir sonuç: Bu merkezlerde Ocak 2008'den günümüze altı milyon üç yüz bin araç muayene edilmiş. Şimdi sıkı durun. Sonuca hep beraber bakalım. Bir milyon sekiz yüz bini ağır kusurlu, yüz elli bine yakını da kullanılamaz. Yani iki milyon araç bir felaket yaratmak için her an hazır.
Çocukların hayatları üzerinden siyaset
Dostlar, siyaset bir yere bulaştı mı sonuçları katlanılamaz oluyor, hele çocukların hayatları üzerinden yapılan siyaset hepsinin kötüsü. Hurda araç sahibi yandaşlara, toplumun en az eğitilmiş insanlarından oluşmuş yandaşlara iş yaratmak telaşı her an herhangi bir çocuğumuzun başına, onun ailesine büyük felaketler getirebilir. Duyarsız kalmak, "Benim çocuğum özel okula gidiyor, onlar kötü minibüse bindirmez" diye düşünmek bir çözüm üretmiyor. Özel okula giden çocuklarımız toplamın sadece yüzde iki buçuğu. Geri kalan doksan yedi buçuk için, biraz okumuşlar, biraz eli para görmüşler hiçbir şey yapmaya niyetlenmediğindendir ki bu günleri yaşıyoruz.
Bu aklı veren, teklifi yapan milletvekili, olabilir ilk kazada kaybedilecek çocuklarımızın bütün günahını taşıyacak, bu öneriyi kabul eden duyarsızlar da -başta Eğitim Bakanı olmak üzere- çok önemsedikleri öbür dünyada sanırım pek rahat etmeyecekler.
Kalın Sağlıcakla. Haftaya: Bir Şans Tanımalı mıyız?